
“Joint Sea 2025”: Çin ve Rusya'nın derinleşen askerî ittifakı
“Joint Sea 2025” deniz tatbikatı, Çin-Rusya askerî iş birliğinin ulaştığı tarihi zirveyi gözler önüne seriyor. ABD’ye karşı stratejik ortaklık, teknoloji paylaşımı ve yaptırım direnciyle derinleşiyor. Küresel dengede kritik eksen oluşturan bu güç birliğinin geleceği, Batı baskısıyla şekillenecek.
Çin ve Rusya, Ağustos 2025'te gerçekleştirecekleri "Joint Sea 2025" adlı büyük ölçekli ortak deniz tatbikatıyla, dünyaya askerî iş birliğinin ulaştığı yeni zirveyi gözler önüne serecek. Ancak bu yakınlık, her zaman böyle değildi. Soğuk Savaş'ın ilk yıllarında "kardeş" olarak görülen iki devlet, 1969'daki Ussuri Nehri çatışmaları gibi olaylarla derin bir güvensizlik ve rekabet dönemine girmişti. Sovyetler'in dağılması sonrasında normalleşme süreci başladı. 1996'da “Stratejik İş Birliği Ortaklığı” ve 2001'de “İyi Komşuluk, Dostluk ve İş Birliği Anlaşması” diplomasinin temellerini attı. Küçük çaplı sınır tatbikatları ve güven artırıcı önlemlerle adımlar atıldı.
ABD'ye karşı “kırmızı çizgi”
2000'ler, ilişkilerin dönüm noktası oldu. ABD'nin küresel hâkimiyeti ve NATO'nun doğuya genişlemesi, Pekin ve Moskova'yı yakınlaştıran ana itici güç haline geldi. Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) önemli bir platforma dönüştü. “Barış Misyonu” gibi düzenli kara tatbikatları başladı. 2014'te Kırım'ın ilhakı sonrası Rusya'ya uygulanan Batı yaptırımları ve Çin'e yönelik artan ABD baskısı, iş birliğini “stratejik ortaklıktan” adeta “kapsamlı müttefikliğe” evirdi. S-400 hava savunma sistemleri, Su-35 savaş uçakları gibi büyük silah anlaşmaları, teknoloji paylaşımı ve her alanda (kara, deniz, hava, siber) giderek daha karmaşık ve büyük ölçekli ortak tatbikatlar bu dönemin damgasını vurdu. Yıllık “Joint Sea” (deniz) ve “Joint Air” (hava) tatbikatları artık geleneksel hale geldi.
"Joint Sea 2025": Stratejik bir mesaj ve yetenek gösterisi
Bu yılki tatbikat, bu sürekliliğin ve derinleşmenin en somut kanıtı. Genellikle detayları sonradan açıklanan ve stratejik açıdan hassas bir deniz bölgesinde (Çin Savunma Bakanlığı, Sea-2025 ortak tatbikatının Ağustos ayında Rusya'nın Vladivostok yakınlarındaki sularda ve hava sahasında gerçekleştirileceğini söyledi.) gerçekleşecek “Joint Sea 2025”, birkaç açıdan kritik önem taşıyor:
- Güç projeksiyonu: ABD ve müttefiklerine, “bölgede birlikte hareket edebilecekleri ve caydırıcılık oluşturacakları” açık mesajı veriliyor. Hint-Pasifik'teki ABD liderliğindeki manevralara karşı bir denge unsuru olarak sunuluyor.
- Operasyonel uyum: Basit geçişlerin ötesine geçen tatbikat, denizaltı savunma harbi (ASW), entegre hava savunması, canlı atışlı atışlar ve karmaşık ortak manevralar gibi ileri düzey savaş senaryolarını içeriyor. İki donanmanın komuta kontrol sistemlerinin entegrasyonu ve veri paylaşımındaki ilerleme test edilecek.
- Sembolik derinlik: Tatbikat, iki ülke arasındaki askeri iş birliğinin “ideolojik yakınlıktan” ziyade “kesişen stratejik çıkarlar” (özellikle ABD karşıtlığı ve çok kutuplu dünya talebi) üzerine kurulu, olgun ve yüksek seviyeli bir ortaklığa dönüştüğünün göstergesi.
