2026 Dünya Kupası: Futbolun ışığı ve insan haklarının gölgesi
Haberin Eklenme Tarihi: 12.08.2025 12:38:00 - Güncelleme Tarihi: 12.08.2025 12:40:00Futbol… Kimi zaman bir çocukluğun tozlu sahası, kimi zaman bir ulusun yürek atışı. Kimine göre hayatın ta kendisi, kimine göre sadece 90 dakikalık bir oyun. Ama her halükârda, top yuvarlanmaya başladığında dünyanın dört bir yanındaki milyonları aynı noktada buluşturan bir ritüel. Yine de milyonların coşkusunu arkasına alan bu endüstri, çoğu zaman yeşil sahaların aydınlatılmış pürüzsüzlüğünün ardında karanlık hikâyeler saklıyor.
FIFA’nın 2026 Dünya Kupası için Kuzey Amerika’ya getirdiği yeni “insan hakları eylem planı” şartı, bu karanlığı dağıtma iddiasıyla yola çıktı. Ev sahibi komitelerden, ayrımcılıkla mücadeleden göçmen işçi haklarına, evsizlerin korunmasından insan kaçakçılığıyla mücadeleye kadar geniş bir yelpazede planlar hazırlamaları istendi. Ama “kâğıttaki plan” ile “sahadaki gerçek” arasındaki mesafe hâlâ kapanmış değil. Georgetown Üniversitesi’nden Jennifer Li’nin dediği gibi: “Bu plan sadece bir plandır, kendiliğinden uygulanmaz.”
Kuzey Amerika’nın farklı sınavı
Katar 2022’deki ağır göçmen işçi koşulları ya da 2034’te Suudi Arabistan için şimdiden yükselen kaygılar, dünya futbolunun insan hakları sicilini kirleten başlıklar arasında. Ancak Kuzey Amerika’da tablo farklı bir ton taşıyor. Burada mesele, kavurucu şantiyelerden ziyade, göçmen politikalarının sertliği, evsizlerin görünmez kılınması ve yerel işçi standartlarındaki boşluklar.
ABD’nin 11 şehrinde oynanacak karşılaşmalar öncesi, göçmen topluluklar üzerinde esen sert rüzgârlar kaygı yaratıyor. Eski Başkan Donald Trump’ın sıkı göçmen politikaları, oyunlar sırasında ICE’in (Göçmen ve Gümrük Denetimi) işçilere veya seyircilere müdahale edebileceği korkusunu körüklüyor. FIFA Başkanı Gianni Infantino’nun Trump ile yakın ilişkileri, bu endişelere ayrı bir gölge düşürüyor. Miami-Dade’de düzenlenen protestolarda, FIFA’dan göçmenlere yönelik güvence verilmesi talep edildi.
Evsizler ve “görünmezlik” politikaları
Futbolun en masum yanını hatırlamak isteyenler, bir sokak köşesinde teneke kutudan yapılmış topla oynayan çocukları anımsar. Ama mega etkinliklerin şehirleri “pürüzsüzleştirme” arzusu, çoğu zaman en kırılgan toplulukları sahneden siler.
Atlanta’nın 1996 Olimpiyatları öncesi 9.000’den fazla evsizin tutuklanması hâlâ hafızalarda. Şimdi de Dünya Kupası hazırlıkları sırasında şehir merkezindeki evsizliği “temizleme” planı, benzer bir senaryonun kapıda olduğuna dair endişeleri artırıyor. Yerel yetkililer bunun barınma amaçlı olduğunu söylese de savunucular “yoksulluğun görünür izlerini” ortadan kaldırma çabasının insan haklarıyla bağdaşmadığını söylüyor.
Kaliforniya’daki bazı şehirlerde, üç kez barınma teklifini reddeden evsizlerin “izinsiz giriş” suçundan tutuklanabileceği politikalar devreye alındı. Bu uygulamalar, futbolun şehirleri bir araya getirme iddiasının tam tersine, kırılgan kesimleri toplumun dışına itiyor.
Kâğıttaki standartlar, sahadaki hayat
FIFA, 2017’de yayımladığı insan hakları politikasında, Birleşmiş Milletler rehber ilkelerine uygunluğu şart koştu. Ancak uygulamada bu standartların nasıl zorlandığı tartışmalı. Uluslararası avukatlar, 2034 ev sahibi Suudi Arabistan konusunda FIFA’ya resmî şikâyette bulundu. Kuzey Amerika’da ise bazı şehirler -örneğin Seattle- işçi örgütleriyle standart anlaşmaları imzalayarak umut verici adımlar attı.
Yine de Miami-Dade gibi bölgelerde sendikaların davet edilmemesi, işçilerin hâlâ ücretlerini alamaması, sıcak koruma yasalarının zayıflığı, planların kâğıt üzerinde kalabileceğini gösteriyor. İşçi hakları uzmanı Deborah Greenfield’in sözleri burada yankı buluyor: “Ev sahibi topluluklar miraslarına çok önem veriyor, bu yüzden harekete geçtiler.” Ama bu hareketin ivmesi, yereldeki siyasi ve ekonomik çıkarlarla test edilecek.
Futbolun aynası
Futbol sahası, tıpkı bir ayna gibi: Işığın vurduğu yüzeyi gösterir ama gölgede kalanları da saklar. 2026 Dünya Kupası’nda tribünler dolacak, marşlar yükselecek, milyonlar ekran başına kilitlenecek. O sırada stadyumun birkaç kilometre ötesinde, bir göçmen işçi hakkı için mücadele ediyor, bir evsiz barınacak yer arıyor olabilir.
Eduardo Galeano, Gölgede ve Güneşte Futbol kitabında şöyle der: “Futbol, halkın aynasıdır. Güzel yüzleri yansıtır ama yaraları da.” 2026 Dünya Kupası, bu aynanın ne kadarını gösterecek? Eğer FIFA gerçekten “insan haklarına saygı gösteren ve destekleyen bir turnuva” sözüne sadık kalmak istiyorsa, topun yuvarlanacağı sahalar kadar, o sahanın dışında kalan hayatlara da bakmalı. Çünkü futbol sadece gol atmak değil; adaletin de bir oyun kuralı olduğuna inanmaktır.