“Muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacak”

24 Kasım 1989

24 Kasım 1989… Her sene gibi Öğretmenler Günü kutlanıyordu fakat biraz daha fazla bir buruklukla… Ekonomik kriz, geçimi daha da zorlaştırıyor; senede bir gün kutlanan Öğretmenler Günü’nün gölgesinde ek iş yapmak zorunda kalan öğretmenler bu zorluğun altında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Tercüman, öğretmenlerin bu mücadelesine ses olmak adına 1989 senesinde uzun soluklu bir haber yapmıştı. Gelin o habere birlikte bakalım şimdi. Tercüman Atatürk’ün “Muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacak” cümlesiyle sayfasını açarken öte yandan o günün öğretmenlerinin hâlini gözler önüne serecek başlığını da atıyor: “Geçim sıkıntısı öğretmenleri pazarcı da yapıyor, inşaat amelesi de…” Haberin detayı şöyle: “Öğretmenler, yaptıkları kutsal görevin karşılığında karınlarını doyuracak maaşı alamıyorlar. Son yapılan zamlarla 20 yıllık bir öğretmenin eline geçen toplam maaş 600 bin lirayı bulmuyor. Evlerini geçindiremeyen öğretmenlerin çoğu, okuldan çıkar çıkmaz başla bir işe koyuluyor. Bunlar arasında bu ulvî meslekle bağdaşmayacak işler yapanlar da bulunuyor. Hele öğretmen hanımların gazinolarda şarkı söylemek gibi durumlara düşmeleri, öğretmenlerimize ne kadar değer verdiğimizin en düşündürücü cevabı oluyor. Öğretmen Zülfikar Erol, geçim sıkıntısından pazarcılık yapan meslektaşlarından sadece biri (büyük fotoğraf). Adını açıklamak istemeyen bir başka öğretmenimiz de okul çıkışı inşaatlarda canını dişine takıp amelelik yaparak, çoluk çocuğunun nafakasını çıkarmaya bakıyor. Öğretmen, yeni neslin kendi eseri olması için uğraşıyor ama kendi geleceğine pek inanamıyor…” “20 yıllık bir lise öğretmeni 577 bin lira aylık alıyor” “Vah benim öğretmenim!” Başlıklar bu elem durumu gözler önüne seren cümleler oluyor, durumu şu şekilde anlatıyor Tercüman: “Millî Eğitim Bakanı Avni Akyol’un öğretmenler için gerekli her şeyi yaptıklarını ve mesleğe itibar kazandırdıklarını söylemesine rağmen, öğretmenler büyük bir geçim sıkıntısı içindeler. 4 yıllık yüksek okulu bitiren ve yeni göreve başlayan bir lise öğretmeninin aylığı 400 bin 763 lira. 20 yıllık bir ilkokul öğretmeninin eline ancak 566 bin 82 lira geçiyor. Yanlış uygulamalar yüzünden kültür dersi öğretmenleri ile teknik ders öğretmenleri aylıkları arasında yarı yarıya farklar meydana geldi. Bu durum bir bildiri ile protesto edildi.” Detayları aynı başlıkla okurlara aktarılıyordu: “ANAP iktidarı döneminde göreve getirilen 4 Millî Eğitim Bakanı da işe öğretmenlerden başlamasına rağmen öğretmenlerimiz kıt kanaat geçiniyorlar. 20 yıllık bir ilkokul öğretmeninin eline bugün ancak 566 bin 82 lira geçiyor. Millî Eğitim Bakanı Avni Akyol’un ‘Öğretmenler için gerekli her şeyi yaptık, toplumdaki eski değerini kazandırdık, öğretmenlik mesleğine olan ilgiyi artırdık’ demesine rağmen, öğretmenlerimizin durumunun belirtildiği gibi iyi olmadığı gözleniyor. Getirilen birçok imkâna rağmen öğretmenlerimiz yarı aç yarı tok durumda. Yeni göreve başlayan bir ilkokul öğretmeninin eline bugün 392 bin 376 lira geçerken, 20 yıllık bir ilkokul öğretmeninin eline ancak 566 bin 82 lira geçiyor. 4 yıllık yüksek okulu bitiren ve yeni başlayan bir lise öğretmeni 400 bin 763 lira alırken, 20 yıllık bir lise öğretmeni 577 bin lira alabiliyor.” Öğretmen açığı kapatılamıyor: “Öğretmen olmak isteyenlere burs imkânı getirilmesi, öğretmenlik mesleğine olan ilgi artırılmasına rağmen, öğretmen açığı bir türlü kapatılamıyor. Bugün Türkiye genelinde çeşitli branşlarda 26 bin 870 öğretmen açığı var. Genellikle yabancı dil, müzik ve meslek derslerindeki öğretmen açığı oldukça fazla. Buna rağmen dengesiz dağılımdan dolayı bazı dallarda 46 bin 789 öğretmen fazlası da bulunuyor.” Öğretmen dağılımı: “Yurdumuzda 62 bin 646 okulda toplan 407 bin 47 öğretmen görev yapıyor. Öğretmenlerin okullara göre dağılımı ise şöyle: 219 bin 351 ilkokul öğretmeni, 43 bin 233 ortaokul öğretmeni, 57 bin 812 genel lise öğretmeni, 42 bin 737 mesleki teknik lise öğretmeni, 15 bin 58 yaygın eğitimdeki öğretmen ve 28 bin 856 yüksek öğretimde görevli öğretmen.” Bu bilgilerin yanında ayrıca yayımlanan M. Nejat Sefercioğlu’nun yazdığı “Öğretmen olmak istiyorum” adlı şiiri de dikkat çekiciydi. İşte şiirden küçük bir kesit: “Ben şairimin mısralarında dil/ Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül/ Âşığımın sazında tel/ Öpülesi bir el olmak istiyorum: Ben öğretmen olmak istiyorum. “Ben çaresizliğin filizlendiği yerde ümit / Korkunun mayalandığı yerde yürek/ Güçsüzlüğün güçlendiği yerde bilek olmak istiyorum. “Ben öğretmen olmak istiyorum / Vatan evladına Türklüğü öğretmek için / Ben öğretmen olmak istiyorum / İstiklal Marşı’mı gururla söyletmek için / Ben öğretmen olmak istiyorum / Milletimi ‘muasır medeniyet seviyesine’ yükseltmek için…”

