27 Şubat 2025

Süper Lig kulüpleri Avrupa’da neden başarılı olamıyor?

Galatasaray’ın UEFA Avrupa Ligi’nden elenmesiyle medyada Galatasaray’ın ve AZ Alkmaar’ın kadro değerleri ve maaş bütçeleri paylaşıldı. Kulüplerimizin yaptığı harcamaların karşılığını Avrupa’da alamaması tekrar tartışma konusu oldu. Peki, Süper Lig kulüpleri Avrupa’da neden başarılı olamıyor?

Galatasaray’ın UEFA Avrupa Ligi’nden elenmesiyle UEFA turnuvalarında sadece Fenerbahçe kalmış oldu. Galatasaray’ın elenmesinin yanı sıra her iki maçta da rakibi tarafından domine edilmesi taraflı tarafsız hemen herkesi şaşırtarak büyük bir talihsizlik olarak yorumlandı. Medyada defalarca Galatasaray’ın ve AZ Alkmaar’ın kadro değerleri ve maaş bütçeleri paylaşıldı. Kulüplerimizin yaptığı harcamalar ve karşılığında Avrupa’da kat edilen mesafe tekrar tartışılmaya başlandı. Hatta kimileri tarafından, Süper Lig’deki yapı tartışmalarına paralel olarak Galatasaray’ın Avrupa’daki başarısızlığı da Süper Lig’in gerçekliği olmadığına dair kanıt olarak ortaya atıldı.

Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, sahip olduğu fiziki ve beşerî kaynaklar göz önüne alındığında ligimizin Avrupa’nın beş büyük liginden sonra kendini konumlandırmayı hedeflemesi kesinlikle doğru. Bu sebeple de beş büyük lig takımları dışındaki takımlara karşı başarılı olunmasının istenmesi de son derece anlaşılır. Peki, bu koyulan hedef an itibariyle gerçekçi mi?

UEFA Ülke Puanı Sırlaması’na göre Türkiye 10. sırada bulunuyor. İlk beşte yer alan İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya ve Fransa’yı sırasıyla Hollanda, Portekiz, Belçika, Çekya ve Türkiye takip ediyor. Bu sıralamaların son beş sezonki performansa göre yapıldığını da hatırlatmakta fayda var. Zaten Türk kulüpleri bundan önceki sezonlarda da yukarıda bahsi geçen liglerin, hatta başka liglerin de gerisinde yer alıyordu. Türkiye’nin 2000/2001 sezonundaki 6.'lıktan beri sahip olduğu en iyi sıralama olan 9.’luk 2023/2024 sezonunun sonunda elde edilmişti. Dolayısıyla Türkiye çok uzun süredir zaten hedeflenen noktada değil. Hedeflenen noktaya gelebilmek için tabii ki Hollanda, Belçika ya da Portekiz takımlarıyla olan maçların kazanılması gerekiyor.

Başarının sırrı gençlere yatırımdan geçiyor

PSV ve Ajax dışındaki Hollanda takımları birçokları tarafından küçümsense de Hollanda dört takımla UEFA turnuvalarına devam ediyor. Alkmaar’la birlikte, Milan’ı Şampiyonlar Ligi’nden elemeyi başaran Feyenoord da  son 16 turuna kalmayı başardı. Alkmaar ve Feyenoord’un ligde aynı puanla 3.’lük ve 4.’lüğü paylaştığını da belirtmek gerekiyor. Üstelik ocak transfer döneminde Feyenoord’un yıldız forveti Santiago Jimenez’in Milan’a transfer olmasına rağmen. Ocak ayında Meksikalı Jimenez’i elinden çıkaran Feyenoord yerini bir başka genç Meksikalı Carrillo ile doldurmaya çalıştı. Zaten başarının sırrı da aslında burada yatıyor. Geçtiğimiz ocak ayında Boey’i, 30 milyon euroya Bayern Münih’e satan Galatasaray aradan geçen bir yılda yerini dolduramazken Feyeenord’un alternatifi zaten hazır bekliyordu. Carillo’nun başarılı olmaması durumunda ise çok yüksek ihtimalle Feyenoord’un 2. ve 3. alternatifleri hazırda bekliyordur. Tabii ki bu alternatiflerin hazır olmasının sebebi de menejer ağları ve kişisel ilişkiler dışında transfer yapabilme becerelerinde yatıyor. Ne yazık ki Süper Lig kulüplerinin en zayıf olduğu nokta da burası. Süper Lig’de yapılan transferlerin çok büyük bir kısmı ya menejer önerileri ya da görev alan teknik adamların kişisel bağlantıları aracılığıyla yapılıyor. Bu yapı sömürülmeye son derece açık olmasının yanı sıra sürdürülebilirlikten de çok uzak.

Olduğundan "büyük" görünen Süper Lig

Bir diğer eleştiri noktası ise kulüplerin harcadığı paralar ve özellikle maaş bütçeleri. Fakat bu noktada göz ardı edilen kritik nokta ise Süper Lig’in çekiciliğinin olmaması. Bir Portekiz ya da Belçika takımında X euroya oynayacak bir oyuncu Süper Lig’den teklif aldığında 2X, hatta 3X euro talep ediyor. Benzer yetenekli oyunculardan kurulu bir takımın Süper Lig’deki maliyeti Hollanda’da Çekya’daki maliyetinden çok daha yüksek oluyor. Bu aslında özel sektörde de sıklıkla görülen bir durum. Örneğin bir inşaat şirketi Türkiye’deki şantiyelerinde çalışan mühendislerine X lira verirken, Türkî Cumhuriyetler’deki ya da Afrika’daki şantiyelerinde çalışan mühendislerine 3X ya da 5X lira verebiliyor.

Süper Lig olduğundan büyük görüldüğü için bu gerçekliği sıklıkla göz ardı ediliyor. Hâlbuki ligdeki birkaç takım hariç kalan takımların boş tribünlere oynadığını, sahalarda şiddet olaylarının sıklıkla yaşandığını, Süper Lig’in yabancı basında sadece yaşanan skandallarla yer aldığını, statlarının birçoğunun zeminlerinin sporcu sağlığını tehlikeye attığını, birçok kulübün ödeme güçlüğü çektiğini, kulüplerin sıklıkla transfer yasağı aldığını ve UEFA’da en çok şikâyet dosyası olan ligin Süper Lig olduğunu, son 5 yılda 5 Süper Lig’den 5 büyük lige transfer yapan oyuncu sayısının Macaristan, Polonya ve Hırvatistan liglerinden düşük olduğunu göz önüne alınırsa o zaman maaş bütçelerimizin neden bu kadar yüksek olmak zorunda olduğu anlaşılabilir.

Rasyonel bireyler getiri ve risk arasında doğru bir orantı olmasına dikkat ederler. Yani bir karar ne kadar riskliyle getirisinin o kadar yüksek olması beklenir. Yukarıda bahsedilen risk faktörleri göz önüne alındığında futbolcuların Süper Lig kulüplerinden yüksek maaş istemeleri son derece akılcı. Kulüplerin ödeyebileceklerinden yüksek maaşlar ödeyerek ödeme zorluğu çekmesi ya da finansal zorluk yaşamaları ise kendi sorumluluklarında. Bütçelerine uygun kontratlar yapmak ya da borç stoklarını arttırmak ise tamamen onların tercihi

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...