
“Imagine”: John Lennon ve hayalin kırılgan şatosu
John Lennon'ın ölümsüz eseri "Imagine", piyanonun ilk notasıyla başlayan davettir. 1971'de doğan şarkı, sınırların ve mülkiyetin ötesinde bir dünya hayal etmemizi ister. Lennon'ın eşi Yoko Ono'nun kavramsal sanatından ilham alarak devrimci fikirleri bal gibi yumuşak melodiye sararak dünyaya sunar.
Bir şarkı düşünün; ne bir nota yığını ne de geçici bir melodiden ibaret. Zamanın ötesine uzanan, ruhun en kuytu köşelerine sızan, bir ütopya rüyasını dünyaya fısıldayan bir davet... John Lennon’ın 1971’de, sonbaharın hüznünü ve umudunu aynı kâsede eriterek kaydettiği “Imagine”, işte böyle bir çağrıydı. Bugün, 2025’e geldiğimizde, bu çağrının sesi hiç azalmadan, aksine her geçen gün daha derin bir yankı buluyor kulaklarımızda. Bu, bir aşkın, bir iş birliğinin, bir özlemin ve en nihayetinde insan kalbinin sınırsız hayal etme cesaretinin destanı…
Bir piyano nağmesi ve içimizdeki ütopya tohumu
O piyano, sade bir C Major akoruyla başlar. Sanki bir sabah uyanıp perdeleri araladığınızda içeri dolan ilk ışık huzmesi gibi, yumuşak, incitmeyen, sıcak... Lennon'ın parmakları tuşlara değdiğinde, bir müzik eseri değil de bir mekân inşa eder bizler için. Bu mekân, şeffaf duvarları olan, sınır tanımayan, içinde kaybolmak istediğimiz bir rüya şatosudur. Müzikologlar, bu basitliğin ardındaki dahice harmonik oyunu anlatırken, basta sabit kalan Do pedal sesinin bir “ana üsse bağlılık hissi” yarattığından bahsederler. İşte tam da buradadır sihir: Lennon, bizi uçsuz bucaksız bir hayal denizine salarken, bir yandan da bize güvenli bir liman, bir “yuva” sunar. Bu, bir çocuğun annesinin kollarında dünyayı hayal etmesi gibi bir şeydir; korkusuzca hayal kurarsınız, çünkü sizi saran bir güvenlik duygusu vardır.
Ve sonra o davet gelir, bir sevgilinin kulağımıza fısıldadığı gibi: “Hayal et... Cennetin olmadığını.” Bu, dinî bir reddedişten ziyade, gökyüzünü özgürleştirme çağrısıdır. Üzerimizde yükselen, yargılayan, bölen bir katman yerine, sadece “gökyüzü” olsun ister. Bu fikir, Lennon'ın eşi Yoko Ono'nun 1964 tarihli Grapefruit adlı eserindeki kavramsal talimatlardan, özellikle de “Bulutların damladığını hayal et” dizesinden filizlenir. Ono'nun bu talimatları, Fluxus akımının ruhuyla, sanatı bir eylem, hayal gücünü ise bir performans hâline getirir. Lennon, bu felsefeyi alır ve onu tüm insanlığa seslenen bir şarkıya dönüştürür. Bu, bir sanatçı ile kitlesi arasındaki en saf, en verimli aşkın meyvesidir. Lennon'ın pişmanlıkla bahsettiği o “bencil ve maço” tavrın aksine şarkı, Ono'suz düşünülemez. Tıpkı bir tablodaki iki rengin birleşerek üçüncü, daha muhteşem bir renk yaratması gibi...
Bir “Teselli İlahisi”nin doğuşu
Lennon, daha önceki eseri “Working Class Hero”de olduğu gibi sert, yüzleştirici bir dil kullanabilirdi. Ama o, stratejisini değiştirdi. Amacı, politik mesajını “biraz balla sunmaktı.” Bu, devrimi bir sokak barikatından, herkesin oturma odasına taşıma kararıydı. Şarkı, bir “ticari Truva atı” gibi, ana akım radyoların kapılarından, insanların kulaklarına, oradan da kalplerine sızdı. Phil Spector'ın, o meşhur “Ses Duvarı”nı bu kez dizginleyerek yarattığı “daha az dağınık, daha iç gözlemsel” düzenleme, bu sızmanın mükemmel zeminini hazırladı. Piyanonun çift izlenmesiyle (double-tracked) oluşan o puslu, rüya gibi koro efekti sözlerin keskin kenarlarını yumuşattı. Dinleyici, kendini bir eleştirinin ortasında değil; bir meditasyonun, bir içsel yolculuğun tam kalbinde buldu. Şarkının lirik yapısı, bir ütopya manifestosunun üç büyük sütunu üzerine kuruludur:
“Cennet yok, cehennem yok...”
