03 December 2024

Ekonomide 2025’in ayak sesleri

Son dört yılda küresel ekonomi benzeri görülmemiş zorluklarla karşılaştı: Pandemi, savaşlar, enflasyon… Ancak geçtiğimiz sene çoğu ekonomistin beklentisinin aksine küresel ekonomi durgunluğa girmedi. Tam tersi yumuşak bir inişe geçti. Peki, 2025’te nasıl bir küresel ekonomi bizi bekliyor?

Artık geride bırakmamıza sayılı günler kalan 2024’ün ekonomik hikâyesi iki zıtlık tarafından şekillendi: küresel enflasyonun gerilemesinin yarattığı iyimserlik ve jeopolitik huzursuzlukların neden olduğu belirsizlik. IMF, 2024'teki %3,2'lik büyümenin ardından küresel ekonominin 2025'te aynı oranda, yani %3,2 büyüyeceğini öngörüyor. Türkiye ekonomisinin ise bu yıl %3 ve gelecek yıl %2,7 büyüyeceği belirtiliyor. İyi haber şu ki küresel büyüme ve faiz indirimleri devam edecek. Sonuç olarak küresel büyüme istikrarlı ancak yetersiz olacak.

Önce bu yetersiz büyüme beklentisinin nedenlerine bakalım:

  • Almanya merkezli sınırda bir durgunluktan, mütevazı bir şekilde toparlanmaya geçiş süreci devam eden Euro Bölgesi için 2025 büyüme tahmini zaten kötümser olan %1,1'den %0,8'e geriledi. Goldman Sachs'a göre İngiltere ekonomisi yalnızca %1,4 büyüyecek. Avrupa Merkez Bankası’nın eski patronu Mario Draghi, Avrupa’nın varoluşsal bir krizle karşı karşıya olduğunu söyledi. Avrupa'nın son dönemdeki ekonomik hikâyesi, karbon emisyonlarını azaltmaktan endüstriyel sübvansiyonlara ve yaşlanan nüfusu için emeklilik maaşlarına kadar ödemesi gereken şeylerin giderek uzayan bir listesi oluyor ve bunların hiçbirini kolayca karşılayamıyor. İnternet devrimini kaçıran ve teknolojik gelişmenin gerisinde kalan Avrupa için yarışa tekrar dönmek zor gözüküyor.
  • Trump’ın ezici zaferi, göç ve savunmadan ekonomi ve ticarete kadar geniş bir yelpazede derin etkiler yaratacak. The Economist’e göre, “Önce Amerika” politikası hem dost hem düşman ülkelerde ABD’nin ittifaklarının güvenilirliğine dair soru işaretleri doğuracak. Bu durum, küresel ölçekte jeopolitik dengelerin yeniden şekillenmesine, artan uluslararası gerginliklere ve hatta nükleer silahlanma riskinin yükselmesine yol açabilir. Morgan Stanley'nin Baş Küresel Ekonomisti Seth Carpenter, "ABD seçimlerinin sonucu, küresel ekonomide yankı bulacak etkileri olan politika değişikliklerini beraberinde getirecek" diyor. Sözlerini şöyle sürdürüyor: "ABD'de büyümenin itici güçleri değişiyor. Ekonominin 2025'te yavaşlamasını, yeni vergiler ve göç kısıtlamalarının uygulanmasıyla 2026'da daha da gerilemesini bekliyoruz.” IMF ise Amerika’nın yıl sonunda %2,8; 2025 yılı için %2,2 büyüyeceğini öngörüyor.
  • Dünyanın önde gelen merkez bankaları enflasyonu yendiler. Ama Batı ekonomileri şimdi yeni bir zorlukla karşı karşıya: Bütçe açıklarını azaltmak. Üstelik birçok ülkenin savunma bütçesini de artırması gerekebilir. The Economist’e göre, Amerika’nın durumu daha kritik. Çünkü Trump’ın ağır ithalat vergileri ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir ve enflasyonu yeniden tetikleyebilir. Bu, küresel ekonomiyi de negatif etkileyecek bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
  • Diğer yandan; iki eş zamanlı gelişme Çin'i zıt şekillerde etkiliyor. Tüketiciler ve işletmeler harcama ve yatırımı ertelemeye devam ettikçe, ülkede deflasyonist baskılar derinleşiyor. Pekin'de, deflasyonu önlemek amacıyla ekonomiye mali destek sağlayan bir politika değişikliği yaşanıyor. Diğer yönden, yeni seçilen Başkan Trump, Çin'e uygulanan vergileri önemli ölçüde artırma ve yeni bir ticaret savaşına girme sözü verdi. Birçok bilinmeyene rağmen, Amerika ile bir ticaret savaşının Çin ekonomisi üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkisi olacağı kesin. Ayrıca S&P verilerinde, Çin ekonomisinin geçmişte gösterdiği büyük ölçekli büyümesinin aksine bu yıl yalnızca %4,8 ve gelecek yıl %4,1 büyüyeceği tahmin ediliyor.
  • IMF, devam eden jeopolitik çatışmalar ortasında emtia fiyatlarında yeni potansiyel artışlar ve Çin'in emlak sektöründe beklenenden daha derin veya daha uzun süreli bir daralma görmesi durumunda yaşanabilecek domino etkisi konusunda uyarıyor. Raporda belirtilen diğer tehlikeler arasında, Orta Doğu ve Ukrayna'daki çatışmalar genişlerse petrol ve diğer emtia fiyatlarında bir artış olasılığı yaşanması riski de yer alıyor.
  • Artık iklim, sağlık ve jeopolitik kaynaklı arz kesintilerinin hâkim olduğu bir dünyaya girdik. Para politikasının, fiyatları aynı anda artıran ve çıktıyı azaltan bu tür şoklarla karşı karşıya kaldığında fiyat istikrarını koruması daha zorlaşıyor.

