8. Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi: “Riskten Fırsata” dönüşümün yeni rotası
Haberin Eklenme Tarihi: 10.12.2025 12:58:00 - Güncelleme Tarihi: 10.12.2025 15:34:00Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) tarafından düzenlenen “8. Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi”, bu yıl “Sıfırın İnşası: Riskten Fırsata” temasıyla 9 Aralık’ta İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü’ndeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinlik, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Türkiye Çevre Ajansı’nın destekleriyle, kamu ve özel sektör arasında güçlü bir iş birliği zemini oluşturdu.
Zirve, yeşil dönüşümü bütüncül bir perspektifle tartışmak isteyen sektör profesyonelleri, politika yapıcılar, akademisyenler, finans dünyası temsilcileri ve sivil toplum aktörlerini aynı çatı altında buluşturdu. Pek çok panel konuşmacısının yer aldığı etkinlik, yalnızca bilgi paylaşımını değil, Türkiye’de yeşil dönüşümün hızlanması için somut çözüm önerilerinin ortaya konmasını hedeflemekteydi.
Bu yılki tema, iklim değişikliği, karbon ve enerji krizi gibi somut risklerin; sürdürülebilir mimari, yeşil finansman, yenilikçi tasarım, mevcut bina stokunun dönüşümü ve şehir planlama gibi alanlarda birer fırsata dönüştürülebileceği fikrine dayanıyordu. Zira ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı, zirvenin temel amacını yaptığı açılış konuşmasında şu sözlerle açıkladı:
“Burada olmamızın nedeni, sürdürülebilirliğin iyi temennilerle sınırlı bir kavram değil, bilimsel araştırma, veri ve teknolojiyle desteklenmesi gereken bir dönüşüm alanı olduğunu güçlü şekilde vurgulamaktır. ÇEDBİK olarak 2007’de merhum Ali Naci Gökmen liderliğinde yapı sektörünün sürdürülebilir ilkeler ışığında dönüşümüne öncülük etmek amacıyla kurulduk ve bugün on binlerce çalışanı temsil eden yüzün üzerinde ulusal üyesiyle Türkiye’yi uluslararası alanda temsil eden tek sivil toplum örgütü olmaktan gurur duyuyoruz. Üyelerimizin oluşturduğu geniş ekosistem ve Dünya Yeşil Binalar Konseyi’ndeki kurucu üyeliğimiz, küresel deneyimi yerel ihtiyaçlarla birleştiren yaklaşımımızı güçlendiriyor. İstanbul’da tamamladığımız BIG4Green ve Avrupa Birliği destekli FOCA projeleri, belediyelerde ve özel sektörde sürdürülebilirlik kapasitesinin artırılmasına katkı sundu. Döngüsel ekonomi, düşük karbon tasarım ve iklim uyumlu mimari odaklı projeler de sektörün dönüşümünde önemli bir referans noktası oldu. Bu yıl hayata geçirdiğimiz tematik komitelerle bilgi paylaşımını daha sistematik ve erişilebilir bir yapıya dönüştürmeyi amaçlıyor, yeşil dönüşüm sürecine katkıları artırmayı hedefliyoruz.”
