
Papa ve Gazze: Leo XIV, Hristiyan dünyasını İsrail’e karşı birleştirebilecek mi?
Papa Francis ve halefi Papa Leo XIV, Gazze’de yaşanan vahşete dair yaptıkları açıklamalarla hem Hristiyan dünyasının hem de küresel kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştı. Peki, Papa Leo XIV, Hristiyan dünyasını İsrail'e karşı birleştirebilecek mi?
Gazze’de yaşanan insanlık dramı, uluslararası toplumun gözleri önünde devam eden bir trajediyi gözler önüne seriyor. Papa Francis ve halefi Papa Leo XIV, bu krize dair yaptıkları açıklamalarla hem Hristiyan dünyasının hem de küresel kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştı. Peki, Papa’nın bu çağrıları Hristiyan âlemini İsrail’e karşı durmaya ikna edebilecek mi? Bu sorunun yanıtı, teolojik, siyasi ve diplomatik dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir tablo sunuyor.
Gazze’deki insanlık krizi
Gazze’deki durum, rakamlarla ifade edilemeyecek kadar ağır. BM verilerine göre, Ekim 2023’ten Temmuz 2025’e kadar en az 58.573 Filistinli hayatını kaybetti. Ölenlerin arasında 17.921 çocuk, 9.497 kadın ve 4.307 yaşlı bulunuyor. Yaralı sayısı ise 139.607’yi aştı. UNICEF, her saat en az bir çocuğun öldüğünü veya yaralandığını açıkladı. Nüfusun %90’ı yerinden edilmiş durumda; birçoğu onlarca kez evsiz kaldı.
Gıda, su ve tıbbi malzeme kıtlığı ise krizin boyutunu daha da derinleştiriyor. Gazze’deki suyun %98’i içilemez hâlde. Dünya Gıda Programı, her üç kişiden birinin günlerce yemek yemeden yaşadığını belirtiyor. Yetersiz beslenme nedeniyle en az 66 çocuk hayatını kaybetti. Hastaneler, okullar ve ibadethaneler yıkıldı; Gazze’nin tek Katolik kilisesi olan Kutsal Aile Kilisesi bile İsrail saldırılarından nasibini aldı.
Papa’nın çağrıları: Ahlaki otorite ve diplomasi
Papa Francis, çatışmanın başından beri ateşkes, insani yardımın serbest bırakılması ve sivillerin korunması çağrılarını yineledi. Gazze’deki Kutsal Aile Kilisesi’ne her gün telefon ederek bölgedeki Hristiyan cemaate moral vermeye çalıştı. Ancak onun en çok ses getiren açıklaması, İsrail’in eylemlerinin “soykırım özellikleri” taşıyıp taşımadığının araştırılması gerektiği yönündeydi. Bu ifade, İsrail ve Batı dünyasında büyük tepkiyle karşılandı. İsrail’in Vatikan Büyükelçisi, Papa’yı “Yahudi devletini hedef almakla” suçladı.
Papa Leo XIV ise selefinin yolundan giderek, “savaşın barbarlığına” ve “ayrım gözetmeksizin güç kullanımına” karşı çıktı. Kilise saldırılarını kınadı, İsrail Başbakanı Netanyahu ile doğrudan görüşerek durumun ciddiyetini vurguladı. Vatikan’ın bu tutumu, geleneksel diplomatik dengeyi korurken ahlaki bir duruş sergileme çabası olarak yorumlandı.
Hristiyan dünyasının bölünmüşlüğü
Papa’nın çağrılarının Hristiyan dünyasında nasıl karşılık bulduğu, mezhepler arasındaki derin farklılıklara bağlı. Katolik ve Ortodoks kiliseleri, papalık açıklamalarına genellikle destek verdi. Kudüs Latin Patriği Pizzaballa ve Yunan Ortodoks Patriği Theophilos III, Gazze’ye ortak bir ziyaret düzenleyerek dayanışma mesajı gönderdi.
Ancak Evanjelik Hristiyanlar, İsrail’e koşulsuz destekleriyle biliniyor. Hristiyan Siyonizmi olarak adlandırılan bu akım, İsrail’in varlığını İncil’deki kehanetlerin bir parçası olarak görüyor. Evanjelikler için İsrail’e destek, dinî bir vecibe. Bu nedenle Papa’nın eleştirileri, bu kesimlerde “ahlaki belirsizlik” olarak yorumlanıyor.
Ana akım Protestan kiliseleri ise daha dengeli bir tutum sergiliyor. İsrail’in politikalarını eleştirirken, Filistinlilerin haklarını savunuyorlar. Örneğin, Amerika Evanjelik Lüteran Kilisesi (ELCA), Gazze’deki saldırıları kınayarak ABD hükûmetini İsrail’i sorumlu tutmaya çağırdı.
Papa Hristiyanları ikna edebilecek mi?
Papa’nın ahlaki otoritesi tartışılmaz ancak Hristiyan dünyasını İsrail’e karşı tek bir çatı altında toplaması pek mümkün görünmüyor. Bunun başlıca nedenleri:
- Teolojik ayrılıklar: Evanjeliklerin İsrail’e bakışı, Katolik ve Ortodoks öğretilerinden radikal biçimde farklı. İncil’in literal yorumu, bu kesimlerin İsrail’e desteğini dinî bir zorunluluk hâline getiriyor.
- Siyasi ittifaklar: ABD gibi güçlü devletlerin İsrail’e verdiği destek, Hristiyanların tutumunu da şekillendiriyor. Jeopolitik çıkarlar, dinî liderlerin çağrılarının önüne geçebiliyor.
- Anti-Semitizm suçlamaları: İsrail’e yönelik eleştiriler, sıklıkla “anti-Semitizm” olarak etiketleniyor. Bu durum, birçok Hristyan grubun eleştirel bir tutum almaktan çekinmesine neden oluyor.
Ancak Papa’nın etkisi tamamen sınırlı değil. Özellikle Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki dayanışma, Gazze’deki Hristiyan varlığının korunması gibi somut konularda güçleniyor. Ayrıca Müslüman dünyasıyla kurulan diyalog, papalığın insani söylemini güçlendiriyor. El-Ezher Büyük İmamı gibi figürler, Papa’yı “insanlık kardeşi” olarak nitelendiriyor.
Vicdanların sesi olmak
Papa’nın Gazze’deki krize dair açıklamaları, uluslararası hukukun ve insan haklarının savunulması açısından kritik önem taşıyor. Ancak Hristiyan dünyasının İsrail’e karşı tek bir ses olması, mezhepsel ve siyasi farklılıklar nedeniyle şimdilik zor görünüyor.
Papa’nın asıl başarısı, Hristiyanları “İsrail’e karşı” birleştirmekten ziyade, küresel vicdanı harekete geçirmek olabilir. Gazze’deki acılar dinmediği sürece, Vatikan’ın bu ahlaki çağrıları, belki de sessiz kalanların sesi olmaya devam edecek.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.