13 Ağustos 2025

Zengezur Koridoru’nun açılması ne anlama geliyor?

Washington’da imzalanan Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasını konusunda uzman isimlerin rehberliğinde değerlendirdik. Zengezur Koridoru’nun açılması bölgede neleri değiştirecek?

Azerbaycan ve Ermenistan, 8 Ağustos 2025’te ABD’nin başkenti Washington’da kapsamlı bir barış anlaşması imzaladı. Anlaşma 11 Ağustos’ta kamuoyuyla paylaşıldı. Beyaz Saray’da yapılan törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, sınırların tanınması, karşılıklı toprak iddialarının sonlandırılması ve diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi konusunda mutabakata vardı. Anlaşma, savaş esirlerinin iadesi, ekonomik iş birliği projelerinin başlatılması ve güvenlik garantilerini de içeriyor. Törene ev sahipliği yapan ABD Başkanı, bu süreci “Güney Kafkasya’da yeni bir barış dönemi” olarak nitelendirdi.

“ABD, Rusya’nın ‘arka bahçesine’ girdi”

Beyaz Saray’da gerçekleştirilen törenin 30 yılı aşkın süredir çözülemeyen sorunlarda mutabakata varılması açısından bir “dönüm noktası” olarak tarihe geçtiğini belirten Kafkas Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halit Hamzaoğlu, anlaşmada yer alan Zengezur Koridoru’nun 99 yıllığına ABD’li bir şirkete kiralanmasına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Koridor, öncelikle Azerbaycan için Nahçivan’la kara bağlantısı olması açısından oldukça önem taşıyor. ABD’nin Zengezur’a ilgisi özellikle Çin’le yürüttüğü ‘koridor savaşları’ açısından da kıymetli. Güney Kafkasya jeoekonomik hattı Washington ve Pekin arasındaki küresel ticaret rekabetinin bir parçası hâline geliyor. Diğer taraftan ABD, Rusya’nın ‘arka bahçesi’ sayılabilecek bölgeye çok güçlü bir giriş yapmış oluyor. Bu giriş kuşkusuz 90’lı yıllardaki denklemden daha kapsamlı ve etkin. Bu noktada Trump hem Çin’in ekonomik genişlemesini hem de Rusya’nın jeostratejik gücünü sınırlandırıyor. Ayrıca İran tam anlamıyla çevrelenmiş oluyor. Dolayısıyla ABD’nin Zengezur’a olan ilgisi ticari, jeopolitik ve güvenlik boyutlarıyla çok kapsamlı bir projeksiyonları ihtiva ediyor.”

“Azerbaycan-Rusya gerginliği fırsat yarattı”

Paşinyan’ın Rusya'nın bu güzergahı kontrol etmesini istemediğini dile getiren Hamzaoğlu, “Bu güzergâhı kimin kontrol edeceği önemli değildi. Paşinyan için önemli olan Rusya'nın kontrol etmemesiydi. Bu durumda Trump bu stratejik fırsattan yararlanmış oldu. Aynı zamanda Azerbaycan ve Rusya arasındaki gerginliğin meydana getirdiği atmosfer de Trump’ın daha somut adımlar atması için fırsat yarattı. Süper güç niteliklerini büyük ölçüde sürdüren ABD’nin bölgedeki varlığını bir savunma şirketi aracılığıyla güçlendirmesi yeni bir gelişme. Bu gelişmenin bölgesel parametreleri hangi düzeyde etkileyeceği ise merak konusu” dedi.

“Türkiye açısından bakıldığında, Zengezur Koridoru Kafkasya ve Orta Asya’yla siyasi, ticari ve kültürel ilişkilerin daha da geliştirilmesi için büyük bir önem taşıyor” diyen Hamzaoğlu, şunları kaydetti:

“Karabağ zaferinde Türkiye’nin oynadığı belirleyici rol kuşkusuz Zengezur Koridoru’na ilişkin beklentileri artırdı. Bu bağlamda Ankara ve Bakü arasında güçlü bir stratejik ortaklığın var olması, bölgenin geleceğinin şekillenmesinde Türkiye’nin rolünün pekişmesine zemin hazırlıyor. Ayrıca Paşinyan yönetiminin Batı’ya çıkışı Türkiye üzerinden mümkün. Bu durum Türkiye’nin süreçteki belirleyiciliğini teyit ediyor.”