Bu yönüyle, sürdürülebilirlik alanındaki “tehdit” odaklı anlatının yerini, “dönüşüm ve yatırım fırsatı” yaklaşımına bırakması gerektiğini özellikle vurgulayan zirveye dair hedeflerini Ilıcalı, şu sözlerle aktarmıştı: “Bu yıl zirvemizin ana teması ‘Sıfırın İnşası: Riskten Fırsata.’ Türkiye inşaat sektörünün büyüme verileri, bu büyümenin sürdürülebilir olup olmayacağını ve gelecekte nasıl riskler veya fırsatlar doğuracağını sorgulamayı gerektiriyor. Kentsel dönüşümün yönetimi, deprem sonrası yeniden inşa süreci ve açıklanan büyük ölçekli sosyal konut projeleri, doğru uygulandığında karbon azaltımı, enerji verimliliği, dayanıklı şehirler ve ekonomik dirençlilik hedefleriyle uyumlu büyük bir sürdürülebilirlik hamlesine dönüşebilir. Ticari binalar, lojistik merkezleri, akıllı şehirler ve organize sanayi bölgelerindeki büyüme de düşük karbonlu malzemeler ve güçlü altyapılarla birleştiğinde Türkiye’nin yeşil dönüşümünü hızlandıracak kaldıraçlar sunuyor. Bakanlığımız tarafından geliştirilen YSÇB Ulusal Yeşil Bina Sertifika Sistemi’nin kamu binalarında 2026 itibarıyla zorunlu hâle gelmesi, dönüşümün ölçeğini büyütecektir; ÇEDBİK olarak bu sürecin doğru anlaşılması ve yaygınlaşması için tüm imkânlarımızla destek vermeye devam edeceğiz. Zirvemizin ikinci ana başlığı olan iklim finansmanı ise sürdürülebilir dönüşüm için kritik bir araç; bugün yapılacak tartışmaların Türkiye’nin dönüşümünün finansal altyapısını güçlendireceğine inanıyorum. Bu zirveyi Türkiye’nin sürdürülebilir şehirler yolculuğunda yeni bir dönemin başlangıcı olarak görmenizi diliyoruz.”
Açılış paneli: “Riskten Fırsata: Ufukta Ne Var?”
Zirvede, yeşil dönüşümün farklı boyutlarını ele alan beş ana oturum düzenlendi. Açılış panelini ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı moderatörlüğünde gerçekleştirdi. Panelde; Enerji Verimliliği ve Tesisat Dairesi Başkanı, Hüseyin Namık Sandıkçı, Türkiye Çevre Ajansı Başkanı Nurullah Öztürk, İstanbul Proje Koordinasyon Birimi Direktörü Yalçın Kaya ve Sera Gazı Azaltım Politikaları Dairesi Başkanı Abdürrahim Durmuş yer aldı.
“Riskten Fırsata: Ufukta Ne Var?” adlı bu açılış panelinde moderatör Dr. Emre Ilıcalı, Türkiye’de sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm alanındaki kritik kırılma noktalarına dikkat çekerek söze başladı. Kamu kurumlarının yeşil dönüşümle ilişkili karar mekanizmalarında üstlendikleri rolün önemine vurgu yapıp sözü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda Yeşil Bina Sertifika Sistemi’nin gelişiminde büyük emeği bulunan Hüseyin Namık Sandıkçı’ya bırakarak, Türkiye’nin ulusal yeşil sertifika sistemindeki güncel durumunu ve gelecek hedeflerini paylaşmasını istedi.
Hüseyin Namık Sandıkçı, 2015’te başlayan Ulusal Yeşil Sertifika Sistemi’nin gelişim sürecini; akademi, sektör ve bakanlığın ortak çalışmalarıyla nasıl şekillendiğini ayrıntılı biçimde anlattı. Türkiye’nin kendi coğrafyasına ve ulusal mevzuatına uyumlu bir sistem geliştirme motivasyonundan, 2017’de yayımlanan ilk kılavuzlardan, 2021 sonrası yönetmelik ve eylem planlarının getirdiği zorunluluklara kadar tüm aşamaları aktardı. 2026’dan itibaren 10.000 m² üzeri kamu yapılarında yeşil sertifikanın zorunlu olacağını, yağmur suyu toplama, gri su kullanımı, yaşam döngüsü analizleri gibi kriterlerin artık standart hâline geldiğini vurguladı. Ayrıca mevcut binalardaki uygulama örneklerini, enerji–su tasarrufu projelerini, güncellenen uzmanlık sistemlerini ve Türkiye’nin ürettiği sertifika modelinin uluslararası kullanıma açılması yönündeki son çalışmaları paylaştı.
