10 Kasım 2025

Fotoğrafın hikâyesi: Kurtuluş Abidesi

Yazı dizimizin bu durağında Nazım Hikmet’in dizelerine ilham veren, Etem Tem imzalı Kurtuluş Abidesi isimli fotoğrafın izini süreceğiz.

Tarih 25 Ağustos 1922’yi gösterdiğinde Türk ordusu yaklaşık bir yıl süren gizli hazırlıklarını tamamlamış, Afyonkarahisar’da Yunan işgal kuvvetlerine karşı taarruz için artık saatleri sayıyordu. Bir ulusun kaderi şimdi kahraman Türk evlatlarına ve hiçbir cephede yenilgiye uğratılamayan bir komutana emanetti:

Mustafa Kemal Paşa

Mustafa Kemal Paşa, bir gün sonra gerçekleşecek Büyük Taarruz’u bizzat yönetmek üzere kendi komutasındaki Başkomutanlık Karargâhı’nı ve İsmet Paşa komutasındaki Batı Cephesi Karargâhı’nı büyük bir gizlilikle Akşehir’den cepheye en yakın güvenli bölge olan Afyon’un güneybatısındaki Şuhut kasabasına nakledilmesini emretmişti. Mustafa Kemal Paşa’nın çadırı ise taarruzun başlayacağı Kocatepe’nin güneybatısında bulunan Çadırlı Ordugâh denilen mevkide kuruldu. Paşa son kontrollerini yaparak, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile taarruzun detaylarını bu çadırda planladı.

Taarruzun gizlilik içerisinde bir baskın hareketi olması büyük önem taşıyordu. Düşman hattı diğer bölgelerden savunma desteğini kazanamadan tek saldırıda bozguna uğratılmalıydı. Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey’e (Orbay) bir telgraf çekerek sabaha karşı taarruza başlayacağını kesin olarak bildirdikten sonra, bölgenin tüm haberleşme ve ulaşım irtibatının kesilmesini emretti. Türk askerleri, 25 Ağustos’u 26 Ağustos’a bağlayan gece Yunan savunma hatlarına en yakın mesafelere konuşlandırılmış, hazır vaziyette bekliyordu. Bu mesafe o kadar yakındı ki bazı yerlerde 400 metreye kadar düşmüştü. Süvari Kolordusu ise Ahır Dağları üzerindeki gizli geçitleri kullanarak Yunan hatlarının gerisine sızmayı başarmıştı. Kahraman Türk askeri Mustafa Kemal Paşa’dan gelecek emri bekliyordu: “İleri!”

Sabah saat 05.30 sularında Afyonkarahisar cephesinde yoğun ve devasa top ateşiyle başlayan taarruz Yunan kuvvetlerini büyük ölçüde tahrip etti. Aylardır süren sessizliğin böyle aniden bozulması Yunan birliklerinde büyük bir şok etkisi yarattı. Türk piyadeleri ve süvari desteği “aşılmaz” denilen Yunan mevzilerine doğru hareket başlattı. Taarruzun ilk hedefi ve kilit noktası olan Tınaztepe, süngü hücumu ve insanüstü bir irade ile sabah 6.00 sularında Türk birlikleri tarafından ele geçirildi. Günün ilerleyen saatlerinde ise Büyük Kaleciktepe’den Çiğiltepe’ye kadar uzanan 15 kilometrelik geniş bir cephede birinci hat mevzilerinin ele geçirilmesi amaçlanmıştı. Kocatepe’de başlattığı taarruzu düşünceli bir şekilde takip eden Mustafa Kemal Paşa’yı ise Kurtuluş Savaşı’nın görsel belgelerini tarihin satır aralarına ekleyerek Türk tarihine büyük katkıda bulunan bir Türk subayı takip ediyordu:

Etem Tem

Mustafa Kemal Paşa’yı Kocatepe sırtlarındaki kayalıkların arasında gezindiği sırada takibine alan Etem Tem, yıllar sonra verdiği bir röportajda Alman üretimi olan Reflex ICA model fotoğraf makinesiyle kendi imzasını taşıyan Kurtuluş Abidesi fotoğrafını nasıl çektiğini kendi sözleriyle şöyle anlatacaktı:

“O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu… Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı… Hemen objektifimi çevirdim, âdeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11’di… O gün 7×11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Birkaç tane 10×15 cam… Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma koymamıştı…”

