29 Temmuz 2025

Guizhou, Türkiye için bir örnek olabilir mi?

Çin'in Guizhou eyaleti, dağlık coğrafyasını avantaja çevirerek yoksulluktan teknoloji üssüne dönüştü. Türkiye'nin Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri için önemli dersler barındıran bu model, Türkiye’nin şartları dikkate alınarak uyarlanabilir ve bölgesel kalkınmada yeni bir sayfa açılabilir.

Çin’in Guizhou eyaleti, dünya kalkınma literatürüne çarpıcı bir başarı hikâyesi yazdı. Bir zamanlar ülkenin en yoksul, engebeli ve izole bölgelerinden biri olan Guizhou; devlet desteği, vizyoner planlama ve stratejik teknoloji yatırımlarıyla âdeta bir "veri vadisne" dönüştü. Peki, bu dönüşüm Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Guizhou modeli, özellikle Doğu Anadolu ve Karadeniz’in yüksek kesimleri gibi coğrafi zorluklarla mücadele eden bölgelerimize bir reçete sunabilir mi? Cevap, doğrudan bir kopyalamada değil, temel ilkelerin akıllıca uyarlanmasında yatıyor.

Guizhou’nun mucizesi, dezavantajlarını avantaja çevirmesine dayanıyordu. Soğuk iklimi, istikrarlı jeolojik yapısı ve bol hidroelektrik kaynakları, enerji açısından verimli büyük veri merkezleri için ideal bir ortam sağladı. Çin merkezî hükûmeti de bu potansiyeli görerek, devasa altyapı yatırımlarıyla (yüksek hızlı trenler, fiber optik ağlar) bölgeyi ana ekonomik arterlere bağladı ve "Ulusal Büyük Veri Pilot Bölgesi" statüsüyle küresel teknoloji devlerini çeken bir manyetik alan yarattı. Apple, Huawei ve Tencent gibi devlerin yatırımları, bölgeyi Çin’in teknolojide kendine yeterlilik hedefinin simgesi haline getirdi.

Benzersiz avantajları keşfetmek ve kaldıraç etkisi yaratmak

Türkiye için bu hikâyeden çıkarılacak ilk ders: "Benzersiz avantajları keşfetmek ve kaldıraç etkisi yaratmak." Guizhou, soğuğu ve enerjiyi kendi lehine kullandı. Türkiye’nin de potansiyel nişlerini belirlemesi şart. Doğu Anadolu ve Karadeniz’in yüksek platoları, soğuk iklimleri ve artan yenilenebilir enerji (hidroelektrik, rüzgâr, güneş) potansiyelleri, "yeşil veri merkezleri" veya enerji yoğun ileri teknoloji üretim tesisleri için cazip olabilir. Coğrafi konumumuzun sunduğu Avrupa-Asya-Orta Doğu köprüsü avantajı ise bu bölgeleri uluslararası veri trafiğinde bir transit merkez hâline getirme fırsatı sunuyor. Genç nüfusumuz ise bu sektörler için kritik bir insan kaynağı rezervi – tabii nitelikli hâle getirilirse.

Devletin dönüştürücü rolü 

İkinci ve belki de en kritik ders: "Devletin dönüştürücü rolü." Guizhou’nun dönüşümü, merkezî hükûmetin kararlı finansmanı ve stratejik vizyonu olmadan imkânsızdı. Türkiye için bu, özellikle fiziksel ve dijital altyapıda sıçrama anlamına geliyor. Dağlık bölgelerimizi ana ulaşım ve veri koridorlarına bağlayacak yüksek hızlı demiryolları, karayolları ve her köye kadar uzanan fiber internet ağları, Guizhou’daki "dağları delme" azminin bir yansıması olmalı. Net bir vizyon (Türkiye'nin “Yeşil Teknoloji Koridoru" gibi) ve bunu destekleyen cazip teşvik paketleri (enerji desteği, vergi avantajları, basitleştirilmiş izinler) hayati önemde. Kamunun kendi kritik veri ve altyapı yatırımlarını bu bölgelere yönlendirmesi de özel sektöre güçlü bir güven sinyali olacaktır.

