25 February 2025

Abidevî bir köprü: Hattatların Reisi Hasan Çelebi

Osmanlı İmparatorluğu döneminde zirveye ulaşan hat sanatını günümüze taşıyan ve yeniden ilgi duyulmasını sağlayan “Hattatların Reisi” Hasan Çelebi, 24 Şubat 2025’te dünya istirahatini tamamlayarak aramızdan ayrıldı. Biz de bu büyük üstadın sanatına yakından bakmak istedik.

İslam sanatının en önemli dallarından biri olan hat sanatı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde zirveye ulaştı ve günümüze kadar canlılığını koruyarak geldi. Estetik inceliği, manevi derinliği ve kültürel önemiyle hat, yüzyıllar boyunca İslam dünyasının en seçkin sanatlarından biri oldu. Bu uzun ve köklü geleneğin en önemli temsilcilerinden biri de 24 Şubat 2025’te dünya istirahati sona eren “Hattatların Reisi” olarak anılan Hasan Çelebi’ydi.

Hat sanatının kökenleri İslam’ın doğuşuna kadar uzanır. Kur’an-ı Kerim’in yazıya geçirilmesiyle başlayan süreç, zamanla farklı yazı stillerinin (ekol) ortaya çıkmasına ve hat sanatının gelişmesine yol açacaktı. İlk dönemlerde kullanılan kûfi yazı, daha sonra yerini nesih, sülüs, muhakkak, reyhani, tevki ve rika gibi farklı karakterlere bıraktı. Her bir yazı türü, kendine özgü estetik özelliklere ve kullanım alanlarına sahipti. Osmanlı Devleti bir imparatorluk bakış açısıyla diğer birçok alanda olduğu gibi hat sanatının gelişimi için de önemli bir merkez hâline geldi. Osmanlı padişahları ve devlet adamlarının, hat sanatına büyük önem verdiklerini tarihî kayıtlardan biliyoruz. Hattatları himayeleri ise başlı başına haneği usulü denilen, devletin ileri gelenlerinin desteklediği sanat adamlarının ortaya çıkmasını kolaylaştırdı. Bu sayede Osmanlı döneminde hat sanatı altın çağını yaşadı ve birçok önemli hattat yetişti. Şeyh Hamdullah, Ahmed Karahisari, Hafız Osman, Mustafa Rakım Efendi gibi isimler, bu geniş destek ve ilgi ağının sonucunda ortaya çıktılar ve yüzyıllar boyunca isimleri anıldı.

Osmanlı hat sanatında ekoller ve üsluplar

Osmanlı hat sanatı, yüzyıllar boyunca farklı coğrafyalardan gelen sanatçıların ve etkileşimlerin bir sonucu olarak zengin bir çeşitliliğe sahip oldu. Bu çeşitlilik, farklı ekollerin ve üslupların ortaya çıkmasına da zemin hazırlayacaktı. Bir üstadın izinden giden ve onun üslubunu kendi yorumlarıyla zenginleştiren hattatların oluşturduğu bu gelenekler zincirleri hem teknik hem de estetik anlamda belirli bir karakteristiğe sahipti ve Osmanlı hat sanatının gelişiminde önemli bir rol oynadılar.

Şeyh Hamdullah ekolü: Osmanlı hat sanatının temeli

Şeyh Hamdullah (1429-1520), Osmanlı hat sanatının kurucusu ve piri olarak kabul edilir. “Kıbletü’l-Küttab” (Hattatların Kıblesi) olarak da anılır. II. Bayezid döneminde saray hattatı olmuş ve hat sanatına büyük katkılar sağlamıştı. Şeyh Hamdullah, Yakut el-Mustasımi’nin (13. yüzyıl) üslubunu esas alarak Osmanlı hat sanatına özgü bir tarz geliştirdi. Onun üslubu, dengeli, uyumlu ve okunabilir bir yazı karakterine sahipti. Harflerin oranları, boşlukları ve genel kompozisyonu büyük bir ustalıkla düzenlenmişti. Özellikle sülüs ve nesih yazı türlerinde büyük bir başarı gösterdi. Şeyh Hamdullah’ın yazılarında, harflerin duruşu dik ve net, hareke ve tezyinat (süsleme) kullanımı dengeli ve ölçülüdür. Eserlerinde manevi bir derinlik ve huzur bulunur. Şeyh Hamdullah’ın üslubu, sonraki dönemlerde yetişen birçok hattatı etkiledi. Onun öğrencileri ve takipçileri, Şeyh Hamdullah ekolünü devam ettirdiler ve Osmanlı hat sanatının temelini oluşturdular. Şeyh Hamdullah’ın öğrencilerinden ve ekolünün önemli temsilcilerinden bazıları şunlardır: Cemâleddin İshak, Mustafa Dede, Şükrullah Halife.

