11 October 2024

Manchester United kimliğini kaybetti, hükümsüzdür!

Sir Alex Ferguson sonrası toparlayamayan Manchester United, yanlış transfer politikaları ve yönetim hatalarıyla başarıdan uzaklaştı. Glazer ailesinin ticari kaygıları, Manchester United’ın futbol başarısını gölgede bıraktı. Peki, Kırmızı Şeytanlar kimliklerini nasıl kaybetti?

Manchester United’ın son on yılda eski başarılı günlerini mumla aradığı tartışmasız bir gerçek. Ancak bu durumun saha içindeki felsefe değişikliklerinden mi, yoksa takımın yeni sahipleri olan Glazer ailesinin, halefleri Şeyh Mansur, Enos Stanley “Stan” Kroenke ve FSG’nin aksine, kulübü başarıdan ziyade daha fazla para kazanmak ve görünür olmak hedefiyle yönetmesinden mi ileri geldiği son yılların en büyük tartışma konusu. 

Aslında düşüşün ve kaosun başlangıcı 2012-2013 futbol sezonuna dayanıyor. Ferguson’un tarihi saltanatının son sezonunda şampiyonluğu kazanan takıma baktığımızda, teknik direktörü şampiyon olarak emekliye ayırmak için son kez çırpınan yaşlanan yıldızları görüyoruz. O kadroda şampiyonluk mücadelesi veren Van Persie, Vidic, Evra, Carrick ve Berbatov 30’lu yaşlarının yavaş yavaş ortalarına gelmişken Scholes, Giggs ve Ferdinand ise otuzlu yaşlarının sonundaydı. Bu veteranlaşan kadronun yanı sıra 2009-2010 futbol sezonu öncesi kulübe 94 milyon euro kazandırarak transfer olan Ronaldo’nun satışı ve akabinde izlenen izlenen yanlış transfer politikası ile genç oyuncu havuzunun oluşturulmaması da bugün yaşanan sıkıntının temellerinde kendine yer buluyor.

Peki, süreç bugüne nasıl geldiğini merak ediyorsanız ilk taş Ferguson’un ayrılırken David Moyes’i yerine gelebilecek en iyi adam olarak göstermesiyle atıldı. Bu Glazer ailesi tarafından da kabul gördü. Bu dönemde kadroya takviye ve genç oyuncu kazandırma konusunda bencil davranan Glazer ailesi, sadece Fellaini transferini gerçekleştirdi ve beklentinin çok gerisinde kalan bir United izledi tüm futbol severler. 2014 yılında ise takımın başına Van Gaal getirildi. Glazer ailesi Moyes’e vermediği transfer bütçesini Van Gaal’e vererek beklenen aksine çok yüksek meblağlı transferler yaptı. O dönemde Di Maria, Shaw, Ander Herrera, Rojo, Blind ve Falcao gibi isimleri kadrosuna katan Kırmızı Şeytanlar, bir kez daha aradığını bulamadı.

Van Gaal döneminde potansiyeli olan veya kendini ispat etmiş oyuncuların da kontratından çıkan Manchester United; Zaha, Welbeck, Chicharito, Adnan Januzaj ve Rafael’i gönderdi. İlk sezonda hem Van Gaal ile hem de taraftarla sorunlar yaşayan Di Maria’yı PSG’ye satmak zorunda kaldı. Van Gaal döneminin sonunda, 351 milyon euro bonservis bedeli ödeyen Manchester United, 150 milyon euro satış geliri elde etti ve Martial, Depay ve Darmian gibi potansiyelini hiçbir zaman Premier Lig’de gösteremeyen oyuncuları da kadrosuna dahil etmiş oldu. Bu dönemde de transferlerle aradığı başarıyı yakalayamayan yönetim 2016 yılında sezona Mourinho ile başlama kararı aldı.

