28 Mart 2025

Trump gizli belgeleri erişime açtı: Kennedy suikastı aydınlatılabilecek mi?

22 Kasım 1963’te John F. Kennedy’nin öldürülmesi, Amerikan tarihinin en sansasyonel suikastı olarak tarihe geçti. Yıllardır komplo teorileri ve örtbas iddialarıyla çevrili olan bu olay, şimdi Amerikan hükümetinin yayınladığı yeni belgelerle tekrar gündemde. Belgeler neyi gün yüzüne çıkarıyor?

Eski ABD Başkanı John F Kennedy’nin 1963’te vurularak öldürülmesinden 60 yıldan fazla bir süre sonra, Teksas’taki suikastla ilgili 63 binden fazla sayfadan oluşan yaklaşık 2 bin 200 dosya sansürsüz olarak kamuoyuyla geçtiğimiz günlerde paylaşıldı. Belgeler, Soğuk Savaş döneminde diğer ülkelerdeki gizli Amerikan operasyonları hakkında oldukça fazla ayrıntı veriyor, ancak JFK’yi kimin öldürdüğüne dair uzun süredir dolaşan komplo teorilerine yeni bir açıklık getirmiyor.

Kennedy suikastını çevreleyen ayrıntılar hakkındaki spekülasyonlar on yıllardır yoğun şekilde sürüyor. Birden fazla tetikçinin, Sovyetler Birliği’nin gizli elinin, mafyanın ve CIA’in dâhil olduğu konusunda sayısız komplo teorisi ortaya atılıyor. Açıklanan dokümanlarda öğrenilenler arasında, suikastı gerçekleştirdiğinde 24 yaşında olan ve Kennedy’i öldürüldükten iki gün sonra, hapishane transferi sırasında gece kulübü sahibi Jack Ruby tarafından öldürülen Lee Harvey Oswald ile ilgili bazı yeni ayrıntılar dikkat çekiyor. Zaten Oswald’ın geçmişi, basit bir suikastçının ötesinde bir hikâyeye işaret ediyor. Oswald, 1959’da Sovyetler Birliği’ne iltica etti ve burada bir Rus kadın, Marina Prusakova ile evlendi. Ancak 1962’de aniden ABD’ye geri döndü. Yeni açıklanan belgeler, Oswald’ın Sovyetler’den döndükten sonra Kennedy’yi öldürmeye niyetli olduğuna dair komplo teorilerine sıkça referans verildiğini gösteriyor. CIA’in geçmişte, Oswald’ın herhangi bir istihbarat teşkilatıyla bağlantısı olmadığına dair raporlar sunduğu biliniyor.

1975 tarihli bir CIA raporunda, Oswald’ın ajan olmadığı ve istihbarat servisleriyle hiçbir ilişkisi olmadığı belirtilmişti. Ancak yeni belgeler, CIA’in Oswald’ı düşündüğümüzden çok daha yakından izlediğine işaret ediyor. Buna göre, suikasttan önceki dönemde Oswald’ın hareketleri gözetim altındaydı. Böylece, Lee Harvey Oswald’ın yalnızca bir “yalnız suikastçı” olup olmadığına dair uzun süredir devam eden tartışmalar yeni bir boyut kazanıyor. Yeni JFK belgeleri yalnızca suikasta dair detayları değil, Soğuk Savaş döneminin gölge savaşlarını da açığa çıkarıyor. CIA’in Küba’daki Castro rejimine karşı yürüttüğü gizli operasyonlar, Sovyetler Birliği ile devam eden istihbarat savaşları ve Amerikan dış politikasındaki karanlık hamleler, Kennedy suikastına dair tartışmaları daha geniş bir bağlama oturtuyor.

