Objektifin ardında: Steve McCurry

Haberin Eklenme Tarihi: 17.06.2025 23:41:00 - Güncelleme Tarihi: 27.06.2025 13:03:00

1984 yılı. Soğuk Savaş dönemi henüz ciddiyetini koruyor. Afgan toprakları, 5 yıldır Marksist yerel hükûmetin izniyle Sovyet işgalinde... Buna tepki gösteren yerel halk ise Batılı devletlerden aldığı silah desteğiyle bu işgale karşı koyuyor. Afganlar, filmin aksine Rambo olmadan da iyi mücadele ediyor, pek çok bölge Sovyetlere karşı hâkimiyet altına almış durumda. Sovyetler ise kötü giden ekonomisine rağmen bu işgali daha ne kadar sürdürebilir, tahmin etmek çok güç. Buna rağmen milyonlarca Afgan, Sovyet askerleri tarafından katledilmeye devam ediyor. Savaştan kaçan Afganların bir kısmı ise Pakistan’a sığınıyor. Bütün bunların arasında 12 yaşında bir kız çocuğu tüm dünyaya Sovyet zulmünü gözlerindeki korkuyla haykırmak üzere. Bu haykırışın ilk tanığı ise Magnum Ajansıʼna bağlı bir Amerikalı fotoğrafçı:

Steve McCurry

Kariyer yolculuğunda belki de hiçbir çocuğu bayram sevinci yaşarken göremeyen Steveʼin hikâyesi 1950 yılının 23 Nisanʼında Philadelphiaʼda başlar. Babası fotoğrafa oldukça ilgi duyan bir mühendisti. Görsel anlatıya dair tutkusunu Steveʼe de aktarmayı başarmıştı. 5 yaşında merdivenlerden düştüğünde sağ elinde kalıcı bir hasar oluşan Steveʼin başlarda hayali sinematografi ve film yapımı üzerine olsa da daha sonra Penn State Üniversitesiʼnde tiyatro sanatlarında derece alıp 1974 yılında mezun oldu.

Penn State Üniversitesi, The Daily Collegian ile iş birliği yaptığında Hindistan için görevlendirilen fotoğrafçılar arasında genç Steve de vardı. Steve McCurry burada 1 yıl boyunca eşi benzeri olmayan görüntülere şahit olduktan sonra fotoğrafçılığa olan tutkusu daha da derinleşti. Hindistan’da olduğu süre içerisinde kendisine Afganistan’daki savaştan bahseden, aynı otelde onunla birlikte konaklayan iki Afgan ile önce Kuzey Pakistan’a gitti. Sovyet işgalinden hemen önce, üzerindeki giysileri Afgan kıyafetleriyle değiştirerek, kaçak yollarla Afganistan’ın mücahitlerinin kontrolündeki bölgesine girmeyi başardı.

Steve McCurry sınırı geçtikten sonra karşılaştığı ilk manzarayla ilgili şunları söylemişti: “Sınırı geçer geçmez kısa bir süre önce bombalanmış 40ʼa yakın eve ve birkaç okula rastladım.” Burada çektiği film rulolarını kıyafetlerine, türbanına, çoraplarına ve hatta iç çamaşırlarına dikerek Sovyetlerin el koyması riskine karşı önlemini aldı. Çektiği fotoğraflar ilk olarak The New York Timesʼta yayımlandı. Daha sonra Time, Stern ve Paris Matchʼta yayımlanan fotoğraflar, Sovyet işgalinin dünya basınında da büyük bir etki yaratmasından sonra defalarca kez yer aldı. Çok az sayıda fotoğrafçı işgali görüntülemeyi başarabildi ve Steve McCurry 1980 yılında olağanüstü cesaret ve iş sergileyen fotoğrafçılara adanmış bir ödül olan “Yurt Dışından En İyi Fotoğraf Raporlama” dalında Robert Capa Altın Madalyası'nı kazandı.

