11 Ağustos 2025

Karadeniz’in enerji denizi olması ve Türkiye paradigması

Karadeniz’deki doğal gaz keşifleri, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolunda attığı kritik bir adımdır. Bu gelişmeler, ülkeyi sadece bir enerji tüketicisi olmaktan çıkarıp, küresel enerji denkleminde stratejik bir oyuncu hâline getiriyor.

Son yıllarda Karadeniz'in derinliklerinden gelen enerji müjdeleri sadece doğal gaz değil, Türkiye’nin jeopolitik paradigmasında da bir kırılmayı temsil etmektedir. Artık Karadeniz yalnızca fırtınalarıyla değil, barındırdığı stratejik enerji kaynaklarıyla da dünya sahnesinde ciddi bir aktör hâline geldi.

Ve bu değişim, Türkiye için sadece ekonomik değil; diplomatik, teknolojik ve stratejik bir devrimin işareti olabilir.

Derinlerdeki dönüşüm: Sakarya gaz sahası ve ötesi

2020 yılında Fatih gemisince Türkiye’nin Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinde (MEB), yaklaşık 170 km açıkta tahmini 320 milyar m3, ardından 85 milyar m3 ilave olarak doğal gaz keşfi gerçekleştirildi. Daha sonra Sakarya gaz sahasındaki diğer doğal gaz keşifleriyle birlikte Karadeniz’deki toplam gaz keşfi hâlihazırda 710 milyar m3’e ulaştı. Hâlen yeni keşifler için aramalar devam ediyor.

Sakarya gaz sahası, Karadeniz’in enerji potansiyelinin yalnızca bir başlangıcıydı. Bugün geldiğimiz noktada günlük üretim kapasitesi artıyor, yeni kuyular açılıyor ve Karadeniz, Türkiye’nin enerji arz güvenliğinde kalıcı bir çözüm olarak şekilleniyor.

Bu gelişmeler sadece enerjiyle sınırlı değil. Karadeniz'deki çalışmalar, Türkiye’nin deniz sondaj teknolojilerinde geldiği noktayı da gösteriyor. Fatih, Yavuz ve Kanuni sondaj gemilerimiz, millî imkânlarla yürütülen operasyonların başarı hikâyesini yazmaya devam ediyor. Bu bir ilk değil ama paradigma değiştiren bir başlangıç.

Enerji oyunu yeniden kuruluyor

Karadeniz’deki bu enerji hareketliliği, küresel enerji denkleminde de dikkat çekici bir başlık oldu. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avrupa'nın doğal gazda alternatif kaynak arayışı, Karadeniz’i yeniden tanımladı. Türkiye hem doğal gaz tedarikçisi hem de enerji geçiş köprüsü olarak bu yeni düzlemde kilit oyuncu hâline geldi.

Karadeniz’den çıkan enerji, sadece Türkiye'nin faturasını hafifletmekle kalmayıp; aynı zamanda bölgesel diplomasiye de yeni bir ton kazandırıyor. Romanya, Bulgaristan, Gürcistan gibi ülkelerle enerji iş birlikleri, bu yeni paradigmanın inşa taşları olacaktır.

Türkiye paradigması: Bağımsız enerji, bağımsız politika

Enerjide dışa bağımlılık, Türkiye’nin on yıllardır süregelen en büyük yapısal problemlerinden biri olmuştur. Ancak Karadeniz keşifleri ve üretimiyle birlikte artık şu cümle sadece bir temenni değil, bir yol haritası olacaktır: “Enerjide tam bağımsızlık.”

Türkiye'nin bu yeni enerji paradigmasında attığı adımlar, sadece kaynak keşfi değil, aynı zamanda yerli teknoloji, insan gücü ve sürdürülebilir enerji yönetimiyle destekleniyor. Bu da ülkeyi sadece enerji ithalatçısı olmaktan çıkarıp, enerji mimarı konumuna yükseltmektedir.

Yolun sonu değil, başlangıcı

Karadeniz’in enerji denizi haline gelmesi, Türkiye için büyük bir fırsat olmuştur. Ancak bu fırsat, doğru stratejiyle kalıcı bir kazanıma dönüşebilir. Bu bağlamda atılması gereken adımlar şunlardır:

  • Uzun vadeli enerji ihracat planları,
  • Enerji diplomasisinin çok yönlü hâle getirilmesi,
  • Karbon-nötr hedeflerle uyumlu enerji politikaları,
  • Halkın, özellikle bölge halkının bu süreçten refah üretmesi.

Son söz: Karadeniz yükselirken

Karadeniz artık sadece Türkiye’nin kuzey sınırı değil, onun stratejik derinliği konumundadır. Bu derinlikten doğan enerji ise sadece boru hatlarından değil; zihinlerden, vizyonlardan ve inançtan geçiyor. Türkiye'nin Karadeniz'de kazandığı her varil gaz, sadece enerji değil; özgüven, bağımsızlık ve gelecek adına atılan güçlü bir adımdır.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...