Tarihin zirvesindeki iş birliği
2025 ortalarında Çin-Rusya askeri iş birliği, 1950'lerden bu yana görülen en yüksek seviyede. Bu iş birliği:
- Silah teknolojisi: Hipersonik füzeler, füze savunma sistemleri, uzay teknolojileri ve hatta potansiyel 6. nesil savaş uçağı iş birliği konuşuluyor.
- İstihbarat paylaşımı: Özellikle ABD ve müttefiklerine yönelik stratejik istihbarat paylaşımı artıyor.
- Batı yaptırımlarına direniş: Batılı savunma tedarik zincirlerine ve finans sistemlerine alternatifler geliştirme çabası sürüyor.
Ancak bu yakınlığın da zayıf halkaları var:
- Tarihî şüphecilik: Derinlerde yatan güvensizlik, tam anlamıyla bir askeri ittifakın önündeki en büyük engel. Çin, Rusya'ya aşırı bağımlı olmaktan çekiniyor.
- Farklı öncelikler: Rusya'nın ana odağı Ukrayna ve Avrupa; Çin'in ise Tayvan ve Hint-Pasifik. Kaynak ayırımları bu farklılığı yansıtıyor.
- Teknoloji dengesizliği: Rusya, Batı yaptırımları nedeniyle Çin'den elektronik bileşenlere daha fazla ihtiyaç duyarken, Çin hala Rusya'nın bazı ileri askeri teknolojilerini arzuluyor. Fikri mülkiyet endişeleri devam ediyor.
- Operasyonel zorluklar: Ortak komuta dilleri, farklı askeri doktrinler ve teknolojik sistemlerin tam uyumu hala sağlanabilmiş değil.
Derinleşme mi, denge mi, gerilim mi?
Uzmanlar, önümüzdeki dönem için üç ana senaryo üzerinde duruyor:
-
Derinleşen ortaklık: Siber savaş, yapay zekâ ve çoklu alan entegrasyonunu içeren daha büyük ve karmaşık tatbikatlar. Ortak silah/teknoloji geliştirme projelerinde artış. Karşılıklı liman ve üs kullanım imkanlarının genişlemesi. Nükleer doktrin ve füze savunması gibi hassas konularda stratejik koordinasyonun artması.
- Dengelenmiş/idare edilen iş birliği: Batı yaptırımlarının Rus teknoloji altyapısını uzun vadede zayıflatması ve Çin için cazibesini azaltması. Ukrayna veya Tayvan Boğazı'ndaki olası bir krizin tarafları zor seçimlerle karşı karşıya bırakarak iş birliğini germesi. Çin'in, Rusya'nın Ukrayna gündemine fazla kapılmamak ve ikincil yaptırımlardan kaçınmak için daha temkinli davranması. Çin'in yerli üretime, Rusya'nın ise savaş ekonomisine odaklanması.
- Aşınma ve gerilim: Orta Asya'da çıkar çatışması veya sınır anlaşmazlıklarının yeniden alevlenmesi gibi "stratejik sürprizler". Çin'in artan gücünün Rusya'da rahatsızlık yaratması. İki ülkede iç siyasi dinamiklerin değişmesi. Batı diplomasisinin (uzun vadede ve zor olsa da) iki ülkeyi birbirinden uzaklaştırmada kısmen başarılı olması.
Güçlü bir eksen, belirsiz bir ufuk
“Joint Sea 2025”, Çin ve Rusya'nın ABD liderliğindeki Batı düzenine karşı kurdukları güçlü stratejik ortaklığın denizlerdeki yankısı. Tarihi güvensizlik ve uzun vadeli farklılıklar resmi bir ittifakın önünde duruyor olsa da mevcut yakınlaşma somut askeri kabiliyetler üretiyor ve yakın vadede daha da derinleşmesi bekleniyor. Ancak Rusya'nın Ukrayna Savaşı'nın yükü ve yaptırımlar altındaki dayanıklılığı, Çin'in riskleri yönetme çabası ve Batı'nın artan karşı baskısı, bu kritik askeri eksenin gelecekteki şeklini belirleyecek ana faktörler olacak. “Joint Sea”, bu dinamiklerin nereye evrildiğinin önemli bir göstergesi olacak.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.