40 yıllık kariyeri boyunca İran-Irak Savaşı (1980-1988), Lübnan İç Savaşı (1975- 1990), Kamboçya İç Savaşı (1967-1975), Filipinlerʼdeki İslami İsyan-Moro Ayaklanması (1968-2019), Körfez Savaşı (1990-1991) ve Afgan İç Savaşı (1992-1996) gibi pek çok hadiseyi fotoğraflamayı başardı. Steve McCurry bütün bu hadiselere tanıklık ederken Pakistan’da tutuklandı, Hindistan’da dinî bir festivalde öldüresiye dövüldü ve boğulma tehlikesi atlattı, Yugoslavya’da bir uçak kazasından kurtuldu, defalarca kez hayatını riske attı ve iki kez öldüğü varsayıldı. Dünya çapında pek çok gazete ve dergilerde fotoğrafları yer alan Steve McCurryʼnin onunla özdeşleşen fotoğrafı şüphesiz:

Afgan Kızı

Steve McCurry, 1984 yılının Aralık ayında National Geographic Society için Peşaver (Pakistan) yakınlarındaki Nasir Bagh adında bir mülteci kampındaydı. Kampta bulunan kadınların fotoğraflanması konusunda zorluklar yaşayan Steve McCurry, burada tek odalı bir okul çadırının önünden geçerken, içerisinden gelen çocuk kahkahalarını duydu. Bu beklenmedik kahkahaların izini süren ünlü fotoğrafçının dikkatini 12 yaşındaki bir Peştun yetimi çekti. “İnanılmaz gözlere sahip küçük bir kızı fark ettim ve anında bunun gerçekten çekmek istediğim tek fotoğraf olduğunu anladımˮ diyor Steve McCurry. Küçük kız önce Peştun geleneğinden geldiği için yüzünü örtmüş fakat dünyanın bu küçük kızın yüzüne şahit olması ve hikâyesini öğrenmesi için öğretmeninin isteğiyle yüzünü açmıştır. McCurry, “Şal ve arka plan, renkler harika uyuma sahipti” diyor. “Gerçekten tek yapmam gereken deklanşöre basmaktı.ˮ Küçük kız McCurryʼe çalışması için fazla zaman ayırmadı. McCurryʼnin sadece birkaç fotoğraf çekmesine müsaade ettikten sonra kalkıp sohbet etmek için arkadaşlarının yanına gitti. “Ve bu kadardı” diyor McCurry. “Neye sahip olduğumu tam olarak bilmiyordum. Bu dijitalden önceydi ve geri dönüp fotoğrafları görmem neredeyse iki ay sürdü.ˮ

McCurry, National Geographic’teki editörüne iki versiyon gösterdi. Biri kızın yüzünü örtmesiydi ve diğeri doğrudan objektifine bakmasıydı. “Editör, doğrudan kameraya bakan kızı görür görmez, ayağa fırladı ve 'Bir sonraki kapağımız hazır!' dedi.” Steve McCurry “Bazen hayatta ve fotoğrafçılıkta yıldızlar hizalanır ve her şey mucizevi bir şekilde bir araya gelir” diyerek eklemiştir.

Başka bir kaynakta yer alan habere göre ise National Geographic’in resim editörü başlarda çok rahatsız edici olduğunu düşündüğü için resmi kullanmak istemedi fakat sonunda pes etti ve Afgan kızını kapağa koydu. Kapak büyük bir başarı yakaladı ve bugün hâlâ bunu sürdürüyor. Steve McCurry, “Hemen, ona yardım etmek, ona para göndermek, onu evlat edinmek, onunla evlenmek isteyen insanlardan binlerce mektup aldık” diye hatırlıyor.

Daha önce hiç kamerayla karşılaşmamış olan bu küçük kızın fotoğrafı, dünyanın en ünlü fotoğrafı olarak kabul edilir. Bu fotoğraf yıllarca Afgan Kızı olarak anılacaktı. Steve McCurry, National Geographicʼin 1985 yılının Haziran sayısında yayımlanan bu fotoğraftan sonra insanların mülteci kamplarında çalışmak için gönüllü olduklarından bahsetti ve Afganların bu fotoğraftan büyük bir gurur duyduğunu sözlerine eklemiştir. Afgan Kızıʼnın ardından National Geographic bir Afgan Çocuk Fonu kurmuştur.

