Tarihin en pahalısı: 2026 FIFA Dünya Kupası
Haberin Eklenme Tarihi: 15.10.2025 17:13:00 - Güncelleme Tarihi: 15.10.2025 17:20:00Futbol tarihin ilk üç ev sahipli Dünya Kupası olacak 2026 FIFA Dünya Kupası; ABD, Kanada ve Meksika’nın farklı şehirlerinde gerçekleştirilecek. 11 Haziran’da başlayacak turnuva, 19 Temmuz’da sona erecek. Üç ev sahibi ülke de grup maçlarının tamamını kendi topraklarında oynayacak; bu da en azından grup aşamasında, ev sahibi avantajına sahip takım sayısının bir yerine üç olacağı anlamına geliyor. 16 farklı şehrin ev sahipliği yapacağı turnuvada maçlar; 11 ABD, 2 Kanada ve 3 Meksika şehrinde oynanacak. Çeyrek finalden itibaren ise tüm maçlara ABD şehirleri ev sahipliği yapacak.
Maçlara ev sahipliği yapacak şehirler, Batı, Doğu ve Orta olarak üç bölgeye ayrılmış durumda. 12 grubun, altı tanesindeki takımlar, bütün grup maçları aynı bölge içerisinde oynanacakken, diğer altı gruptaki takımlar grup maçları için bölge değiştirmek zorunda kalacak. Örneğin Kanada, açılış maçını Doğu Bölgesi’nde yer alan Toronto’da oynayıp kalan iki maçını Batı Bölgesi’nde yer alan Vancouver’da oynayacak. Bu da yaklaşık dört buçuk saatlik bir uçak yolculuğu anlamına geliyor. Bu ve benzeri yolculukların oyuncuların performanslarını ve olası sakatlık durumlarını nasıl etkileyeceği turnuva sırasında gözlemlenebilecek. Bölge değiştiren takımlar sıklıkla 3,5 – 4 saatlik uçuşlar yapmak zorunda kalacak.
Oyuncular üzerindeki etkilerine ek olarak, uzun mesafelerin taraftarlar üzerinde de etkili olması kaçınılmaz. Bölge değiştirmek taraftarlar için hem son derece maliyetli hem de oldukça yorucu olacak. Pahalı bilet fiyatları da göz önünde bulundurulduğunda, bu Dünya Kupası’nı yerinde izlemek isteyen taraftarların hatırı sayılır bütçelere ihtiyaç duyacağı söylenebilir.
Açılış maçları, yarı final ve final karşılaşmalarından sonra turnuvanın en pahalı maçları olarak öne çıkıyor. Turnuva boyunca dört kategori olarak satılacak biletler, açılış maçlarında ABD’de 2735–560, Kanada’da 1745–355 ve Meksika’da 1825–370 dolar arasında değişecek. Bir önceki 2022 Katar Dünya Kupası’nda ise açılış maçı biletleri 618–55 dolar aralığında fiyatlandırılmıştı. 2026 Dünya Kupası’nda Kategori 4 olarak satılan ve diğer kategorilere göre çok daha ucuz olan biletlerin sayısı oldukça az ve bu biletlerin, özellikle büyük stadyumlarda görüş açısının son derece kısıtlı olduğu belirtiliyor. Grupların kalan maçlarının biletleri ise ev sahibi ülkelerin maçları için diğer maçlara göre daha yüksek fiyatla satılıyor. Ayrıca, maçın oynanacağı ülke ve şehre göre fiyatlar değişkenlik gösteriyor. En pahalı biletler ABD’de, en ucuz biletler ise Kanada’daki maçlarda satılacak. ABD içinde Los Angeles ve New Jersey en yüksek bilet fiyatlarına sahip şehirler. Final maçının da New Jersey’de oynanması planlanıyor ve final biletleri 6370–2030 dolar arasında olacak. Ayrıca FIFA’nın bu turnuvada dinamik fiyatlandırma stratejisi uygulayacağını da belirtmek gerekiyor. Bu sistem, biletler satıldıkça kalan biletlerin daha yüksek fiyatla satışa sunulması anlamına geliyor.
Neredeyse tüm futbol paydaşlarının ön yargıyla yaklaştığı Katar’daki Dünya Kupası ile ABD’deki Dünya Kupası arasındaki fiyat farkı anlaşılabilir olsa da biletlerinin önceki turnuvaya kıyasla çok daha pahalı olduğu açık. Galerideki tablodan Katar, ABD, Kanada ve Meksika’daki bilet fiyatları karşılaştırılabilir. İki fiyatın belirtildiği gruplarda minimum ve maksimum değerler verilmiştir.
