The Economist’in 2025 kapağının şifreleri
The Economist dergisinin 2025 kapağı bir süredir sosyal medyada tartışılıyor. Kapağın merkezinde Donald Trump’ın yer alması ne anlama geliyor? Kırmızı yumruk ve aşı figürü ile ne mesaj veriliyor? Nükleer tehditten korkmalı mıyız? Yeşil teknoloji ve yapay zekâya dair bizi neler bekliyor?
Komplo teorileriyle meşhur The Economist dergisi 2025 kapağını dünya ile buluşturdu. İkinci kez ABD Başkanı olan Donald Trump ve ona destek veren girişimci Elon Musk’a geniş yer ayrılması ilk dikkat çeken unsur oldu. Kapağa bakarak 2025 yılında yeni bir savaş bölgesi ortaya çıkmasa bile mevcut jeopolitik gerilimlerin süreceği ve küresel ekonomiyi olumsuz anlamda etkilemeye devam edeceğini söyleyebiliriz. Bilhassa gelişmekte olan ekonomilerde ticaret savaşları, iklim değişikliği ve teknolojik zorluklar nedeniyle durağan bir yıl olacağı sonucu da çıkarılabilir. Alanında mütehassıs isimler, Tercüman’a yaptığı değerlendirmelerde sosyal medyada gündeme gelen pek çok iddiayı ve gözden kaçanları yorumladı.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, The Economist’in kapağının Trump ve Musk ekseninde şekillenmesinin sürpriz olmadığını dile getirdi. Oğuzlu, “Trump’ın ABD’de ikinci kez başkanlık koltuğunu oturması tüm dengeleri değiştirecek. Bilhassa agresif dış politika çizgisi, küreselleşme karşıtı olması, liberal demokrasi kimliğine değer vermemesi ve AB’ye olumsuz bakışı şimdiden tüm dünyayı tedirgin etmeye başladı. Trump’ın ikinci başkanlık döneminde yaratacağı etkileri ilk olarak Ukrayna-Rusya savaşının neticelenme biçiminde göreceğiz. ‘Kurt’ lider, Ukrayna’yı Rusya karşısında olumsuz etkileyecek bir barışa zorlayabilir. Trump, Ukrayna-Rusya mevzusu dışında hiç şüphesiz Orta Doğu’daki savaşların seyrini de belirleyecektir” dedi.
Avrupa’da mevcut siyasi çalkantıların 2025 yılında da sürmesinin olası olduğunu ifade eden Oğuzlu, “Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki çatışmaların süreceğini The Economist dergisinin kapağına bakmadan da söyleyebiliriz. Öte yandan AB’nin “haylaz çocuğu” olarak tanınan Macaristan’ın AB’ye mülteci resti çektiğini biliyoruz. Macaristan’ın Avrupa içerisinde ufak çaplı krizler yaratması da olası gibi duruyor. Dolaylı veya doğrudan çoklu kriz (polycrisis) ile boğuşan pek çok AB ülkesinin askeri ve güvenlik alanında da ABD ve Çin’in gerisinde kalması ‘ABD’ye muhtaç olma’ hissini tetikleyerek irili ufaklı olumsuz sonuçlar doğuracaktır” ifadelerini kullandı.
The Economist’in vurguladığı gibi yapay zekâ yatırımlarının 2027’ye kadar 1 trilyon doları bulacağının altını çizen Oğuzlu, “ABD ve Çin bu alanda da başı çeken ülkeler arasında yer alıyor. Yapay zekânın bu iki ülkede orantısız artması ikinci soğuk savaş tarzı bir bloklaşma yaratabilir. Bu tehdide bir vurgu söz konusu olabilir” dedi.