Afgan Kızı, Kodachrome film kullanılarak, Nikon FM2 model bir kamera ve Nikkor 105 mm Ai-S F2.5 lensle çekildi. Fotoğrafın insanları bu denli etki altına alması bir rastlantı değildi. Sinematografi ve fotoğrafçılıkta 74 yıl boyunca farklı formatlarda kullanılan Kodachrome yüksek niteliğe sahip bir film serisiydi. En büyük özelliği doğru renk üretimi ve uzun ömürlü olmasıydı. Steve McCurry, Kodachromeʼu şu sözlerle ifade etmişti: “Harika bir renk paleti vardı. Çok gösterişli değildi. Mesela bazı filmler uyuşturucu falan kullanıyormuşsun gibidir. Kodachrome'un içinde daha fazla şiir, yumuşaklık ve zarafet vardı. Dijital fotoğrafçılıkla birçok avantaj elde edersiniz fakat post prodüksiyonda işlenmesi gerekir. Kodachromeʼu sadece kutudan çıkarırsınız ve fotoğraflar zaten mükemmeldir.ˮ Kodachrome üretimi ne yazık ki dijital fotoğrafçılığın etkisiyle 22 Haziran 2009 tarihinde durmuştur. Steve McCurry, Kodakʼtan üretilen son ruloyu istemişti. Bunun üzerine Dwayne's Photosʼun da desteğiyle McCurry için geliştirilen son rulo kendisine teslim edildi. Daha sonra bu ruloyu kullanan McCurry, fotoğrafların telif sahibi olsa da 36 pozun baskılarını, New York'taki Rochester George Eastman House'a teslim etti. Bu fotoğrafların çoğu Vanity Fair dergisi tarafından internette yayınlandı.

Afgan Kızıʼnın ardından

Afgan Kızı, yıllar boyunca sürecek olan etik bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Bunlardan en dikkat çekeni ise 2019 yılında fotoğrafçılık ve YouTube camiasında büyük bir üne sahip olan Tony Northrup‘un yaptığı araştırmadır. Başlarda Tony, kendisine ve milyonlarca insana bu ikonik fotoğrafın, mültecilerin kötü hayat koşullarında nasıl bir mücadele içinde oldukları konusunu, gündeme taşımak için nasıl ilham verdiğiyle ilgili bir video hazırlamaya karar verdi.

Fakat konu hakkında detaylı bir araştırma yapmaya başladıktan sonra, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark etti. 27 Şubat 2019ʼda YouTube kanalında “This isnʼt The Story I wanted to Tell” (Anlatmak İstediğim Hikâye Bu Değil) adında bir video yayımladı. Northrup, The Wire'a verdiği demeçte, bu video için McCurry'nin ekibinin “Bizi alenen iftira atmakla suçlamasından birkaç gün sonra kaldırıldı” dedi.

Bahsi geçen videoda, Afgan Kızıʼnın dergide yayımlandığı sayıda gerçek kimliğinden hiç söz edilmediğini, aslında McCurryʼnin de bunu fazla önemsemediğinden bahsediyordu. Ayrıca daha temiz bir arka plan ve daha iyi bir ışık için küçük kızı arkadaşlarının arasından kaldırıp, öğretmeniyle birlikte başka bir yere götürdüklerini anlatıyor. Peştun kültüründen gelen küçük kızın bu kültüre sahip kadınlarının aslında yabancı erkeklere yüzlerini göstermelerinin hoş karşılanmadığını bilmesine rağmen yüzünü açması için öğretmeniyle birlikte ısrarda bulunduğunu da ekliyor. 80ʼli yıllarda moda ve magazin dergilerinde sıkça kullanılan bu pozu vermesi için baskı yapıldığının aslında aşikâr olduğundan da söz ediyor. Küçük bir kızın kişisel alanını, sahip olduğu kültürü ve güvenliğini bu denli hiçe sayarak oluşturulan bu fotoğraf bir yandan belgesel fotoğrafın sınırlarını da ihlal eder. Sadece gerçek bir mekânda yer alan kurgusal bir fotoğrafa dönüşür.

Ayrıca anlatılanın aksine Afgan Kızıʼnın bir bombardıman saldırısından sonra yetim olmadığını, annesinin apandisten öldüğünü, Pakistan’a taşındıklarında ise babasının hâlen hayatta olduğunu da söylemiştir.

Açık arttırmada yapılan satışlarla 178.900 $ʼa ulaşan bu fotoğraf, 17 yıl boyunca Afgan Kızıʼna tek bir kuruş bile kazandırmamıştır. 2002 yılında gerçek kimliği bulunana dek...