Sektörde akıllı odaklanma ve çeşitlendirme

Üçüncü ders: "SektördeaAkıllı odaklanma ve çeşitlendirme." Guizhou, büyük veriyi merkeze alırken, turizm ve geleneksel içki sektörünü de ihmal etmedi. Türkiye, tek bir sektöre (örneğin sadece veri merkezlerine) bağımlı kalmaktan kaçınmalı. Belirlenen bölgelerde, enerji avantajını kullanan ileri malzeme üretimi, ilaç depolama/araştırma merkezleri, yenilenebilir enerji ekipmanı imalatı veya tarım teknolojileri (agritech) gibi tamamlayıcı sektörler de teşvik edilmeli. Mevcut güçlü yönlerimiz olan tarım ve turizm ise dijital dönüşümle (akıllı tarım uygulamaları, dijital turizm platformları) desteklenerek geliştirilebilir. Bu yaklaşım, Çin'in "iç döngü" stratejisine benzer şekilde, Türkiye'nin kritik teknolojilerde ve dijital altyapıda dışa bağımlılığını azaltma ve küresel tedarik zinciri şoklarına direncini artırma hedefine hizmet eder.

Guizhou’nun gölgesindeki riskler

Finansman tuzağı ve borç batağı: Guizhou’nun görkemli kalkınması, ağır bir kamu borcu yüküyle geldi. Türkiye, bu düzeydeki altyapı ve teşvik yatırımlarını finanse ederken sürdürülebilirliği merkeze almalı. Özel sektör ortaklıkları (PPP), verimlilik odaklı kademeli yatırım ve katı mali disiplin olmazsa olmazdır. Borç batağı, kalkınma mucizesini hızla kabusa çevirebilir.

İnsan kaynağı duvarı: Guizhou bile nitelikli mühendis ve teknik personeli çekmekte zorlanıyor. Türkiye’nin seçtiği bölgede, üniversitelerin müfredat ve araştırma kapasitesinin hedef sektörlerle tam uyumlu hâle getirilmesi şart. Daha da önemlisi, nitelikli çalışanları İstanbul, Ankara veya yurtdışından çekebilmek için dünya standartlarında yaşam kalitesi (kaliteli konut, eğitim, sağlık, kültür/sosyal imkanlar) sunulmalı. Aksi takdirde "beyin göçü" engellenemez. Yerel halkın da bu dönüşümden pay alması için yoğun mesleki yeniden eğitim programları hayati önemde.

Eşitsizlik ve sosyal uçurum tehlikesi: Yatırımlar sadece birkaç merkezde yoğunlaşırsa, bölge içinde bile yeni eşitsizlikler doğabilir. Kalkınmanın meyvelerinin geniş nüfus kesimlerine ve çevre yerleşimlere yayılacak şekilde (kırsalda dijital okuryazarlık, tarımda teknoloji destekleri gibi) tasarlanması, sosyal uyumun anahtarıdır.

Teknoloji rüzgârının değişkenliği: Teknoloji sektörü statik değildir. Bugünün gözdesi veri merkezleri, yarın yapay zekâ veya kuantum hesaplamanın gölgesinde kalabilir. Türkiye’nin stratejisi, belirli bir teknolojiye değil, temel avantajlara (enerji, konum, insan) ve inovasyon kapasitesine dayanmalı, geleceğe dönük esnekliği korumalıdır.

Anadolu kalkınma modeli

Guizhou, Türkiye’ye özellikle Doğu Anadolu ve Karadeniz yaylaları için paha biçilmez bir ilham ve umut kaynağıdır. Dezavantajlı coğrafyanın, kararlı devlet iradesi, stratejik yatırım ve benzersiz avantajların kullanımıyla nasıl dönüştürülebileceğinin canlı kanıtıdır. Ancak bu bir taklit çağrısı değildir. Türkiye, Guizhou’nun temel felsefesini (devletin katalizör rolü, altyapıda sıçrama, niş avantajlarda uzmanlaşma, insana yatırım) almalı ancak bunu kendi ekonomik gerçeklerine, mali kapasitesine, toplumsal dinamiklerine ve küresel konjonktüre uygun şekilde yoğurmalıdır. Başarı, sürdürülebilir finansman, nitelikli insan sermayesinin yaratılması, sosyal kapsayıcılık ve geleceğe dönük esneklik üzerine inşa edilen, kendine özgü bir "Anadolu Kalkınma Modeli”nde yatacaktır. Guizhou’nun ışığı, bu yolun aydınlatılmasında kullanılmalı ama Türkiye kendi yolunu kendi ayak izleriyle yürümelidir.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...