“Donald Trump’ın iklim politikalarına bakışı tüm dünyayı olumsuz etkileyebilir”
Kapakta yer alan en önemli gelişmelerden biri yeşil teknoloji olarak da bilinen temiz teknolojinin yaygınlaşacağına dair yapılan vurgu. Bu konuda Oğuzlu, “COP29 etkinliklerinde yeşil dönüşüm, iklim finansmanı, temiz enerjiye geçişin hızlandırılması konuları ele alındı. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Burada ABD Başkanı Donald Trump’ın iklim ve özellikle çevre politikasına olumsuz bakışı tüm dünyayı etkileyebilir. Trump yönetimi, yeşil teknoloji karşı ‘takoz’ görevi görmezse Çin önderliğinde dünyada güzel gelişmeler yaşanabilir. Güneş paneli ve rüzgâr türbininin artması çok önemli bir gelişme” derken petrol ve doğalgaz tüketiminden güç devşiren Rusya, İran, Venezuela ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri zor günlerin beklediğini de altını çizdi: “Suudi Arabistan bile yeşil enerji konusunda 2030 vizyonunu ortaya koydu. Artık petrol çağının sonuna geliniyor”
Son olarak bilimsel keşiflere de bir parantez açan Oğuzlu, “Uzay yolculuğunda çığır açılabilir. Bilim insanlarının Mars’a seyahat için fotosentetik bakterilerden ilham alan lazer teknolojisi geliştirmeyi planlaması kayda değer bir gelişme. Elon Musk’ın uzay şirketi SpaceX’in çalışmaları da yakından takip edilmeli. Yakın gelecekte uzayda kolonileşme bile ihtimaller dahilinde gibi duruyor. Öte yandan akıllı robotların sayısı da bir hayli artabilir. Robotik araçlar üzerinden savaş olasılıklarının artması ise negatif bir durum olarak ifade edilebilir” diyerek sözlerini noktaladı.
“Radyoaktif sembolü ve füzeler nükleer silah tehlikesini vurguluyor”
BM Sürdürülebilirlik Elçisi ve Akademi Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Fatma Yeşilkuş, Prof. Dr. Tarık Oğuzlu gibi ABD Başkan Donald Trump’ın 2025 yılında öne çıkacağını düşünüyor. Yeşilkuş, “The Economist dergisinin 2025 yılı için hazırlamış olduğu kapakta, her zamanki gibi sembollerle dolu, ekonomik ve toplumsal mesajlar içeren bir alt metnin var olduğunu söyledi. Yeşilkuş, “Trump’ın merkezde olduğu; Vladimir Putin ve Volodimir Zelenski’nin eşit düzeyde gösterildiği ve Xi Jinping’in ise önümüzdeki süreçte daha çok isminin geçeceğini bizlere anımsatan bu kapak, aslında Trump’ın seçim boyunca ülkesi adına vermiş olduğu vaatlerden esinlenmiş gibi duruyor. Yani; Trump’ın seçim kampanyasında öne sürdüğü korumacı politikalar ve ‘Amerika’yı yeniden güçlü yapma’ söylemlerinin ardındaki vaatlerini hatırladığımızda özellikle Trump’ın ABD’nin çip endüstrisini çalmakla suçladığı Tayvan’a bu alanda gümrük vergisi uygulaması söz konusuydu. Kapakta da Trump’ın solunda elektrikli bir araç sembolü görmekteyiz” yorumunu yaptı.
Nükleer silah tehlikesinin de altını çizen Yeşilkuş, “Özellikle radyoaktif sembolü ve füzeler bu mesajı açıkça vurguluyor. Dolayısıyla Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın nükleer silah kullanım aşamasına evrilme olasılığına bir de Trump yönetiminin dahil olabilme ihtimali, belirsizlikleri ve riskleri daha da artırıyor. Ayrıca Trump’ın kurmak istediği Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nı ‘Yeni Manhattan Projesi’ olarak tanımlaması, göreve geldikten sonra nükleere yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetlerine daha büyük bir kaynak ayıracağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“2025 yılı işçi hakları mücadelelerine sahne olabilir”
Aşı figürünü de değerlendiren Yeşilkuş, “Diğer taraftan kapakta yer alan şırınga görseli aşı olarak yorumlansa da şırınganın içindekinin kırmızı renk ile vurgulanması, kan yoluyla bulaşabilen veya kan ile ilgili bir pandemik sürecin öngörüsü olarak yorumlamaktayım” dedi.
