TEKNOFEST coşkusu: “Yarınlar için ekilen tohumlar…”

Haberin Eklenme Tarihi: 19.09.2025 09:47:00 - Güncelleme Tarihi: 19.09.2025 09:51:00

İstanbul, Atatürk Havalimanı TEKNOFEST’le bir kez daha teknoloji sahnesine dönüştü. TEKNOFEST 2025, sabahın ilk ışıklarıyla ziyaretçilerini karşılayarak kapılarını araladı. İstanbul’daki festivalin 13’üncüsünde alan, gök gürültüsünü andıran jet motorlarının sesiyle, gençlerin heyecan dolu adımlarının ritmiyle birleşti.

Bu yıl 565 bini aşkın takım ve 1,1 milyon yarışmacı, toplamda 58 ana kategori ve 138 alt kategoride kıyasıya mücadele için TEKNOFEST’e başvurdu. Yarışmalar sadece genç mühendislerin ve öğrencilerin projelerini değil, Türkiye’nin teknoloji vizyonunun da nabzını tutuyor. Yapay zekadan İHA’lara, enerji sistemlerinden akıllı şehir çözümlerine kadar geniş bir yelpaze ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.

Gösteri alanının en çok ilgi çeken bölümlerinde ise yine Türk savunma sanayisinin akıllara kazınan markaları var. Bayraktar’ın merakla beklenen TB3 ve Kızılelma prototipi ve Akıncı SİHA’sı ziyaretçilerin önünde ihtişamlı bir vitrin oluşturuyor. Her uçuş gösterisi öncesinde kalabalık susuyor, gökyüzünde yükselen uçakların sesi, alkışlarla birleşiyor. Alanda gençlerle bir araya gelen BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın yakınında ise uzun fotoğraf kuyrukları oluşuyor.

Festival sadece bir teknoloji sergisi değil aynı zamanda bir şenlik. Çocuklar ellerinde bayraklarla drone yarışlarını izliyor, öğrenciler stantlarda kendi projelerini anlatıyor. Aileler, mühendis adaylarının heyecanını paylaşırken, öğretmenler gençlere yol gösteriyor. Alanın her köşesinde bir merak, bir keşif duygusu hâkim.

App’e entegre ısı yalıtımı

Alandaki proje çadırlarını gezinirken dikkatimizi “Lise Öğrencileri İklim Değişikliği Araştırma Projeleri Yarışması” çekiyor. Burada yalnızca derece alabilmiş öğrencilerin projeleri sergileniyor. Çadırın içinde, kimini sandalyelere oturmuş, kimini bilgisayarının başında, kimini ise projelerinin yanındaki panolara notlar eklerken görüyoruz öğrencileri. Danışman öğretmenleriyle birlikte jürinin gelmesini bekleyen bu gençlerin tek hedefi var: Antarktika’ya gidecek olan ve çok kısıtlı bir kotası bulunan bilim ekibine seçilebilmek. Bu nedenle heyecanla projelerini jüriye anlatıyor, gelen her soruya cevap vermeye çalışıyorlar.

Bahçelievler İTO Bilsem’den Berra Lal Aydıntürk, üçüncülük derecesi alan “Güneş Panelli ve Mobil Uygulama Eşgüdümlü Yerden Isıtma Sistemi” projesiyle karşımıza çıkıyor. Proje danışmanı Hilal Demirkan Şavklıyıldız gülümseyerek bizi öğrencisiyle tanıştırıyor. Hazırladığı maketin üzerinde, güneş panellerinden gelen enerjinin nasıl depolandığını ve akıllı telefon üzerinden nasıl kontrol edilebildiğini gösteriyor. Berra, gözleri ışıldayarak anlatıyor:

“Ben pirinç kabuğu ve ayçiçeği sapından bir ısı yalıtım malzemesi geliştirdim ve bu sistemi güneş paneliyle birleştirdim. Bu sayede evin enerji ihtiyacı karşılanıyor. Buz tankında bulunan suyla da evi hem ısınması hem soğuması sağlanabiliyor. Hepsini de bir app’e (telefon uygulaması) entegre ettim. App’ten komut verdiğimde ev sisteminin ısınması veya soğuması sağlanıyor.”

Daha sonra Berra gerçekten de telefonundaki uygulama üzerinden sistemi çalıştırıyor ve bize anlattıklarının uygulanabilirliğini maket üzerinden gösteriyor.

Yan avı engelleme sistemi: %94 başarı!

