
Tayland ve Kamboçya öfkeli, “büyükler” itidalli
Shinawatra’nın görevden alınmasıyla güvenlikçi politikalara dönüş yapan Tayland, Kamboçya’nın tartışmalı bölgelerdeki sivil yerleşimleri vurmasına sert karşılık verdi. Gerilim tırmanıyor. Washington ve Pekin ise gelişmelere müdahil olmaktan kaçınıyor.
Güneydoğu Asya’nın iki komşu ülkesi Tayland ve Kamboçya’nın tartışmalı tapınak Preah Vihear ve çevresindeki egemenlik iddiaları ve sınır anlaşmazlıkları sonucu başlayan çatışmalarda ölü ve yaralı sayısı artıyor. 24 Temmuz’da başlayan çatışmalarda Kamboçya’nın sivil yerleşimleri hedef almasıyla aralarında sivillerin de olduğu en az 12 kişi yaşamını yitirirken, Tayland “Yuttha Bodin” adını verdiği bir misilleme operasyonuyla Kamboçya hedeflerini bombalıyor.
Kamboçya Büyükelçisi’ni sınır dışı eden ve tüm sınırlarını kapatan Tayland yönetimi, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), ABD ve Çin’in ara buluculuk tekliflerini hızla reddetti. Washington ve Pekin’den taraflara itidal çağrısı yapılsa da gerilim artacak gibi görünüyor. Sınır hattından şu ana kadar 120 bin sivil tahliye edildi bile.
Sorunun kaynağı “kolonyal sınırlar”
Çatışmaların yaşandığı sınır bölgesi, tarihsel olarak iki devletin de üzerinde hak iddia ettiği tapınak arazileri. Bölgenin Fransızlar tarafından işgal edilip kolonileştirildiği 19. yüzyıldan beri iki ülke arasında tartışmalara sebep olan nokta, bugün Kamboçya sınırları içinde yer alan Preah Vihear Tapınağı. Kamboçya’nın Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) yaptığı başvuru sonucunda her ne kadar 1962’de tapınağın sahipliği Kamboçya olarak netleştirilse de Tayland hiçbir zaman bu kararı tam olarak kabullenemedi. UAD’in tapınak çevresindeki 4,6 km2’lik alana ilişkin bir karar almaması ve Kamboçya’nın aksine farklı partilerin siyasi arenada aktif olduğu ülkede milliyetçiliğin her zaman oy kazanmak için etkili bir yol alması gibi sebepler de bu çizgide etkili oldu.
Sorunun üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra Tayland’ı yeniden kızdıran ilk adım tartışmalı tapınağın Kamboçya’nın başarılı lobiciliğiyle 2008’de UNESCO Dünya Mirası listesine alınması oldu. Tayland’da milliyetçi tepkilere neden olan bu kararla birlikte UAD’nin önceki belirsizliği yok eden ve tapınak alanının Kamboçya’ya ait olduğunu teyit eden 2013’teki kararı da gerginliği bitirmedi.
Sızan görüşme ve dağılan koalisyon
Aslında Tayland ve Kamboçya, başbakanları arasındaki dostluk ilişkileri nedeniyle bu tarihsel gerginliği aşmış bir görüntü çiziyordu. 2001-2006 arasında Tayland Başbakanı olan ve 2006’da darbeyle devrilen Thaksin Shinawatra’nın kızı Paetongtarn Shinawatra tarafından yönetilen Tayland, sertlik yanlısı ordu ve “elitist” muhalif çevrelerin şiddetli muhalefetine rağmen Kamboçya’yla yakınlaşmıştı. Nitekim iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2000’li yıllardan itibaren hızla artmış ve 2020’lere gelindiğinde 6 milyar dolar seviyesine ulaşmıştı. Kamboçya’da 1985-2023 arasında diktatörlükle ülkeyi yöneten Başbakan Hun Sen’in oğlu Hun Manet, Shinawatra’yla çok iyi anlaşıyordu. İki lider arasındaki yakınlık, babaları arasındaki dostluktan güç alıyordu. Bununla birlikte Tayland Başbakanı Shinawatra ve Kamboçyalı mevkidaşı arasında yapılan ve Shinawatra’nın Kamboçya’nın çıkarları lehine “gereğinden fazla” ılımlı bir dil kullandığı telefon görüşmesinin basına sızdırılması; başbakanın Anayasa Mahkemesi tarafından görevden alınmasına, iktidarın ikinci ortağı Bhumjaithai Partisi’nin koalisyonu terk etmesine ve Savunma Bakanı kökenli Phumtham Wechayachai’nin geçici olarak başbakanlığa atanmasına yol açtı.