Kapağın aşağı kısmında yer alan yumruk sembolü ile 2025 yılında dünyanın farklı yerlerinde halk hareketlerinin, protestoların ve sosyal adalet arayışlarının artacağına dikkat çeken Yeşilkuş, “Çünkü bu sembol, işçi sınıfının mücadelelerini ve emeğin gücünü de temsil etmektedir. Dolayısıyla 2025 yılı, ekonomik krizler ve artan işsizlik nedeniyle işçi hakları mücadelelerinin ön plana çıkacağı bir yıl olabilir...” tespitinde bulundu.
Kapakta en çok dikkatini çeken husususun ise radyoaktif sembolün bir göz içerisinde kullanılması olduğunun altını çizen Yeşilkuş, sözlerini şöyle noktaladı: “Başka bir göz sembolü de Trump’ın görselinin sağında yer alıyor. Ayrıca, göz figürünün yanındaki kum saati de dikkat çekici. Şöyle ki; göz, ‘her şeyin farkında olma’ sembolüdür. Bu bağlamda, sürenin giderek daralması sebebiyle toplumların 2025’teki olaylara daha fazla dikkat göstermesi ve küresel sorunlar karşısında uyanış yaşaması gerektiği ima ediliyor diye düşünmekteyim.”
“Nükleer tehdit göz ardı edilmemeli”
Star gazetesi yazarı Prof. Dr. Filiz Katman, derginin kapağından hareketle 2025 yılında pek çok ezberin bozulacağını ve dünya insanını zor günler beklediği tezini savundu. Katman, Dr. Fatma Yeşilkuş gibi nükleer tehlikenin altını çizdi.
Katman, “Kapağın en tepesinde Satürn gezegeni konumlandırılmış. Ezoterizm penceresinden bakarsak dünyanın pek çok sınava tutulacağı sonucunu çıkarabiliriz. Dijital dünyadaki gelişmelerin artık her insanın hayatına sirayet edeceğini de söyleyebiliriz. Yonga figürlerine bakarak endüstriyel üretimin sonuna yaklaşıldığından, güneşte patlamalar yaşanabileceğinden ve elektrik kesintilerinde artış olabileceğinden bahsedebiliriz. Covid-19 salgının yaşandığı dönemde ‘insanlığın kurtuluşu’ olarak lanse edilen aşının kapakta olumsuz bir figür olarak karşımızda olması da bir hayli manidar. Diğer yandan kapağın geneline yayılmış olan nükleer tehlikesi de göz ardı edilmemeli. Bu kapağa bakan pek çok insanın aklına “dijital paralara geçiş olabilir mi?” sorusu da gelecektir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yapılan vurgu ise 2025’e dair olumlu gözüken bir gelişme" ifadelerini kullandı.
İkinci kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump'a geniş yer ayrılmasına da değinen Katman, “Rusya Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump’ın resminin altında füze olması tesadüf olamaz. Onların hemen altında da atom bombası atıldıktan sonra ortaya çıkan bulut fotoğrafı kullanılmış. Eski ABD Başkanı Joe Biden, ABD’ye ait füzeleri Ukrayna’nın Rusya’ya karşı kullanması için vermişti. Burada da buna dair bir gelişme yaşanabilir” dedi.
The Economist dergisini ve bu tip yayınları uzun yıllardır takip ettiğinin altını çizen Katman, “Bazı kült gruplar ezoterizmi kullanarak kendi inançları doğrultusunda bir yaşam sürüyorlar ve kitleleri de buna zorluyorlar. Bu duruma göstergebilim deniyor ve üniversitelerde de okutuluyor. Asırlar önce insanlar mağaralara resim çizerek anlaşıyordu. Çin ve Japon alfabesinde şekiller mevcut. Bizler ise 21. yüzyılda neredeyse emojilerle konuşur hale geldik. Bu yüzden The Economist ve ona benzer yayınların göstergebilimini kullanması son derece doğal” açıklamasını yaptı.