Şavklıyıldız’ın bizi tanıştırdığı bir diğer öğrencisi ise Batuhan Türk. Birincilik derecesine hak kazanan pojesinin adı oldukça uzun ama bir o kadar da ilgi çekici: Marmara Denizi’nde Ekosistem Koruması Hedefli Pembe Karides Avında Yan Av Azaltımı ve Makine Öğrenmesiyle Analizi.

Batuhan’ın gözlerindeki heyecan hemen fark ediliyor. Az önce jüri karşısına çıktığını söylüyor. O sırada yanındaki bir arkadaşı, jüri üyelerinin ne sorduğunu merakla öğrenmeye çalışıyor, Batuhan da elinden geldiği kadar tüyo veriyor. Sonra Batuhan bize dönerek projesini özetliyor:

“Yan avlanma, hedef dışı deniz canlının av araçlarına istemeden takılmasına deniliyor. Ben de bu projede Marmara Denizi'ndeki yan avlanmayı azaltacak bir tasarım geliştirmek istedim. Örnek olarak Marmara Denizi'ndeki pembe karidesler üzerine çalıştım. Av araçlarına takılan bu deniz canlıları stres, yaralanma ve boğulma gibi sebeplerden dolayı hayatlarını kaybediyorlar. Pembe karideslerin av verimini artırarak hem Türkiye’ye ekonomik katkı sağlamayı hem de biyoçeşitliliği korumayı amaçladım. Ağımı tasarlamak için ilk olarak ağımın üç boyutlu görselini tasarladım. Ardından ağın ışık, koku ve led sistemlerini tasarlamak için suyun akış dinamiklerini inceledim. En sonunda kendi eğittiğim makine algoritmasıyla ağımı test ettim. Testler sonucunda %94 başarı elde ettim ve patent başvurumu yaptım.”

“Gençlerimiz artık ‘Biz yaparız’ diyebiliyor”

TEKNOFEST’te sergilenen ve yalnızca ikisini aktardığımız bu projeler, Türkiye’nin bilimde, teknolojide ve inovasyonda geleceğe dönük vizyonuna bir ayna tutuyor. Bu vizyon aynı zamanda güvenlik ve stratejik bağımsızlık hedefleriyle de yakından ilgili. İşte tam da bu noktada Strateji ve Güvenlik Uzmanı İbrahim Keleş’in görüşlerine kulak veriyoruz:

“Gençlerimiz, öğrencilerimiz bu festivale çok ciddi bir ilgi gösteriyorlar. Yeniliklere karşı bizlerden çok daha ilgililer. Hemen hemen tüm çadırlarda, standlarda dikkatimi çekiyor. Her yeni şeyi denemek istiyorlar. Bu aslında gelecekle ilgili onların umutlarını da artıran bir şey. Bizim gençliğimizde veya çocukluğumuzda bize hep ‘Biz yapamayız, başkaları yapar, biz ancak satın alırız’ anlayışını öğrettiler. Bu bizim gelecekle ilgili düşüncelerimizi ve motivasyonumuzu ciddi şekilde azalttı. Ama şimdi görüyorum ki gençlerimiz yarınları da hesaba katarak hazırlıklar yapıyorlar. Artık bir kırılma yaşandı: ‘Biz yaparız” diyebiliyoruz.”

“Firmalar eskisi gibi değil”

Festivalin gençler açısından taşıdığı önemle birlikte özel sektörün anlayışında yaşattığı dönüşüme de dikkat çeken Keleş, “Buraya gelmek için bir milyonu aşkın öğrenci, 560 bin de firma müracaat etti. Firmalar artık eskisi gibi değiller. Devletimizin gösterdiği irade ve verilen teşviklerle önleri açıldı. Savunma ihracatımız 7–8 milyar dolardı, geçen yıl 5 milyar dolar oldu. Birkaç yıl içinde bu rakamı 20–30 milyar dolar seviyelerinde göreceğiz” diye konuştu.

Gençlerin projelerini “yarınlar için ekilen tohumlara” benzeten Keleş, şunları kaydetti:

“Bu tohumlar çok hızlı filizleniyor ve meyve veriyor. İşsizlik endişelerine rağmen gençlerimiz mezun olduklarında yapacakları işler hazır olacak. Bu çalışmalar onlar için birer iş ve ekmek kapısı. Umarım ilerleyen yıllarda TEKNOFEST’in çok daha gelişmişlerini göreceğiz, çünkü artık ne kadar büyük olsa da bu alanlara sığmak mümkün olmuyor.”