24 Kasım 1989

“Öte yandan kültür dersi öğretmenleri ile teknik ders öğretmenlerinin maaşları arasında yarı yarıya fark bulunduğunu ifade eden bir grup öğretmen, dün ‘protesto bildirisi’ yayınladı. Kanun hükmündeki kararname ile ‘teknik derslerin öğretmenlerine avantaj sağlanmasını’ protesto eden kültür öğretmenleri, ’25 yıllık bir kültür dersi öğretmeni ayda 750 bin lira aylık alırken, işe yeni başlayan bir teknik ders öğretmeni ayda 864 bin lira alıyor’ dediler ve ayrımın kaldırılmasını istediler. Bu arada öğretmenliğin stresli meslekler arasında ön sıralarda yer aldığını belirten Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Latif Alpkan, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Çeşitli rahatsızlıklar sebebiyle hastanemize başvuran öğretmen sayısı hiç de küçümsenemez. Çünkü bu kişiler çocukların karşısında ders verip onları eğitiyorlar. Onun için moralleri düzgün, hareketleri ölçülü olmalıdır. Yoğun strese ekonomik koşullar da eklenince öğretmenin ruhsal durumunda çeşitli bozulmalar ortaya çıkabiliyor.’” Eğitim politikalarına dair eleştiriler ise ayrıca söz konusuydu. “İnönü iktidarın yaklaşımını eleştirdi: ‘ANAP’a göre önemli olan kandırmacayı öğrenmektir.’” Haberin detayı şöyle: “SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Millî Eğitim Bakanlığı’nın Eğit-Der’e üye olabilmeleri için öğretmenlere izin vermesini isteyip ‘Öğretmenler sendika kurabilmelidir’ dedi SHP Genel Merkezi’nde Eğit-Der yöneticilerini kabul edip 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün hissî bir yaklaşımla kutlanmasının yetersiz olduğunu anlatan İnönü, şunları söyledi: ‘Asıl mesele, bugün öğretmenlerimiz görevlerini gerektirdiği gibi yapabiliyorlar mı? Millî Eğitim’in aldığı ödenek, faaliyetlerin sürmesine yetiyor mu ve Millî Eğitim çocuklarımızın yabancı ülkelerle rekabet edecek şekilde yetişmelerini sağlıyor mu? 24 Kasım bunların tartışıldığı bir gün olarak algılanmalı. İktidar partisinin eğitime yaklaşımı köşeyi dönmektir. Bunun için her şey mubahtır. Onlara göre Millî Eğitim’e de gerek yok. Önemli olan kandırmacayı öğrenmektir. Ayrıca okullarımızda laikliğe karşı eğilimler özendirilmektedir.’ Öğretmenleri sendikaları aracılığıyla mesleklerinin onurunu da kaydeden İnönü, sendikanın devlete isyan için kurulmadığını, sadece ve sadece bir hak arama aracı olduğunu söyledi. 24 Kasım’ın sendikal haklar için Öğretmenler Günü olarak anılmasının doğru olacağını kaydeden SHP lideri, parti olarak bütün memurların sendikal haklarına kavuşmasını savunduklarını bildirdi.”

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...