Tayland merkezli The Nation, tüm bu gelişmelerin arkasında Hun Sen’in olduğunu, amacın da Tayland’da iç karışıklık çıkarmak olduğunu iddia etti. Bu kaygılar haksız da sayılmaz. Tayland, Shinawatra ailesinin düzenli olarak başbakan çıkardığı ve bu başbakanların da ordu tarafından devrildiği bir ülke. Öyle ki Thaksin Shinawatra’nın kızının başbakanlığından önce bu kez de 2014’te darbeyle devrilen Yingluck Shinawatra başbakandı. Ayrıca gazetede uluslararası örgütlere yapılan şikâyetlerden duyulan endişe de tartışmalı tapınakla ilgili UAD ve UNESCO’dan çıkarılan kararlara dayanıyor. Gerçekten de Kamboçya’nın uluslararası lobicilikte güçlü bir geleneği var ve Tayland bundan ötürü kendisini sıkışmış hissediyor. Bu sebeple fiilî lideri olarak görüldüğü ASEAN’ın bile ara buluculuğunu reddetmesi, müttefiki olduğu ABD’den destek istememesi ve Çin’e soğuk bakmasının sebebi bu. Güvenlikçi yaklaşım da bu kaygılardan güç alıyor.
ABD ve Çin’in itidalli tepkisi
Söz konusu iki ülke arasında başlayan çatışmalara Güneydoğu Asya ülkelerine yaptıkları yatırımlar ve özellikle kıyı şeritlerindeki üsleri ve askerî iş birlikleriyle birbiriyle rekabetini sürdüren ABD ve Çin’in tepkisi şaşırtıcı bir şekilde uyumlu oldu. Hem Washington hem Pekin şu ana kadar belirli bir tarafa meyletmiş değil. Aslında her iki süper güç de tarihsel kökleri Fransız koloniliciğine dayanan ve “alışılageldiği” üzere herhangi bir doğal zenginliğin paylaşılması gibi bir nedene değil de daha çok vatandaşlarının milliyetçi kaygılarını tatmin etme ve “prestij” kazanma kaygılarına dayanan bu gerilimde saf tutmak istemiyor. Bu yüzden ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan “derin endişe”, “çatışmaları durdurma” ve “sivilleri koruma” açıklamaları gelirken Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan da “diyalog” ve “müzakere” çağrısından fazlası henüz gelmedi.
Tayland, Soğuk Savaş’tan beri ABD’nin güvenilir bir müttefiki olsa da jeopolitik satranç tahtasında dengeli durmaya çalışıyor. Kamboçya ise Çin’e daha yakın bir durmakla birlikte karmaşık bir geçmişe sahip. Öyle ki ülkede korkunç bir terör estiren “komünist” Kızıl Kmerler, Çin ve ABD tarafından desteklenmiş, Sovyetler Birliği tarafından desteklenen “komünist” Vietnam ise Kızıl Kmerler’i Kamboçya’yı işgal ederek devirmişti. Daha sonrasında tek partili diktatörlükle yönetilmeyi sürdüren Kamboçya, Vietnam’a şüpheci bakışını sürdürüyor. Çin’in adalar ve adacıklar üzerinden Güney Çin Denizi üzerinde yayılmacı politikasını sürdürmesi çoğu Güneydoğu Asya ülkesini rahatsız ettiği gibi Vietnam’ı da oldukça rahatsız ediyor ve Soğuk Savaş’ın en katlı çatışmasındaki baş düşmanı ABD’yle yakınlaşmaya itiyor. Kamboçya böylece ABD’ye yakın iki sınır komşusunun arasında kalmış bir ülke görüntüsü veriyor.
Bununla birlikte ortada safları kesin olarak belirlenmiş bir ABD-Çin mücadelesi yok. Tayland’ın en büyük ticari ortağı Çin. 2024’te iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi %20 artışla 116 milyar dolara kadar çıktı. Ancak Tayland’ın Çin’le ekonomik ilişkileri 32 milyar dolar gibi bir dengesizlikle ithalata dayalı ve ülke GSYİH’sinin %58’ini oluşturan ihracatta en büyük pay ABD’nin ve bu artarak devam ediyor. Çin’in Tayland’a karşı daha güvenilir ve iyi ilişkilere sahip olduğu Kamboçya’yı açıkça desteklemekten kaçınmasının sebebi de bu. Çin, Tayland’ı kaybetmek istemiyor. Kamboçya’da da benzer bir tablo söz konusu. Kamboçya’nın da en büyük ticari ortağının Çin olmasına karşın ihracatta en büyük pay ABD’nin ve bu da tıpkı Tayland’da olduğu gibi sürekli artıyor. Kısacası, her iki ülkenin de ihracata dayalı büyümesi ABD kritik önemdeyken başta altyapı yatırımları ve çeşitli sanayi ürünlerinde Çin’den ithalat ekonomi için kilit rolünü sürdürüyor. Bu da iki öfkeli sınır komşusunun birbirini vururken uluslararası güç arenasındaki “büyüklerin” kazanmayı sürdürmek için risk almaktan kaçınmasına yol açıyor.
Tüm bunlar çatışmaların Hindistan-Pakistan çatışmasında olduğu gibi geri dönülmez bir noktaya evrilmeden önce sona ermesinin mümkün olduğunu gösteriyor.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.