12 Aralık 2025

“Derin devlet”: Siyasi terminolojide kültürel akışlar

Türk kültürünün Batı’daki görünürlüğü, kavramların ve dillerin karşılıklı etkileşimiyle giderek derinleşiyor. Ancak “derin devlet” örneğinde görüldüğü gibi, masum kavramlar bile popülizm ve komplo söylemleriyle politik silahlara dönüşebiliyor.

Türk kültürü zaman zaman Batı'da önemli bir yer tutar. Yüz yılı aşkın bir süredir Türk dili ve toplumu, uluslararası etkilerle ön plana çıkmıştır. Açıkçası, Türk medeniyeti her zaman kültürel bir kale olmuştur. Elbette her ulus, kültürel alışveriş ve ilhamla yaşar. Örneğin her ulus, göçmenlerle temas kurulmasına yardımcı olan, çok kültürlülüğü şekillendiren ve teşvik eden mutfağıyla ilişkilendirilir. Almanya'da bizler Türk "fast food"una özellikle düşkünüzdür. Bir gün böyle bir karşılaşma, beni karşılıklı kültürel kavram mirasımız üzerine düşündürdü. Öğrencilik yıllarımda, bir gece vakti dönerci kuyruğundaydım. O zamanlar küçük bir Bavyera üniversitesinde siyaset bilimi okuyordum. Kılık kıyafetime ve görünüşüme atıfta bulunan Türk kökenli bir adam, benim bir "analist" olmam gerektiğini söyledi. Bu tespiti beni çok etkiledi. Bu durum uluslararası, Roma ve Batı kökenli kavramların Türk kültürüne ve bilincine nasıl takdirle yerleştiğini mükemmel bir şekilde göstermektedir. Özellikle Fransızca kelimeler Türk diline ilham vermiştir. Bu; "Millet Meclisi" (National Assembly), "kültür" ve "müzik" gibi kelimelerle de görülmektedir: Açıkçası, ben her zaman düşünceli ve biraz dalgın biri olmuşumdur. Beni huzursuz edecek şekilde adam mizahi bir dille, bir fikir bulmak ve/veya önemli bir şey icat etmek için "analistlerin" kapatılması (içeri tıkılması) gerektiğini ekledi.

Günümüzde Batılı ve Avrupalı fikirlerin Türk toplumunda verimli bir zemin bulduğunu görüyoruz. Almanya ve tüm Batı'da olduğu gibi, bu süreç kırılmalarla damgalanmıştır. Dönüşüm sürecinin genellikle büyük miktarda kaynağı tükettiğini ve nüfusun bir kısmından direnç gördüğünü gösteren pek çok çalışma mevcuttur. Liberal demokrasi tek başına ilerlemeyi garanti edemez. O sadece uluslarımızın refahı için anayasal çerçeveyi sağlar. Şu anda liberal demokrasi, otoriter rejimlerin ekonomik başarısı tarafından sarsılmaktadır. Ancak uluslararası sosyal, siyasi ve bilimsel söylem tek yönlü bir sokak değildir. En iyi ihtimalle, bu tür bir alışveriş tüm toplumları zenginleştirir ve anlayışı derinleştirir. En kötü ihtimalle ise iki tarafı da kesen bir kılıçtır.

Terminolojinin coğrafi yolculuğu

​Son yirmi yılda, "derin devlet" kavramı viral hâle geldi. İlginç bir şekilde bu kavram kökenlerini hem Türkiye'den hem de Türkçeden almakta olup kelimesi kelimesine çevrilmiştir. Görünüşe göre bu kavram, bürokrasi ve askerî yapıların seçilmiş hükûmetin etkisini baltaladığını gösteren erken dönem Türkiye Cumhuriyeti günlerine dayanmaktadır. O zamandan beri terim akademisyenler tarafından da kullanılır ve yönetişim sorunlarını, zorluklarını ele alır. Hükûmetteki popülistler son zamanlarda bu kavramdan yararlandılar. "Derin devlet" fikri, güçlü -özellikle Amerikan- bir komplo teorisiyle bağlantılı hâle geldi. Başkan Donald J. Trump, iki dönemlik görev süresi boyunca, kendisinin ve destekçilerinin "derin devlet" olarak çerçevelediği yapıyı sert bir dille eleştirdi ve suçu Demokrat yerleşik düzene attı. Amerikan hükûmetini tasfiye etmek, Kongre'yi ve yargıyı sabote etmek için bir bahane olarak Trump yönetimi, aslen Türkçe olan bu terimi benimsedi ancak onu yozlaştırdı.

​"Derin devlet", komplo düşüncesinin yuvasıyla bağlantılıdır. Trump'ın halefleri, kendilerini isteksiz veya inatçı bir hükümetle karşı karşıya bulabilirler. Örneğin, 2017'de "QAnon" komplo teorisi önce ABD'de, ardından tüm batı yarımkürede öne çıktı. Çeşitli antisemitik komplo anlatıları, Demokratları ve Yahudileri çocuk istismarı yapmakla ve bunu "derin devlet" aracılığıyla örtbas etmekle suçladı. "Q", destekçileri tarafından -özellikle ABD'deki Cumhuriyetçiler ve muhafazakârlar arasında yaygın olan- komploya cevap olarak alkışlanan şifreli bir gizli ajan veya kurtarıcıdır. Bu takipçilere "Anonlar" denir ve komplo inançları özellikle COVID-19 pandemisi sırasında yayıldı. Epstein olayının ifşaları arasında "QAnon" anlatısı ters tepti ve Trump'ı baskı altına aldı; sanki "Ne ekersen onu biçersin" (What goes around comes around) dercesine.

​Avrupa da "derin devlet" inancının artan popülaritesine tanık oldu: Muhalefette olsalar da Alman aşırı sağ partisi Almanya İçin Alternatif (AfD) ve Avusturyalı mevkidaşı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), "derin devlet" olarak adlandırdıkları şeye karşı direniş gösterdiler. Antidemokratik ve yozlaşmış olarak gördükleri bir sisteme saldırıyorlar. Aşırı sağın anketlerde yükselmesiyle birlikte, bu komplo teorisi sadece aşırı sağla sınırlı kalmadı. Buna ek olarak, daha merkezdeki Alman muhafazakâr politikacılar ve medya, merkez sol partileri STK'ları finanse ederek bir "derin devlet" kurmakla suçladı. Bu durum, birçoğu ırkçı, yabancı düşmanı ve aşırı sağcı dünya görüşleriyle mücadeleye odaklanan, eleştirilen aktörlerden sert tepkileri tetikledi.

​Sonuç olarak, masum gözlemsel ve bilimsel kavramlar, antisemitik ve antidemokratik hınçlara dönüştürülebilir. Bunlar, aşırı sağın silahlanmasına ve şiddetine yol açar. Yine de "derin devlet" kavramı, dünyamızın ne kadar sıkı sıkıya bağlı ve akışkan hâle geldiğinin mükemmel bir örneğidir. Zor durumdaki demokrasilerimizi desteklemek için daha yapıcı çerçevelemeleri ve gözlemleri teşvik etmeliyiz. Bu, "derin devlet" gibi tartışmalı kavramların hakkını daha fazla verecektir.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...