10 Ekim 2025

Yenilenebilir enerji, kömürü geçti: Türkiye bölgesel lider

2025’in ilk yarısında yenilenebilir enerji kaynakları ilk kez kömürü geride bırakarak elektrik üretiminde birinci sıraya yerleşti. Karbonsuzlaşmanın hızlandığı bu süreçte Türkiye de yatırımlarıyla bölgesel liderliğini pekiştiriyor.

Küresel enerji üretiminde yaşanan dönüşüm, 2025’in ilk yarısında tarihsel bir dönüm noktasına ulaştı. Ember’in son raporuna göre, yenilenebilir enerji kaynakları dünya genelinde ilk kez kömürü geride bırakarak elektrik üretiminde birinci sıraya yükseldi. Bu gelişme sadece teknolojik ilerlemenin değil, aynı zamanda enerji yatırımlarındaki küresel yön değişiminin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Talep artışını geride bıraktı

Güneş ve rüzgâr enerjisindeki hızlı kapasite artışı, yalnızca küresel talep artışını karşılamakla kalmadı, aynı zamanda fosil yakıtlardan uzaklaşmanın artık teknik ve ekonomik açıdan mümkün olduğunu ortaya koydu. Bu dönemde güneş enerjisi üretimi küresel ölçekte %31 artarken, rüzgâr enerjisi %7,7 oranında büyüdü. İki kaynaktan elde edilen toplam üretim 400 TWh’ı aşarak, aynı dönemdeki küresel elektrik talebi artışını geride bıraktı. Buna karşın fosil yakıtlardan elde edilen üretim %1’in altında bir düşüş gösterdi.

ABD’de büyüme hızı düştü

Bu tablo özellikle Çin ve Hindistan’ın rekor düzeydeki kapasite artışlarıyla şekillendi. Her iki ülke de elektrik talebindeki büyümeye rağmen fosil yakıt üretiminde azalma kaydetti. Çin, tek başına dünya genelinde yeni güneş ve rüzgâr kapasitesinin yarısından fazlasını ekleyerek dönüşümün merkezine yerleşti. Buna karşılık Avrupa Birliği (AB), zayıf rüzgâr ve hidroelektrik üretimi nedeniyle kömür ve gaz kullanımını yeniden artırmak zorunda kaldı, ABD’de ise artan elektrik talebi ve politik engeller, temiz enerji büyümesinin hızını sınırladı.

Uzmanlara göre bu gelişmeler, yenilenebilir enerjinin artık küresel enerji sisteminde kalıcı bir güç haline geldiğini, ancak bölgesel farklılıkların ve politik tercihlerinin dönüşümün hızını belirleyeceğini gösteriyor.

Türkiye dönüşüm neresinde?

Türkiye, bu küresel dönüşüm sürecinde birçok Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin önüne geçmiş durumda. Ülke, yenilenebilir enerji kapasitesini son on yılda istikrarlı biçimde artırarak bölgesinde dikkat çekici bir konuma ulaştı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre Türkiye, 2025 itibarıyla yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 11’nci, Avrupa’da ise 5’nci sırada yer alıyor. 110 GW’ı aşan toplam kurulu elektrik kapasitesinin yaklaşık %60’ı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. Bu sıralama, Türkiye’nin yalnızca enerji arz güvenliğini güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda temiz enerji yatırımlarında bölgesel bir merkez olma yolunda ilerlediğini gösteriyor.

Portföyün temeli: Hidroelektrik

Türkiye, özellikle hidroelektrik kapasitesinde bölgesinde açık ara lider konumda. Yaklaşık 32 GW’lık hidroelektrik kurulu gücüyle Avrupa’da ilk üç ülke arasında yer alan Türkiye, bu alanda Polonya, Romanya, Çekya ve Macaristan’ın toplam kapasitesini geride bırakıyor. Hidroelektrik üretimi, toplam elektrik üretiminin yaklaşık %22’sini sağlayarak hâlâ yenilenebilir enerji portföyünün temelini oluşturuyor. Bunun yanı sıra Türkiye, jeotermal enerjide Avrupa lideri ve dünya sıralamasında dördüncü durumda. Yaklaşık 1,7 GW’lık jeotermal kurulu gücü, ülkenin enerji karışımında benzersiz bir çeşitlilik yaratıyor. Bu göstergeler, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide yalnızca güneş ve rüzgâr yatırımlarıyla değil, çok kaynaklı bir üretim yapısıyla da bölgesel ölçekte öne çıktığını ortaya koyuyor.

Avrupa ortalamasının üstünde!

Bu başarının arkasında hem doğal kaynak çeşitliliği hem de kamu politikalarının istikrarlı yönelimi bulunuyor. Türkiye’nin enerji karışımı, hidroelektrik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyokütle gibi farklı yenilenebilir kaynakların dengeli kullanımına dayanıyor. 2025 itibarıyla hidroelektrik üretim kapasitesi 32 GW seviyesinde ve toplam elektrik üretiminin yaklaşık %22’sini sağlıyor. Rüzgâr enerjisi kurulu gücü 13 GW’a yaklaşırken, yıllık üretimdeki payı %10 civarında. Güneş enerjisi ise Türkiye’nin son dönemdeki en hızlı büyüyen alanı: 2024’te kapasite 19,6 GW’ye ulaşarak yalnızca iki buçuk yılda iki katına çıktı ve elektrik üretiminde %7,5 paya yükseldi. Böylece güneş ve rüzgâr birlikte Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yaklaşık %18’ini karşıladı ki bu oran Avrupa ortalamasının bile üzerinde.

Enerji ithalatını azaltıyor

Yenilenebilir enerjideki bu gelişmeler yalnızca çevresel değil, ekonomik açıdan da stratejik bir kazanım niteliğinde. Türkiye’nin enerji tüketiminin önemli bir kısmı halen ithal fosil yakıtlara dayanırken, yerli ve yenilenebilir kaynakların artışı enerji ithalatını azaltma ve cari açığı dengeleme potansiyeli taşıyor. Her 1 GW’lık güneş enerjisi kapasitesinin yıllık yaklaşık 250 milyon dolar doğal gaz ithalatını önlediği hesaplanıyor. Ayrıca bu yatırımlar, yerli üretim ekipmanları, yeni istihdam alanları ve bölgesel kalkınma üzerinde çarpan etkisi yaratıyor.

2035’e adım adım

Türkiye’nin enerji dönüşümündeki bu ivme, ulusal stratejik hedeflerle de uyumlu ilerliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Ulusal Enerji Planı (2035), yenilenebilir kaynakların toplam üretimdeki payını %65’e çıkarmayı, güneş kapasitesini 52 GW’a, rüzgâr kapasitesini ise 30 GW’a yükseltmeyi öngörüyor. Bu hedefler, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon taahhüdüyle birlikte değerlendirildiğinde, dönüşümün kalıcı bir kalkınma eksenine oturduğunu gösteriyor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...