Bu, özgürleştirici bir tekliftir. Dinî dogmaların yarattığı korku ve bölünmüşlükten arınmış, sadece insani değerlerle var olan bir dünya. Lennon'ın ifadesiyle, “pozitif dua”nın, yani mezhepsel çatışmalardan uzak bir inancın kapısını aralar.
“Ülkelerin olmadığını hayal et...”
1971'in Vietnam Savaşı ile çalkalanan dünyasında, bu dize, bir isyandan çok bir yakarıştır. Sınırların, bayrakların, uğruna ölünen ve öldürülen soyut fikirlerin olmadığı, insanlığın tek bir çatı altında toplandığı bir dünya. İronik olan, bu sözlerin, bugün Birleşmiş Milletler'in Uluslararası Barış Günü'nde çalınarak ulusların en üst kurumu tarafından ulus-üstü bir ideal olarak benimsenmesidir.
“Mülkiyet olmadığını hayal et...”
Bu, belki de en radikal olanıdır. Açgözlülük ve açlığın olmadığı, paylaşımın hüküm sürdüğü bir dünyanın kapısını çalar. Ve bu anti-kapitalist mesaj, tarihin en çok satan, en ticari şarkılarından biri aracılığıyla dünyaya yayılır. Bu, sistemin tam da kalbinden, sistem eleştirisinin yükselişidir.
Bir marşın kanonlaşması
“Imagine”, bir hit olmanın çok ötesine geçerek, kolektif bilincimizin bir parçası, bir “kültürel çerçeve” haline geldi. New York Central Park'taki Strawberry Fields anıtında, yere mermere kazınmış tek kelime “IMAGINE”dır. Bu, bir mezar taşı yazısı değil, yaşayan bir vasiyettir. 11 Eylül sonrasındaki korku ve keder dolu günlerde, Olimpiyatların açılış törenlerinde, Times Meydanı'nda yeni bir yılı karşılarken çalınan bu şarkı, artık bireysel bir sanat eseri olmaktan çıkmış, insanlığın ortak bir sembolü olmuştur.
Bu benimseme süreci, şarkının inanılmaz bir esnekliğe sahip olduğunu gösterir. Onu seslendiren her sanatçı, kendi ruhunun rengini katar. Eva Cassidy'nin yorumu, naif ve dokunaklı bir güveni yansıtırken, A Perfect Circle'ın minör tondaki, ürpertici cover'ı, şarkıyı alaycı ve karanlık bir distopyaya dönüştürür. Bu yorum, şarkının felsefi derinliğinin bir kanıtıdır; bir fikrin, ancak karşıtını da doğurabilecek kadar güçlü olduğunda gerçek bir “efsane” statüsüne erişebileceğini gösterir. Şarkı hem umudun hem de umutsuzluğun aynası olabilir.
Sonsuz bir “Belki”nin şarkısı
Peki, "Imagine" bize 54 yıl sonra ne anlatıyor? Belki de en güzel cevabı, şarkının kendisi veriyor: “Belki bir hayalci olduğumu söyleyeceksiniz / Ama yalnız değilim.”
John Lennon ve Yoko Ono'nun birlikte inşa ettiği bu kırılgan şato, yalnızca tuğla ve harcından değil, “belki”lerden örülmüştür. Müziğin yarattığı o sarsılmaz harmonik istikrar, sözlerin sunduğu o devrimci “olumsuzlamaların” üzerine kuruludur. Bu, bir çelişki değil, bir dengedir. Tıpkı bir aşk ilişkisinde olduğu gibi: Güvenli bir liman (piyano, melodi), ancak o zaman sizi uçurumların kenarında yürümeye (radikal fikirler) cesaret edebilirsiniz.
"Imagine", bir sonuç şarkısı değil, bir başlangıç şarkısıdır. Nihai barışın ve birliğin değil, o yola çıkma cesaretinin şarkısı. Lennon'ın dediği gibi, onu “barış için bir reklam kampanyası” olarak görüyordu. Ve bu kampanya, hiç bitmedi. Her kuşak, bu şarkıda kendi özlemini, kendi "belki"sini buluyor. O, bize cevapları dayatmıyor; sadece, içinizdeki o en saf, en çocuksu, en romantik “Neden olmasın?” sorusunu tetikliyor.
Dünya, özellikle 7 Ekim 2023’ten beri süregelen İsrail vahşetiyle o ütopyadan çok uzakta görünse de her piyanonun başına geçip bu notalara dokunan birinin, her dudaklarından bu sözleri dökülen birinin çıkacağını bilmek, başlı başına bir umut sebebidir. Çünkü “Imagine”, bir şarkı olmanın ötesinde, insan ruhunun sönmeyen bir ışığıdır; karanlığa inat, her daim yeniden hayal etme, yeniden başlama, yeniden âşık olma gücümüzün, ebedî ve naif bir ilanıdır.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.