
AI çağında liderlik: Amerika'nın stratejisi ve Türkiye için yansımalar
ABD'nin Temmuz 2025'te yayımladığı "Yarışı Kazanmak-Amerika'nın AI Aksiyon Planı", yapay zekânın küresel diplomasi ve stratejiyi nasıl yeniden şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Planın sunduğu adımlar, Türkiye için de yol gösteriyor.
Yapay zekânın yalnızca teknoloji dünyasını değil, küresel diplomasi ve stratejiyi de yeniden şekillendirdiği bu dönemde, Amerika’nın Temmuz 2025’te yayımladığı “Winning the Race-America’s AI Action Plan”, yani “Yarışı Kazanmak - Amerikanın AI Aksiyon Planı”; dünyada yapay zekâ yarışı olduğunu ve bu konuda devletler mertebesinde ciddi adımlar atılması gerektiğini gösteriyor.
Planın ilk bölümü, Amerika'nın yapay zekâ inovasyonunu hızlandırmak için özel sektörün önündeki bürokratik engelleri kaldırmayı, açık kaynak modelleri teşvik etmeyi ve özellikle sağlık, savunma, tarım gibi kritik sektörlerde yapay zekâ teknolojilerinin kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyor. Böylece hem Amerikan ekonomisinin rekabet gücünün artırılması hem de iş gücünün dönüşümü planlı biçimde yönetilerek istihdam piyasasının desteklenmesi hedefleniyor.
İkinci bölümde ise yapay zekâ alanında gerçek bir liderlik için gerekli olan altyapı yatırımlarına odaklanılıyor. Burada büyük ölçekli enerji kapasitesi artırımından yüksek güvenlikli veri merkezleri ve çip üretim tesislerinin inşasına, hatta bu yatırımlar için kalifiye iş gücü yetiştirilmesine kadar geniş bir stratejik hedef çiziliyor. Böylelikle ABD, yapay zekâ yarışında gerekli olan fiziksel ve teknolojik altyapıyı süratle tamamlayarak küresel üstünlüğünü pekiştirme amacını taşıyor.
Üçüncü bölüm ise uluslararası diplomasiyi ve güvenliği kapsıyor. Bu bölüm, ABD’nin geliştirdiği yapay zekâ teknolojilerini müttefik ülkelere ihraç ederek küresel yapay zekâ standartlarını belirleme gücünü sağlamlaştırmayı ve Çin gibi rakip devletlerin uluslararası standartlar üzerindeki etkisini azaltmayı hedefliyor. Ayrıca gelişmiş çip ve yarı iletken teknolojilerinin düşman ülkelere sızmasını önlemek için sıkı ihracat kontrolleri ve denetim mekanizmaları öngörülüyor. Böylece Amerika, yapay zekâ yarışında stratejik ve diplomatik üstünlüğü kalıcı hâle getirmenin gerekliği üzerine çalışıyor.
Bölüm 1: Yapay zekâ inovasyonunun hızlandırılması
ABD’nin Temmuz 2025’te açıkladığı “Winning the Race-America’s AI Action Plan” stratejisinin birinci bölümü, yapay zekâ inovasyonunu hızlandırmaya odaklanıyor ve kapsamlı aksiyonları içeriyor: Öncelikle mevcut düzenleyici engeller kaldırılacak. Federal fonların, yapay zekâ gelişimini sınırlayan eyaletlere aktarılmasının da önüne geçilecek. Ayrıca hükûmet tarafından kullanılacak yapay zekâ sistemlerinde Amerikan değerlerinin korunması ve ideolojik tarafsızlık esas alınarak dezenformasyon, iklim değişikliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi filtrelemeler engellenecek. Açık kaynak ve açık ağırlıklı yapay zekâ modelleri teşvik edilerek girişimciler ve akademik araştırmacılar için büyük ölçekli hesaplama gücüne erişim kolaylaştırılacak. Sağlık, tarım, enerji gibi kritik sektörlerde yapay zekâ uygulamalarının hızlandırılması için düzenleyici test alanları kurulacak ve bu sektörlerin yapay zekâ dönüşümünü hızlandıracak adımlar atılacak. İş gücü piyasasını desteklemek amacıyla yapay zekâ eğitim programları oluşturulacak; mesleki eğitimlere ve hızlı yeniden eğitim programlarına ağırlık verilecek, ayrıca gençler için yapay zekâ okuryazarlığı artırılacak.