“Türkiye’yi Türk dünyasına bağlayacak”

Ermeni ayrılıkçıların 1991’deki ilk saldırılarından Azerbaycan zaferiyle sonlanan 44 Gün Savaşı’na kadar Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki tüm çatışmaları yerinde takip eden Milliyet gazetesi köşe yazarı Emin Tunca Bengin, Zengezur Koridoru’nun önemini şu sözlerle vurguladı:

“Türkiye ve can Azerbaycan'ın komşu olmasını sağlayacak bir koridor burası. Azerbaycan'a bağlı Nahçıvan bölgesi zaten bu nitelikteydi ama Bakü’yle direkt bir karayolu bağlantısı yoktu. Dolayısıyla burası Avrupa’dan başlayıp Asya’nın derinliklerine kadar kesintisiz gidecek bir ulaştırma koridorunun önemli bir ayağı olacak. Türkiye’yi Kafkaslar üzerinden, Hazar üzerinden sadece Orta Asya’ya değil, direkt olarak Türk dünyasına bağlayacak. Türk dünyasını da Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak.”

“Bu rota, Orta Asya ve Avrupa arasında yeni bir bağlantı hattı sunarak, lojistik, ticaret ve enerji akışlarında Türkiye'yi kritik transit ülke hâline getirecek” diyen Bengin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zengezur Koridoru’na sadece bir ‘enerji hattı’, ‘ekonomik kalkınma yolu’ olarak bakmamak lazım. Bu yeni dünya düzeninin yeni siyasi aktörlerin etkinliğinin arttığını, dengelerin değiştiğini de gösteriyor aynı zamanda. Bu da adım adım gelen bir çabanın sonucu. Dolayısıyla isminin ne olduğunun da bir önemi yok. Bu, bir milletin uzun yıllar sonra oluşan ‘kavuşma yolu’ aslında.”

“Putin’in politikası iflasa uğradı”

Azerbaycan Devlet Güvenlik Hizmeti’nin eski Daire Başkanı Emekli Yarbay İlham İsmayıl ise ABD’de imzalanan barış anlaşmasının Moskova’nın bir kaybı olduğunun altını çizerek şunları aktardı:

“Rusya’nın eski Sovyet Cumhuriyetleri üzerindeki nüfuzu hızla daralıyor. Baltık ülkelerini çok daha önce yitiren Moskova, Gürcistan’la bir savaş yaşadı, üç yılı aşkın süredir Ukrayna’ya karşı geniş çaplı bir savaş sürdürüyor. Moldova’yla gergin ve soğuk olan ilişkiler ise her an sıcak çatışmaya dönüşebilir. Son iki-üç yılda ise 240 yıl önce adım attığı Güney Kafkasya’yı kademeli olarak kaybediyor. Putin’in stratejisi çöktü. Rusya’nın düşman ettiği iki eski Sovyet Cumhuriyeti’ni Trump bir araya getirdi. ‘Ukrayna işini bitirelim, ardından sizinle hesaplaşacağız’ diyerek siyaset yapanın sonu da böyle olmalıydı. Artık kesin olarak söyleyebiliriz ki Washington’da yeni bir sayfa açıldı. Bu hem ABD hem de Azerbaycan ve Ermenistan açısından yeni bir dönemin başlangıcı. ABD, Güney Kafkasya’da doğrudan etki gücü elde etmiş oldu.”

“Azerbaycan dengeli politikasını sürdürmeli”

ABD’nin jeopolitik rekabette yeni bir sayfa açtığını belirten İsmayıl, Rusya ve İran’ın bu sayfanın gölgesinde kaldığını kaydetti. Rusya’nın resmî bir tepki vermese de rahatsız olduğunu dile getiren İsmayıl, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Moskova, her iki Güney Kafkasya ülkesine nasıl baskı uygulayacağına dair planlar yapıyor. Son günlerde Ukrayna topraklarında SOCAR tesisleri ve gaz depolarına yönelik İHA saldırıları, tarım ürünlerimizin Rusya’ya girişinin engellenmesi, soydaşlarımıza uygulanan baskılar ve medya ile sosyal medyada artan anti-Azerbaycan propagandası bunun açık göstergesi. Oysa Moskova, suçun bizde değil, kendisinde olduğunu görmeli. Ara bulucu rolünü yerine getiremedi, barışın tesis edilmesini istemedi. Böyle karmaşık bir tabloda Azerbaycan’ın çatışmadan uzak durması ve bugüne dek izlediği dengeli, rasyonel politikayı sürdürmesi gerekli. Azerbaycan, Beyaz Saray’da açılan beyaz sayfaya kendi tarihini altın harflerle yazacak.”

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...