Ahmed Karahisari ekolü: Anıtsal ve heybetli bir üslup

Ahmed Karahisari (1468-1556), Kanuni Sultan Süleyman döneminin en önemli hattatlarından olarak kabul edilir. Şeyh Hamdullah’ın üslubunu takip etmekle birlikte, kendi özgün tarzını geliştiren Ahmed Karahisari, Şeyh Hamdullah’ın üslubunu daha anıtsal, heybetli ve gösterişli bir hâle getirdi. Harflerin boyutlarını büyüttü, hatların kalınlığını arttırdı ve kompozisyonu daha yoğun hâle getirdi. Karahisari’nin yazılarında, harflerin kıvrımları daha belirgin, duruşu daha güçlüdür. Sülüs ve muhakkak yazı türlerinde özellikle başarılıydı. Eserlerinde mimari unsurlar ve geometrik desenler sıkça kullanan Ahmed Karahisari’nin üslubu, Osmanlı hat sanatında bir dönüm noktası olarak kabul edildi. Onun eserleri, özellikle cami ve türbe gibi anıtsal yapıların süslemelerinde sıklıkla kullanıldı. Ancak Karahisari’nin üslubu, taklit edilmesi zor olduğu için yaygın bir ekol oluşturamadı. Kanuni Sultan Süleyman için yazdığı devasa boyutlardaki Kur’an-ı Kerim, Ahmed Karahisari’nin en önemli eseridir ve bu Kur’an-ı Kerim, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenir.

Hafız Osman ekolü: Zarafet ve estetiğin yeni boyutu

Hafız Osman (1642-1698), Osmanlı hat sanatında yeni bir dönem başlattı. Şeyh Hamdullah ve Ahmed Karahisari’nin üsluplarından etkilenmekle birlikte, kendi özgün tarzını ortaya çıkardı. Hafız Osman, Osmanlı hat sanatına zarafet, incelik ve estetik bir boyut kazandırmasıyla ön plana çıktı. Onunla birlikte harflerin boyutları küçüldü, hatlar inceldi ve kompozisyon daha hafif hâle geldi. Hafız Osman’ın yazılarında, harflerin duruşu daha zarif, kıvrımları daha yumuşak görünüyordu. Bu sebeple nesih yazı türünde özellikle başarılı oldu. Hilye-i Şerif yazılarıyla ün kazandı. Hafız Osman’ın üslubu, Osmanlı hat sanatında büyük bir etki yarattı. Onun öğrencileri ve takipçileri, Hafız Osman ekolünü yaygınlaştırdılar ve Osmanlı hat sanatının gelişimine önemli katkılar sağladılar.  Hafız Osman’ın öğrencilerinden ve ekolünün önemli temsilcilerinden bazıları şunlardır: Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi, İbrahim Rüştü Efendi, Mehmed Rasim Efendi.

Mustafa Rakım Efendi ekolü: Klasik üslubun son büyük temsilcisi

Mustafa Rakım Efendi (1757-1826), Osmanlı hat sanatının son büyük temsilcilerindendir. Hafız Osman ekolünü takip etmekle birlikte, kendi özgün tarzını geliştirmesiyle ün kazandı. Mustafa Rakım Efendi, klasik Osmanlı hat üslubunu en mükemmel şekilde temsil etti ve onun yazıları, dengeli, uyumlu, okunabilir ve estetik bir görünüme sahip oluşlarıyla ön plana çıktı.  Mustafa Rakım Efendi’nin yazılarında, harflerin duruşu dik ve net, hareke ve tezyinat kullanımı dengeli ve ölçülüydü. Mustafa Rakım Efendi’nin üslubu, sonraki dönemlerde yetişen birçok hattatı etkiledi. Öğrencilerinden ve ekolünün önemli temsilcilerinden bazıları şunlardır: Mahmud Celâleddin Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi ve Sami Efendi.

