Teknolojik Deccal: İsrail ve Netanyahu olabilir mi?

Haberin Eklenme Tarihi: 17.10.2025 17:45:00 - Güncelleme Tarihi: 17.10.2025 17:48:00

Tarih boyunca kutsal metinler, insanlığı uyarır: En büyük tehlike, hakikatin kılık değiştirmiş haliyle gelecektir. Yahudilikte Armilus, Hristiyanlıkta Antikrist, İslam'da Deccal... Hepsi aynı zehri farklı kaşıkla sunar: Büyük Aldatıcı'yı. Peki ya bu kadim korku, bugün akıllı bombaların, algoritmaların ve sosyal medya ağlarının arkasına saklanmışsa? İşte “Teknolojik Deccal” tam da budur: Kutsal metinlerdeki uyarıların modern, dijital ve ne yazık ki kanlı bir tezahürü.

Yahudilikte Armilus: Sahte kurtarıcı

Mesih gelmeden hemen önce dünyayı kaosun saracağına inanılır. İşte bu kaostan sıyrılıp gelecek olan, Armilus'tur. Romalıların veya genel olarak Yahudi olmayanların son lideri olduğu söylenir. Kendini tanrı ilan eder, mucizeler gösterebilir ve insanları hakikatten saptırır. İsmini, “yok edeceğim” anlamına gelen bir fiilden veya Roma'nın kurucusu Romulus'tan aldığı düşünülür. Bu isim, onun düzen getiriyormuş gibi görünüp aslında yıkım getiren iki yüzlü doğasını simgeler. Nihayetinde gerçek Mesih olan Davud oğlu Mesih tarafından yenilgiye uğratılacak ve asıl kurtuluş başlayacaktır.

Hristiyanlıkta Antikrist: Kusursuz taklit

Hristiyan inancında Deccal, en net ifadesini “Antikrist” olarak bulur. O, İsa Mesih'in tam zıddıdır; bir “anti-Mesih”. Mesih sevgi getirmişken, o nefret getirir. Mesih hakikatin ta kendisiyken, o yalanın beden bulmuş hâlidir. İncil, onun öyle bir aldatma gücüne sahip olacağını söyler ki “seçilmişleri bile yanıltabilir.” Büyük bir karizmaya, ikna gücüne ve sahte mucizeler yapma kabiliyetine sahiptir. Orta Çağ'dan beri, birçok zulüm rejimi ve dinî otoriteye başkaldıran güç, Hristiyan düşüncesinde Antikrist ile özdeşleştirilmiştir.

İslamiyet’te Deccal: Tek gözlü sahtekâr

İslami anlatılarda Deccal, kıyametin en büyük alametlerinden biridir. İsmi, “bir şeyin üzerini örtmek, yaldızlamak” anlamına gelir. Onun işi, hakikatin üzerini örtmek ve yalanı süsleyip sunmaktır. Fiziksel özellikleri bile bu sahtekârlığı ele verir: Sağ gözü kördür, sol gözü ise parlaktır. Bu, onun maddi dünyayı (sol taraf) aşırı vurgulayıp, manevi ve ilahi hakikati (sağ taraf) göremeyişini temsil eder. Yanında cennet ve cehennemi andıran şeyler bulunur; onun “cenneti” aslında bir cehennem, “cehennemi” ise bir imtihandır. İnsanları olağanüstü yetenekleriyle (hayvan diriltmek, yağmur yağdırmak gibi) baştan çıkarır. Nihayetinde, Mesih İsa tarafından Kudüs'ün girişinde öldürülecektir.

Teknolojik Deccal: Hibrit canavarın doğuşu

Peki ya bu üç kadim figürün en korkunç özellikleri birleşse ve modern teknolojiyle donatılsa? İşte 'Teknolojik Deccal' tam olarak budur. Armilus'un siyasi entrikaları, Antikrist'in sahte mucizeleri ve İslami Deccal'in hakikat örtücülüğü, dijital bir maskeyle karşımızdadır.

Kadim metinlerde anlatılan “ateş yağdırma”, “göklerin sırlarına vakıf olma” güçleri, artık insansız hava araçları (İHA'lar), uydu sistemleri ve yapay zekâ olarak tezahür ediyor. Teknolojik Deccal'in en büyük silahı, Armilus ve Antikrist'te olduğu gibi, hakikati manipüle etme gücüdür. Tıpkı Deccal'in yanındaki sahte cennet ve cehennem gibi, bu çağdaş versiyon da sosyal medya ve algoritmalarla bir “algı cenneti” yaratır.

