
Fikir hürriyeti
Yaşar Nabi Nayır, 26 Ekim 1955’te Tercüman’daki köşe yazısında yasakların toplumu nasıl etkilediğinden, özellikle de fikir hürriyetinin neden önemli olduğundan bahsediyordu.
Sayım günü akşam saat dörtten sonra odamın penceresinden sokağı seyrediyorum. Sokağın alışılmamış ıssızlığına karşı bütün pencereler salkım salkım insan dolu. Bütün yüzlerde belli bir sabırsızlık ifadesi. Sokaktan geçen kedileri, köpekleri ilk defa görüyorlarmış gibi merakla seyredenler var. Pencereden pencereye konuşan kadınlar görülüyor.
Birden top patladı. Oruç bozarcasına bir telaştır başladı. Hepsi de sokak kapısının eşiğinde mi beklemiş ne, bir sürü çocuk hep bir ağızdan çığrışarak sokağa fırladı. Bir sevinç, bir kıyamet! Beş dakika geçmeden sokaklar insan almıyordu.
Ne olmuştu sanki? Topu topu bir güncük sokağa çıkamamıştık. Hâlbuki pazarın kalabalığından çelinerek tatil gününü evinde geçirenlerimiz az mıdır? Şu hâlde bir günlük sokağa çıkma yasağı o kadar büyük bir mahrumiyet olmamak gerekti. Öyle ama, işte şu yasak sözü yok mu, işin içine o karıştı mı her şey değişiveriyor. Halkın, yasak olan şeylere karşı duyduğu hususi alaka da bunu göstermez mi? Amerika bile, içki yasağının memlekette içli sarfiyatını artırdığını itiraf ederek sonunda bu kararından vazgeçmemiş miydi? Ailelerin, okulların, baskısı ve yasağı olmasa birçok kimseler içliye de sigaraya da alışmazlardı, diyeceğim geliyor. İnsanlar hürriyetlerine öylesine düşkündürler ki yapılmaması istenilen şeylere daha çok can atarlar.
Fikir hürriyeti de öyle değil midir? Düşündüklerini söylemek insanoğlu için ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaçtır. Onu zorla susturdunuz mu, içindekini söyleme ihtiyacı daha çok artar. Gazete ile, radyo ile söyleyemezse önüne gelene söyler, hem de sözlerine beş kat zehir katarak söyler. Kitleler bir hamurdur, hürriyetsizlik onu içinden bir maya gibi kabartır. Söz hürriyeti en tehlikeli fikirleri bile tehlikesiz hâle sokarken fikir yasakları en masum düşünceleri bile tehlikeli kılabilir. Bütün yıkılmış diktatörlüklerin tarihi bize bunu ispat eder.
Fikir yasağı bir şartla devam edebilir. Sovyet Rusya’daki gibi devletin elindeki bütün kuvvetleri polisin emrinde kullanmak, muazzam bir casus şebekesiyle halkı yıldırmakla. Ama böyle memleketlerde dahi iş başında bulunanlara, devrilmek korkusu ile rahat bir uyku nasip olmaz.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.