Afrika... Çoğu zaman tek bir ülke gibi algılanan ancak içinde yüzlerce farklı kültürü, dili ve siyasi dengeyi barındıran devasa bir kıta. Özellikle Sahra Altı Afrika, son dönemde küresel güç mücadelelerinin, askerî darbelerin ve hızlı bir değişimin merkezi konumunda.
Yeditepe Üniversitesi’nden Afrika çalışmaları uzmanı Dr. Volkan İpek ile Sahra Altı Afrika'yı dört ana bölgeye ayırarak; Batı, Orta, Doğu ve Güney Afrika'nın siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerini konuştuk. İpek, kıtadaki Fransız ve Rus etkisinden Çin'in tartışmasız gücüne, dinî çatışmalardan bölgesel hegemonlara kadar pek çok konuya ışık tuttu.
Batı Afrika: Ulaşımın kolaylığı ve post-kolonyal mücadele
Kitabınızda ve çalışmalarınızda Afrika'yı dört ana bölgeye ayırıyorsunuz. Özellikle Sahra Altı'nın batısını diğer bölgelerden ayıran temel özellikler nelerdir?
Batı Afrika'yı diğer bölgelerden ayıran üç temel fark gözlemledim. Birincisi tarihsel arka plan. Elbette iç savaşlar, darbeler ve ekonomik krizler Afrika'nın genelinde var ama Batı Afrika'da bu yoğunluk tarihsel olarak daha farklı bir seyir izliyor.
İkincisi ve belki de en önemli fark ulaşım. Ben Liberya hariç tüm Batı Afrika'yı gezdim. Orta veya Doğu Afrika'da ülkeler arası seyahat etmek, örneğin Etiyopya'dan Eritre'ye veya Zimbabve'den Zambiya'ya geçmek oldukça zorludur. Ancak Batı Afrika'da başkentlerin birbirine yakınlığı ve ulaşım ağının sıklığı, bölgeyi diğerlerinden ayırıyor. Otobüs olmasa bile taksilerle ülkeler arası geçiş mümkün.
Üçüncüsü ise post-kolonyal dönemdeki siyasi atmosfer. Burası Fransa ve son dönemde Rusya etkisinin en yoğun tartışıldığı bölge. Rusya, Wagner grubu aracılığıyla Orta Afrika ve Sudan'da da varlık gösterse de Batı Afrika'daki (özellikle Mali, Burkina Faso ve Nijer hattındaki) etkisi çok daha belirgin.
Son dönemde darbelerle birlikte Rus bayraklarını sıkça görür olduk. Rusya'nın bölgede "yumuşak güç"ü olmamasına rağmen bu etkiyi nasıl sağlıyor?
Rusya'nın bölgedeki varlığı yeni değil. Sovyetler Birliği döneminde Cezayir, Etiyopya (Derg rejimi), Tanzanya (Nyerere dönemi) ve Benin gibi ülkelerde Marksist rejimler üzerinden ciddi bir etkisi vardı. Sovyetlerin dağılmasıyla bu etki kayboldu ancak küreselleşme ve Afrika'nın artan önemiyle Rusya, eski Sovyet mirasına dayanarak geri döndü.
Ancak burada bir yanılgı var; Rusya Fransa'nın yerini dolduramaz. Wagner grubu sivilleri de hedef alan eylemleriyle şikâyet konusu oluyor. Fransa ise bölge coğrafyasını, kültürünü ve Radikal İslamcı grupları tehditleriyle mücadeleyi çok daha iyi biliyor. Nitekim Nijer, Burkina Faso ve Mali'de Rusya heyecanının yerini yavaş yavaş tekrar Fransa ile normalleşme çabalarına bıraktığını görüyoruz.
Peki ya Çin?