26 Ağustos şafağında başlayan Büyük Taarruz, büyük bir hızla ilerledi. 27 Ağustos sabahı Türk birlikleri Afyonkarahisar merkezine girerek şehirdeki Yunan işgaline son verdi. Başkomutanlık ve Batı Cephesi Komutanlığı karargahları, hızla ilerleyen ordunun sevkini ve idaresini kolaylaştırmak için Afyonkarahisar’a taşındı. Türk ordusunun öncelikli hedefi Yunan hattının yarılması değil, tümüyle imha edilmesiydi. 28 ve 29 Ağustos‘ta 5. Süvari Kolordusu düşman hattının gerisine sızma harekatını tamamlayarak Yunan ordusunun geri çekilme ve ikmal yollarını kesmeye başladı. Taarruzun kırılma noktası ise 30 Ağustos günü yaşandı. Dumlupınar yakınlarında, Yunan ordusunun ana kuvvetleri ile Türk ordusu arasında Başkomutanlık Meydan Muharebesi (Dumlupınar Meydan Muharebesi) gerçekleşti. Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat yönettiği bu muharebede, Yunan ordusunun büyük bir kısmı imha edildi veya esir alındı. Savaşın kazanılmasının ardından Mustafa Kemal Paşa tarihe geçecek emri verdi:

“Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”

Mustafa Kemal Paşa’nın bu emri üzerine harekete geçen Türk ordusu, Batı Anadolu’da kalan ve dağılarak geri çekilen Yunan birliklerini hızla takip etmeye başladı. 2 Eylül’de Uşak’a gelen Etem Tem, fotoğrafların yıkanmasını ve basımlarını Mustafa Kemal Paşa’ya sunmasını ise şu sözlerle anlatır:

“2 Eylül’de Uşak’a girdik. Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde birkaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar. Berberi tıraş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı. Bir aralık odayı işaret etti, ‘A be…  Bu bir başkumandan odasına yakışmaz’ dedi. Salih (Bozok) odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti, çok güzel, dedi.”

9 Eylül gününe tanıklık eden Etem Tem, o gün yaşadıklarını yıllar sonra; “9 Eylül’dü… Kadifekale’ye çıkmıştık. Zaman güneş batımına yakındı. Deniz pırıl pırıldı… Şehir ayaklar altındaydı… Körfezde bazı vapurlar vardı… Dumanlıydı vapurlar… Bir rapor geldi. Süvarilerimiz İzmir’e girmişti… ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri…’ emri yerine getirilmişti. İzmir bizimdi yine…” sözleriyle tarif eder.

Sonra…

“Sonra mı? Ha, evet… Sonra otomobillerle şehre girdik. İlk işim bir fotoğrafçı bulmak oldu. Kocatepe’de çektiğim sekiz on rulo filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık… Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi, içeri girdiğimizi görünce ‘fotoğraflarınız bir harika!’ diye bağırdı. Baktım fotoğraflar daha yaş yaştı… Doya doya baktım… Hakikaten birer harikaydı… Taa Uşak’tan İzmir’e kadar bu anı bekliyordum. Fotoğrafların kuruyup, hazır olması için bir gün daha lazımdı. Ertesi günü gelip almak üzere karargâha, Bornova’ya döndük.”

Fakat bir gün sonra küller ve umutların birbirine karıştığı, dört gün süren Büyük İzmir Yangını başlayacaktı:

“Ertesi sabah (13 Eylül 1922) otomobille indik İzmir’e… Millet yollara dökülmüştü… Bayram vardı… ‘Biraz sonra Mustafa Kemal gelecek’ dedik… Görmeliydiniz o anı… İzmir yanıyordu… Ne dost ne düşman belliydi… Cayır cayır yanıyordu İzmir… Fotoğrafçı dükkânının olduğu yere güçlükle varabildik. Fakat ne görelim? Dükkân yanmıştı… Uşak’ta o ahır bozması yerde yıkayabildiğim birkaç film kalmıştı elimde… Ötekilerin hepsi fotoğrafçı dükkânıyla birlikte yandı kül oldu…”

Kurtuluş Abidesi

Etem Tem, Millî Mücadele'nin ilk yıllarında Mustafa Kemal Paşa'nın yanında fotoğraf makinesi bulunan tek yedek subaydı. Savaştan sonra yine Mustafa Kemal Paşa'nın özel fotoğrafçılığını yapmaya devam etti. 1921 yılından Mustafa Kemal Atatürk'ün öldüğü 10 Kasım 1938'e kadar tarih ve konum bilgisine sahip 700'e yakın fotoğraf ve toplam 800 metre uzunluğunda sinema filmi çekti. Hafızalarda en çok yer edinen fotoğrafı Kurtuluş Abidesi’ni gören Nazım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı’nda Mustafa Kemal Paşa’yı tasvir ederken şu satırları kaleme almıştı:

…Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı

Kaynakça

Prof. Dr. Tülay Âlim Baran. “Tarihe Tanıklık Eden Bir Objektiften Kurtuluş Savaşı: Etem Tem’in Hatıraları”. Yeditepe Üniversitesi Yayınevi, 2020.

Fikret Oytam. “Etem Tem Röportajı”. Ulus Gazetesi, 1960.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...