Küresel silah endüstrisinin 2024 karnesi nasıl?
Haberin Eklenme Tarihi: 2.12.2025 14:46:00 - Güncelleme Tarihi: 2.12.2025 15:58:00Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2024 verileri, küresel güvenlik ortamındaki kırılmanın doğrudan savunma endüstrisine yansıdığını ortaya koyuyor. Rapora göre, dünyanın en büyük 100 silah ve askerî hizmet şirketinin toplam geliri geçen yıl yüzde 5,9 artarak 679 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu artış, Ukrayna ve Gazze’deki çatışmalardan Asya-Pasifik’teki rekabet dinamiklerine kadar genişleyen jeopolitik krizin artık savunma sanayisini kalıcı biçimde dönüştürdüğünü gösteriyor. SIPRI araştırmacıları, talebin tarihsel rekor seviyeye yükseldiğini fakat bu talebin karşılanması için gereken endüstriyel kapasitenin ciddi bir stres altında olduğunu vurguluyor. Ortaya çıkan tablo, küresel savunma ekonomisinin niceliksel olarak büyürken niteliksel bir baskı dönemine girdiğini açıkça ortaya koyuyor.
“Çok cepheli talep patlaması”
2024’teki talep yükselişinin temel özelliği, sabirçok farklı cepheden, aynı anda ve sürekli gelen siparişler. Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa devletlerini mühimmat, hava savunma, zırhlı araç ve uzun menzilli roket sistemleri alımında agresif bir çizgiye iterken İsrail’in Gazze’deki soykırımı Tel Aviv ve bölgedeki müttefiklerinin hava ve elektronik harp kapasitesine yönelik talebini büyüttü. Asya’da Çin’in askerî modernizasyonu, Japonya ve Güney Kore’yi Soğuk Savaş sonrası en kapsamlı tedarik programlarına yönlendirirken ABD ise aynı anda iki büyük güç rekabetinde caydırıcılık sağlama zorunluluğuyla yüzleşmek zorunda kaldı. Bu çok katmanlı tablo, SIPRI verilerinin yalnızca ekonomik bir yükselişi değil, güvenlik mimarisinin yapısal ve uzun vadeli bir dönüşümünü işaret ettiğini gösteriyor. Silah talebi artık kısa vadeli krizlere değil, kalıcı bir küresel rekabet döngüsüne dayanıyor.
ABD’nin sektördeki ağırlığı sürüyor
ABD merkezli şirketlerin toplam 334 milyar dolarlık gelire ulaşması, Washington’ın küresel savunma ekonomisindeki ağırlığının sürdüğünü gösteriyor. Lockheed Martin, Northrop Grumman, RTX, General Dynamics ve Boeing Defense gibi silah tekellerinin gelir artışı, ABD’nin hem kendi modernizasyon takvimini hem de müttefiklerinin taleplerini karşılamaya çalıştığını ortaya koyuyor. Ancak SIPRI verileri ABD savunma endüstrisinin aynı zamanda tarihin en ağır üretim ve tedarik baskısıyla karşı karşıya olduğunu da gösteriyor. F-35 programında yaşanan motor tıkanıklığı ve yazılım gecikmeleri teslimatları aksatıyor. Columbia sınıfı nükleer denizaltılarda görülen takvim kaymaları, ABD’nin stratejik caydırıcılık zincirini zorlayan bir unsur hâline geliyor. Sentinel ICBM programında bütçe aşımlarının artması ise Kongre’deki tartışmaları derinleştiriyor. ABD savunma sanayisinin toplam hacmi etkileyici olsa da maliyet, zaman yönetimi ve iş gücü eksikliği gibi sorunlar Washington’ın uzun vadeli rekabet kapasitesine dair soru işaretlerini büyütüyor.
Avrupa’da maliyet krizi
Avrupa merkezli 26 şirketten 23’ünün gelir artışı, kıtanın Soğuk Savaş sonrası en agresif silahlanma sürecine girdiğini gösteriyor. Toplam 151 milyar dolarlık gelir, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa savunma anlayışını kalıcı biçimde değiştirdiğini ortaya koyuyor. Almanya’daki yüzde 36’lık büyüme, Fransa’nın uzun vadeli uçak ve füze programları ve İngiltere’nin modernizasyon yatırımları Avrupa’nın hızla kapasite artırma isteğini yansıtıyor. Çek şirket Czechoslovak Group’un yüzde 193’lük gelir artışı, bölgesel üreticilerin savaş kaynaklı yüksek talebi nasıl fırsata çevirdiğini gösteriyor. Bununla birlikte Avrupa’nın savunma endüstrisi hızlı büyümesine rağmen ciddi sorunlar yaşıyor. Kritik mineraller, elektronik bileşenler ve sensör altyapısında Asya’ya bağımlılığı süren Avrupa’nın tedarik zincirlerini yeniden yapılandırma çabası oldukça yüksek maliyetlere sebep oluyor ve kâr marjlarını önemli ölçüde daraltıyor. Öte yandan yüksek enerji fiyatları, iş gücü darlığı ve enflasyon baskısı da üretim hızını sınırlayan faktörler arasında yer alıyor.