Robotik, otonom sistemler, drone ve yeni nesil üretim teknolojilerine yönelik destekler genişletilerek savunma ve lojistik alanlarında rekabet avantajı sağlanacak. Bilimsel araştırmalarda yapay zekâ kullanımını hızlandırmak amacıyla otomatik ve bulut tabanlı laboratuvarlar kurulacak, yüksek kaliteli bilimsel veri setleri oluşturulacak ve araştırmacılara sunulacak. Yapay zekâ sistemlerinin şeffaflığını, anlaşılabilirliğini ve güvenliğini artırmak üzere DARPA liderliğinde yeni araştırma girişimleri başlatılacak; yapay zekâ modellerinin performansını değerlendirmek için NIST öncülüğünde kapsamlı ve düzenli olarak güncellenen bir değerlendirme ekosistemi oluşturulacak. Federal kamu kurumlarının tamamında yapay zekâ kullanımının yaygınlaştırılması, kamu çalışanlarının eğitilmesi ve yapay zekâ araçlarına erişimlerinin kolaylaştırılması sağlanacak. Son olarak da Savunma Bakanlığı'nın operasyonel süreçlerinde yapay zekânın hızla entegre edilmesi ve acil durumlarda hesaplama gücünün öncelikli olarak savunma ihtiyaçlarına ayrılması öngörülüyor. Bu kapsamlı plan, ABD’nin yapay zekâ inovasyonunu artırmak ve küresel liderliğini korumak adına belirlediği stratejik yol haritasını net bir biçimde ortaya koyuyor.
Bölüm 2: Amerikan yapay zekâ altyapısının kurulması
Stratejinin ikinci bölümünde Amerika’nın yapay zekâ altyapısını güçlendirmeyi hedefleyen geniş kapsamlı adımlar içeriyor: İlk olarak, büyük ölçekli veri merkezleri, enerji tesisleri ve yarı iletken üretim tesisleri için çevresel izin süreçleri (örneğin NEPA, Temiz Su Yasası ve Temiz Hava Yasası gibi düzenlemeler) ciddi ölçüde sadeleştirilerek altyapı yatırımlarının hızlanması sağlanacak. Buna paralel olarak ülkenin elektrik şebekesi, yapay zekâ teknolojilerinin enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasiteye ulaştırılacak; mevcut enerji kaynaklarının korunması, modernizasyonu ve yeni nesil enerji üretim teknolojilerine (nükleer, füzyon ve jeotermal gibi) yatırımlar teşvik edilecek. Amerika’nın yarı iletken üretiminde yeniden lider olması için CHIPS programı yeniden yapılandırılarak AI entegrasyonuna ağırlık verilecek ve daha önce uygulanan ESG (Çevresel, Sosyal, Kurumsal Yönetişim) yükümlülükleri yerine, yatırımın geri dönüşü ve üretim kapasitesi ön plana çıkarılacak. Askerî ve istihbarat verilerinin güvenliği için yüksek güvenlikli, dayanıklı ve devlet destekli veri merkezleri inşa edilerek yapay zekâ sistemlerinin hassas verilerle güvenli bir şekilde çalışması sağlanacak. Bu altyapı projelerini destekleyecek nitelikli iş gücünün oluşturulması amacıyla elektrikçilerden veri merkezi teknisyenlerine kadar çeşitli meslek gruplarına yönelik teknik eğitim ve çıraklık programları başlatılacak; eğitim kurumlarıyla özel sektör arasında aktif iş birliği geliştirilecek.
Kritik altyapıların güvenliği için yapay zekâ temelli siber güvenlik önlemleri artırılarak, tehdit istihbaratını paylaşmak üzere Yapay Zekâ Bilgi Paylaşımı ve Analiz Merkezi (AI-ISAC) oluşturulacak; kamu ve özel sektördeki yapay zekâ sistemleri için düzenli güvenlik ve dayanıklılık değerlendirmeleri yapılacak. Ayrıca yapay zekâ sistemlerinin tasarım aşamasından itibaren güvenlik odaklı geliştirilmesini sağlamak üzere Savunma Bakanlığı (DOD) ve NIST öncülüğünde “Secure-by-Design” (Güvenli Tasarım) protokolleri devreye alınacak ve tüm kritik sistemlerin yapay zekâ kaynaklı arızalara karşı etkili acil durum müdahale planları hazırlanacak. Bu kapsamlı altyapı hamleleriyle ABD, küresel yapay zekâ rekabetinde ihtiyaç duyduğu fiziksel ve teknolojik kapasiteyi hızla oluşturmayı ve böylelikle lider konumunu güçlendirmeyi hedefliyor.