Bir tarafta “medeniyet”, “güvenlik” ve “ilerleme” naraları, diğer tarafta bu naraların örttüğü bir dijital cehennem: enkaza dönmüş şehirler, paramparça olmuş hayatlar... Hadislerde Deccal'in “ümmetinin çoğunun gençler olacağı” söylenir. Bugün bu gençler, ekran başında, bir tıkla yayılan nefretin ve çarpıtılmış bilginin gönüllü neferleri değil midir?

Modern bir alegori

Şimdi, bu kadim ve teorik çerçevenin ışığında, 7 Ekim 2023 sonrası İsrail ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun politikalarını, bir alegori olarak okumaya çalışalım. Burada kast edilen, bir halk veya din değil, somut siyasi eylemler ve söylemlerdir.

Hakikati çarpıtma: Dijital sisin ardındaki yüz

Netanyahu yönetimi, 7 Ekim'in yarattığı travmayı, devasa bir propaganda makinesi için sıçrama tahtası yaptı. Tıpkı Deccal'in sahte mucizeleri gibi, medyada sürekli tekrarlanan ve çoğu kanıtlanamayan iddialar servis edildi. “İsrail sadece kendini savunuyor” narası, uluslararası hukukun çiğnendiği bir toplu soykırım operasyonuna perde oldu. Bu, Teknolojik Deccal'in “sahte cenneti”dir: bir tarafta parlak bir “demokratik devlet” imajı, diğer tarafta bu imajın altında ezilen on binlerce sivil. Bu, Antikrist'in “yalanın ustası” ve İslami Deccal'in “hakikat örtücü” vasfının dijital çağdaki tezahürüdür.

Teknolojik yıkım: Sol gözün hükmü

İsrail Ordusu (IDF), dünyanın en gelişmiş savaş teknolojisine sahip. Bu “göz” Gazze'nin her santimini görüyordu. Peki bu güç, insani bir savaş için mi kullanıldı? Hastaneler, okullar, camiler, BM tesisleri, gazeteciler, doktorlar... Bu, Deccal'in “sol gözü”nün temsil ettiği maddi gücün, manevi ve ahlaki sınırları yok sayarak hüküm sürmesidir. Teknoloji, adaletin değil, mutlak yıkımın hizmetkarı haline geldi.

Sahte kurtarıcı söylemi: “Ben sizi kurtarıyorum”

Netanyahu'nun söylemleri, sıklıkla tarihsel ve kutsal referanslarla süsleniyor. Kendisini, Yahudi halkını Amalek gibi görülen bir düşmandan kurtaran bir “kurtarıcı” olarak pazarlama çabası, Armilus'un sahte kurtarıcılığıyla tehlikeli bir paralellik taşır. “İsrail'in ebedî başkenti Kudüs” vurgusu, siyasi bir iddianın ötesine geçerek, dinî bir söylemin siyasete alet edilişidir. Bu, tıpkı Deccal'in insanları kurtaracağına dair vaatlerle onları helake sürüklemesine benzer.

Nefretin tohumları filizleniyor

Bu süreç, dünyada benzeri görülmemiş bir kutuplaşma yarattı. İsrail'in eylemleri, ironik bir şekilde, Yahudi düşmanlığını (antisemitizm) besleyen bir zemin hazırladı. Kendini “Yahudi devletinin koruyucusu” ilan eden bir siyaset, dünyada Yahudilere yönelik nefreti artıracak koşulları yarattı. Deccal, kaos ve ayrılık tohumları eker. Bugün dünya, bu tohumların nasıl hızla filizlendiğine şahit olmuyor mu?

Dijital sis perdesi yırtıldığında…

“Teknolojik Deccal” sadece Netanyahu veya İsrail değil elbette. O, her çağda, gücünü hakikati çarpıtmaktan, teknolojiyi yıkım için kullanmaktan ve kendini kurtarıcı ilan etmekten alan bir zihniyetin adı... 7 Ekim sonrası yaşananlar, bu kadim uyarının güncellenmiş, kanlı ve trajik bir versiyonu.

İronik olan, kendini “seçilmiş” ve “kurtarıcı” addeden bu zihniyetin, aynı zamanda kendi sonunun da mimarı olma ihtimali. Tıpkı Deccal'in nihai yenilgisi gibi, bu zihniyet de kendi yarattığı nefret ve şiddet sarmalında boğulma tehlikesiyle yüz yüze.

Tarih, Armilus'un, Antikrist'in ve Deccal'in her daim yenildiğini yazar. Hakikat, ne kadar güçlü örtülürse örtülsün, bir gün mutlaka su yüzüne çıkar. Teknolojik Deccal'in dijital sis perdesi yırtıldığında, geriye sadece bir enkaz ve insanlığın kendi aynasındaki yansıması kalacak. Asıl soru, o gün geldiğinde, bu yansımayla yüzleşmeye cesaretimiz olup olmayacağı...