Bu dört önemli ekol, Osmanlı hat sanatının gelişiminde ve yaygınlaşmasında büyük rol oynadı. Her bir ekol, kendine özgü üslubu ve estetik anlayışıyla Osmanlı hat sanatına zenginlik kattı ve bu ekollerin etkisi, günümüzdeki hat sanatında da hala hissediliyor.

Hasan Çelebi: Hattatların son reisi

Hasan Çelebi, Osmanlı’dan günümüze uzanan hat geleneğinin en önemli temsilcilerinden biridir. 1937’de Trabzon’da dünyaya gelen Hasan Çelebi, küçük yaşlardan itibaren hat sanatına ilgi duydu ve bu alanda kendini geliştirdi. Hamid Aytaç ve Kemal Batanay gibi önemli hattatlardan dersler aldı ve icazet almaya hak kazandı. Hasan Çelebi, özellikle sülüs ve nesih yazı türlerinde gösterdiği başarılarla ismini tarihe altın harflerle yazdırdı. Hasan Çelebi, hat sanatına yaptığı katkılar nedeniyle “Hattatların Reisi” olarak anıldı. Hattatlığının yanı sıra bir öğretmen ve bir sanat hamisi olarak da ön plana çıktı. Yüzlerce öğrenci yetiştirdi ve hat sanatının gelecek nesillere aktarılmasına büyük katkı sağladı. Ayrıca hat sanatının yaygınlaşması ve sevilmesi için çeşitli çalışmalar yaptı, sergiler düzenledi.

Hasan Çelebi klasik Osmanlı üslubunu modern bir yaklaşımla birleştiren özgün bir tarza sahipti. Onun eserlerinde estetik incelik, teknik mükemmellik ve manevi derinlik bir araya geliyordu. Hasan Çelebi, özellikle Kur’an-ı Kerim’den ayetler, hadisler ve özlü sözler yazmıştı. Eserleri, camilerde, müzelerde ve özel koleksiyonlarda sergilendi.

Medine Mescid-i Nebevi’nin kubbe kuşağı yazıları

Bu çalışma, Hasan Çelebi’nin kariyerinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Mescid-i Nebevi, İslam dünyasının en kutsal mekânlarından biridir ve bu mekânın kubbe kuşağına yazı yazmak, büyük bir şeref ve sorumluluktur. Hasan Çelebi, Mescid-i Nebevi'nin kubbe kuşağına sülüs yazı türüyle Kur'an ayetleri yazmıştır. Ayetler, İslam’ın temel mesajlarını ve Allah’ın birliğini vurgular. Yazılar, kubbe kuşağının çevresini tamamen kaplar ve mekânın manevi atmosferine önemli bir katkı sağlar. Bu çalışma, büyük bir özen ve titizlikle hazırlanmıştır. Hasan Çelebi, ayetleri yazmadan önce uzun süren bir hazırlık yapmış, mekânın özelliklerini dikkate almış ve en uygun yazı stilini ve kompozisyonu belirlemiştir. Yazılar, yüksek kaliteli malzemeler kullanılarak yapılmış ve uzun yıllar boyunca dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Mescid-i Nebevi’nin kubbe kuşağı yazıları; sadece dinî bir mesaj iletmekle kalmaz, aynı zamanda estetik bir zevk de sunar. Hasan Çelebi’nin ustalıklı hattı, ayetlerin anlamını daha da derinleştirir ve mekâna görsel bir zenginlik katar.

