
AB ve savunma sanayii: Harcamalar arttı
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda yıkım yaşayan Avrupa kıtası, 75 yıl sonra dünyada önemli silah üreticisi konumuna yükseldi. Avrupa neden savunma sanayine önem veriyor? Avrupa ülkelerinin, ABD’nin yardımı olmadan kendisini savunması neden gerekli? Gelin geniş perspektiften değerlendirelim…
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’'ya yönelik başlattığı savaşın ardından Avrupa’da Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda ve İtalya başta olmak üzere pek çok ülke savunma yatırımlarını artırma kararı aldı. Öyle ki kıtanın silah ithalatı 2020-2024 yılları arasında yüzde 155 arttı.
Fransa, 2020-2024 döneminde 65 ülkeye silah sağlayarak dünyanın en büyük ikinci silah tedarikçisi oldu ve küresel silah ihracatının yüzde 7,8’ini gerçekleştirdi. ABD ise 2020-2024 döneminde Avrupa'nın silah ithalatının yüzde 50’sinden fazlasını karşılarken, İngiltere, Hollanda ve Norveç’in ABD silahlarının en büyük alıcıları arasında yer alması dikkati çekti. 2005’ten beri ilk kez, Avrupa 2020-2024 döneminde yüzde 35 ile ABD’nin silah ihracatında en büyük payı aldı. Orta Doğu ise yüzde 33 ile ikinci sıraya geriledi.
Tarihsel olarak birçok askeri çatışmanın ve savaşın merkezinde yer alan Avrupa ülkeleri, son yıllarda güvenliklerini sağlamak amacıyla güçlü bir savunma sanayisine sahip olmayı öncelemiş durumdalar.
Avrupa kıtasının savunma sanayine önem vermesinin nedenleri arasında şunlar yer alıyor:
Güvenlik ve Müdafaa İhtiyacı: Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında da Avrupa, Rusya'nın olası tehditleri ve diğer bölgesel güvenlik sorunları nedeniyle kendi savunma kapasitelerini artırmaya odaklanmıştır.
NATO ve Uluslararası Asayiş İttifakları: Birçok Avrupa ülkesi, NATO üyesidir. NATO'nun ortak savunma kriterine dayanarak, bu ülkeler birbirlerine askeri yardım sağlama sorumluluğuna sahiptir. Bu ittifak çerçevesinde, Avrupa ülkelerinin savunma sanayileri birbirlerini desteklemek ve gerektiğinde müdahalede bulunabilmek için güçlendirilmektedir. Ayrıca, Avrupa'nın NATO içindeki rolü, küresel güvenlik stratejilerine yardımda bulunmayı gerektirir, bu da güçlü bir savunma sanayisini zorunlu kılar.
Ekonomik ve Teknolojik Gereksinimler: Savunma sanayi, Avrupa'nın gelişmiş teknolojilerini ve mühendislik hünerlerini kullanarak nüfuzlu bir ekonomik sektör haline gelmiştir. Savunma sektöründeki yenilikler ve gelişmeler, genellikle sivil sektöre de aktarılabilir. Özellikle Avrupa, savunma sanayisinde yüksek teknolojiye dayalı ürünler (uçaklar, uzay sistemleri, füzeler, denizaltılar vb.) üretmektedir. Bu da ülkelerin ekonomik büyümesine ve teknolojik atılıma katkı sağlar.
Bağımsızlık ve Özgürlük: Avrupa ülkeleri, savunma sanayi aracılığıyla dışa bağımlılıklarını düşürmek isterler. Özellikle büyük silah üreticisi ülkelerden (örneğin, ABD) gelen savunma teçhizatına olan bağımlılık, stratejik açıdan tehlike taşıyabilir. Avrupa ülkeleri, kendi savunma kapasitelerini geliştirmeyi, potansiyel tehditlere karşı tarafsız bir şekilde müdahale etme yeteneğini elde etmeyi önemser.
Jeopolitik Husus ve Bölgelerarası Düello: Avrupa'nın farklı coğrafi bölgelerdeki stratejik önemi, kıtayı savunma alanında etkin tutmayı zorunlu kılmaktadır. Avrupa'nın doğusunda Rusya gibi güçlü bir aktör bulunurken, güneydeki Akdeniz bölgesinde ise terörist gruplar, göçmen akınları ve diğer güvenlik tehditleri bulunmaktadır. Bu, Avrupa'nın sınırlarını korumak ve küresel jeopolitik dengede etkili olmak için etkili bir savunma sanayi geliştirmesini gerekli kılar.
