
Alaska Zirvesi 2025: Uzlaşmanın merkezi olabilecek mi?
15 Ağustos’ta Trump ve Putin Alaska’da buluşması planlanıyor. Eski Rus toprağı, bugün ABD’nin stratejik kalesi… Peki bu zirve; Ukrayna Savaşı’nda barışın kapısını aralayacak mı, yoksa buz gibi bir propaganda gösterisine mi dönüşecek?
Soğuk rüzgârların buzullardan estiği, gecenin gündüzle saatlerce dans ettiği bir coğrafya… Alaska. Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nin en kuzeyindeki eyalet değil, dünyadaki iki nükleer süper gücün -ABD ve Rusya- birbirine en çok yaklaştığı yer. Arada sadece 3,8 kilometrelik Bering Boğazı ve 21 saatlik bir zaman farkı var. Fiziksel mesafe böylesine küçük, tarihsel ve siyasi mesafe ise bir o kadar büyük. İşte tam da bu yüzden, kimi analistlere göre Alaska bir enerji ve ticaret kapısı olmasının yanı sıra uzlaşma masası olabilir.
ABD ile Rusya arasında yıllardır biriken gerilim, Ukrayna Savaşı, NATO genişlemesi, siber saldırılar ve enerji güvenliği gibi konularda daha da sertleşti. Buna rağmen, her iki ülkenin de Arktik’te kaçamayacağı bir gerçek var: Coğrafya. Alaska ve Rusya, Diomede Adaları üzerinden yalnızca göz mesafesinde komşular. Bu yakınlık, ister istemez karşılıklı iletişim kanallarının tamamen kapanmasını imkânsız kılıyor.
Bering Boğazı, bu bağlamda sıradan bir deniz geçidi değil, hem ayrım hem de bağ sembolü. Büyük Diomede Rusya’ya, Küçük Diomede ABD’ye ait. İki ada arasında yüzebilecek kadar yakın bir mesafe var: Ama siyasi anlamda arada neredeyse bir okyanus genişliğinde soğukluk. Bu coğrafya, tarihin garip bir cilvesi olarak, gelecekte kritik diplomatik temasların gerçekleşebileceği en doğal zeminlerden biri.
Ve şimdi, bu fikir yalnızca teoride kalmıyor; 15 Ağustos 2025’te yapılması planlanan Trump–Putin Alaska Zirvesi ile pratik bir sınava hazırlanıyor.
2025 Alaska Zirvesi: Sembolik ve stratejik
Trump ile Putin’in 2019’daki Osaka G20’den sonraki ilk yüz yüze buluşması olacak olan Alaska Zirvesi, birçok açıdan sıra dışı. Öncelikle ABD’de ve özellikle Alaska’da yapılacak olması, geleneksel diplomasi merkezleri (Helsinki, Cenevre vb.) dışında, tarafsız ama sembolik bir alan seçildiğini gösteriyor.
Zirvenin başlıca gündemi Rusya–Ukrayna Savaşı. Trump, savaşın bitmesi için Ukrayna’nın bazı toprakları karşılığında bir anlaşma yapılabileceğini ima etti. Bu yaklaşım, Kiev ve Avrupa başkentlerinde sert tepki çekti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ise toprak kaybına izin vermeyeceklerini defalarca vurguladı.
Beyaz Saray, Zelenski’yi de zirveye davet etmeyi değerlendiriyor; bu gerçekleşirse Alaska görüşmesi bir ikili değil, üçlü zirve formatına dönüşebilir. Ancak kesinleşmiş bir davet henüz yok. Avrupa liderleri, “Ukrayna olmadan barış olmaz” diyerek masanın meşruiyetini sorguluyor.
Bu tablo, zirveyi diplomatik bir etkinlikten öte algı savaşı hâline getiriyor. Rusya’da, bu buluşmanın Putin’e uluslararası meşruiyet kazandıracağı yorumları yapılıyor. ABD’de ise bazı isimler (örneğin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton) zirveyi “Putin’e ödül” olarak nitelendiriyor.
Alaska’nın tarihsel ağırlığı
Alaska, 1867’de Rusya’dan satın alındı. O dönemde “Seward’ın Deliliği” diye alay konusu oldu. Ancak altın ve petrol keşifleri, ABD’nin bu kararla stratejik bir karar alındığını gözler önüne serdi. Bugün, bu topraklar hâlâ Rusya’nın kolektif hafızasında “kaybedilmiş fırsat” olarak yer ediyor.