İPKB’den Yalçın Kaya ise İstanbul’da yürütülen deprem risk azaltma çalışmalarının kapsamını anlatarak 800’den fazla okulun güçlendirildiğini, 385’inin ise yeniden yapıldığını söyledi. Yeni binalarda enerji verimliliği, su tasarrufu, doğal havalandırma, yenilenebilir enerji çözümleri ve akıllı sistemlerin standart hale geldiğini belirten Kaya, ortalama %30’luk kaynak verimliliği sağladıklarını aktardı. Uluslararası sertifikasyon süreçleri, şeffaf veri paylaşımı ve operasyonel yönetimin gelecek on yılın en kritik konusu olacağına dikkat çeken Kaya, yapılan yatırımların eğitim kalitesini somut biçimde yükselttiğini vurguladı. Bu çerçevede panel, düzenleyici çerçeveden saha uygulamalarına uzanan bütünlüklü bir dönüşüm fotoğrafı ortaya koydu.
Abdürrahim Durmuş konuşmasında iklim değişikliğinin artık soyut bir kavram değil, geri dönüşü olmayan eşikleri zorlayan somut bir gerçeklik olduğunu vurguladı. Küresel sıcaklık artışının 2024 itibarıyla sanayi devrimi öncesine göre 1,5–1,75°C seviyesine ulaştığını belirterek, Paris Anlaşması’nın “2°C’nin altında, mümkünse 1,5°C hedefi”nin şimdiden aşılma riski taşıdığını ifade etti. Fosil yakıt kullanımından kaynaklanan sera gazı emisyonlarının küresel ölçekte artmaya devam ettiğini, 2021 yılında dünya genelinde emisyonların 50 gigaton seviyesine çıktığını, bunun %37’sinin enerji kaynaklı olduğunu söyledi. Binaların küresel enerji tüketiminin üçte birini, emisyonların ise %26’sını oluşturduğunu; doğrudan emisyonların ısıtma amaçlı yakıt kullanımından, dolaylı emisyonların ise elektrik tüketiminden kaynaklandığını aktardı.
Türkiye özelinde ise 2023 yılı sera gazı emisyonlarının yaklaşık %1 azalarak 483 milyon ton CO₂ eş değerine gerilediğini, arazi kullanımı çıkarıldığında bu rakamın 552 milyon ton olduğunu belirtti. Binalar sektörünün bunun yaklaşık %10’unu oluşturduğunu ve 62 milyon ton seviyesinde olduğunu ifade eden Durmuş, Paris Anlaşması çerçevesinde Türkiye’nin ilan ettiği 2053 net sıfır hedefine ve bu doğrultuda hazırlanan Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı’na değindi. Bu belgelerin sadece bir zorunluluğu yerine getirmekten öte, Türkiye’nin düşük karbonlu kalkınma vizyonunun çerçevesini çizdiğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.
Türkiye’nin yeşil dönüşüm gündemi
Zirvenin temelini atan bu önemli açılış panelinin ardından ise “Gayrimenkulün Yeşil Vizyonu” adlı ilk oturum gerçekleşti. Gayrimenkul sektörünün sürdürülebilirlik yol haritası, ÇEDBİK Başkan Yardımcısı Mehmet Sami Kılıç moderatörlüğündeki bu panelde ele alındı. Ziraat GYO Genel Müdürü Peyami Ömer Özdilek, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Neşecan Çekici, Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ve YTÜ’den Doç. Dr. Serhat Başdoğan; yeşil sertifikasyon süreçleri, enerji verimliliği, yatırımcı ilgisi, sektörün dönüşüm kapasitesi ve yeni iş modelleri üzerine çözüm önerileri sundu.
TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya moderatörlüğündeki ikinci panelde de yeşil dönüşümün finansal araçlarla nasıl desteklenebileceği masaya yatırıldı. “İklim Finansmanında Riskler ve Fırsatlar” adlı bu panelde Bakanlık Dış Kaynaklı Yatırım Daire Başkanı Esra Turan Tombak, Garanti BBVA Konut Finansmanı Direktörü Songül Yeşilçimenli ve Kalkınma Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Seçil Yıldız; yeşil krediler, sürdürülebilir tahviller, finansal teşvikler ve özel sektör–banka iş birlikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Finansmanın hem yapı sektörünün dönüşüm potansiyelini artıran hem de riski azaltan kritik bir araç olduğu vurgulandı.
ARUP Direktörü Timurhan Timur’un moderatörlüğündeki “Sürdürülebilirlik İçin Akıllı Çözümler” adlı son panelde ise SP Mimarlık’ın Kurucu Ortağı Sabri Paşayiğit, Formula INT’in Genel Müdür Yardımcısı Cevahir Sevimli, İTÜ YES TR Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Özlem Özçevik ve İTÜ Sürdürülebilir Kalkınma Uzmanlık Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hatice Ayataç konuşmacılar arasındaydı.Dijitalleşme, akıllı bina teknolojileri, yenilenebilir enerji entegrasyonu, sensör ve otomasyon sistemleri gibi teknik çözümlerin ele alındığı bu panelde atılımcılar; akıllı sistemlerin yalnızca çevresel sürdürülebilirliği değil, işletme maliyetlerini düşürerek ekonomik verimliliği de artırdığını belirtti.
Genel itibarıyla zirvedeki mimari ve şehircilik perspektifinden yapılan değerlendirmelerde; yeşil bina yaklaşımının yalnızca bireysel projelerle sınırlı kalmaması gerektiği, kent planlaması, kentsel dönüşüm, kamu ve toplu konut projeleriyle bütünleşmesi gerektiği vurgulandı. Yaşam kalitesi, ekolojik denge, sosyal sürdürülebilirlik ve karbon azaltımının birlikte düşünülmesi gerektiği ifade edildi.
Zirvenin ana mesajları: Riskten fırsata uzanan bir yol haritası
Zirvede öne çıkan ortak vurgu, Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecinde artık “tehdit” değil, “fırsat” odaklı bir yaklaşım geliştirmesi gerektiğiydi. İklim ve enerji krizi, sürdürülebilirlik baskısı ve düzenleyici çerçevenin değişmesi; sektörleri dönüşüme mecbur kıldığı kadar yeni iş modelleri, yeni finansman araçları ve yeni tasarım anlayışları için büyük bir potansiyel sunuyor.
Finansman konusu bu yıl özellikle ön plana çıktı. Hem bankalar hem kalkınma finans kurumları hem de özel sektör temsilcileri, yeşil projelere yönelik kredi ve yatırım araçlarının artırılması gerektiği konusunda ortak görüş belirtti. Gayrimenkul sektöründe ise enerji verimli binalar, yeşil sertifikasyon süreçleri, akıllı bina uygulamaları ve sürdürülebilir malzeme kullanımı gibi alanlarda yakın vadeli bir dönüşümün mümkün olduğu vurgulandı.
Aynı zamanda akıllı bina yönetim sistemleri, sensör teknolojileri, yenilenebilir enerji çözümleri ve dijital izleme araçlarının, hem çevresel etkiyi azaltan hem de bina performansını optimize eden yeni nesil sürdürülebilirlik uygulamalarına dönüştüğü anlatıldı. Mimari bakışta ise sürdürülebilirliğin yalnızca teknik değil, toplumsal ve mekânsal bir ihtiyaç olduğu, şehirlerin bütüncül stratejilerle yeniden tasarlanması gerektiği ifade edildi.
Tüm bunlarla birlikte bu zirve, karamsar bir dünya perspektifinden bizi çıkararak umut dolu adımlarla yola çıkabileceğimizi ortaya koyuyor; gerek kamusal gerekse özel alanların doğayla barışık bir hâle bürünebileceğini, dünyaya zararımızı daha aza indirgeyebileceğimizi vurguluyor. Her anlamda umut vaat edici...