Atilla Klinçe: “Benim uzmanlığım tiyatro”
Haberin Eklenme Tarihi: 15.11.2025 13:26:00 - Güncelleme Tarihi: 15.11.2025 13:34:00“DJ Ahmet” filmine dâhil olma süreciniz nasıl gelişti? Sizi bu projeye çeken şey ne oldu?
Daha senaryoyu okumadan önce tabii seçmelere ben de girmiştim. Gerçekten yönetmenimiz çok profesyonel davrandı. Özgeçmişim onda vardı ama yönetmenimiz beni tekrar görmek istedi. Seçilmemin ardından bana senaryoyu verdiler. Çok beğendim. Ve her oyuncu gibi şu rolde mi olsam, burada mı olsam derken galiba yönetmenimiz en iyi rolü benim için seçmiş. Ben de çok memnunum, bu filmin bir parçası olduğum için.
Uzun yıllardır tiyatro sahnesinde olan bir oyuncu olarak, kamera önü oyunculuğu ile sahne arasındaki temel farkları kendi deneyimlerinizden nasıl tanımlarsınız?
Tiyatro oyuncusu olmak çok zor bir şeydir. Çünkü birebir yaşanan bir olaydır. Yani sahnede olduğum o anda bütün duygularımı seyirciye aktarabilmeliyim. Filmde veya dizide bunun için o anı tekrarlayabileceğin ve duygularını ayarlayabileceğin bir zaman aralığı var. Tiyatro o yüzden daha zordur, seyirciyle oyuncunun birbiriyle etkileşim yaşadığı eşsiz bir sanattır. O an duygularımızı seyirciye aktarabiliyorsak ne mutlu bize. Tiyatro sahnesi biraz daha heyecanlı o yüzden, adrenalin oranı yüksek. İyi filmlerde ve dizilerde de yer almak oyuncular için önemli elbette ama tiyatronun yeri çok farklı.
“‘DJ Ahmet’teki rolümü çok beğendim”
Filmde canlandırdığınız karakterin arka planını nasıl oluşturdunuz? Sonuçta bir köyün müezzinini canlandırıyorsunuz. Bu karakteri canlandırırken gözlemleriniz neler oldu, nelerden beslendiniz?
Şimdi siz gençler her zaman teknolojiyle haşır neşirsiniz. Biz biraz daha yaşı ilerlemişler, sizden teknoloji konusunda genellikle destek bekliyoruz. Biz de teknolojiye ayak uydurmak istiyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse karakterin bu yönü açısından çok zorlanmadım. Oğluma mesela ben de soruyorum telefonumla ilgili bir şeyi, bana “Baba bunu nasıl bilmezsin?” diyor. Ahmet ile sahnelerimizde bu anları gözümde canlandırdım.
Oynadığım müezzin karakterinin köyünde yeni bir cihaz takılıyor. Bu sefer minareye ezan okumak için çıkmıyor. Bilgisayarla ezanı köye duyuruyor. “Çok rahatım. Teknoloji ne kadar ilerlemiş. Biz ne kadar geride kalmışız” diyor. Seyircinin bir nevi geçmişini unutuyoruz. Ama eski ile yeni nesil arasında da güzel bir iletişim oluyor. Yine de hangi meslekte olursak olalım, günümüzün teknolojisine ayak uydurmalıyız. “DJ Ahmet”te bu, güzel de bir mesajla aktarılıyor. O yüzden ben rolümü çok beğendim. Umarım seyirciler de beğenir.
Oynadığınız karakterin çok hoş nükteli diyalogları var. Karakterin mizahi yönü bilerek mi tercih edildi?
Zaten filmin komik yanları karakterimin diyaloglarına konsantre olmuştu. Yönetmen çok bilinçli olarak bunu tercih etti. Çünkü hikâye bir yandan hüzünlü bir hikâye. 15 yaşında bir çocuk öksüz kalmış, okuldan alınmış, çobanlık yaptırılıyor, kardeşi konuşamıyor falan. Travmalar böyle ağırken ufak mizahi noktalar filmin hikâyesine de farklı bir boyut katıyor.
Tiyatro sahnesinin biricikliğinden, oyuncu için önemli anlarından da bahsettik. Sizin için tiyatroyu vazgeçilmez kılan şey nedir?
43-44 yıldır tiyatrocuyum. Filmde gördüğünüz gençler benim öğrencilerim. Onlarla çalışmaktan dolayı çok mutluyum. Onları tiyatrodan yetiştirdik ve filme dâhil ettik. Ben tiyatroda büyüdüm. Uzmanlığım tiyatrodur. Ama tiyatro ile film arasında bir kıyaslama yapacak olursam; ben her zaman tiyatroyu tercih etmişimdir. Ama bu demek değil ki film ya da dizide oynamak istemiyorum. Elimden geldiği kadar her ikisini paralel yürütmek istiyorum. Ama her zaman oyuncularıma söylüyorum, “Siz temel bilgileri tiyatroda alırsanız geleceğiniz daha parlak olur.” O yüzden temel bilgileri tiyatrodan alıp kendilerini geliştirmeliler oyuncular.
“Hiçbir zaman geçmişimizi unutmayalım”
Peki, “DJ Ahmet”e gidecek izleyicileri neler bekliyor? “DJ Ahmet”in izleyiciye mesajı sizce nedir?
Hiçbir zaman geçmişimizi unutmayalım. Bugünü yaşarken geleceğe de umutla adım atalım. “DJ Ahmet” hem güldürüyor hem hüzünlendiriyor ama bu konuda da izleyiciler düşündürüyor. O köyde ne kadar kıymetli, güzel, saf, temiz hikâyeler var. Oradaki çocukların gülüşü o kadar temiz ki… Oraya gittiğimizde film çekerken farkında değillerdi kameraya alındıklarını. Biz oynarken poz tutuyoruz, konsantre oluyoruz. Ama oradaki çocuklar doğal. Dolayısıyla filmde samimiyet var, temiz duygular var. İzleyiciler bu yüzden sürprizlerle karşılaşacaklar, samimiyetle ve içten gülüşlerle karşılaşacaklar diyebilirim.
Son olarak, bugünün genç oyuncularına ya da genç oyuncularına nasıl tavsiyeler vermek istersiniz, neler söylemek istersiniz?
Tiyatroyu sevsinler. Tiyatrodan haz alsınlar. Yani temel bilgileri ve genel kültürleri olunca mutlaka ve mutlaka onları iyi şeyler bekliyor. Zaten hayat sürprizlerle dolu. Yolları açık olsun. Filmdeki genç arkadaşlarımıza başarılar diliyorum; Dora Akan Zlatanova’ya, Arif Jacup’a, Agush Agushev’e… İnşallah yolları parlak olur. “DJ Ahmet” gibi nice filmler çekerler, başarılı olurlar.