“2025 yılında küresel sistem lider öncelikli şekillenecek”
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Figen Aydın, “İngiltere merkezli The Economist dergisi 2025 yılında yaşanması muhtemel gelişmeler için fantastik temalar belirlemiştir. 2024 yılı için yayınladığı kapakta öngörüleri gerçekleşen derginin, 2025 yılı için hazırladığı kapak bu nedenle ‘kehanet’ olarak yorumlanmıştır” görüşünü savundu. Aydın konuya dair düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Dergi, kırmızı ve siyah rengin hâkim olduğu kapağa 10 tema iliştirdiğini ifade etmiştir. ABD seçimleri ve etkileri, kültürün küresel değişimi, ekonomi, jeopolitik, temiz enerji, tıp ve yapay zekâ temalar arasında yer almıştır.
Dünya yuvarlağı üzerinde ilk dikkat çeken nokta liderler olarak ifade edilebilir. Donald Trump ABD Başkanlık seçimlerini kazanmasına vurgu yaparak, en ortada görülmektedir. ‘Önce Amerika’ vurgusuyla yola çıkan Trump’ın etrafında dolar işaretlerinin yer alması ve bir füzenin yerleştirilmesi, Trump’ın radikal olabilen kararlarına bir nüans vermektedir. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kapağın sağında yer almakta fakat altında çatlamış olan sandığın bulunması Avrupa’daki sağın yükselişine vurgu yapmaktadır. Leyen’in altında Ukrayna devlet başkanı Volodimir Zelenski yer almaktadır. Zelenski’nin karşı hizasında yer alan lider ise Rusya başkanı Putin olmuştur. Sol üstte Çin lideri Xi Jinping’e yer verilmiştir. Böylece dergi, 2025 yılı küresel sisteminin de lider öncelikli şekilleneceğini belirtmiştir”
“Şırınga yeni bir küresel salgın ihtimalini akla getiriyor”
Prof. Dr. Filiz Katman ve Dr. Fatma Yeşilkuş gibi nükleer tehlike ve şırınganın üzerinde durulması gereken bir sembol olduğunu vurgulayan Aydın, “Nükleer simgelerin yer alması askeri tehditlerin yükselişte olduğunu ifade ediyor. Kırmızı renkli bir sıvının bulunduğu şırınga yeni bir küresel salgın ihtimalini akla getiriyor. Ancak Covid-19 salgınının süren ekonomik etkisine dikkat çekildiğini söylemek daha doğru geliyor” dedi.
Dergide yer alan diğer şifreleri de yorumlayan Aydın, “Havada tutulan kırmızı sol yumruk ve yanında Jane Austen ise dikkat çeken bir diğer simgeler. Feminist kadın hareketini akla getiren faktörler, dergiye göre yakın gelecekte ağırlık kazanacak. Kapaktaki bir diğer görseller bütünü ise temiz enerjiye geçişi simgeliyor. Küresel emisyonların artacağı öngörüsü 2025 için geçerli sayılıyor. Aşırı turizme karşı tepkinin artması Avrupa’da Schengen sisteminin yıpranmasına neden oldu. Dünya haritalarının farklı noktalardan görsellere eklenmesi ise Asya’nın ve ABD’nin odakta olduğunu belirtiyor. The Economist’in 2025 kapağında verdiği tüm simgeler aslında öngörülen küresel dinamikler olarak belirleniyor. Ancak söz konusu dinamiklerin yakın vadeden ziyade orta vadede olgunlaşacağı değerlendiriliyor. Derginin kum saati simgesini ters çevrilmiş olarak görsellere eklemesi, küresel dinamiklerin yakın zamanda yaşanacağına vurgu yapıyor” açıklamasında bulundu.
“Finansal istikrarsızlıklar dünya çapındaki krizleri derinleştirecek”
“Bu kapak tasarımı, küresel politik, ekonomik ve toplumsal gerilimleri, semboller, portreler ve soyut öğeler üzerinden bir anlatıya dönüştürmektedir” diyen Doç. Dr. Muharrem Hilmi Özev, “Donald Trump, Xi Jinping ve muhtemelen Vladimir Putin gibi liderlerin görsellerde yer alması, 2025 yılına doğru büyük küresel güçlerin dünya siyasetini şekillendirme konusundaki belirgin rollerine işaret etmektedir. Roket ve atom gibi unsurlar, uzay araştırmaları ve nükleer enerji alanlarında gerçekleşebilecek kayda değer ilerlemelerin yanı sıra bu gelişmelerin potansiyel çatışma noktalarına dönüşebileceğini ima etmektedir. Silahlanma yarışı, jeopolitik çekişmeler ve stratejik üstünlük mücadeleleri bu bağlamda önemli bir alt metin sunmaktadır” görüşünü savundu.