Bölüm 3: Uluslararası yapay zekâ diplomasisi ve güvenliğinde liderlik
Planın üçüncü ve son bölümü, Amerika’nın yapay zekâ alanındaki uluslararası diplomasisini ve küresel güvenliğini güçlendirmeye yönelik çok yönlü adımları içeriyor: Bu kapsamda ilk olarak, ABD’nin geliştirdiği yapay zekâ teknolojileri ve ürünlerinin, donanımından yazılımına kadar müttefik ülkelere uçtan uca olarak ihraç edilmesi planlanıyor. Böylece küresel yapay zekâ standartları ABD merkezli oluşturularak rakip devletlerin nüfuzu sınırlandırılacak. Çin’in Birleşmiş Milletler, OECD, G7 ve G20 gibi uluslararası kuruluşlarda yüz tanıma, gözetim ve yapay zekâ sistemleri alanında standartları belirleme girişimlerine karşı, ABD aktif diplomatik faaliyetler yürüterek Amerikan değerleriyle uyumlu olan standartların benimsenmesini sağlayacak. Ayrıca stratejik öneme sahip ileri seviye yapay zekâ çiplerinin ve yarı iletken üretim ekipmanlarının düşman veya rakip ülkelere ihracatını engellemek için yeni nesil ihracat kontrol mekanizmaları devreye alınacak; çiplerin kullanım yerini doğrulayan teknolojiler ve denetim süreçleri sıkılaştırılacak.
ABD’nin bu alandaki teknoloji üstünlüğünü korumak amacıyla yarı iletken üretiminde alt sistemlere kadar genişletilmiş ihracat kontrolleri uygulanarak, üretim ekipmanlarındaki mevcut boşluklar kapatılacak. Buna paralel olarak, Amerikan yönetimi müttefiklerin ABD’nin ihracat kontrol politikalarını benimsemesini teşvik edecek, uyumsuzluk hâlinde yaptırım mekanizmalarını devreye alacak ve yapay zekâ teknolojileri konusunda stratejik iş birliklerini teşvik eden çok taraflı yeni diplomatik girişimler başlatacak. Öte yandan yapay zekânın gelecekte yaratabileceği güvenlik riskleri, siber saldırılar ve biyolojik-kimyasal tehditler açısından ABD, devlet kurumları öncülüğünde kapsamlı risk değerlendirmeleri yapacak; ulusal güvenliğe yönelik tehditlerin erken tespiti için yapay zekâ modellerinin sürekli analiz edilmesini sağlayacak mekanizmalar oluşturacak.
Son olarak, biyo-teknoloji alanında kötü niyetli kullanım potansiyelini engellemek amacıyla nükleik asit dizilimleri için zorunlu doğrulama ve güvenlik taraması uygulanarak biyo-güvenlik önlemleri güçlendirilecek; bu süreçlerin etkin şekilde yürütülmesi için özel sektör ve devlet kurumları arasında yakın veri paylaşım mekanizmaları tesis edilecek. Böylelikle ABD, küresel yapay zekâ rekabetinde diplomatik, stratejik ve güvenlik açısından uzun vadeli üstünlüğünü güvence altına almayı hedefliyor.
Türkiye için öneri ve stratejiler
Amerika’nın yapay zekâ alanında attığı adımları oldukça önemli ve hatta bizim için yol gösterici buluyorum. Türkiye’nin de bu alanda benzer bir vizyon ve stratejiyle hareket ettiğini biliyoruz. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin 2021 yılından beri duyurduğu ulusal yapay zekâ stratejisi, bu vizyonun somut bir göstergesidir. Ülkemizdeki alanında yetkin ve etkili isimlerin bu stratejilerin belirlenmesinde öncü rol üstlendiğini de biliyoruz. Bu nedenle yazılarımda kurumsal stratejilere dair önerilerde bulunmak yerine, bireylerin bu dönüşüme nasıl katkı sağlayabileceğine odaklanmayı tercih ediyorum. Zira Amerika’nın yayımladığı “Winning the Race-America’s AI Action Plan” belgesine baktığımda görüyorum ki bu metindeki “Amerika” ifadesini “Türkiye” ile değiştirip kurum isimlerini güncellediğimizde, ortaya ülkemiz için son derece faydalı ve uygulanabilir bir yol haritası çıkacaktır. Yine de bireysel çabaların ötesinde, bir Kızılelma doğrultusunda koordineli hareket edilmesi ve ulusal bir vizyona yönlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu çerçevede, Türkiye'deki bireyler için de yol gösterici olabilecek pek çok çıkarım bulunuyor. Öncelikle yapay zekâ okuryazarlığı artık bir lüks değil, zorunluluk hâline gelmiştir. Türkiye'deki öğrenciler, çalışanlar ve girişimciler temel yapay zekâ kavramlarını öğrenmeli; özellikle Python, veri bilimi ve makine öğrenmesi konularında kendilerini geliştirmelidir. Bu alanda dünya genelinde ücretsiz veya uygun fiyatlı eğitim kaynakları mevcuttur.
