Ailenin çöküşü: Şiddetin gölgesinde yükselen yalnızlık

Haberin Eklenme Tarihi: 26.11.2025 16:40:00 - Güncelleme Tarihi: 26.11.2025 17:08:00

İnsan yaratılışı itibariyle sosyal bir varlıktır. Yalnız yaşayamaz. İnsan tek başına yaşayamadığı için de daima başka insanlara, canlı ve cansız varlıklara, onlarla karşılıklı ilişki kurmaya muhtaçtır. Bu ilişkiler çoğu zaman maddi ve manevi ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarak kurulur. İnsanların birbirleriyle olan ilişkileri çoğu kez rasyonel temellere ve ihtiyaçlara dayansa da bazı zamanlarda da duygusal gereksinimlere dayanır. [1] Evlenme ve aile kurma isteği de hem fıtratın gereği rasyonel temelli ihtiyaçlara hem de duygusal gereksinimlere dayanır. Evlilik, yani nikâh; neslin korunmasını, neslin mubah, temiz ve sağlıklı yollarla devamını ve meşru yolla çocuk sahibi olmayı sağlar. Evlilikle nesebin karışması ve soyun kaybolması engellenir. Evlilik, evlenen erkek ve kadınların arasında huzur, sevgi ve merhamet duygusunu geliştirir. [2] Ancak bu aile kurma isteği çeşitli nedenlerle irtifa kaybetmektedir. Kadına yönelik şiddet ve boşanmalara varan kötü evlilik örneklerinin artması aile kurumunu derinden sarsmaktadır. Sosyal çevredeki ayrılıklarla sonuçlanan kötü evlilik örnekleri; günümüz modern insanını evlenip aile kurma isteğinden uzaklaştırmaktadır. Aile bireyleri özellikle eşler arasındaki şiddetli geçimsizlik ve kavga olaylarının her geçen gün artması evlenme yaşındaki gençlerin aile kurma ve evliliğe bakışını olumsuz yönde etkilemektedir. Genç bireyler, söz konusu aile bireyleri özellikle eşler arasındaki şiddetli geçimsizlik örneklerine ya içinde yaşadığı kendi ailesinde bizzat yaşayarak ya da yakın çevresindeki ailelerde gözlemleyerek tanık olmaktadır. Bu olumsuz kötü evlilik örnekleri, genci sosyal ve psikolojik olarak aile kurumundan ve evlilik düşüncesinden uzaklaştırıyor. Şu anda bütün dünyada boşanma oranları, evlenme oranlarının üstüne çıkmış bulunmaktadır. Türkiye’de son 5 yılda boşanma oranı %38 iken, Avrupa ülkelerinde %60-70 oranına ulaşmış durumda. Evlenme oranları ciddi seviyede azaldı. Avrupa ülkelerinde evlilik dışı meydana gelen çocukların oranı %50’nin üzerine çıkmış vaziyettedir. [3]

Ayrılıkların kökeni: Şiddet

Aile birliğinin bozulmasına diğer bir deyişle boşanmalara yol açan etmenlerin başında eşler arasındaki şiddetli geçimsizlik geliyor. Bilindiği gibi şiddet, başkaları üzerinde maddi ve manevi olarak baskı, zorlama ve tehdidi içeren ve ölüme kadar gidebilen sert ve kaba eylemlerdir. [4] Eşler arasındaki şiddetli geçimsizliğe ise eşlerin birbirlerine yönelttikleri fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, sözel şiddet, cinsel ve ekonomik şiddet uygulamaları neden oluyor. Eşe yahut çocuğa vurmak, boğazını sıkmak, işkence etmek, kötü ve ağır koşullarda yaşamaya zorlamak, öldürmek fiziksel şiddet olurken; karşısındaki bireyi aşağılamak, bağırmak, tehdit ve küfür etmek, küçük düşürmek, aşağılayıcı sözcük ve ifadeler sarf etmek, çekememezlik ve kıskançlık bahanesiyle giyim kuşamına karışmak, sosyal izolasyon, nasıl ve nereye gideceğine karar verip bireyi bu karara zorlamak, muhatabını kendi kararlarına uymaya zorlamak, bireyi gelişim imkânlarından alıkoymak psikolojik şiddet sayılmaktadır. [5] Aşağılama, hakaret etme, küfür etme, kişinin bedeniyle alay etme gibi psikolojik şiddet tezahürleri aynı zamanda sözel şiddeti oluşturmaktadır. Sözel ve psikolojik şiddetin en ağır çeşidi ise korkutma ve tehditler savurarak muhatabın kendine güveninin zayıflatılmasıdır.

