07 Ağustos 2025

Son kurşun: Futbol kulüplerinin geleceği gayrimenkul üzerine mi kuruluyor?

Futbol kulüpleri, Riva ve Florya gibi projelerle inşaat sektörüne yöneliyor. Bu hamleler borçları kapatıp kulüpleri ayakta tutacak mı, yoksa daha büyük riskleri mi beraberinde getirecek? Real Madrid'in başarısı örnek alınsa da bu projeler Süper Lig'in geleceği için son şans olabilir.

Galatasaray, hâlen devam eden Riva projesi ve yakında başlayacak Florya projesiyle yarattığı futbol dışı gelirler sayesinde yıllardır süregelen borçluluğunu kapatmaya çalışıyor. Benzer şekilde yakın zamanda Beşiktaş’ın Dikilitaş’ta yapmayı planladığını açıkladığı ve Fenerbahçe’nin bir süredir hayata geçirmeye çalıştığı Kenan Evren Lisesi arazisindeki inşaat projeleri de futbol dışı gelir yaratma potansiyeli taşıyan ve kulüplerin borç yükünü hafifletmesi beklenen projeler. Bu projelerde kamu desteği ya da inşaat sorumluluğunu üstlenecek firmalar ile kulüpler arasındaki ilişkiler tartışmaların önemli bir boyutunu oluşturmakla birlikte bu konularda şeffaf bilgiye ulaşmak oldukça zor.

Ancak kamuoyunda yapılan başka bir tartışma, kulüplerin neden inşaat yaparak gelir elde etmeye çalıştığı ve Türkiye’nin en büyük spor kulüplerinin birer inşaat şirketine dönüştüğüne dair eleştiriler. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor, stadyum veya salonların konser ve etkinlikler için kiralanmasını eleştirmekle kulüplerin ellerindeki gayrimenkulleri değerlendirmesine karşı çıkmak arasında temelde çok büyük bir fark yok.

Deloitte Para Ligi 2025 raporuna göre Real Madrid, 2023/2024 sezonunda toplamda 1 milyar avro gelir elde ederek bu eşiği geçen ilk kulüp oldu. Aynı sezonu 16 milyon avro faaliyet kârıyla kapatan İspanyol kulübü, 2024/2025 sezonunu ise 24 milyon avro faaliyet kârıyla tamamladı. Bu rekor seviyedeki gelir ve kârlılık, Real Madrid’in geçmişteki mali çıkmazdan çıkıp nasıl bir ekonomik güç hâline geldiğini ortaya koyuyor.

Bir yatırım aracı: Gayrimenkul

2000 yılında Florentino Pérez, Real Madrid başkanı seçildiğinde kulübün yaklaşık 300 milyon avro borcu vardı ve kulüp zarar etmeye devam ediyordu. Pérez, hem kulübün kısa vadeli borçlarını ödeyebilmek, yani kulübü iflastan kurtarabilmek hem de hayalini kurduğu Galácticos projesini hayata geçirebilmek için ciddi bir finansmana ihtiyaç duyuyordu. 1963 yılında Santiago Bernabéu tarafından Real Madrid’e kazandırılan ve o dönemde şehrin dışında kalan Ciudad Deportiva antrenman tesisleri, 2000’li yıllara gelindiğinde ulaşımın kolaylaştığı ve yerleşimin yoğunlaştığı La Paz bölgesinde değerli bir gayrimenkule dönüşmüştü.

Madrid Belediyesi ile anlaşan Pérez, Ciudad Deportiva’yı boşaltarak bölgeye “dört kule” anlamına gelen Cuatro Torres isimli dört gökdelen inşa ettirdi ve burayı bir ticaret merkezine dönüştürdü. Bu projeden elde edilen gelirle Galácticos dönemini başlatan Pérez; Figo, Zidane, Ronaldo ve Beckham gibi yıldızları transfer ederek Real Madrid ile dünya yıldızlarını eşleştiren yeni bir yapı kurdu. Küresel çapta büyük popülariteye sahip bu yıldızlar, hâlihazırda güçlü olan Real Madrid markasını daha da büyüterek onu dünyanın en tanınan spor markalarından biri hâline getirdiler. Bu popülarite, sportif başarıyla birleşince kulüp finansal olarak sürdürülebilir bir yapıya kavuştu. Hem sportif başarı hem de yıldız oyuncuların yarattığı pozitif dışsallık, başka yıldızların da kulübe gelmesini kolaylaştırdı ve sportif başarı sürdürülebilir hâle geldi.

Dolayısıyla bugün Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın hayata geçirmeye çalıştığı projeler, Avrupa futbolu için yeni değil; ancak başarıya ulaşmaları da garanti değil. Bu sebeple bu konunun yapılan iş üzerinden değil, alınan risk üzerinden eleştirilmesi gerekiyor. Özellikle yayın gelirlerinin bu kadar düşük olduğu bir dönemde, gayrimenkul projelerinden sağlanacak gelirlerin finansal sürdürülebilirlik yaratabilmesi için Şampiyonlar Ligi gibi yüksek gelirli organizasyonlara katılım şart. Üstelik kulüplerin taşıdığı yüksek kur riski de göz önüne alındığında, bu projeler kulüpler için birer son kurşun olabilir.

Batmaktan kurtulmanın formülü

Victor Osimhen transferi Galatasaray için büyük bir risk gibi görünse de genç ve piyasası olan bir oyuncu olması sebebiyle batık maliyet oluşturmayabilir. Hedeflenen şampiyonluklar ve Şampiyonlar Ligi gelirleri elde edilemese bile, Osimhen’i elden çıkararak yapılan yatırımın büyük kısmı geri kazanılabilir. Gayrimenkul projelerinden elde edilecek finansman bu transferin ücretini karşılamakta kullanılabilir. Ancak hem Osimhen’in hem de diğer yıldız oyuncuların aldığı yüksek yıllık maaşlar Galatasaray’ın düzenli gelirlere olan ihtiyacını artırıyor. Bu da sadece sportif başarı ile mümkün olabilir.

Üç Büyükler; yani Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray her zaman için “batmayacak kadar büyük” olarak görülür. Belki gerçekten de hiçbir zaman bu kulüplerin, Eskişehirspor’un, Bursaspor’un veya Göztepe’nin düştüğü duruma düşmelerine izin verilmeyecektir. Ancak bütçeler küçülecek, Avrupa’daki rekabet gücü tamamen bitecek ve Süper Lig, Türkiye dışında hiçbir ilgi çekiciliği olmayan bir lig hâline gelecektir. Dolayısıyla atılan bu son kurşunlar yalnızca kulüplerin değil, aynı zamanda Süper Lig’in de son şansı olabilir.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...