CIA’in küresel siyaseti şekillendiren bir güç olduğu kanıtlandı

Gelelim yayınlanan belgelerin en dikkat çeken tarafına. Kennedy dönemindeki CIA faaliyetleri ve diğer ülkelere karşı gerçekleştirilen gizli operasyonlar. 1960’ların başında, Soğuk Savaş tüm şiddetiyle devam ederken, ABD istihbaratı yalnızca tehditleri izlemekle kalmıyordu. CIA, dünya genelinde komünizmi bastırmak ve ABD’nin çıkarlarını korumak için gizli operasyonlar yürütüyor, hükümetler deviriyor ve liderleri hedef alıyordu. AP, yeni açıklanan belgeleri, Soğuk Savaş dönemi tarihçileri için ‘bulunmaz bir nimet’ olarak niteliyor. Akademisyenler artık Kennedy dönemindeki ABD istihbarat faaliyetleri hakkında diğer başkanların dönemlerine kıyasla çok daha ayrıntılı bilgiye sahip.  İşte, öne çıkan CIA faaliyetlerden dikkat çekenler şu şekilde sıralanıyor:

Kennedy döneminde CIA, “Operation Mongoose” adı verilen gizli bir planla Castro rejimini istikrarsızlaştırmak için düğmeye bastı. Belgeler, 1963 yılında CIA direktörlüğü ile Küba’daki ajanlar arasında yürütülen yazışmalarda, Castro hükümetini devirme planlarının ayrıntılarını içeriyor. Castro’yu hedef alan sabotaj girişimleri, ekonomik ambargolar ve suikast planları, CIA’in Küba’daki nüfuzunu derinleştirmek için attığı adımlardan yalnızca birkaçıydı.

Küba’nın güneyindeki Dominik Cumhuriyeti’nde ise CIA destekli başka bir plan devreye sokulmuştu. Rafael Trujillo, 30 yılı aşkın süredir ülkeyi demir yumrukla yöneten bir diktatördü. ABD, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkileri kopardıktan sonra Trujillo’nun devrilmesi için harekete geçti. Yeni belgeler, CIA’in “E4DEED” adlı bir operasyon yürüttüğünü ve bunun bir ayağı olan “EMSLEW” kapsamında doğrudan suikast planlandığını gösteriyor. Trujillo’nun rutinlerini takip eden CIA, onun zaman zaman güvenlik ekibini atlatarak gizli buluşmalara gittiğini belirledi. 1961 yılının Mayıs ayında, Trujillo’nun arabası San Cristobal’a doğru ilerlerken bir grup silahlı saldırgan tarafından pusuya düşürüldü ve öldürüldü.

CIA’in gizli operasyonları yalnızca Latin Amerika ile sınırlı değildi. Paris, Soğuk Savaş’ın en hareketli istihbarat merkezlerinden biriydi ve CIA, Fransa’daki ABD Büyükelçiliği’ni bir operasyon üssü haline getirmişti. Yeni açıklanan belgeler, CIA’in dünya genelinde 1.500 ajanı ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi kılığında konuşlandırdığını ortaya koyuyor. Sadece Paris Büyükelçiliği’nde 128 sahte diplomat görev yapıyordu.

Kennedy’nin en yakın danışmanlarından Arthur Schlesinger Jr., bu durumun Dışişleri Bakanlığı’nın otoritesini zayıflatacağını ve Amerikan dış politikasının istihbarat servisleri tarafından gölgeleneceğini savunuyordu. Ancak CIA, Fransız hükümeti de dahil olmak üzere müttefik ülkelerde geniş bir ajan ağı kurmuştu ve istihbarat toplamaya devam ediyordu.

JFK dosyaları, Kennedy suikastı hakkında kesin yanıtlar sunmasa da Soğuk Savaş’ın perde arkasında dönen istihbarat savaşlarının boyutlarını gözler önüne seriyor. Küba’dan Dominik Cumhuriyeti’ne, Paris’ten Washington’a uzanan bu operasyonlar, CIA’in yalnızca bir istihbarat örgütü değil, küresel siyaseti şekillendiren bir güç olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...