Labubu’dan Pokémon’a: Oyuncakla dünya hâkimiyeti
Labubu ve Pokémon'un küresel çılgınlığı, Uzak Doğu'nun oyuncaklarla kurduğu yumuşak gücü gözler önüne seriyor. Bu fenomenler, kültürlerarası köprü olarak genç nesillerin dünyaya bakışını şekillendiriyor ve Çin'in küresel etkisini pekiştiriyor.
Bir cumartesi sabahı, alışveriş merkezindeki oyuncak mağazasının önünde, elinde rengarenk bir oyuncakla sıra bekleyen küçük kızımın gözlerindeki heyecanı gördüğüm an, bu kültürel dalganın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anladım. O elindeki “Labubu” adeta bir aidiyet simgesi, bir neslin ortak dilinin parçasıydı. Ve ben, bir baba olarak, sadece bir oyuncak satın almıyordum; bu küresel çılgınlığın içine adım atıyordum.
Bu kişisel bir hikâye değil elbette. The Economist ve GlobeScan’in yaptığı son anket, Çin’in küresel lider güç tercihinde son bir yılda %11’lik çarpıcı bir artışla %33’e ulaştığını gösteriyor. Özellikle 18-24 yaş arası gençlerde Çin ve Amerika neredeyse eşit seviyede (%39’a %41) tercih ediliyor. Bu rakamların ardında, tıpkı Labubu, Pokémon ve Beyblade gibi fenomenlerin yarattığı kültürel bir dalga yatıyor. Peki, Uzak Doğu menşeli bu oyun ve oyuncaklar, dünyanın dört bir yanındaki çocukları ve yetişkinleri bu denli etkisi altına almayı nasıl başardı?
“Cool” olanın coğrafyası değişiyor
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jin Lian’ın bu yıl “Çin giderek daha havalı görünüyor” açıklaması, aslında durumu özetliyor. Ancak bu “havalılık” aniden ortaya çıkmış bir durum değil. Japon kültürünün 90’lardan itibaren Anime ve Manga ile açtığı yol, Çin’in son on yıldaki yumuşak güç hamleleri için sağlam bir zemin hazırladı. Pokémon’un 90’larda dünyayı kasıp kavurması, Uzak Doğu’nun elektronik veya otomobil üreten bir bölge olmadığını, küresel hayal gücünü şekillendirebileceğini de gösterdi. Bu, bir nevi kültürel bir köprüydü.
Bu köprüden geçenler sadece oyuncaklar değildi; bir felsefe, bir hikâye anlatım biçimi ve bir “aidiyet” duygusuydu. Pokémon’daki “Hepsini yakala” mantığı, koleksiyon yapma ve başarma dürtüsüne hitap ederken, Beyblade’deki rekabetçi yapı, çocukların sosyalleşme ihtiyacını karşılıyordu. Labubu gibi “çirkin-sevimli” karakterlerse, mükemmel olmayanı sevme, farklılıkları kucaklama gibi daha derin psikolojik ihtiyaçlara cevap verdi. Her biri, evrensel insani duyguları yakalayarak kültürel sınırları aştı.
Yumuşak gücün sessiz devrimi
The Economist anketinin ortaya koyduğu veriler, bu kültürel etkinin siyasi ve toplumsal algılara nasıl yansıdığını gösteriyor:
- Endonezya’da Çin’e desteğin %23 artarak %62’ye çıkması,
- Brezilya, Meksika ve İspanya gibi ülkelerde Çin tercihinin yaklaşık %20 artması,
- Özellikle genç nüfusun Çin’i lider güç olarak Amerika’ya yakın seviyede görmesi.
Bu istatistiklerin arka planında, Çin’in “Kuşak ve Yol” gibi dev yatırım projelerinin yanı sıra, TikTok, DeepSeek ve Labubu gibi kültürel ve teknolojik ihraç ürünleri yatıyor. Gençler, Çin’i artık sadece haberlerdeki bir ülke olarak değil, ellerindeki telefonlarında deneyimledikleri, sosyal medya fenomenlerinin gezdiği, sevdikleri oyuncakların ve oyunların çıktığı dinamik bir kültür merkezi olarak görüyor. Bu, geleneksel diplomasinin ulaşamadığı yerlere ulaşan organik bir yumuşak güç devrimi.