IMF, orta vadede yapısal reformlara ağırlık verilmesi gerektiğini vurguluyor

IMF ise enflasyon ve para politikalarında dengeli bir yaklaşım benimsenmesinin önemine dikkat çekiyor. Kamu maliyesinin istikrara kavuşturulması, ekonomik büyümenin desteklenmesi ve eşitsizliklerin azaltılması kısa vadede öncelikli görülüyor. Orta vadede de yapısal reformlara ağırlık verilmesi gerektiğini vurguluyor: eğitimde erişimin artırılması, iş gücü piyasasındaki zorlukların giderilmesi, daha çok çalışanın iş gücüne katılması, rekabetin önündeki engellerin kaldırılması, girişimcilerin desteklenmesi ve dijitalleşmenin hızlandırılması bu hedeflerin başında geliyor. Diğer önemli unsurlar; yeşil dönüşümün desteklenmesi ve ülkeler arası iş birliğinin güçlendirilmesi… Bu yaklaşım, kısa vadede mali istikrarı sağlamayı ve uzun vadede daha sürdürülebilir, adil bir ekonomik büyümeye ulaşmayı hedefliyor.

Küresel ekonomik büyüme hâlâ kırılgan

Evet, küresel ekonomi üzerindeki kara bulutlar şimdilik dağılıyor. Ancak zorlanmaya devam eden küresel ekonomik büyüme hâlâ kırılgan. 2024 yılında Amerika ekonomisi, iyi performans göstermeye ve küresel makro ekonominin itici gücü olmaya devam etti. Fakat Trump yönetimi politikalarının enflasyonist baskıları artırma riski bulunuyor. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin’de de işler iyi gitmiyor ve Euro Bölgesi, direksiyondaki Almanya’nın yaşadığı ekonomik durgunlukla sarsılıyor.

2025 küresel ekonomisi, karmaşık bir denge arayışını temsil edecek gibi gözüküyor. Ticaretin bölgeselleşmesi ve korumacılığın yükselişi, yapay zekâ gibi teknolojilerin merkezîleşmesi ekonomik eşitsizlikleri derinleştirme riski taşıyor. Çin’in deflasyonla, Avrupa’nın düşük büyüme ile ve ABD’nin korumacı politikaların yan etkileriyle mücadelesi, küresel ekonominin karşılaştığı meydan okumaların bir özeti. Ancak bu zorluklar aynı zamanda yeni fırsatların doğduğu bir çağın işareti olabilir. Jeopolitik gelişmeler de dâhil olmak üzere birçok faktör 2025 yılı küresel ekonomisi üzerinde etkili olabilir.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...