Dergide yer alan ekonomik sembollere de değinen Özev, “Ekonomik semboller, özellikle yen ve dolar ile grafik tasvirleri, ticaret anlaşmazlıklarının ve finansal istikrarsızlıkların dünya çapındaki krizleri nasıl derinleştirebileceğini anlatmak üzere yerleştirilmiş olabilir. Göz sembolü, güvenlik teknolojilerinin özellikle gözetim sistemleri ve yapay zekanın artan kullanımını vurgularken, mahremiyet kaybının daha da derinleşeceği bir dönemin habercisi olabilir” deyip ekledi: “Kum saati ve dünya görselleri, iklim değişikliği, çevresel çöküş ve bu meseleleri ele almak için daralan zaman dilimine yönelik bir uyarı niteliği taşımaktadır. Resmin kırmızı ve siyah tonlarında hazırlanması, mevcut ve yaklaşan krizlerin aciliyetini ve tehlikelerini güçlü bir şekilde vurgulamaktadır”
“ABD dış politikasında köklü değişimlerin sinyalleri verildi”
ABD Başkanı Donald Trump’a da özel bir parantez açan Özev, “Donald Trump’ın kompozisyonun merkezine yerleştirilmesi, onun tasvir edilen konular bağlamında bir odak figürü olduğunu vurgulamaktadır. Trump, ABD dış politikası, ticaret savaşları ve iç politik kutuplaşma gibi meselelerde kilit bir aktör olarak ön plana çıkmaktadır. Trump’ın başkanlığı, tartışmalı politikalar, popülist retorik ve ‘Yeni Amerikan Milliyetçiliği’ üzerinden Amerikan siyasetini ve toplumunu derinlemesine bölen bir liderlik modeliyle dikkat çekmiştir. Bu ‘Yeni Amerikan Milliyetçiliği’ yalnızca Amerikan toplumunu bölmekle sınırlı kalmamış, aynı zamanda ABD merkezli küresel sermaye ile ABD’nin ekonomik ve jeopolitik ağırlığını korumayı savunan milliyetçi sermaye arasındaki temel çıkar çatışmalarını gün yüzüne çıkarmıştır. Bu çatışma, Amerikan dış politikasında köklü değişimlerin sinyallerini vermektedir” ifadelerini kullandı.
Sözlerini sürdüren Özev, “Trump’ın neo-merkantilist politikaları benimseyerek ABD ekonomisini güçlendirmek adına atacağı adımlar, diğer ülkeleri bu yeni Amerikan siyaset paradigmalarına uyum sağlamaya zorlayacaktır. Esasen Trump’ın ilk döneminde başlayan ve savunma alanında Avrupa ülkelerini büyük bedeller ödemeye zorlayan politakalar Biden yönetimi sırasında da devam etmiştir. Ukrayna krizi bağlamında derinleşen bu politikalar sonucunda Almanya ve Fransa başta olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkiler kötüleşmiştir. Rusya ile ticari bağların kopması ama özellikle de enerji ticaretinin sorunlu hale gelmesi Avrupa ekonomilerini zora sokmuş ve tümüyle ABD'ye bağımlı hale getirmiştir. Yeni Trump yönetimi ile birlikte bu bağımlılığın daha da derinleşmesi beklenilmelidir” deyip şunları kaydetti:
“Bu jeopolitik dönüşüm Avrupa halklarının siyasi eğilimlerini de derinden etkilemekte, örneğin aşırı sağın İkinci Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş biçimde yükselmesine neden olmaktadır. Bu nedenle Avrupa ülkelerini siyasi ve ekonomik bakımdan zor günler beklemektedir. Bu dönemde Trump’ın öngörülemez ve pervasız tavırları, alışılmadık gerilimlerin, çatışmaların ya da stratejik açılımların ortaya çıkmasına neden olabilir. Kapak tasarımı, Trump’ı merkez figür olarak konumlandırarak, çevredeki simgelerin sembolize ettiği krizler ve çatışmalar üzerinde oynayabileceği belirleyici role dikkat çekmektedir. Trump, kutuplaştırıcı bir figür olarak, küresel ölçekte birbirine bağlı bu karmaşık zorlukların içinde bir paratoner ya da katalizör görevi üstlenmektedir. Böylelikle, onun politikalarının ve liderlik tarzının, bu temalar üzerindeki olası etkisi vurgulanmaktadır”
