07 Kasım 2025

Antik ve modern çağ, GEM’de buluşuyor

Mısır’ın kadim topraklarında, piramitlerin gölgesinde yükselen dev yapı -Büyük Mısır Müzesi (GEM)- bir yandan binlerce yıllık uygarlığı onurlandırırken, diğer yandan modern Mısır’ın kültür ve turizm vizyonuna da ışık tutuyor.

Yaklaşık 20 yılı aşkın bir sürecin sonunda, Mısır’ın başkenti Kahire yakınlarında, Giza Pramitleri’nin hemen yanı başında hizmete giren Büyük Mısır Müzesi (GEM), tek bir uygarlığa adanmış “dünyanın en büyük arkeoloji müzesi” unvanını alıyor.

Proje tutarı, haberlerde yer aldığı üzere 862 milyon euro olarak ifade edilmiş olsa da uluslararası kaynaklar 1 milyar dolara yakın bir yatırım olduğunu belirtiyor. Bu dev proje hem Antik Mısır’ın binlerce yıllık mirasını gün yüzüne çıkarıyor hem de mimarisiyle, sergileme biçimiyle ve turizm arzusu ile modern Mısır’ın kendini bir kültür merkezi olarak yeniden tanımlama çabasını yansıtıyor.

Müzenin binası özel: Cam ve taş cephesinde piramitlerden ilham alan üçgen motifler, çatı eğimiyle piramit tepeleriyle hizalanıyor. İçeri girince sizi devasa bir merdiven ve antik heykellerle donatılmış altı katlı galeri sistemi karşılıyor. Öte yandan da bu yeni bina sizi dışarıda piramitlerin manzarasıyla buluşturuyor. Bu açıdan GEM yalnız bir müze olmaktan çıkıyor; ziyaretçiyi mekânla, zamanla ve uygarlıkla bütünleştiren bir deneyim alanı oluveriyor.

Tutankhamun’dan Ramses’e, herkes bir arada

GEM’in en konuşulan özelliklerinden biri, saga gibi bir hikâye anlatıyor olması: Antik Mısır uygarlığından günümüze uzanan arkeolojik eserlerin devasa bir arşivi, böylelikle tek çatı altında buluşuyor. Kaynaklara göre koleksiyon büyüklüğü “50 bin eser” olarak da geçerken, bazı kaynaklarda “100 binin üzerinde artefakt” olarak belirtiliyor.

Özellikle dikkat çeken kısım: Tutankhamun’un mezar hazineleri. Bu efsane genç firavunun mezarından çıkarılan yaklaşık 5.900 eser ilk kez eksiksiz bir şekilde sergileniyor. Ayrıca dev bir granit heykel olarak II. Ramses ziyaretçileri karşılıyor. Kraliçe Hetheperes’in (yani Keops’un annesinin) koleksiyonu, Khufu’nun gemisi de müzenin farklı alanlarında konuklarını ağırlamayı bekliyor.

Sergilemede yalnızca eserleri alelade dizmedikleri apaçık. Küratörlerin, arkeologların, tarihçilerin ve sanat yönetmenlerinin titiz çalıştıkları belli. Burada eserler, mekân ve zaman duygusuyla kurguya dâhil edildiği görülüyor. Buradaki tüm galeri alanları, kronolojik olarak tarih öncesi dönemden Roma dönemine kadar uzanıyor. İçindeki eserler de tematik olarak büyük başlıklar altında düzenlenmiş durumda (“Krallık”, “Toplum”, “İnanç” gibi). Bu sayede ziyaretçiler hem antik eserleri görüyor hem de uygarlığın derinliklerini hissediyor.

Bir başka önemli detay da şu ki: Müze alanı yalnızca sergi salonlarından ibaret değil. 490 bin metrekarelik alanda bir konferans merkezi, kütüphane, çocuk müzesi, mağaza ve restoran gibi yan birimler de bulunuyor. Bu da GEM’i sadece tarih severlerin uğrağı olmaktan çıkarıp bir kültür buluşma noktası hâline getiriyor.