Sharbat Gula

Steve McCurry, Afgan Kızı bulmayı birkaç kez denemişti ancak Afganistan'ın uzaklığı ve devam eden iç savaş bunu engellenmişti. Nasir Bagh mülteci kampının yakında kapanacağını öğrenen McCurry, Ocak 2002'de National Geographic’ten bir ekiple birlikte artık ünlü olan fotoğrafın konusunu bulmak için Afganistan'a gitti. Kalan sakinlerinden bilgi aldı. Bunlardan biri Afgan Kızıʼnın kardeşini tanıyordu ve onun vasıtasıyla memleketine haber gönderdi. Ancak öne çıkan ve kendilerini yanlışlıkla ünlü Afgan Kızı olarak tanımlayan birkaç kadın vardı. Ayrıca Afgan Kızıʼnın fotoğrafı gösterildikten sonra, bir avuç genç adam Afgan Kızıʼnın kendi eşleri olduğunu iddia etti.

Ekip sonunda o zamanlar yaklaşık 30 yaşında ve evli olan Afgan Kızıʼnı Afganistan'ın ücra bir bölgesinde buldu. Sharbat Gula'nın ünlü fotoğraftaki kızla aynı kız olduğunu doğrulamak için National Geographic Explorer ekibi, John Daugman tarafından geliştirilen ve ABD Federal Soruşturma Bürosu tarafından da kullanılan iris tarama ve yüz tanıma tekniklerini kullandı. Onun modern fotoğrafları, National Geographic’in Nisan 2002 sayısında hayatıyla ilgili bir kapak hikâyesinin parçası olarak yer aldı ve Mart 2002’de yayımlanan “Search for the Afghan Girlˮ adlı bir televizyon belgeseline konu oldu.

Sharbat Gula, 13 yaşında Rahmat Gula ile evlenmiş; Robin, Zahid ve Alyan adında 3 çocuğu olmuş. Dördüncü çocuğu ise doğumdan kısa bir süre sonra ölmüş. 2002 yılında bulunuşunun ardından kendini hiç güvende hissedip hissetmediği sorulduğunda, "Hayır. Ama Taliban yönetimi altında hayat daha iyiydi. En azından barış ve düzen vardı" diyerek cevap vermişti.

Afgan Kızı, bulunduktan bir süre sonra Pakistan'a geri taşındı. 2012'de kocası Hepatit C'den öldü. Sharbat Gula, Pakistan'da bir ev satın alabilmek ve çocuklarını okutabilmek için sahte bir kimlik satın aldı. Pakistan ve Afganistan arasındaki gerginlik arttıkça Pakistan hükûmeti milyonlarca Afgan mülteciyi savaştan zarar görmüş ülkelerine geri dönmeye zorladı. Binlerce mülteci sahte kimlik bulundurmaktan tutuklandı. Bu polis operasyonuna yakalananlardan biri de Sharbat Gula'ydı. 2016 sonbaharında sahte belgeler bulundurmaktan tutuklandı ve 15 gün hapis yattı. Uluslararası medya onun zor durumunu öğrendiğinde tüm dünyada manşetlere çıktı. Bu durum karşısında Pakistan hükümeti ona kalması için izin verdi ancak Sharbat Gula bunu reddetti ve 2017 baharında Afganistan'ın başkenti Kabil'e geri döndü.

Kabil'de, Sharbat Gula ve çocukları dönemin Devlet Başkanı Eşref Gani ve eski Devlet Başkanı Hamid Karzai tarafından başkanlık sarayında karşılandı. Hükûmet kendisine maddi destek sözü verdi. Aralık 2017'de Sharbat Gula'ya kendisi ve çocukları için Kabil'de 280 metrekarelik bir konut ve yaşam ve tıbbi masrafları için ayda 700 dolarlık bir maaş verildi.

2021 yılında Talibanʼın Kabilʼi ele geçirmesinin ardından, Sharbat Gula gibi yüksek profile sahip kadınları tehdit ve sindirme politikası güden yönetim sebebiyle kendi isteği üzerine 2021 yılının Kasım ayında İtalyaʼya tahliye edilmiş ve kendisine mülteci statüsü verilmiştir.

Sharbat Gula, 2022'de La Repubblica ile yaptığı bir röportajda ikonik fotoğraf hakkındaki düşüncelerini şöyle paylaştı: “Bu fotoğraf benim için çok fazla sorun yarattı... Hiç çekilmemiş olmasını tercih ederdim. O günü, Nasir Bagh kamp okuluna gelen fotoğrafçıyı iyi hatırlıyorum. Çocuktum. Fotoğraflardan hoşlanmıyordum. Afgan kültüründe kadınlar fotoğraflarda görünmez. Ama pek fazla seçeneğim yoktu.”

