26 Mayıs 2025

Hassasiyetlere kapatılan göz: Topal Şükran’ın Maceraları

“Farkındalık” adı altında engelli bireylerin ve kadınların varoluş mücadelesi nasıl yok sayılabilir? Hassas yaklaşılması gereken konulara dikkat çekmeye çalışılırken anlatım nasıl kurulmalı veya kurulmamalı? Gelin, Onur Ünlü’nün 2019 yapımı “Topal Şükran’ın Maceraları” adlı filmine bu gözle bakalım.

Bazen bazı şeyleri yapmamak lazım: Konuşmamak lazım, şarkı söylememek lazım, şiir okumamak veya yazmamak lazım, kitap yazmaya çalışmamak lazım, hele bazen film yapmamak, senaryo yazmamak lazım.

2019 yılı yapımı yönetmenliğini Onur Ünlü’nün üstlendiği “Topal Şükran’ın Maceraları” filmi giriş, gelişme ve sonuç olmadan, diyalogsuz sinema normlarına aykırı yapılmış bir film. Yönetmen Onur Ünlü daha önce yapmış olduğu filmlerde olduğu gibi kendi sinemasını (dayatmaya) sunmaya çalışmış. İlk defa diyalogsuz bir film yapılmış gibi gözükse de dünyada bunun birçok örneği mevcut. Ülkemizde bir ilk denebilir. Daha önce bilhassa 90’lı yıllarda “sanat filmleri” adı altında çok az diyalog içeren veya halkın anlamayacağı konuşmalar içeren filmler yapılmış. Bunun en iyi örneklerinden bir tanesi çok iyi bir tiyatrocu Ferhan Şensoy ile muhteşem bir şarkıcı olan Sezen Aksu’nun oynadığı, yönetmen koltuğunda Yavuz Özkan’ın oturduğu 1990 yapımı “Büyük Yalnızlık” isimli filmdir. Filmi defalarca izleseniz dahi (ki bunu başarabilmek çok zor) konu ve olay örgüsünü anlamak için başka bir kafaya sahip olmak gerekiyor.

Diyalogsuz veya çok az diyaloglu filmler arasında 2013 tarihinde yönetmenliğini Kim Ki-duk’un üstlendiği Kore yapımı “Moebius” …

Yine 2007 yapımı yönetmenliğini José Luis Guerín’ın yaptığı “Sylvia Şehrinde”… Bu filmde sadece 8 dakikalık bir diyalog vardır.

Bir zamanlar çok ses getiren bir film olan Jean-Jacques Annaud’un yönetttiği 1988 yapımı “Ayı” filmi de diyalogsuz filmler arasında yer alıyor.

Fakat Onur Ünlü hem diyalogsuz, sadece jest mimiklerle oyunculuk isterken sinemanın doğasına aykırı bir biçimde giriş gelişme ve sonuç olmadan biraz “Bu benim sinemam. İsteyen beğenir, istemeyen beğenmez” diyerek “Topal Şükran’ın Maceraları”nı çekmiş. Filmde şiddete maruz kalan kadınlar ve erkeklerin kompleksleri ön planda tutuluyor. Ayrıca film içinde gerekli olup olmadığı belirsiz, kadını erkekten daha aşağı gösteren ve sadece erkek gözüyle aktarılan sevişme sahneleri gibi “farklılık” adı altında kimin beğendiğini bilmediğim sahneler var.

Hassasiyetleri göz ardı eden sahneler

Hikâye şöyle: Şükran küçükken bir kelebeğin arkasından koşuyor kulağında kulaklıkla ve bir kaza geçiriyor bu koşma esnasında. Ardından da adı artık “Topal Şükran” oluyor. Bu kazada annesinin ölümüne sebebiyet veriyor ve sakat kalıyor. Önce babasından, evlendikten sonra da eşinden dayak yiyor. Ancak çok garip, bu sahnelerde yönetmen mizahi bir yorum katıyor. Bir kadının dayak yemesi ve buna engelli bir birey ile mizah katılması, kabul edilebilecek bir yorum değil elbette.

Şimdi gelelim, bizim niye bu filmi anlatmaya çalıştığımıza.

Engelli bireylerin evlerinden çıkarak sanata, spora yönlenmeleri toplum içinde var olmaları için uğraş verirken, bunu yapmanın en kolay ve doğru yolu sinema, dizi, televizyon programları ile mümkün. Geçmişte bilhassa sinema ve dizi sektöründe dünyada ve ülkemizde engelli bireyler ne yazık ki doğru şeklide anlatılamadı. Hep kötülük yapan, laf taşıyan veya aciz durumda kalan kambur, topal engelli bireyler olarak gösterildi. Yardıma muhtaç özel bireyler, dalga geçilerek sinema sahnesinde yer aldı. Son yıllarda bunu kırmak için çaba sarf edilirken, yapılan televizyon programları, sinemada daha farklı bir bakış açısı, umut veren, yapabileceklerini gösteren yapımlarla engelli bireylerin gelişimine olumlu katkılar yapmaya çalışıldı.

Ancak 2019 yılında belki sinematografik açıdan güzel bir anlatıma sahip olsa da -hatta Demet Evgar’ın çok iyi bir oyunculuk sergilediğini görsek de- ne yazık ki engelli bir bireyin sinema sahnesinde bu şekilde yer alması bu zamana kadar yapılan tüm olumlu işlerin üzerini örtecektir. Topal Şükran ne yazık ki bu filmde aciz, cinsel kimliğini her zaman değiştirebilen, engelli olduğu için, kendini beğendirmek için ödünler veren bir karakter olarak sunuluyor. Böylelikle hem bir kadın hem de engelli bir birey aşağılanmış oluyor.

Bu filmin hangi niyetle yapıldığını bilmiyorum ama ne olursa olsun bir engelli birey tarafından seyredildiğinde onu üzüntüye sevk edecektir. Biz engelli bireylere umut olacak, onları cesaretlendirecek filmler yapmak zorundayız. Çünkü engelli bireyler, isterlerse dünyayı değiştirebilirler.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...