Pahalı biletlerin yanı sıra FIFA, bu turnuvaya özel bir gelir yaratma stratejisi daha geliştirdi. Aslında bu stratejinin temelleri, 2022’deki NFT çılgınlığı döneminde atılmıştı. FIFA, Pelé’nin 1970’te kupayı kaldırışı ya da Maradona’nın 1986’daki unutulmaz golü gibi tarihteki ikonik futbol anlarını NFT hâline getirerek FIFA+ Collect adı altında satışa çıkarmıştı. NFT modasının sona ermesiyle unutulup giden bu token’lar, şimdi bilet satış stratejisi olarak yeniden canlandırıldı. “Satın Alma Hakkı” (Right to Buy – RTB) adıyla tanıtılan bu sistem, taraftarlara bir gün gerçek bir maç bileti satın alma izni verecek NFT’leri alma fırsatı sunuyor. “Final Maçı Satın Alma Hakkı” (Right to Final) token’ının fiyatı 999 dolara kadar çıkıyor ve yalnızca alıcının seçtiği takım finale kalırsa kullanılabiliyor. Yani, bu token’la bilet alabilmek için finale kalacak takımı doğru tahmin etmek gerekiyor. Eğer seçilen takım finale kalamazsa, token yalnızca değersiz bir dijital görsele dönüşüyor. Kaç adet RTB satıldığı henüz açıklanmadı ancak yüksek bilet fiyatlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, bu turnuvanın tüm zamanların hasılat rekorunu kırması beklenebilir.
Rekor gelir, zorlu ulaşım ve vize engeli
ABD’de düzenlenen 1994 FIFA Dünya Kupası hâlâ tarihin en yüksek biletli seyirci sayısına sahip turnuvası konumunda. O dönemde futbolun ABD’deki düşük popülaritesi de göz önüne alındığında bu başarı daha da anlamlı hâle geliyor. Dolayısıyla ABD’nin spor pazarlama kapasitesini küçümsememek gerekiyor. Ülkede popüler olmayan bir spor dalının maçlarını bile son derece etkin biçimde pazarlayabilmek gerçekten dikkat çekici bir başarı. O tarihten bu yana ABD nüfusunun yaklaşık %25 artmış olması ve hem ulusal hem uluslararası ulaşım ağlarının gelişimi dikkate alındığında, 2026 Dünya Kupası için de benzer bir başarı beklenebilirdi.
Ne var ki benzer bir sonucun önünde iki büyük engel bulunuyor. Bunlardan ilki, yukarıda da bahsedilen yüksek bilet fiyatları. ABD’de futbol, Hispanik/Latin kökenli nüfus arasında daha popüler. Ancak ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre Hispanik/Latin erkeklerin gelirleri, beyaz erkeklere kıyasla ortalama %25 daha düşük. Bu nedenle bilet fiyatlarının yüksekliği, görece düşük gelirli bu grupları daha fazla etkileyecektir. Ayrıca Kuzey Amerikalı sporseverlerin spor etkinliklerini bir boş zaman aktivitesi olarak görmesi ve maçların oynanacağı büyük şehirlerdeki alternatif eğlence seçeneklerinin bolluğu da, Amerikalı ve Kanadalı tüketicilerin talebini azaltabilecek faktörler arasında. Miami, Los Angeles ve New York gibi şehirlerde oynanacak maçlara yerli taraftar ilgisi düşük kalabilir. Tabii bu şehirlerin avantajı da turistik olarak ilgi çekici olmaları dolayısıyla bu şehirlerdeki maçların dolu tribünler önünde oynanması gelecek yerli ve yabancı turistlerle ilişkili.
Turnuvanın başarılı geçmesinin önündeki diğer engel ise ABD’de son yıllarda sıkılaşan vize politikaları. Artan red oranları ve verilen vizelerin iptali gibi gelişmeler özellikle gelişmekte olan ülkelerin taraftarları için önemli bir sorun teşkil edecek gibi görünüyor. Orta ve Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden gelecek taraftarların vize alma süreçleri, turnuvanın atmosferini doğrudan etkileyebilir. Ağustos sonunda FIFA Başkanı Infantino, konuyla ilgili yaptığı açıklamada ev sahibi ülkelerin hükümetleriyle temas hâlinde olduklarını ve vize sorunları yaşanmayacağını belirtmiş olsa da, birçok taraftar hâlâ bu konuda temkinli. Vize kolaylığı açısından Kanada ve Meksika’nın ABD’ye göre daha avantajlı olduğu söylenebilir. Özellikle futbolun Meksika’daki yüksek popülaritesi düşünüldüğünde, Meksika’daki maçların en canlı tribün atmosferine sahip olacağı beklenebilir. 1986 Dünya Kupası’ndaki “Meksika Dalgası” fenomeninden sonra, bu turnuva Meksika tribünlerinin yeniden tarihe geçmesi için önemli bir fırsat niteliğinde. Her ne kadar bir süredir resmi maç oynamamış olsa da, Meksika Milli Takımı bu turnuvaya 2025 CONCACAF Gold Cup şampiyonu apoletiyle geliyor. Ev sahibi avantajını da iyi kullanabilirse Meksika bu turnuvanın sürpriz takımlarından biri olabilir.