Rusya: Büyüyen üretim, sınırlı teknoloji
Rusya’nın listeye giren iki büyük şirketi Rostec ve USC’nin toplam 31,2 milyar dolar gelire ulaşması, yaptırımların Moskova’nın askerî-endüstriyel kapasitesini durduramadığını ortaya koyuyor. Kremlin’in savaş ekonomisine geçişi, savunma üretimini iç talep üzerinden besliyor. Ancak SIPRI, Rusya’nın büyümesinin niteliksel bir modernizasyon anlamına gelmediğini açıkça vurguluyor. Ülkede mühendislik alanında yaşanan iş gücü eksikliği, ileri sistemlerin üretim hızını yavaşlatıyor. Teknolojik izolasyon, elektronik bileşenlerde ve hassas mühimmatlarda dışa bağımlılığı sürdürüyor. Yüksek üretim hacmine rağmen kalite ve yenilikçilik düzeyi sınırlı kalıyor. Rusya savunma sanayisi miktar olarak genişliyor fakat modern savaşın gerektirdiği yüksek teknolojik sıçramayı gerçekleştirmekte zorlanıyor.
Çin’de ekonomik yavaşlama
Raporda Asya ve Okyanusya’nın toplam savunma gelirinin yüzde 1,2 düşerek 130 milyar dolara gerilediği görülüyor. Bu düşüşün temel nedeni ise Çinli savunma şirketlerinin yüzde 10’luk gelir kaybı yaşamaları. SIPRI’nin değerlendirmesine göre Çin’deki yolsuzluk soruşturmaları bazı büyük sözleşmeleri geciktirdi veya iptal ettirdi. Ekonomik yavaşlama da savunma harcamalarının hızını düşürdü. Ancak bölgenin geri kalanı bu düşüşün aksine güçlü bir büyüme sergiliyor. Japon savunma şirketleri yüzde 40, Güney Koreli üreticiler yüzde 31 gelir artışı kaydetti. Bu tablo, Asya-Pasifik’te askerî üretim ekosisteminin giderek çeşitlendiğini ve Çin merkezli savunma yapısının kırılmaya başladığını gösteriyor. Japonya ve Güney Kore’nin modern silah sistemleri, mühimmat ve deniz platformları üretiminde ivme kazanması, bölgedeki güç dengesinin tedarik zinciri üzerinden yeniden şekillendiğinin sinyalini veriyor.
Yeni güç merkezi: Orta Doğu
SIPRI verilerinde en çarpıcı tablo ilk kez “Top 100” listesine dokuz Orta Doğulu şirketin girmesi ve toplam 31 milyar dolar gelir elde etmesi oldu. Bu gelişme, bölgenin artık yalnızca silah tüketicisi değil, silah ihracatçısı olarak konumlandığını gösteriyor. İsrail şirketlerinin gelirlerini yüzde 16 artırarak 16,2 milyar dolara çıkarması, Gazze’de yürütülen soykırıma karşı uluslararası tepkilerin savunma ihracatını sınırlamadığını ortaya koyuyor. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli EDGE Group’un 4,7 milyar dolar gelire ulaşması, Abu Dabi’nin bölgesel savunma planlarını hızla büyüttüğünü gösteriyor. Suudi Arabistan’ın “Vision 2030” stratejisinde yer alan yerli savunma sanayisi hedefleri ise bölgenin orta vadede daha rekabetçi bir üretim havzasına dönüşeceğine işaret ediyor.
Yükselişin görünmeyen yüzü
SIPRI’nin altını çizdiği en kritik noktalardan biri, savunma sanayisinin büyümesine rağmen üretim kapasitesinin modern savaş temposuna yetişmekte zorlanması. Motor üretimindeki darboğazlar, elektronik bileşen eksiklikleri, karmaşık tedarik zincirleri ve iş gücü problemleri birçok ülkede teslimat takvimlerini geriye itiyor. Bu nedenle 679 milyar dolarlık rekor gelir, aynı zamanda küresel savunma sisteminin büyük bir üretim stresi içinde bulunduğunu da teyit ediyor. Yükseliş istikrarlı fakat bu istikrarın ardında ciddi maliyet artışları ve teknolojik baskılar bulunuyor.
Sonuç olarak Afrika’dan Avrupa’ya, Orta Doğu’dan Pasifik’e uzanan geniş bir coğrafyada çatışma hatları derinleşiyor ve devletler geleneksel “stok yönetimi” modellerini terk edip “sürekli üretim” modeline geçiyor. Savunma sanayisi harcamaları küresel ekonominin giderek daha büyük bir payını oluştursa da tedarik zincirleri henüz modern savaşın hızına yetişemiyor.