Ve sonra bir kişi kaldı: İngiltere'de geleneksel 9 numara krizi ve Türkiye'deki benzer tehlike
İngiltere’nin yıllardır yaşadığı “santrfor kıtlığı” artık Türkiye’nin kapısında. Yabancı golcüye dayalı düzen, genç 9 numaraları sahneden siliyor. Kane’in yalnızlığı büyürken, bizde de “Cenk’ten sonra kim?” sorusu her geçen gün daha ürkütücü hâle geliyor.
Thomas Tuchel'in son İngiltere kadrosu, İngiliz futbolunun en büyük yaralarından birini gözler önüne serdi: Klasik santrfor kıtlığı. 25 kişilik listede tek gerçek golcü Harry Kane. Gerisi ya sakat (Ollie Watkins, Dominic Solanke, Liam Delap) ya da çok yönlü oyuncular (Rashford, Bowen, Foden, Gordon). Kane, Bayern Münih'te gol yağdırmaya devam ediyor ama Premier Lig'de bu sezon sadece 8 İngiliz forvet forma giydi ve 26 yaş altı tek isim Liam Delap.
Bu durum tesadüf değil, yıllardır süren bir erozyon. 1992-93'te Premier Lig'de 20 İngiliz golcü 10+ gol atarken, geçen sezon sadece üç isim (Watkins 16, Delap 12, Welbeck 10) bu barajı geçti. İngiliz forvetlerin toplam golü yarı yarıya düştü. Peki neden?
Eski golcüler Alan Shearer ve Chris Sutton'a göre:
- Kulüpler yabancı yıldızları tercih ediyor. → İngiliz çocuklar düzenli oynamıyor.
- Modern futbol 4-4-2'den uzaklaştı. → İki forvetli diziliş neredeyse yok.
- Gençler topa az dokunduğu için santrfor olmak istemiyor. → Herkes kanatta veya 10 numarada parlamak istiyor.
False nine (sahte santrfor), ceza sahasında beklemeyen, derinlere inip oyunu yöneten ve defansı bozan bir roldür. Biz bu rolü dünya futbolunda 1930'lar: Matthias Sindelar (Avusturya) 1950'lerde Nándor Hidegkuti’de (Macaristan – Wembley 6-3) ve 1970'lerde Johan Cruyff’da izledik. (Ajax & Hollanda Total Football) Modern Patlama ise 2009’da yılında Pep Guardiola’nın Şampiyonlar Ligi final maçında ve yıl içinde 5-0 kazanılan Real Madrid maçında Lionel Messi'yi sahte dokuz (false nine) oynatmasıyla yaşandı. İki maçta da skora yön veren Pep Guardiola’nın bu taktiği 2012 yılında İspanya millî takımının Vicente del Bosque yönetimindeki kullandığı bir sistem oldu ve 2012 Avrupa Şampiyonası’nı kazanırken Cesc Fàbregas false nine(sahte forvet) olarak oynadı.
Neden popüler?
- Stoperleri ikileme düşürür ve boşluk yaratır.
- Orta sahada +1 oyuncu etkisi.
- Yüksek pres ve fluid (akıcı ve değişken) dizilişlere mükemmel uyar.
- Klasik 9 numara kıtlığı (İngiltere/Türkiye örneği) zorunlu kılıyor.
Türkiye de aynı yolda mı?
İngiltere'nin bugünü, Türkiye'nin yarını olabilir. Bizde de benzer bir "geleneksel 9 numara" krizi kapıda, hatta bazı açılardan daha derin.
Süper Lig gol krallığı listelerine bakın: 2025-26 sezonunun ilk aylarında zirvede yabancı isimler var (Onuachu, Shomurodov, Icardi, En-Nesyri...). Türk forvetlerden en golcü olanlar ya 30'un üstünde ya da yedek kulübesinde. Cenk Tosun (34), Enner Valencia sonrası formsuz, Umut Bozok az oynuyor, Mustafa Hekimoğlu veya Poyraz Yıldırım gibi isimler nadiren şans buluyor.
A Millî Takım'da durum daha vahim. Vincenzo Montella döneminde 16 maçın 10'unda Barış Alper Yılmaz'ı (aslen kanat oyuncusu) santrfor oynattı. Geriye kalanlarda Arda Güler, Kenan Yıldız, Yusuf Yazıcı, Enes Ünal gibi isimler denendi. Gerçek 9 numara olarak Semih Kılıçsoy (20) ve Bertuğ Yıldırım (23) var ama onlar da kulüplerinde düzenli ilk 11 değil. Semih Beşiktaş'ta parlıyor ama hâlâ "potansiyel", Bertuğ Avrupa'da kiralık geziyor.
Geçmişle kıyaslayın: 1990'lar ve 2000'lerde Hakan Şükür (51 gol, rekor), Burak Yılmaz (24), Tuncay Şanlı (22), Metin Oktay, Tanju Çolak, Fatih Tekke gibi efsanelerimiz vardı. Hepsi kulüplerinde haftada 90 dakika oynuyor, gol makinesi oluyordu. Şimdi? Genç santrforlar ya yabancı yıldızların gölgesinde kalıyor ya da erken yaşta yurtdışına gidip orada kayboluyor (Deniz Undav gibi, Almanya'yı tercih etti).
Nedenleri İngiltere ile aynı
- Kulüpler yüksek bonservisli yabancı golcü alıyor (Icardi, Osimhen, Dzeko, En-Nesyri...).
- Dizilişler değişti: 4-2-3-1, 4-3-3 hâkim. → Tek forvet var ama o da "false 9" veya hareketli tip isteniyor.
- Akademilerde çocuklar topa az dokunuyor. → Herkes Messi veya Salah olmak istiyor, kimse "sırtı dönük pivot" olmak istemiyor.
U21 takımlarına bakın: Son yıllarda gerçek santrfor neredeyse hiç yok. Gençler kanatta veya ikinci forvet olarak yetiştiriliyor.
Sonuç? Harry Kane'in arkası boş olduğu gibi, bizim de Cenk Tosun'dan sonra "Ya sonra?" sorusu giderek büyüyor. 2026 Dünya Kupası elemeleri başladı, 2028 Avrupa Şampiyonası ufukta. Eğer Semih, Bertuğ, Enis Destan gibi isimler düzenli oynatılmazsa, Montella da Tuchel gibi Barış Alper'i veya Kenan'ı en uçta denemek zorunda kalacak.
Türk futbolu yabancı sınırlamasını tartışıyor, akademi reformu konuşuluyor ama asıl mesele şu: Kulüpler kısa vadeli başarı için yabancı golcüye para dökerken, uzun vadede millî takımı ve yerli yeteneği kurutuyor. İngiltere 30 yıldır bu yolda, biz de aynı hataları tekrarlamayalım. Yoksa birkaç yıl sonra manşetler "Ve sonra bir kişi kaldı: Semih mi, yoksa kimse mi?" olacak.
Bu krizin çözümü basit değil ama acil: Genç Türk santrforlara kulüplerde şans verilmeli, akademilerde "klasik 9 numara" eğitimi artırılmalı ve yabancı kuralı gerçekten yerli yeteneği koruyacak şekilde düzenlenmeli. Aksi takdirde Kane'in yalnızlığı bize de miras kalacak.
Messi'yle doğdu, Firmino'yla evrildi, bugün Havertz/Foden/Alvarez gibi çok yönlü yıldızlarla devam ediyor. Geleneksel santrfor azaldıkça false nine daha da hâkim olacak. Modern futbolun kaos silahı.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.