İnsan Hakları ve Uluslararası Hukuk: Avrupa, uluslararası düzeyde barışın korunmasına ve çatışmaların önlenmesine büyük önem verir. Savunma sanayisine yapılan yatırımlar, genellikle barış gücü operasyonları ve kriz yönetimi çerçevesinde yer alır. Avrupa'nın savunma sanayi, dünya genelindeki insani krizlere müdahale etmek ve barış operasyonlarını desteklemek adına kullanılabilmektedir.
Savunma Sanayisi ve İstihdam: Savunma sanayi, Avrupa'daki birçok ülke için önemli bir istihdam kaynağıdır. Bu sektör, mühendislik, üretim, inceleme ve geliştirme gibi alanlarda binlerce insana iş imkânı sunmaktadır. Bu nedenle, savunma sanayisinin gelişmesi, aynı zamanda ekonomik kalkınmayı ve istihdamı büyüten bir etken olarak görülmektedir.
Savunma İhracatı ve Küresel Tesir: Avrupa ülkeleri, savunma sanayi ürünlerini dünya çapında ihraç etmektedir. Silah ve askeri teçhizat ihracatı, Avrupa ekonomisi için önemli bir gelir kaynağıdır ve bazı ülkeler için stratejik bir araçtır. Savunma sanayisi sayesinde, Avrupa ülkeleri uluslararası alanda siyasi etkilerini artırabilir ve dış politika amaçlarını destekleyebilirler.
"Avrupa ülkeleri stratejik ve teknolojik olarak iyi bir otonoma kavuşmak istiyordu"
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde görev yapan Doç. Dr. Merve Seren Yeşiltaş, savunma sanayine önem veren ülkelerin kendi perspektifinden haklı olduklarını söyledi. Yeşiltaş, “Batı Avrupa’da yer alan Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya gibi ülkeler silah ihracatı konusunda rüştlerini ispat etmiştir. Bu sebeple, “Avrupa ülkeleri savunma sanayine yatırım yapıp ABD bağımlılığından kurtuluyor” şeklindeki algıyı yanlış bulanlardanım. Avrupa ülkeleri uzun süredir stratejik, ekonomik ve teknolojik olarak iyi bir otonoma kavuşmak istiyordu. Bilhassa karar alma sürecine önceleyerek. Her zaman NATO’nun güvenlik parametreleriyle AB’nin güvenlik parametreleri ve risk önceliklendirmeleri benzerlik göstermiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Avrupa’nın daha güçlü ve daha entegre bir savunmaya sahip olması için “Avrupa Ordusu kurulmalı” çıkışını da yorumlayan Doç. Dr. Yeşiltaş, “Avrupa’da halen 2008 ekonomik krizi, Arap Baharı ve pandemi sonrası oluşan ekonomik daralmanın sonuçlarını görmek mümkün. Bu noktada Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesi sonrası Avrupa ve Baltık ülkelerinde savaş ekonomisi canlanırken AB ülkelerinin geri kalması da düşünülemezdi. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası da Batı Avrupa ülkelerinin silah ithalatının arttığını görebiliriz. Günümüzde AB ülkeleri savaş uçağı, savaş gemisi ve silah ithalatı yapmayı hızla sürdürüyor. Bilhassa Afrika’daki ayak izlerini silmeye başlayan Fransa, en fazla silah ihracatı yapan AB ülkeleri arasında zirvede. İspanya ve İtalya gibi ülkelerin savunma harcamaları da tehdit ve ihtiyaçlara göre şekilleniyor. AB ülkelerinin ihracat ve ithalat rakamlarını incelerken tek tek hem ülkelerin savunma yaklaşımlarına, bölgesel perspektiflerine ve ülkelerin hangi ülkelerle ve örgütlerle yaptıkları angajmanlara bakmalı. Bu gelişmeler ışığında AB ülkelerinin NATO’dan bağımsız olarak bir ordu isteği anlaşılabilir” şeklinde konuştu.
Savunma pazarında başta ABD olmak üzere pek çok yerleşik devlet olduğunun altını çizen Yeşiltaş, “Türkiye savunma sanayinde önemli bir aktör olma yolunda hızla ilerliyor. Son yıllarda, yerli ve milli savunma sanayi projeleri büyük bir ivme kazanmış ve Türkiye, hem kendi savunma ihtiyaçlarını karşılamak hem de uluslararası alanda güçlü bir oyuncu olabilmek için çeşitli adımlar atmıştır. Türkiye ilerleyen dönemde pazarın seyrini değiştirebilir” tezini savundu.
