22 Aralık 2025

Teröre Suriyeli göçmen engeli

Sydney’de Hanuka kutlamasına yönelik antisemitik saldırı, onlarca can aldı. Kaos anında herkes kaçarken, Suriyeli göçmen Ahmed el-Ahmed saldırgana müdahale ederek birçok hayatı kurtardı. Bu cesaret, nefretin ortasında insanlığın hâlâ mümkün olduğunu gösterdi.

“Her çağda bir kahraman yardımımıza koştu.” Bu ifade, Yahudilerin Hanuka bayramlarında en çok söylenen şarkılarından “Meşaleler Taşıyoruz” şarkısında geçer. 14 Aralık’ta Sydney sahilinde düzenlenen bir Hanuka kutlamasındaki saldırıya, aynı şarkıda olduğu gibi bir kahraman koştu: Suriye asıllı Ahmed Fethi el-Ahmed.

Hanuka Bayramı her sene Yahudiler tarafından kasım veya aralık ayında kutlanılan, iki bin yıl önce Helenlere karşı dinlerini özgürce yaşamayı sembolize eden bir bayram olarak kutlanır ve sekiz gün sürer. Sydney’in Bondi Plajı’nda Avustralyalı Yahudiler, bayramlarını kutlamak için bir araya gelmişken tüm dünyada korku ve öfke uyandıran bir saldırıyla karşı karşıya kaldılar. Doğrudan Yahudileri hedef alan bu terör saldırısının arkasında bir baba ve oğlu var.

1998 yılında Avustralya’ya göç eden 50 yaşındaki Sajid Akram ve 24 yaşındaki oğlu Naveed Akram, ellerindeki uzun namlulu silahlarla Bondi Plajı’na geldiler ve daha önce planladıkları gibi buradaki Yahudi cemaatine doğrudan ateş açmaya başladılar. Yaşları 10 ila 87 arasında değişen 15 kişi olay yerinde hayatını kaybederken 42 kişi de yaralandı. Hayatını kaybedenler arasında 41 yaşındaki Haham Eli Schangler, eşini korumaya çalışırken isabet alan 87 yaşındaki Alexander Kleytman ve kurbanlardan en genci olan 10 yaşındaki kız çocuğu Matilda dikkat çekiyor.  

Herkes kaçarken Ahmed hayatını riske attı

Bilançonun ağırlaşmasının önündeki engellerden birisi Suriye asıllı manav Ahmed el-Ahmed oldu. Olay yerinde herkes can havliyle kaçarken, Ahmed olağanüstü bir cesaret göstererek saldırganlardan birine arkadan yaklaştı ve elindeki silahı almayı başardı. Bu davranışıyla pek çok kişinin hayatını kurtarırken, diğer saldırganın da hedefi oldu. Elinden ve kolundan isabet alan Ahmed el-Ahmed, hastanede tedavisine devam ediyor. 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed’in 2006’da Suriye’nin İdlib kentinden göçtüğü ve iki çocuk babası olduğu biliniyor. İslamofobi’nin arttığı ülkelerden birisi olan Avusturalya’da, Müslüman birinin kaçmak yerine bu kahramanlığı göstermesi dünyanın pek çok yerinde takdir topladı.

Saldırıya dünyadan tepkiler

Avustralya’da yaşanan bu antisemitik terör saldırısı başta Avustralya makamları olmak üzere pek çok ülkenin tepkisiyle karşılandı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, olayları antisemitik bir saldırı olarak niteleyerek kınarken, Birleşik Krallık Kralı Charles da saldırı karşısında dehşete düştüğünü ifade ederek Avusturalya halkıyla dayanışma içinde olduğunu belirtti. Fransa, Almaya, İtalya, İspanya gibi önemli Avrupa devletleri de benzer şekilde antisemitizme karşı dayanışma içinde olmaları gerektiği mesajlarını verdiler. Aynı şekilde Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Mısır gibi Orta Doğu ülkeleri de şiddet ve aşırıcılığı reddettiklerini bir kez daha ifade ederek üzüntülerini paylaştılar.

Tepki gösteren ülkelerden birisi de İsrail oldu. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu Avusturalya’da Yahudilere karşı gerçekleşen saldırıyı kınarken, olaylardan Avustralya hükûmetini sorumlu tutarak yeni bir siyasi tartışma başlattı. İsrail yönetimine göre, Avusturalya’nın Gazze soykırımından sonra Filistin’i tanımasının, antisemitizmle bağdaştığını düşünüyor. Hatta ülkede Filistin yanlısı protestolara ve boykotlara izin verilmesinden dolayı Yahudi karşıtlığının arttığını iddia ederek saldırıdan Avusturalya makamlarını sorumlu tuttu.

Ahmed’in cesareti ödüllendirildi

Bu terör eylemine yapılan kınamaların yanında büyük bir kahramanlık gösteren Suriyeli Ahmed el-Ahmed’e de övgüler gecikmedi. ABD Başkanı Donald Trump kendisinden, “çok cesur bir adam” diyerek gösterdiği kahramanlığı onurlandırdı. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese de Ahmed’in saldırganı etkisiz hâle getirmesini “şimdiye kadar gördüğüm en cesur davranış” olarak niteledi.

Bunun yanı sıra internette hem saldırının hem de Ahmed’in cesaretinin videosunu izleyenler onun tedavisine destek olmak için bağışta bulunmaya başladı ve sadece birkaç gün içinde iki buçuk milyon dolar para toplandı.

Hükûmetten yeni adımlar bekleniyor

Avustralya hükûmeti gerçekleşen terör saldırısında pek çok kişinin tepkisinin hedefindeydi. Bu saldırı 1996’da gerçekleşen Port Arthur saldırısından bu yana vuku bulan en kanlı eylemlerden biri olarak tarihe geçerken, Port Arthur saldırısından sonra silah yasasının katılaşması tekrar hatırlandı.

Özellikle ülkenin ciddi bir kesimi, silahlanma yasasının oldukça gevşek tutulmasından rahatsız ve konunun tekrar ele alınmasını istiyor. Saldırganlardan Sajid Akram 2020’de başvurduğu silah ruhsatına 2023 yılında yasal olarak erişmiş ve en az altı silaha sahip olduğu düşünülüyor. Başbakan Anthony Albanese Avustralya’da dört milyondan fazla ateşli silahın olduğuna dikkat çekerek silahları azaltma çağrısında bulundu. Avustralya silahların önemli bir kısmını geri almayı, imhasını ve kayıt sistemlerinin iyileştirilmesini hedefliyor. Bunun yanı sıra önümüzdeki dönem antisemitizimle mücadele ve toplumsal iyileşme de Avustralya hükûmetin üzerine düşeceği konulardan olacak.

Avustralya yaşanan bu terör saldırısı; Müslüman bir göçmen olan Ahmed’in Yahudi Hanuka Bayramı'nda kurtarmak için gösterdiği cesaret, ülkedeki silah yasaları tartışmaları, dünyadan tepkiler ve diğer konular… Tüm bunlar dünyadaki siyasetin ve sosyolojinin bazen büyük ezberler üzerinden ilerlediğini ve hâlâ farklı dinler ve kültürlerden insanların beraber barış içinde yaşamasının ne kadar mümkün olduğunu gösteren emareler. Tıpkı 1996 yılındaki Port Arthur saldırısında olduğu gibi, bu saldırı da yıllar boyunca hatırlanacak ve kınanacaktır. Ancak Suriyeli manav Ahmed el-Ahmed’in hayatı pahasına gösterdiği kahramanlığı da dünyaya verdiği mesajlar da unutulmayacak.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...