2016-2017 sezonu başlangıcında da kadroda radikal değişikliklere giden Manchester United, eski yetiştirmesi Pogba’yı 105 milyon euro bonservis bedeli ödeyerek transfer etti. Ardından Bailly, Mkhitaryan ve Zlatan İbrahimovic gibi süper starları kadrosuna katarak hem ligde hem Avrupa’da söz sahibi olmaya çalıştı. Mourinho’nun ilk sezonunda Avrupa Ligi’ni kazanan Kırmızı Şeytanlar, ertesi sezon ligde 88 puan toplayarak Manchester City’nin ardından ikinci sırada yer aldı. 2018-2019 sezonun başlangıcında istikrarı koruyan transferler yapmayan ve Mourinho’nun transfer listesine uyan yönetim, Aralık 2018’de Portekizli teknik adamla yollarını ayırmak zorunda kaldı ve potansiyeline inandığı eski oyuncusu, yeni teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer’e takımı teslim etti.

İlk düğme yanlış iliklenince…

Ole Gunnar Solskjaer döneminde transferlerde hep ikinci tercih oyunculara yönelen Manchester United’ın transfer politikaları dışında başka problemlerle de uğraşması gerekti. Harry Maguire’ın 87 milyon Euro bedelle transfer edilmesi, daha ilk maçında basit hatalar yapması, yenilgilerin sebebi olması ve aynı dönemde Liverpool’a 85 milyon Euro’ya transfer olan Virgil Van Dijk ile kıyaslanması gibi… Ole Gunnar Solskjaer tüm bunların yanında Pogba’nın özel hayatında yaşadığı sorunlar, Lukaku’nun takım içinde çıkardığı huzursuzluklar ve takımdan ayrılma isteği, Lingard’ın ve Timothy Fosu-Mensah gibi alt yapıdan gelen oyuncuların kontrat yenilemek istememesi sorunlarıyla da uğraştı. Son olarak İskoç teknik adam Alex Ferguson’un danışman sıfatıyla oyun içerisine müdahil olmasıyla birlikte istediklerini yapamadı ve takımdan ayrılmak zorunda kaldı. Sonrasında Carrick ile bir geçiş dönemi yaşayan Manchester United, teknik adam Ralf Rangnick ile anlaştı. Fakat bu dönemin öncesinde 2021 yazında Borussia Dortmund’dan 73 milyon sterline transfer edilen kanat oyuncusu Jadon Sancho, Varane ve eski yıldızı Cristiano Ronaldo’yu yüksek bir kontrat maliyeti ile kadroya katması takım içi dengeleri bozdu.

Ralf Rangnick, oyun içerisinde Ronaldo, Sancho ve Rashford’un aynı anda forma giymesini formüle etmeye çalışırken, rakibi Arsenal sorunlu yıldızlarını kadrodan bir bir gönderiyor ve Arteta ile yeni bir gelecek organize ediyordu. Chelsea, genç potansiyelli oyuncuları bir bir akademisine dahil ederken Manchester City, bu sezon dünya futboluna iki süperstar hediye edeceğinin sinyallerini vermiş ve Pep Guardiola ile ikinci on yılın planlamasına başlamıştı.

Ralf Rangnick, döneminde de aradığını bulamayan Manchester United, oyuncu performanslarında da sınıfta kaldı. Sancho Manchester United formasıyla 82 maçta sadece 18 gol katkısı yaptıktan sonra, bir sezon kiralık olarak Borussia Dortmund’a gönderildi.

Erik Ten Hag’ın ‘dillere destan’ transfer politikası

Erik Tan Hag ile anlaşan Kırmızı Şeytanlar’da kötü transfer politikası devamlılık gösterdi. Ağustos 2022'de Ajax’tan 82 milyon pounda satın alınan ve kulüp için 89 maçta sadece 14 gol katkısı sağlayan Brezilyalı kanat oyuncusu Antony istikrarsız görüntüsü ve oyundaki dağınıklığı yüzünden gözden düştü ve bu sezon dört maçta toplamda 141 dakika sahada kalabildi. Ajax’dan bir diğer transfer stoper Lisandro Martinez ise sağlıklı olduğunda önemli bir defans oyuncusu portresi çizdi fakat Premier Lig’in temposuna ayak uyduramadı.