Rusya açısından Alaska, bir zamanlar kendi bayrağını dalgalandırdığı, Rus Ortodoks misyonerlerinin iz bıraktığı, kürk tüccarlarının efsanelerini anlattığı bir diyar. ABD açısından ise stratejik zekânın ve sabırlı diplomasinin en büyük zaferlerinden biri. Bu iki bakış, bir müzakere masasına oturulduğunda farklı siyasi hikâyeler anlatmak için eşsiz bir arka plan sunuyor.
Arktik rekabeti ve zorunlu iş birliği
İklim değişikliği, Arktik’in kaderini yeniden yazıyor. Buzulların çekilmesi, Kuzey Deniz Yolu ve Kuzeybatı Geçidi gibi yeni ticaret rotalarını açıyor. Bu, Asya-Avrupa ticaretinde devrim niteliğinde kısalmalar demek. Ama aynı zamanda petrol, doğal gaz ve nadir minerallerin çıkarılmasında yeni bir yarış anlamına geliyor.
Rusya bu konuda agresif bir strateji izliyor; askerî üslerini güçlendiriyor, buz kıran filosunu büyütüyor. ABD ise Alaska üzerinden Arktik’e daha fazla ağırlık veriyor. Bu sert rekabet ortamında bile, bazı alanlarda iş birliği kaçınılmaz: Arama-kurtarma operasyonları, çevre koruma, gemi güvenliği ve buzulların erimesinin yaratacağı doğal afetlere karşı koordinasyon. Alaska, bu pratik konular için tarafsız ama stratejik bir toplantı noktası olabilir.
Zirve senaryoları
Alaska Zirvesi’nin başarısı, tarafların ne kadar gerçekçi ve yapıcı tavır takınacağına bağlı. Üç olası senaryo öne çıkıyor:
- Kapsamlı ateşkes anlaşması: Zelenski’nin katılımıyla uluslararası garantiler eşliğinde, çatışmaların durdurulması.
- Sınırlı ilerleme: Bazı insani koridorlar, esir takası gibi dar kapsamlı ama güven artırıcı adımlar.
- Propaganda şovu: Tarafların kendi iç kamuoyuna “görüştük” mesajı vermesi ama sahada somut bir değişiklik olmaması.
Engeller ve gerçekler
Elbette Alaska’da bir “uzlaşma masası” kurulması kolay değil. Öncelikle taraflar arasında güven krizi derin. Ukrayna Savaşı, yaptırımlar, casusluk suçlamaları ve propaganda savaşları, böyle bir zirvenin altını oymaya devam ediyor.
Bir diğer engel, Arktik’in militarizasyonu. Alaska, ABD için füze savunma sistemlerinin kilit noktası. Rusya da Çukotka bölgesinden benzer bir askerî varlık gösteriyor. Bu kadar askerî gölgenin altında samimi diplomasi yürütmek zor.
Yine de mümkün mü?
Tarih, imkânsız görünen diplomatik anlarla dolu. 1972’de ABD ile Çin, yıllar süren düşmanlıktan sonra Pekin’de el sıkıştı. 1985’te Reagan ile Gorbaçov, Cenevre’de buzları eritti. Alaska’nın coğrafi ve sembolik özellikleri, bu tür bir dönüm noktası için gerekli sahneyi sağlayabilir. Üstelik, Arktik’in hızla değişen doğası, ortak çıkar alanlarını genişletiyor.
Böyle bir süreçte Alaska, diplomasi için bir mekân olmanın ötesinde, “ortak kader” fikrinin temsilcisi olabilir. İki ülkenin de kıyısında yer aldığı bir deniz, iki halkın da paylaştığı bir tarih ve iki ordunun da gözünün dikildiği bir kaynak havuzu… Bu koşullar, uzlaşmanın da çatışmanın da fitilini ateşleyebilir.
Buzun üzerinde ince bir köprü
Alaska hem ABD hem Rusya için geçmişin izlerini taşıyan, bugünün stratejik hesaplarını belirleyen ve geleceğin fırsatlarını barındıran bir coğrafya. Uzlaşmanın merkezi olur mu? 15 Ağustos 2025’te yapılacak zirve, bu soruya ilk ciddi yanıtı verebilir.
Bir gün Bering Boğazı’nda esen rüzgâr, iki ülke bayrağını aynı masada dalgalandırır mı? Bu sorunun cevabı hâlâ buzun üzerinde ama buz eriyor… Ve eriyen buz ya yeni çatışma hatları açacak ya da tarihte nadir görülen bir barış köprüsüne dönüşecek.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.