“Kırmızı yumruk sistematik baskılara karşı direnişi sembolize ediyor”
“ABD ve Avrupa'da aşırı sağın gittikçe yükselmesi ve küresel düzeyde yaygınlaşan çatışmalar sosyal adalet ve bireysel özgürlüklerin geliştirilmesi arayışındaki kesimlerin yeniden teyakkuza geçmesine ve etki arayışına girmesine neden olabilecektir” diyen Özev şu ifadeleri kullandı: “Tasvirde Jane Austen ve kırmızı yumruk figürünün bir arada sunulması, kadın hakları mücadelesi, toplumsal adalet arayışı ve bireylerin sistematik baskılara karşı direnişi gibi güçlü bir birleşik mesajı temsil ediyor olabilir. Austen’in dönemindeki toplumsal eleştirilerle günümüzdeki politik aktivizmin bir araya getirilmesi, geçmişten günümüze devam eden eşitsizliklere ve bu eşitsizliklere karşı verilen mücadeleye dikkat çekmesi bakımından hem entelektüel hem de fiziksel bir direniş çağrısı olarak yorumlanabilir. Bu iki figür, önümüzdeki dönemde bireysel özgürlüklerin korunması, toplumsal adaletin sağlanması ve tarih boyunca süregelen mücadelelerin devam etmesi gibi konuların yeniden gündem haline gelebileceğine işaret ediyor olabilir”
2025 yılında elektrikli araç kullanımının yaygınlaşacağı görüşünü savunan Özev, “Bununla birlikte yeni enerji kaynaklarının bulunması, yenilenebilir enerji yatırımlarının artması ve bu alanda yeni teknolojilerin duyurulması ya da füzyon gibi yeni ve insanlığın enerji sorununa kalıcı çözüm getirmesi beklenen teknolojilerle ilgili yeni buluşların gerçekleştirilmesi, dron kullanımının insan taşımacılığını da kapsayacak şekilde gelişmesi ve yaygınlaşması, yeni hastalık türlerinin ortaya çıkması ya da mevcut hastalıklara dair yeni ilaçların ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi söz konusu olabilir. Bu noktada yapay zekâ ve robotik ile ilgili gelişmelerin iş hayatını, ekonomiyi ve hatta toplumsal yapıyı dönüştürecek boyutlara ulaşması söz konusu olabilir” dedi.
The Economist, kapağına taşıdığı sembollerle şimdiden 2025 yılında dünyada yaşanabilecek tüm senaryolar hakkında yazarlar ve teorisyenlerin kalem oynatmasını sağladı. Milyarlarca insanı ise geniş bir endişeye gark etti. Gelen yorumlar ışığında 2025’in ekonomik, sosyal, küresel krizler, siyasi çalkantılar ve doğa olayları yönünden geçtiğimiz yılı aratmayacağı sonucunu çıkartabiliriz. ABD Başkanı Donald Trump, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tüm dünyayı olumlu veya olumsuz anlamda etkileyebilecek kararlar almaya müsait liderler olarak ön plana çıkıyor.
Sonuç olarak, bu tasarım, insanlığın karmaşık ve çok katmanlı bir geleceğe doğru ilerlerken karşılaşacağı zorluklara, liderlik tarzlarının ve politikaların bu zorluklar üzerindeki etkisine, toplumsal ve bireysel direnç hareketlerinin önemine vurgu yapıyor. Jane Austen ve kırmızı yumruk figürünün temsil ettiği adalet ve özgürlük temaları, geçmişin mücadelelerinin gelecekte de rehberlik edebileceği bir umut ışığı sunuyor. Tasarım, hem krizlerin hem de çözümlerin merkezine insanın koyulduğu bir çağrıyı dile getiriyor.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.