Çin'i diğerleriyle kıyaslamamak lazım. Çin, Afrika'da artık yerleşik ve tartışmasız bir güç. Öyle ki, Gine-Bissau'da Cumhurbaşkanlığı konutunu bile Çinliler inşa etmiş durumda. Çin, sessizce değil, çoktan "bağırarak" yerini sağlamlaştırdı. Afrika'da hiçbir ülke (Fransa, Rusya veya ABD) Çin'in etkisini aşamaz.
Orta Afrika: Dinî çatışmaların merkezi
Sahra Altı'nın orta kısmını nasıl tanımlarsınız?
Orta Afrika'yı tanımlayan en belirgin özellik "dinî çatışmalar". Özellikle Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC) ve Nijerya hattında Müslüman ve Hristiyan nüfus arasındaki gerilimler siyaseti şekillendiriyor.
Örneğin Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Ex-Seleka (Müslüman) ve Anti-Balaka (Hristiyan) adlı silahlı gruplar birbirleriyle çatışıyor. Nijerya'nın kuzeyinde Boko Haram terörü ve şeriat yönetimi tartışmaları var. Bu bölge, Afrika'nın dinî fay hattı diyebiliriz.
Ayrıca Kongo'yu ayırmak gerekir. Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin başkenti Kinşasa, İstanbul gibi devasa bir metropol. Gelişmişlik düzeyi açısından Orta Afrika'dan ziyade Güney Afrika dinamiklerine daha yakın duruyor.
Doğu Afrika: Etiyopya'nın yalnızlığı ve "Afrika'nın Kuzey Kore'si"
Doğu Afrika'da özellikle Etiyopya ve Somali dikkat çekiyor. Bu bölgedeki durum nedir?
Etiyopya, Afrika'da sömürgeleşmemiş tek ülke olmasıyla bir bağımsızlık sembolüdür. Bayrağındaki sarı-kırmızı-yeşil renkler, Gana'dan Senegal'e birçok Afrika ülkesine ilham vermiştir. Ancak ülke içinde ciddi sorunlar var. Tigray halkı ile merkezi hükümet (Başbakan Abiy Ahmed) arasındaki çatışmalar barış anlaşması imzalanmış olsa da sıcaklığını koruyor.
Bölgenin en ilginç ülkesi ise Eritre. Oraya "Afrika'nın Kuzey Kore'si" deniyor. Çok kapalı bir rejim, internet ve basın özgürlüğü neredeyse yok.
Somali tarafında ise parçalı bir yapı görüyoruz. Somaliland ve Puntland gibi özerk yapılar var. Etiyopya'nın Somaliland ile anlaşarak denize çıkış araması bölgedeki tansiyonu yükseltiyor.
Güney Afrika: Bölgesel hegemonya
Güney Afrika Cumhuriyeti bölgenin lideri mi?
Kesinlikle. Güney Afrika sadece bir ülke değil, bölgesel bir hegemon. Bölgedeki Zambiya, Zimbabve, Botsvana ve Namibya gibi ülkeler ekonomik olarak Güney Afrika'ya göbekten bağlı. Bunu şu örnekle açıklayayım: Güney Afrikalı bir fast-food zinciri olan Hungry Lion veya finans devi Absa, bölgedeki diğer ülkelerde de pazarın hâkimi konumunda. Bölgesel entegrasyon örgütü SADC (Güney Afrika Kalkınma Topluluğu) üzerinden siyasi ve ekonomik bir şemsiye oluşturmuş durumdalar.
ABD'nin son dönemde Afrika'ya ilgisiz kalması ve yardımları (USAID) kısması, Güney Afrika'nın bölgesel liderliğini daha da pekiştiriyor.
"Benim favorim Mali"
Son olarak, bu kadar ülke gezdiniz. Sizin kişisel favoriniz hangisi?
Benim için bir numara her zaman Mali'dir. Timbuktu'nun tarihî mirası ve ülkenin kendine has atmosferi beni her zaman etkilemiştir. İkinci sıraya Fildişi Sahili'ni, üçüncüye ise Angola'yı koyarım. Ancak Mali'nin, özellikle futbol turnuvalarında bile bende ayrı bir yeri vardır.