Tercüman Gazetesi Arşivi: 22 Temmuz 1974
21 Temmuz 2025

Öcümüzü komaz alırız

Ahmet Kabaklı 22 Temmuz 1974’te Tercüman’da yayımlanan köşe yazısında Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 20 Temmuz 1974’te başlaması üzerine Türk milletinin verdiği mücadeleyi ve bağımsızlık sürecinde Türk ordusunun fedakârlığını kaleme almıştı.

Yıllar boyunca beklenen Türk rahmeti nihayet yağdı Kıbrıs’a… Sent-Hiloriyon’da Hala Sultan yakınında ve Yeşil Ada’nın her kesiminde pembe şafaklara açılmış Türk bayrakları kendilerini, rezil düşmana ve bütün dünyaya bir daha selamlatıyorlar…

Allah’ı insafı ve Türk’ü unutarak her şerefsiz zalimliğe ve tevessül eden iğrenç cunda ve EOKA eşkıyası bütün tavsiye ve nasihatlere kulak tıkayan şımarıklığın cezasını… biz dememiş miydik:

“İşte Allah’ın ordusu olan Türk’ün, yürek ve dileği ile çekiyorlar…”

Öcümüz, intikamımız, çok ama çok birikmiştir. Bir milletin bütün mevcudu ile haksızlık ve tecavüzlerden bu ölçüde yılarak böyle bir öç alma ve kurtarış savaşına toptan talip olduğu tarihte pek az görülmüştür.

Bu ölçüde haklılığını dünyaya kabul ettiren bir kurtarış savaşı zamanlar içinde tektir. Bu kurtarış yalnız yıllardan beri zalimcesine bir cehennem kampı hayatı içine kapatılmış olan Müslüman Kıbrıs Türklüğünü değil, aynı ölçüde Türk milletinin maneviyatını ve ezilen dış Türkler dünyasının ümidini de kurtarmış oluyor.

Öteden beri Türk gölü ve Türk’ün sevdalısı olan Akdeniz bakınız bir hamlede aşıldı. Dalga dalga barış kelebekleri kendilerini yalnız Türkleri ile değil, hatta Rumları ile dahi bekleyen Kıbrıs adasına indiler… Ana Vatan bir şefkat kolu uzatışı ile yavrusunu kucakladı ve bütün yaslarından bir hamlede kurtardı. Akdeniz’de Türk barışı çağı yeniden açılıyor…

Hep yazdığımız gibi belalarını aradılar ve buldular. Birkaç beyinsiz efzun subayı asla yürütemeyecekleri fani saltanatlarını birkaç gün daha sürdürebilmek için her sersemliği denedikten sonra bir de fatihlik iddiasına kalkmazlar mı? EOKA’cı Nikos Sampson adlı bir Türk katilini cumhurbaşkanı yapmazlar mı?

İşte bardağımızı taşıran damlalar bunlar oldu. Türk ordusunu tarihi şan ve şerefini unutmak gafleti, onun dünya orduları içinde başa güreşen heybetini umursamamak sersemliğini gösterenlerin hâli, işte budur. Yenilecekler, ezilecekler ve günahkâr ellerini iskelet çeneleri üzerine koyarak en az elli yol düşüneceklerdir.

Her elli yolda en az bir kere Yunan muhterislerini hizaya getirip ıslah etmek ve cinayetlerine set çekmek için mutlaka bir Türk sillesi lazım olduğunu Yüce Tanrı’nın takdiri eseri olarak tarih göstermektedir. Tarihin bugünkü döneminde bu görevin bizim neslin sevgili ordusuna nasip olması ne müstesna şans ve baht eseridir. Milletin hürmet, güven ve rağbeti Türk’ün ordusuna daima helaldir. Yeter ki bunu ispat için şerefli subay ve askerlerimize imkân ve fırsat verilsin. Bu imkân, Allah’ın lütfu ve düşmanın “gel” diyen ahmaklığı ile verilmiştir.

Türklüğün kendisine olan güveni son yılların uyuşukluk tozunu silkeleyip atarak son dereceye yükselecektir. Türk milletinin Orta Doğu’daki bin yıllık hâkimiyet sırrını yavaş yavaş unutmaya başlayan dost ve düşman gözleri de şüphesiz yeniden açılacak. Dünyanın bize duyduğu saygı da bu sayede son derece artacaktır.

En imkânsız bir zamanda Çanakkale’ye sarılan dünyanın en güçlü mütecavizlerini sırf bağrındaki iman ile mağlup ederek denizlere gömmüş olan ölümsüz Mehmetçik için İstiklal Şairimiz Mehmet Âkif “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi, Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi” diyor…

Mehmetçiğin kanı ile değil de inşallah “şan”ı ile kurtaracağı bu yeni Akdeniz, Ege ve dünya zaferi de her şeyden önce “Türk birliğini” ve aramıza sokulan bölücü, rezil ihanetleri yok edecektir. Bu milletin birlik içinde savaş bayramı neşesinin coşkunluğu ile nasıl büyüdüğünü, Kıbrıs’a havadan ve ummandan uğurlu ayağını atan ilk Türk yiğitleri hikmet ve ibret aynasından bütün dünyaya göstermişlerdir.

Birleşen ve böyle eşsiz başarılara sonsuz dinamizmin fazileti ile ulaşmış olan milletimizin kendisine olan saygısı gibi dost-düşman bütün yabancıların saygısı da elbette artacaktır ve artmıştır. Millet, devlet, ordu gönülde, kudrette ve fedakârlıkta böylesine birleşince önümüze hiçbir engelin çıkması ve karşımızda hiçbir düşmanın direnmesi elbette mümkün olamaz.

Gönüllerimizin ve kılıçlarımızın bu zaferi ordumuz ve milletimize kutlu ve devamlı olsun.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...