Eşlerin birbirlerini istemediği tarzda ve zamanda cinsel birlikteliğe zorlaması, cinsel organlara zarar verme, çocuk doğurma veya doğurmamaya ya da fuhuş yapmaya zorlama, sözlü veya sözlü olmayan tutum ve davranışlarla istenmeyen cinselliğe yönelik tutumlar ortaya koymak cinsel şiddet olarak tanımlanmaktadır. Aile birliğini bozan eşler arasında geçimsizliğe yol açan şiddet türlerinden birisi de ekonomik şiddettir. Eşe yeteri kadar yahut hiç para vermemek, ailenin gelir giderleri hakkında bilgi vermemek, kadının geliri de dâhil olmak üzere ortak geliri kadının onayı olmadan elinden almak, kadını zorla çalıştırmak, aile bireylerini ilgilendiren konularda tek başına kararlar almak ve bu kararları uygulamak ekonomik şiddeti meydana getirmektedir. [6]

Aile içi şiddete, başka bir deyişle kadına yönelik şiddete neden olan unsurlardan biri de alkol kullanımıdır. Alkol kullanımı sadece kadına yönelik şiddete sebebiyet vermemekte birey, aile ve toplum üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır. Alkol kullanımı sağlık, sosyal ve ekonomik boyutlarda birey ve toplum için birçok zarara yol açmakta ve daha önemlisi bireyi bağımlı kılarak insanlığından uzaklaştırmaktadır.

Kadına yönelik şiddetten ve şiddete yol açan alkol kullanımı ve kumar bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklardan insanımızı kurtarmanın yolu, bu eylemlerin birey ve topluma verdiği onulmaz yaralara işaret ederek, kendi millî ve manevi- dinî değerlerimizi yeniden birey ve toplum hayatına hâkim kılmamızdan geçiyor. Zira bizler “Kadınlarla iyi geçininiz” [7] buyuran kutsal bir kitabın inananları, “insanların en iyisinin eşlerine karşı iyi davrananlar olduğunu” [8] belirten eşsiz bir Peygamber’in takipçileriyiz. İnandığımız dinin bu öğretileri kadınlara verilen değeri insanlığın nazarı dikkatine sunmakla kalmamış, eşler arasındaki hak ve hukukun korunmasına da biz inananları teşvik etmiştir. Bu görev de biz eğitimci ve akademisyenlere düştüğü kadar bizlerin söylediklerini uygulamaya geçirecek devlet büyüklerimize ve siyasetçilerimize düşmektedir.

Notlar

[1] Selim Özarslan, “İslam Dini'nin Mizâha Yaklaşımı” Klasik Türk Edebiyatında Gülmece Ve Mizah. Ankara: İksad Global Yayıncılık, 2022, 5.

[2] “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır” (Rûm 30/21).

[3] Nevzat Tarhan, İktibas Dergisi, Sayı: 544, Nisan, 2024, 54.

[4] Aliye Mavili, “Şiddetin Psikolojik ve Sosyal Boyutları” Güven Toplumunun İnşası ve Şiddetin Anatomisi ve Çözüm Yolları, (İstanbul: Kadem Yayınları, 2023), 15.

[5] Mavili, “Şiddetin Psikolojik ve Sosyal Boyutları”, 17.

[6] Mavili, “Şiddetin Psikolojik ve Sosyal Boyutları”, 18.

[7] en-Nisâ 4/19.

[8] Tirmizi, Sünen, Radâ, 11.