Dijital çağın katalizörü
2000’lerin başında Beyblade veya Pokémon çılgınlığı okul bahçelerinde ve televizyon kanallarında yayılırken, bugün Labubu çılgınlığının merkezinde TikTok ve benzeri platformlar var. Çin devlet medyasının, sosyal medya fenomenlerine masrafları karşılanmış Çin gezileri teklif ettiği biliniyor. Bu fenomenler, ülkelerine döndüklerinde çektikleri renkli, büyüleyici ve samimi içeriklerle, Çin’i genç kuşaklar için erişilebilir ve çekici kılıyor.
Algoritmalar, bir Labubu unboxing videosunu veya Squad Games oyunu içeriğini, dünyanın diğer ucundaki bir çocuğun “keşfet” sayfasına anında taşıyabiliyor. Bu, pasif bir tüketim değil, etkileşimli ve katılımcı bir kültür deneyimi yaratıyor. Çocuğunuz sadece bir oyuncakla oynamıyor; o oyuncağın arkasındaki hikâyeyi, onu tasvir eden videoları izliyor ve küresel bir topluluğun parçası oluyor. Bir baba olarak gözlemim, bu dijital kültürün, çocukların aidiyet duygularını şekillendirmede arkadaş çevresi kadar etkili olduğu yönünde.
Evrenseli yakalamak: Basit tasarım, derin duygu
Uzak Doğu menşeli bu başarılı ürünlerin ortak bir formülü var: Evrensel duyguları, minimalist ve akılda kalıcı tasarımlarla buluşturmak. Pokémon’un Pikachu’su, sevimlilik (kawaii) kavramının evrensel temsilcisidir. Labubu’nun “tuhaf” ama bir o kadar da sevilesi görünümü, mükemmel olmayana duyulan sempatiyi temsil eder. Beyblade’in fiziğe dayalı basit ama derin rekabet mekaniği, her kültürde anlaşılır.
Bu, sadece bir oyuncak tasarlamak değil, bir “duygu” tasarlamaktır. Batı’nın aksine, Uzak Doğu kültüründe “boşluk” (ma) ve “zarafet” kavramları önemli yer tutar. Bu ürünler, tüketiciye kendi hikâyesini kurması için alan bırakır. Oyuncağın kendisi bitmemiş bir sanat eseri gibidir; çocuğun hayal gücüyle tamamlanır.
Yeni kültürel küreselleşme
Labubu satın aldığım gün, kızımın mutluluğuna ortak olmakla kalmadım dünyanın nasıl değiştiğine de şahitlik ettim. Artık küresel etki, tek yönlü bir akış değil. Uzak Doğu, yüzlerce yıllık kültürel birikimini, dijital çağın olanaklarıyla harmanlayarak dünyaya yeni bir dil, yeni bir estetik ve yeni bir “havalılık” tanımı sunuyor.
The Economist anketinin de doğruladığı gibi, bu bir oyuncak çılgınlığının çok ötesinde derinlerde yatan jeopolitik bir gerçekliğin kültürel yansıması. Gençler, TikTok’ta gördükleri, cebindeki uygulamalarla etkileşime girdiği ve oyuncak kutularında deneyimlediği bir ülkeyi doğal olarak dünyanın lider gücü olarak daha kolay hayal edebiliyor.
Bu yeni dünyada, biz ebeveynler için de bir ufuk turu niteliğinde. Çocuklarımızın hayranlık duyduğu şeylere baktığımızda, yarının dünyasının ipuçlarını görebiliriz. Ve belki de bir sonraki oyuncak alışverişimiz, bir hediye olmaktan çıkıp, içinde yaşadığımız küresel köyü anlamak için küçük bir pencere olacak.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.