Türkiye Avrupa'nın enerji geleceğinde kilit aktör
Haberin Eklenme Tarihi: 30.06.2025 14:06:00 - Güncelleme Tarihi: 30.06.2025 14:25:00Avrupa’nın enerji dönüşümünde yeni bir çağın eşiğindeyiz. Fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara geçiş; yalnızca çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik bir devrimin parçası olmuştur. Bu dönüşümde artık sadece enerji üretmek değil; enerjiyi güvenli, kesintisiz ve entegre şekilde iletmek en az üretim kadar stratejik hâle gelmiştir. İşte bu noktada, Avrupa’nın enerji haritasında dikkat çeken bir ülke var: Türkiye.
Türkiye, jeopolitik olarak Asya ile Avrupa arasında enerji geçişinde köprü görevi gören bir ülke olmanın ötesinde, artık Avrupa elektrik iletim sisteminin en güçlü oyuncularından birisi hâline gelmiştir. Özellikle ENTSO-E (Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörleri Ağı) ile tam entegrasyonu, Türkiye’yi Avrupa ile aynı frekansta çalışan, senkronize bir enerji partnerine dönüştürmüştür.
Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), 2024 itibarıyla Avrupa’nın en yoğun iletim hatlarına sahip, en yüksek enerji transfer kapasitesine ulaşan, ulusal iletim şirketlerinden biri konumunda olmuştur. Türkiye hem Avrupa ile senkron çalışma sistemini hem de doğudaki üretici ülkelerle olan bağlantılarını kullanarak bir enerji geçiş üssü hâline gelmiştir.
Türkiye’nin stratejik üçlü rolü: Üretici, aktarıcı, denkleştirici
Türkiye’nin konumu, onu yalnızca bir aktarıcı değil; aynı zamanda bir dengeleyici yapmaktadır. Avrupa, özellikle Almanya ve Fransa gibi ülkeler, rüzgâr ve güneş enerjisine yoğun şekilde yönelirken, bu üretim biçimlerinin doğasındaki değişkenlik, iletim sistemlerini tehdit etmektedir. İşte bu noktada Türkiye devreye girmektedir:
- Jeotermal ve hidroelektrik enerji kaynakları, sistemin baz yük ihtiyacını karşılamaktadır.
- Doğal gaz çevrim santralleri, kısa süreli arz-talep dengesizliklerinde devreye girebilmektedir.
- Yük dengeleme ve frekans kontrolünde Türkiye, Doğu ve Batı arasındaki enerji hareketini regüle edebilmektedir.
ENTSO-E ile entegrasyonun önemi
Enerji iletim sisteminde Türkiye’nin Avrupa ile tam senkronize hâle gelmesi, sadece teknik bir başarı olmayıp enerji piyasalarının liberalleşmesinden, sınır ötesi ticaretin artmasına kadar pek çok sonucu beraberinde getirmektedir.
Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden AB enerji piyasasına elektrik ihracatı yapabilmektedir. Yenilenebilir enerjideki artış, Avrupa’nın karbon salımının azaltılmasında dolaylı katkı sağlamaktadır.
Enerji borsaları arası eş güdüm, Türkiye’nin EPİAŞ (Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.) ile Avrupa enerji borsalarının entegrasyonunu hızlandırmaktadır.
Yeni yaklaşımlar: Dijitalleşme ve akıllı iletim sistemleri
Türkiye’nin, iletim sisteminde bir diğer attığı önemli adım ise dijitalleşme ve yapay zekâ temelli sistem yönetimi olmuştur. İleri seviye SCADA (Supervisory Control and Data Acquisition-Merkezi Denetim, Kontrol ve Veri Toplama Sistemi) sistemleri, ulusal şebekenin gerçek zamanlı izlenmesini sağlamaktadır. Yapay zekâ tabanlı yük tahminleme ve frekans dengeleme uygulamaları, sistem güvenliğini artırmaktadır. Akıllı trafo merkezleri ve fiber optik hatlar, kesinti sürelerini minimuma indirmektedir.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’yi sadece enerjiyi taşıyan bir ülke olmaktan çıkarıp; enerjinin yönünü belirleyen, arz-talep dengesini kuran, enerji piyasalarında söz sahibi olan bir güç merkezi haline getirmektedir.
Gelecek vizyonu: Yeşil mutabakat ve Türkiye
Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşabilmesi için sadece kendi içerisindeki sistemleri değil, komşu ülkelerle olan enerji entegrasyonunu da geliştirmesi gerekmektedir. Türkiye, bu noktada yalnızca bir teknik çözüm değil, jeopolitik ve stratejik bir ortak olarak öne çıkmaktadır.
Türkiye’nin; 2035 yılına kadar iletim kapasitesini %60 artırması, yüksek kapasiteli DC (doğru akım) hatlarla Avrupa’ya doğrudan bağlantılar kurması, Akdeniz üzerinden yeşil hidrojen ve elektrik iletimi yapacak altyapıya yatırım yapması, AB ile ilişkileri sadece enerji üzerinden değil, daha geniş siyasi zeminlere taşıyabilecektir.
Enerji savaşlarının, kaynak krizlerinin ve dönüşüm sancılarının yaşandığı bir çağda, elektrik iletim sistemi sessiz ama belirleyici bir güç haline gelmiştir. Türkiye, bu sessiz gücün kontrolünü büyük ölçüde eline almış durumdadır. Avrupa için güvenilir bir enerji ortağı, Asya için geçiş kapısı, kendi halkı içinse enerji arz güvenliğinin teminatı olmuştur.
Türkiye’nin bu stratejik konumunu daha da pekiştirmesi, sadece teknik yatırımlarla değil, vizyoner politikalar ve bölgesel iş birlikleriyle mümkün olacaktır.
Bugün iletimi konuşuyoruz ama çok yakında Türkiye'nin “enerji diplomasisi” üzerinden AB'nin yeni oyun kurucularından biri olduğunu daha sık konuşacağız.