Ancak Erik Ten Hag’ın görev süresi boyunca transfer politikası tartışmaların odağındaki ilk mesele değildi. Oyuncularını medya karşısında eleştirmekten çekinmeyen teknik adam, maç kadrolarını maçtan önce paylaşmaktan geri durmadı ve bu da kadrosunda tartışmalara, moral bozukluklarına yol açtı. Ten Hag ile aleni bir tartışmaya giren oyunculardan biri de Cristiano Ronaldo oldu. Ronaldo, Piers Morgan ile yaptığı ve çokça duyurulan bir röportajda Ten Hag ile ilgili şikayetlerini dile getirdi ve “teknik direktör bana saygı duymadı. Bu yüzden ilişkimiz bu şekilde” dedi. Takımın yetiştirme yıldızı Marcus Rashford ile takımla antrenman yapması gereken saatten sadece birkaç saat önce Belfast’taki Thompson's Garage gece kulübünde görüldü. Oyuncuların Ten Hag’a karşı gösterdiği yoldaşlık ve saygı eksikliği bu gibi anlarda ortaya çıktı. Ten Hag’ın oyuncuları kamuoyunun gözünde sorumlu tutma isteği takım içinde kutuplaşmaları meydana getirdi. Ten Hag’ın görev süresinde de Manchester United’ın inişleri ve çıkışları devam etti. Oyuncular hiç şüphesiz bu sezonun başında da motivasyonlarını kaybetmiş gibi gözüküyorlar.

Ferguson’un ayrılışından bu yana kulüp, David Moyes, Louis van Gaal, José Mourinho, Ole Gunnar Solskjær ve Erik ten Hag dahil olmak üzere birden fazla yönetici değiştirdi. Her yönetici farklı felsefeler ve stiller getirdi. Bu da performans ve kimlikte tutarsızlığa yol açtı. Kulübün yönetiminin uzun vadeli net bir strateji olmaksızın teknik direktörleri işe alma ve işten çıkarma konusunda aldığı kararlar bunda etkili oldu. Kulüp yüksek profilli oyuncularla sözleşme imzalamış olsa da transfer stratejisi genellikle proaktif olmaktan çok reaktif gelişti. Bazı imzalar takımın genel stratejisine uymadı veya beklenen seviyede performans gösteremediler. Yeni transferler kadroya entegre olmakta zorluk çekti ve bu da sahada uyum eksikliğine yol açtı.

Ferguson sonrası kopan kayış…

Kulüp, Ferguson'un aşıladığı kazanma zihniyetini ve kültürünü sürdürmekte zorlandı. Kulüp içinde bir arada hareket edememe ve yön bulamama eksikliği vardı. Tüm bu yaşananlar, taraftarların ve medyanın yoğun baskısı ve beklentileri, oyuncular ve teknik kadro üzerinde ağır bir yük oluşturdu. Bu durum saha içi performansına da olumsuz yansıdı. Premier Lig, Manchester City, Liverpool ve Chelsea gibi kulüplerin büyük yatırımlar yapması ve kadrolarını geliştirmesiyle daha rekabetçi bir hale geldi. Bu, Manchester United’ın zirve pozisyonunu geri almasını zorlaştırdı. Takım, performansta istikrar sağlamakta sık sık zorluk çekti ve bu durum alt sıralardaki takımlara karşı, kritik maçlarda kötü sonuçlara yol açtı. Farklı yöneticiler, oyuncular üzerinde farklı taktikler ve antrenman metodları denediler. Bu da performans düşüklüğüne neden oldu. Kilit oyunculardaki sakatlıklar, özellikle kritik pozisyonlarda kadro derinliğini ve performansı olumsuz manada etkiledi. Kilit oyuncuların performansı dalgalı seyretti, bu da takımın genel performansını önemli ölçüde etkiledi.

United taraftarı olarak, bunu yazmak beni çok üzüyor fakat 2013 yılında Sir Alex Ferguson’dan sonra Manchester United aradığı başarıyı ve sürekliliği yakalayamadı. Bu gidişle yakalayamayacak gibi de duruyor. Şeyh Mansur, Abramoviç ve FSG'nin aksine, Glazer'lar için başarının ölçütü kupa kazanmak değil. Onlar için tek önemli şey kulüp üzerinden daha fazla reklam ve televizyon geliri elde etmek ve daha çok sponsorluk anlaşması yapmak.  Albert Camus “En iyi bildiğim şeyler ahlak ve yükümlülüklerdir, bunu da futbola borçluyum.” der. Son 20 yılda Manchester United yönetiminde bulunan isimler Albert Camus kadar futboldan öğreti çıkaramamış durumda…

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...