100 yıl önce İstanbul’da trafik kuralları

Haberin Eklenme Tarihi: 26.09.2025 14:22:00 - Güncelleme Tarihi: 26.09.2025 14:32:00

1919 yılında yayımlanan ve Osmanlı İstanbul’unda trafiği düzenleyen bu talimatnameyi okuduğunuzda, aradan bir yüzyıldan fazla zaman geçmesine rağmen değişen pek bir şey olmadığını fark edeceksiniz. Hız sınırı, yolun ortasında yolcu indirip bindirme, park problemi, merkezî lokasyonlarda tezgâh açarak geçişi engelleme, kaldırımların işgali… Her gün dışarıya adımımızı attığımızda karşılaştığımız sorunlar yüz yıl önceki gibi duruyor.

İstanbul sokaklarında “murûr ve uburun tanzimine”, yani bugünkü Türkçe ile söylersek trafiğin düzenlenmesine dair belediye tarafından yayımlanan bu yönetmelik, Türk basın tarihinin en uzun süreli çıkan günlük gazetelerinden birinde, “İkdam”da yayımlanmış.

Meşrutiyet’ten Millî Mücadele’ye: Belgelerden gazetelere

Talimatname, Ali Şükrü Çoruk’un Ketebe Yayınları’ndan çıkan “İmparatorluk Yıkılırken Toplum ve Siyaset” adlı yeni çalışmasından. Kitapta yazar, II. Meşrutiyet, Mütareke ve Millî Mücadele dönemlerine dair belgeler ile devrin gazeteleri ışığında pek çok konuyu ele alıyor. Mesela Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Kütüphanesi’nde korunan Hüseyin Hilmi Paşa Evrakı arasında bulduğu belgeler II. Meşrutiyet’in ilanında İttihat Terakki’nin nasıl bir yol izlediğini gözler önüne seriyor.

Yine Millî Mücadele esnasında Amerika’da bulunan gazeteci Zekeriya Sertel’in İstanbul’da yayımlanan “Vakit” gazetesine gönderdiği bir mektuba odaklanan yazı dikkat çekici: Sertel mektubunda, kendisini Mustafa Kemal Paşa’nın özel temsilcisi olarak tanıtan V. K. isimli bir dolandırıcının Millî Mücadele adına Amerika’da yaşayan Osmanlılardan ve Müslümanlardan para topladığını anlatıyor.

Kitaptaki yazılardan biri de trafiğin düzenlenmesine dair talimatnamenin tanıtıldığı “İşgal Yıllarında İstanbul’un Trafik Meselesi” başlığını taşıyor.

İstanbul’daki ilk otomobiller

Peki otomobil İstanbul’da ne zaman kullanılmaya başlandı? Ulaşım tarihine dair önemli çalışmalar yapan tarihçi Vahdettin Engin, otomobilin Osmanlı İstanbul’una kalıcı bir şekilde 23 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet’ten sonra yerleştiğini söylüyor. İstanbul’a kullanma maksadıyla ilk otomobili II. Abdülhamid’den özel izin alarak Basra Mebusu Züheyirzade Ahmed Paşa’nın getirdiği bazı kaynaklarda yer alıyor. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul’da otomobil sayısı artmış, hem resmî makam aracı olarak hem zenginler tarafından binek aracı şeklinde kullanılmaya başlanmıştı Engin’e göre.

İstanbul trafiğine çözüm

Ali Şükrü Çoruk ise otomobillerin sayısının İstanbul’un Birinci Dünya Savaşı sonunda galip devletler tarafından işgal edilmesiyle çoğaldığını, ayrıca otomobillerin taksi ve dolmuş şeklinde taşıma sektöründeki yerini de aldığını ve İstanbul’un uluslararası otomotiv sektörünün yeni pazarlarından biri olduğunu söylüyor. O dönemde gazetelerin ilan sayfaları da Amerikan, İngiliz, İtalyan ve Fransız otomobil şirketlerinin reklamlarıyla doludur zaten…

Tam bu zamanlarda, otomobillerin trafikte artışıyla baş gösteren sorunlara bir çözüm bulmak için belediye bir talimatname çıkarır.

Otomobiller, atlar, develer ve koyunlar

26 Şubat 1919 tarihli “İkdam” gazetesinde yayınlanan bu talimatnamede otomobil sahiplerinin şehir içinde uymaları gereken kurallar belirtiliyor. Bu arada o yıllarda hâlen kullanımda olan at arabaları, deve kervanları ve koyun sürüleri de talimatnamede kendine yer buluyor.

Şehir içinde hız sınırının 20 km olduğu, park yerlerinin belediye tarafından belirlendiği, kaldırımlarda bisiklet, at, katır gibi nakil vasıtalarının kullanılmaması gerektiği, seyyar satıcıların İstiklâl Caddesi ve Karaköy Meydanı gibi yerlerde tezgâh açmalarının yasak olduğu, müşterileri almak veya indirmek için yolun ortasında durulmaması gerektiği gibi maddeler talimatnamede dikkat çekilen hususlardan bazıları.

106 yıl evvel belediyenin uyarıları

İşte bundan tam 106 yıl önce çıkan trafik talimatnamesinin metni. Okuyun ve siz karar verin nelerin değişip değişmediğine…

  1. Otomobil ve sair arabalar daima yolun sağ tarafını takip etmeye mecburdur.
  2. Beygir arabalarıyla ağır hareket eden arabalar ve yük beygirleri yaya kaldırımların ittisalinden gidecek ve yolun ortası seri arabalara tahsis olunacaktır.
  3. Birbirine karşı gelen arabalar daima sağ taraflarını takiben yollarına devam edecek ve diğer bir arabayı geçmek daima soldan olacaktır.
  4. Dar ve kalabalık yollarda otomobil ve sair arabalar ağır seyredecekler ve sürat-ı seyr hiçbir veçhile saatte 20 kilometreyi tecavüz etmeyecektir.
  5. Boş arabalar yalnız belediye tarafından tayin olunan mahallerde tevkif edebilirler.
  6. Araba ve saire müşterileri almak veya indirmek için veya esbâb-ı saire dolayısıyla yolun ortasında durmayıp yaya kaldırımının önünde sıralanmaya ve burada yolcu almaya veya indirmeye mecburdur.
  7. Yaya kaldırımları üzerinden at, ester ve saire ve bisiklet ile gezmek ve geçmek kat’iyen memnû’dur.
  8. Yaya kaldırımları üzerinde yatmak kat’iyen memnû’dur. Bu suretle hareket edenlerden on ikiden dûn olan çocukların hareketinden idareten ebeveyni mesul tutulacaklardır.
  9. Ayak satıcılarının Beyoğlu Cadde-i Kebîri, Karaköy Meydanı, Voyvoda Caddesi gibi esaslı umûmî caddelerde tablalarını koyması kať’iyen memnû’dur.
  10. İşbu talimatname ahkâmına mugayir harekette bulunanlar kanun-ı ceza ve nizamat ve mukarrerat-ı belediye ahkâmına tevfikan tecziye edileceklerdir. İşbu talimatname bilcümle otomobil, kamyon, kira arabaları, yük arabaları, bilumum hayvanat ile koyun sürüleri, develer ve emsali hakkında da tamamen tatbik olunur.