Turizm, ekonomi ve gelecek…

GEM yalnızca bir kültürel yatırım değil; aynı zamanda Mısır turizm stratejisinin mihenk taşı olarak görülüyor. Kaynaklar, müzenin yılda “5 milyon ziyaretçi” çekmesinin beklendiğini söylüyor. (Bazı kaynaklar bu rakamın 7 milyon olabileceğini belirtmiş.) Bu, 2024 yılında Louvre Müzesi’nin 8,7 milyon, British Museum’nun 6,5 milyon ziyaretçi aldığı karşılaştırıldığında oldukça iddialı.

Mısır; 2024’de 15,7 milyon turist ağırlamış, GEM ile bu sayıyı 2030’a kadar 30 milyon civarına çıkarmayı hedefliyor.  Ancak büyük hedeflerin yanında zorluklar da var: Öncelikle projenin çok uzun sürdüğünü ve büyük meblağlara mal olduğunu unutmamak gerekiyor. Zira inşasına ta 2005 yılında Hüsnü Mübarek’in cumhurbaşkanlığı döneminde Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı tarafından başlanmıştı. Ancak 20 yılda Belçikalı inşaat şirketi Besix ile Mısırlı Orascom Construction’un ortak girişimiyle teslim edilebildi. Tabii bu gecikmede yaşanan siyasi çalkantıların (örneğin 2011 Arap Baharı, İsrail’in Gazze’ye olan saldırıları), küresel salgının (COVID-19) ve bölgesel güvenlik risklerinin payı büyüktü. Bu uzun süreli aksaklıklar da elbette mali yükü arttırıyor, kâr olgusunu ortadan kaldırıyordu. Müzenin sadece inşası ve işletmesi için 1 milyar dolar harcanırken bunun 800 milyon doları Japonya’dan alınan iki ayrı krediyle, geri kalanı da Mısır hükûmetinin katkıları, özel bağışlar ve ortaklıklarla finanse edilmişti.

Bu mali yükü düşündüğümüzde müzenin bu kadar büyük yatırımı karşılayabilmesi için sadece giriş ücretleri yeterli olmayacaktır; souvenir satışları, etkinlikler, restoran/kafe gelirleri gibi yan gelir kaynaklarının da devreye girmesi gerekecek büyük ihtimalle. Zaten sadece gezi için bile giriş ücretleri çoktan duyurulmuştu: 1.450 Mısır poundu, yani 1.290 Türk lirası.

Bu noktada GEM hem memleket içi turistler hem de dünya çapında kültür turizmi açısından bir cazibe merkezi olmaya aday. Ziyaretin zamanlaması, önceden rezervasyon gerekliliği ve yoğunluk yönetimi açısından planlama yapılması öneriliyor. Müze her gün 09.00’dan 18.00’e kadar açık olacak…

Geçmişin yeniden doğuşuna şahit olmak

Büyük Mısır Müzesi, yalnızca eski bir uygarlığın kalıntılarını sergileyen bir yapı değil; insanlığın belleğini yeniden şekillendiren bir kültür anıtı. Burada, taşlara kazınmış hikâyelerle modern cam yüzeyler yan yana duruyor. Tutankhamun’un maskesi, Ramses’in heykeli ya da sıradan bir tılsım taşı… Hepsi, geçmişin nefesini bugüne taşıyor.

GEM aynı zamanda Mısır’ın dünyaya verdiği güçlü bir mesajı taşıyor: “Biz sadece tarihimizin mirasçıları değil, onun yaşayan devamıyız.” Evet, Antik Mısır’ın büyüleyici mirası burada, piramitlerin gölgesinde yeniden canlanıyor. Kahire’nin kalbinde yükselen bu dev yapı, zamanı aşan bir hikâyenin yeni bölümü gibi. Yolu Mısır’a düşen herkes için artık sadece bir müze değil, tarihle kurulan duygusal bir bağ noktası var.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...