Çeşitli camilerin hat yazıları

Hasan Çelebi, Türkiye'nin birçok camisinde hat yazıları yazmıştır. Bu camiler arasında İstanbul’daki tarihî camilerden Anadolu’daki küçük mescitlere kadar farklı büyüklükte ve özellikte yapılar bulunmaktadır. Hasan Çelebi, camilerdeki hat yazılarında farklı yazı türlerini ve kompozisyonları kullanmıştır. Mihraplara, minberlere, duvarlara ve kubbelere yazdığı ayetler, hadisler ve dualar, camilerin iç ve dış mekânlarını süslemektedir. Hasan Çelebi'nin camilerdeki hat yazıları hem dinî bir mesaj iletmek hem de mekânın estetik değerini artırmak amacıyla yapılmıştır. Yazılar, cami cemaatine İslam'ın temel prensiplerini hatırlatmakta ve onları ibadete teşvik etmektedir. Hasan Çelebi'nin hat yazılarının bulunduğu camilerden bazıları şunlardır: İstanbul'daki Süleymaniye Camii, Yeni Camii, Fatih Camii, Bursa'daki Ulu Camii, Edirne'deki Selimiye Camii.

Hilye-i Şerifler

Hilye-i Şerif, Hz. Muhammed'in (sav) fiziksel ve ahlaki özelliklerini anlatan metinlerdir. Hilye-i Şerifler, İslam kültüründe büyük bir öneme sahiptir ve evlerde, iş yerlerinde ve camilerde asılarak sergilenir. Hasan Çelebi, birçok Hilye-i Şerif yazmıştır. Bu hilyeler hem metnin içeriği hem de yazı stilinin güzelliğiyle dikkat çekmektedir. Hasan Çelebi, Hilye-i Şerifleri genellikle sülüs ve nesih yazı türleriyle yazmıştır. Hasan Çelebi'nin Hilye-i Şerifleri, klasik Hilye-i Şerif kompozisyonunu takip etmekle birlikte, kendi özgün yorumunu da yansıtmaktadır. Hilyelerde, Hz. Muhammed'in (sav) fiziksel özelliklerinin yanı sıra, ahlaki güzellikleri, merhameti, adaleti ve diğer erdemleri de vurgulanmaktadır. Hilye-i Şerifler, Hz. Muhammed'i (sav) tanımak, onu sevmek ve onun örnekliğini takip etmek için bir vesiledir. Hasan Çelebi'nin Hilye-i Şerifleri, bu anlamı en güzel şekilde ifade etmektedir.

Levhalar ve koleksiyon eserleri

Hasan Çelebi, birçok levha ve koleksiyon eseri de yazmıştır. Bu eserler, hat sanatının farklı örneklerini sunmakta ve estetik bir zevk yaşatmaktadır. Hasan Çelebi'nin levhalarında ve koleksiyon eserlerinde, Kur'an ayetleri, hadisler, özlü sözler, şiirler ve dualar yer almaktadır. Bu eserler, farklı yazı türleriyle ve kompozisyonlarla hazırlanmıştır. Hasan Çelebi'nin levhaları ve koleksiyon eserleri hem sanatsal bir değer taşımak hem de dinî ve ahlaki mesajlar iletmek amacıyla yapılmıştır. Bu eserler, evlerde, iş yerlerinde ve müzelerde sergilenerek hat sanatının güzelliğini ve değerini yaygınlaştırmaktadır. Hasan Çelebi'nin levhalarından bazıları şunlardır: " Bismillâhirrahmânirrahîm" levhası, "La ilahe illallah" levhası, "Muhammedun resûlullah" levhası, "Allah" ve "Muhammed" isimlerinin yazılı olduğu levhalar.

Hat sanatı, günümüzde de canlılığını koruyor ve ilgiyle takip ediliyor. Birçok genç sanatçı, hat sanatına yöneliyor ve bu alanda kendini geliştiriyor. Hasan Çelebi’nin yetiştirdiği öğrenciler ve onun üslubunu takip eden sanatçılar, hat sanatının gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlıyor. Hasan Çelebi’nin mirası, sadece sanatsal eserleriyle de sınırlı değil. O; bir öğretmen, örnek bir insan ve sanat hamisi olarak da hatırlanacak. Onun hat sanatına yaptığı katkılar, gelecek nesiller için ilham kaynağı olmaya devam edecek.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...