“AB, savunma harcamaları ile egemenliğini korumayı amaçlıyor”
Prof. Dr. Sedef Akgüngör, Doç. Dr. Merve Seren Yeşiltaş gibi Avrupa kıtasının savunma sanayine verdiği önemin maddeler halinde doğru olarak anlatıldığını söyledi. Akgüngör, “Nasıl ki ‘barınma’ Maslow’un insanlar için ortaya koyduğu ihtiyaçlar hiyerarşisinde en temel ihtiyaçlar arasında gösteriliyorsa, ‘savunma’ da devletler için oluşturulacak bir ihtiyaçlar hiyerarşisinde şüphesiz en temel ihtiyaçlar arasında yerini alır. Devletler savunma ihtiyacını karşılamak için çeşitli sistemler kullanır, çeşitli anlaşmalar yapar ve belirli bir bütçe ayırırlar. Avrupa kıtası için de savunma meselesi ve savunmaya yapılan harcamalar özellikle soğuk savaşın sona ermesiyle önem kazanmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Sözlerini sürdüren Akgüngör, “Avrupa Birliği’nin yaptığı savunma harcamaları ile egemenliğin korunması ve devamlılığının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda AB ülkeleri için önemli ve gerekli görülen savunma hizmetleri öncelikli hale gelmektedir. Savunma harcamalarının gelişmekte olan AB ülkelerindeki en önemli etkisi ise, yeni yatırımlar dolayısıyla âtıl kaynakların harekete geçirilmesidir. Tabii ki burada önemli olan, harekete geçen kaynakların ne ölçüde verimli kullanıldığıdır. Diğer yandan savunma sanayi ürünlerinin genelde sermaye yoğun üretim teknikleriyle üretilmesi sebebiyle istihdama doğrudan olumlu etkisi görülmemektedir” dedi.
Akgüngör sözlerini şöyle noktaladı: “Sonuç olarak ortaya konan tespitler ışığında AB’nin kendi varlığını korumak ve gelecekte dünya siyasetinde önemli bir yer tutmak istiyorsa tüm üyeleriyle birlikte elini taşın altına sokarak sorumluluk almak zorunda olduğu, tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya doğru evrilen küresel konjonktürde AB’nin de siyasi bir kutup olarak öne çıkmak durumunda olduğu söylenebilir”
“Uluslararası siyasette yaşanan çekişmeler savunma harcamalarını artırdı”
“Her ülkenin savunma sanayi için önemi, önceliği ve ayırdıkları ödenekler değişiklik göstermektedir” diyen Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nden Büşra Akbulut, şu ifadeleri kullandı: “Bu değişikliklerin başlıca farklı olmasının sebepleri içerisinde aldıkları tehdit, jeopolitik konumları ve zamanla ülkelerin kendi içerisinde yaşadıkları tarihsel faktörler gibi etkenler yer almaktadır. Soğuk savaş dönemiyle birlikte savunma harcamalarının GSYH içerisindeki payı daha çok artmaya başlamıştır. Soğuk savaş öncesine bakıldığında ise GSYH’nın payı yaklaşık olarak %5’ini oluşturmaktayken savaş sonrasıyla birlikte bu %5’lik pay artış göstererek ivme yaşanmıştır. Dünya çapında başlayan terör hareketlenmesi ve uluslararası siyasette yaşanan çekişmeler savunma harcamalarında atak yaşanmasına sebep olmuştur”
Makroekonomik konular savunma harcamaları üzerinde belirleyici bir faktördür. Her ülkenin dünya üzerindeki politika etkinlikleri askeri güçleriyle orantılı olmakla beraber bazen de ekonomik güçleri askeri güçlerinden daha fazla etkin rol oynamaktadır” diyen Akbulut sözlerini şöyle sürdürdü:
“Günümüz şartlarında ülkelerin aralarındaki ilişkiler siyasi ve askeri işbirliğinden daha fazla aralarındaki ticaret ve yatırımların güçlenmesi, artırılması sayesinde mümkün olabilmektedir. Makroekonomi ekonominin bir bütün halinde nasıl işlendiğini münferit değil toplulaştırılmış büyüklükler ile gösterilmektedir. Bu toplulaştırılmış büyüklükler; yut içindeki üretim, fiyatlar genel seviyesi, ekonomide bir bütün olarak istihdam edilen emek miktarı ve işsizliği araştırır. Aynı şekilde toplulaştırma farklı ülkelerde ve farklı dönemlerde de ele alınarak fiyatlar, gelirler, döviz kurları, faiz oranları ve işsizlik gibi pek çok değişkene dair veriler toplanır ve bu verilerin makroekonomik boyuttaki değişkenleri analiz edilerek dalgalanmaları ve ekonomiyi yorumlamaya yönelik genel teoriler oluşturur.