Steve McCurryʼnin mirası

Bugün 75 yaşında olan Steve McCurry, kendisini görsel bir hikâye anlatıcısı olarak tanımlamıştır. 50 yıllık kariyerinde pek çok tartışmaya konu olmuştur. Bunlardan biri de 2016 yılında ortaya çıkan, Photoshop ve diğer yazılımlarla maniple ettiği iddiasıdır. Steve McCurryʼnin web üzerinden yayımlanan fotoğraflarına dikkat eden kullanıcılar pek çok fotoğraf üzerinde başarısız değişiklikler yapıldığını fark etti.

Bu konu Steve McCurryʼe sorulduğunda ise her ne kadar sorumluluğun kendisine ait olduğunu kabul etse de seyahatte olduğu dönemlerde, haberi olmadan bazı değişikliklerin kendi çalışanları tarafından yapıldığını söyledi.

Daha sonra Timeʼa verdiği röportajda yazılım kullandığını inkar etmeyen McCurry, “Bundan sonra, programı yalnızca asgari düzeyde kullanmaya kararlıyım, hatta kişisel gezilerimde çektiğim kendi işlerim için bileˮ sözleriyle kendini ifade etmeye çalışmıştır. Bugün bir savaş muhabirinden çok kendini fotoğraf sanatçısına yakın görmektedir.

Her ne kadar Steve McCurryʼnin kişisel tercih ve eylemleri bir yandan tartışmalara yol açsa da savaşlar ve göçler devam ederken, Afgan Kızıʼnın 40 yıl önce insanlık üzerinde yarattığı etki bugün hâlâ tazeliğini korumaktadır. Peki, Afgan Kızı gibi yaşanmamış hayatların izleri yıllar sonra yeniden bulunabilir mi? Bir fotoğraf karesiyle, belki...

Belki de Steve McCurryʼnin dediği gibi:

“Kalbinizi ve zihninizi açık tutmalısınız. Hayat gözlerinizin önünde akıyor ve o akışa karşılık vermeye açık olmanız, olağanüstü olan şeylerin size dokunmasına ve sizi değiştirmesine izin vermeniz gerekiyor.ˮ

Kaynakça

Lewis Sanders IV. "'Ethical lapse': Photoshop scandal catches up with iconic photojournalist Steve McCurry". DW Made for Minds. Deutsche Welle, 2016.

Francesca Caferri. “Sharbat Gula, the "Afghan girl" whose eyes captured the world, sees a new life and finds a new voice in Italy.ˮ La Repubblica, 2022.

Nosheen Iqbal. "US photographer Steve McCurry: Go with the flow." The Guardian. Guardian News and Media Limited, 2010.

Ribhu and Raghu Karnad. “You'll Never See the Iconic Photo of the 'Afghan Girl' the Same Way Again.” The Wire, 2019.

Katherine Oktober Matthews. "It's All Mixed: An Interview with Steve McCurry." GUP Magazine, 2013.

Daniel Hajek. “How One Photographer Captured A Piercing Gaze That Shook The World.” NPR, 2015

Tony Northrup. The Disturbing True Story of The Afghan Girl Photo (Read Descrıptıon). 2019.

Jake Wallis Simons. “The Story Behind The World's Most Famous Photograph.” CNN, 2015.

DL Cade. “Botched Steve McCurry Print Leads to Photoshop Scandal.” Peta Pixel, 2016.

Nina Strochlic. “Famed 'Afghan Girl' Finally Gets a Home.” National Geographic, 2017.

Cathy Newman. “Afghan Girl: A Life Revealed.” National Geographic Magazine, 2002.

John Daugman. “How the Afghan Girl was Identified by Her Iris Patterns.” 2012.

Tony Northrup. “Afghan Girl Follow-up: Corrections, sources & answers.” 2019.

Dean Lucas. “Afghan Eyes Girl.” The Famous Pictures Collection, 2013.

Tony Northrup. “This isnʼt the story I wanted to tell.” 2019.

Peter MacDonald. Rambo III. TriStar Pictures. 1988.

Koray Birand. Bir Fotoğraf Hikâyesi. 2021.

Steve McCurry. Afghan Girl. 1984.