
Enerji damarları: Türkiye ve Swissgrid modeli
Türkiye'nin enerji arz güvenliği için hayati bir adım: Swissgrid modeliyle kritik altyapıyı dönüştürme zamanı! Elektriğin kesintisiz ve güvenli iletimi, sanayiden dijitalleşmeye kadar her alanda bağımsızlığın anahtarı. Geleceği yönetmek için enerji iletimini güçlendirelim!
Enerji çağında yaşıyoruz. Gelişen sanayi, dijitalleşme ve nüfus artışı; elektriği artık bir lüks değil, yaşamsal bir gereklilik hâline getirdi. Tam da bu noktada, enerjinin üretimi kadar güvenli ve kesintisiz iletimi de stratejik bir meseleye dönüşüyor. Bu yazıda; Avrupa'nın elektrik omurgasını yöneten Swissgrid modeliyle Türkiye'nin enerji iletim altyapısını ve arz güvenliği paradigmasını masaya yatıracağız.
Avrupa'nın enerji omurgası: Swissgrid nedir?
Swissgrid; İsviçre'nin ulusal elektrik iletim sistem operatörüdür. Ancak sadece İsviçre ile sınırlı kalmayan bu sistem, Avrupa’nın elektrik şebekesini birbirine bağlayan ENTSO-E (Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörleri Ağı) içinde kilit bir rol oynuyor. Yüksek gerilim iletim hatlarında, gerçek zamanlı izleme ve müdahale kabiliyeti, otomatik frekans kontrolü ve dengeleme piyasaları, yüksek dijitalleşme ve yapay zekâ destekli altyapılar sunuyor.
Swissgrid; bu özellikleriyle enerji krizlerine karşı oldukça dirençli bir yapı sağlıyor. Sadece üretim-tüketim dengesini değil; jeopolitik riskler, iklim kaynaklı kesintiler ve enerji piyasasındaki dalgalanma (volatilite) gibi unsurları da yönetebiliyor.
Türkiye’nin enerji iletim altyapısı: Bölgesel güç olma yolunda
Türkiye, Asya ile Avrupa arasında bir enerji köprüsü konumundadır. 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 75.000 km’yi aşan yüksek gerilim iletim hattı, 800’den fazla trafo merkezi, ENTSO-E ile senkron çalışan iletim sistemi mevcuttur. Ancak bu rakamlar tek başına yeterli değildir. Türkiye’nin enerji arz güvenliği hem iç dinamikler hem de dış tehditler karşısında daha dirençli bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Arz güvenliği, sadece elektriğin üretilmesi değil; onun sürekli, kaliteli, kesintisiz ve ekonomik şekilde tüketiciye ulaşması anlamına gelir. Türkiye gibi enerji talebi hızla artan ülkelerde bu kavram daha da kritik öneme sahiptir.
Swissgrid’in örnek teşkil ettiği yeni paradigma ise şunu söylemektedir: “Arz güvenliği; teknolojik altyapı, bölgesel entegrasyon, akıllı şebekeler, yenilenebilir enerji entegrasyonu ve şeffaf piyasa yapılarıyla birlikte düşünülmelidir.”
Türkiye ne yapmalı?
- Swissgrid gibi gerçek zamanlı veri analizi yapan, yapay zekâ ile çalışan sistemler kurulmalı.
- GES ve RES üretimi arttıkça bu kaynakların şebekeye dengeli entegrasyonu sağlanmalı.
- ENTSO-E ile tam entegrasyonun artırılması ve sınır ötesi ticaret kapasitesi genişletilmeli.
- Enerji iletimi dijitalleştikçe siber saldırılara karşı dayanıklı sistemlerin önemi artmaktadır. Bu nedenle siber güvenlik sistemleri geliştirilmeli.
- Deprem, savaş, kuraklık gibi olağanüstü haller için yedek sistemler ve kriz yönetimi protokolleri geliştirilmelidir.
Enerji bağımsızlığı için iletim gücü şart
Enerji güvenliği sadece doğal gaz ya da petrol ithalatına bağlı bir mesele değildir. Enerjiyi üretmek kadar aktarabilmek de millî bağımsızlık meselesidir. Swissgrid’in başarısı, Türkiye’ye önemli bir mesaj vermektedir:
“Enerjiyi yöneten, geleceği yönetir.”
Türkiye’nin önünde iki yol bulunmaktadır: Ya geleneksel iletim anlayışına sadık kalıp, krizlere açık bir yapı sürdürülecek ya da Swissgrid gibi çağdaş, entegre ve dijitalleşmiş bir enerji iletim sistemine yönelerek 21. yüzyılın enerji güvenliği paradigmasına ayak uyduracaktır.
Unutulmamalı: Enerji arz güvenliği bir lüks değil, bir zorunluluktur.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.