Makroekonomik açıdan savunma harcamalarını incelemedeki amaç, ekonomik olayları açıklama ve makro değişkenlerin değerlerini analiz ederek yorumlamaktır. Değişkenler arasındaki ilişkilerin nasıl bir ilişki olduğunu incelerken; iki değişkenin aynı zamanda birlikte hareket etmesi korelasyon (ilişki) olduğunu göstermektedir. Eğer iki değişken aynı yönde hareket ediyorsa pozitif ilişki, ters yönde hareket ediyorsa negatif ilişki var demektir. İki değişken arasında bir ilişki yani korelasyon olması aynı zamanda birinin diğeri için ortaya çıkış nedeni olacağı anlamına gelmez çünkü nedensellik ve korelasyon farklı anlam taşımaktadır. Korelasyon; bir olayın diğeri ile birlikte gözlendiği anlamına gelir ve aralarındaki ilişki nedensel olmayan ilişkidir”
Avrupa’da silah üretimi yapan en büyük şirketlerden bazıları ve önemli üretim alanları
BAE Systems (Birleşik Krallık): Avrupa'nın en büyük savunma şirketlerinden biridir ve aynı zamanda dünyanın en büyük savunma ve havacılık şirketlerinden biridir. Kara, deniz, hava ve siber savunma alanlarında ürünler üretmektedir. Öne çıkan ürünleri arasında savaş uçakları, denizaltılar, zırhlı araçlar ve çeşitli silah sistemleri bulunur.
Thales (Fransa): Thales, askeri ve sivil alanlarda elektronik, yazılım ve güvenlik çözümleri üretmektedir. Savunma sistemleri, radarlar, iletişim sistemleri ve füze savunma sistemleri gibi birçok önemli ürünleri vardır.
Airbus (Fransa/Almanya): Airbus, sivil havacılıkla daha çok tanınsa da, aynı zamanda savunma sektöründe de büyük bir oyuncudur. Özellikle helikopter üretimiyle tanınır (örneğin, Airbus Helicopters). Ayrıca, Avrupa'nın füze ve uydu teknolojileri gibi alanlarda da önemli katkıları vardır.
Dassault Aviation (Fransa): Dassault Aviation, özellikle savaş uçakları üretimi ile tanınan bir Fransız havacılık şirketidir. Şirketin ürettiği Mirage ve Rafale savaş uçakları, dünya çapında birçok ülke tarafından kullanılmaktadır.
Saab (İsveç): Saab, İsveç merkezli bir şirket olup, savaş uçakları (örneğin, Gripen), denizaltılar, kara araçları ve savunma sistemleri üretmektedir. Gripen savaş uçağı, birçok Avrupa ve dünya ülkesinin envanterinde yer almaktadır.
Rheinmetall (Almanya): Rheinmetall, Almanya'nın en büyük savunma şirketlerinden biridir ve zırhlı araçlar, topçu sistemleri, mühimmatlar ve diğer askeri teknolojiler üretmektedir. Ayrıca, bu şirket savunma elektronik sistemleri konusunda da önemli bir üreticidir.
Leonardo (İtalya): Leonardo, İtalya merkezli bir savunma ve havacılık şirketidir. Helikopterler, uçaklar, elektronik savaş sistemleri ve zırhlı araçlar gibi ürünleri üretmektedir. Ayrıca, füzeler ve insansız hava araçları konusunda da faaliyet göstermektedir.
Silah ve savunma teknolojileri hangi amacı güder?
Silah ve savunma teknolojileri, savaşlarda ve güvenlik operasyonlarında kullanılan bir dizi farklı araç ve sistemleri içerir. Bunlar, farklı tehditlere karşı korunma, saldırı yapma ve genel güvenliği sağlama amacı güder. Silah ve savunma teknolojilerinin çeşitleri şunlardır:
Savaş uçakları ve helikopterler: Modern hava kuvvetlerinin en önemli unsurlarıdır.
Zırhlı araçlar ve tanklar: Kara kuvvetlerinde önemli araçlardır.
Füze sistemleri: Hem savunma hem de saldırı amaçlı kullanılan füze teknolojileri gelişmektedir.
Radar sistemleri ve iletişim teknolojileri: Askeri operasyonlarda kritik öneme sahiptir.
İnsansız hava araçları (İHA): Modern savaşta giderek daha fazla kullanılmaktadır.
Genel bir toparlama yapacak olursak Avrupa; güvenlik, bağımsızlık, ekonomik büyüme, teknolojik ilerleme, istihdam yaratma ve uluslararası etkisini pekiştirme gibi çeşitli nedenlerle savunma sanayine büyük önem vermiş durumda. Bu durum, kıtanın savunma sanayisinin güçlü ve rekabetçi olmasını sağlayarak, küresel güvenlik ve dengeye katkıda bulunmasına da olanak sağlıyor. Alanında mütehassıs isimlerden aldığımız görüşlerde bunu doğruluyor.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.