Amerikan stratejisinde açık kaynak ve açık ağırlıklı yapay zekâ modellerine büyük önem verilmektedir. Türkiye’deki bireyler de açık kaynak modeller üzerinde çalışmalar yapmalı, bu modelleri Türkçeye ve yerel ihtiyaçlara göre özelleştirmelidir. Bu durum hem akademik katkı sağlar hem de ticari çözümler üretmenin önünü açar.
Yapay zekâ uygulamalarının en güçlü yönlerinden biri, hızlı prototipleme ve test imkânıdır. Amerika’nın vurguladığı gibi “try-first”, yani önce dene yaklaşımı bireyler açısından oldukça kıymetlidir. Türkiye’de bireyler, küçük ölçekli ama somut projeler geliştirerek deneyim kazanmalı ve kendi alanlarında yapay zekâyı uygulama alışkanlığı edinmelidir.
Yeni sanayi devrimi, yapay zekâ destekli üretimle birlikte şekillenmektedir. Türk bireylerin bu dönüşüme hazırlıklı olması gerekir. Özellikle robotik süreç otomasyonu, kalite kontrol, tahmine dayalı bakım gibi alanlarda bilgi sahibi olmak, yakın gelecekte yüksek talep görecek beceriler arasında yer almaktadır. Amerika’nın planında yapay zekânın insanların işini elinden almak için değil, onları desteklemek için geliştirildiği net şekilde ifade ediliyor. Türkiye’de de bireyler bu değişime uyum sağlamalı; otomasyon ve yapay zekâ destekli dijital araçlarla (örneğin ChatGPT, Notion AI, Copilot vb.) kendi üretkenliklerini artırmalıdır. Veri kalitesi, yapay zekâ modellerinin başarısı için hayati önemdedir. Türkiye'deki bireyler ve kurumlar, yüksek kaliteli ve “AI-ready” veri setleri oluşturmaya yönelik bilinç geliştirmelidir. Bireysel düzeyde de Kaggle gibi platformlar üzerinden elde edilen verilerle proje üretme alışkanlığı kazanılmalıdır.
Etik kullanım bilinci de bireylerin taşıması gereken bir sorumluluktur. Yapay zekâ sistemleri aracılığıyla üretilen sahte içerikler, dezenformasyon ve veri mahremiyeti gibi konular hem teknik hem ahlaki bir dikkat gerektirir. Türk bireyler, yapay zekâyı güvenli, sorumlu ve etik çerçevede kullanma konusunda bilinçli olmalıdır. Daha ileri seviyedeki bireyler için açıklanabilirlik, kontrol edilebilirlik ve dayanıklılık gibi derin teknik konulara yönelmek stratejik bir fark yaratabilir. Bu tür alanlarda yapılacak araştırmalar; özellikle Türkiye’nin savunma, finans, sağlık gibi yüksek güvenlik gerektiren sektörlerinde yerli çözümler üretmek için kritik önemdedir.
Türkiye’deki bireyler uluslararası topluluklara ve yarışmalara katılarak küresel görünürlüklerini artırmalı ve iş birlikleri geliştirmelidir. Yapay zekâ alanı sınır tanımaz; bilgi paylaşımı ve açık rekabet, bireylerin hızla gelişmesini sağlar. Yapay zekâ çağında rekabet gücünü artırmak için bireyler sorumluluk almalı, öğrenmeye açık olmalı ve sürekli üretmeye odaklanmalıdır. Stratejik üstünlük yalnızca politikalarla değil, bu dönüşüme katkı sağlayan bireylerle kazanılır.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.