
4. Yargı Reformu Strateji Belgesi neden önemli?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Külliye’de 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni tanıttı. 5 amaç, 4 hedef ve 264 faaliyetten oluşan yeni yargı paketi neden önemli? Yargı reformu strateji belgesinin mahiyeti bize neler söylüyor? Gelin birlikte bakalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurulan yargı reformu strateji belgesi kamuoyunda heyecan ve beklenti yarattı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı'na katılan Erdoğan, yaptığı konuşmada adalet sistemine dair birçok reform adımını açıklarken; yeni anayasa çalışmalarına hız verileceğini ve insan hakları alanında kurumsal kapasitenin güçlendirileceğini de müjdeledi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
- Yeni strateji belgesiyle etkin ve hızlı işleyen bir adalet sistemi inşa edeceğiz.
- Yargı reformu stratejileri, birbirini tamamlar niteliktedir.
- Mağdur odaklı yeni politikaları uygulamaya alıyoruz.
- Organizasyon yapısını tekrar tanzim edeceğiz.
- Yeni ihtisas mahkemeleri kurulacak.
- Adalet hizmetlerinde yapay zekâ uygulamalarından istifade edeceğiz.
- Yeni bir müessese olarak noter yardımcılığını sisteme kazandıracağız.
- Ceza adaleti sistemini, hürriyeti bağlayıcı cezaya alternatif yeni yaptırım türleriyle zenginleştireceğiz.
- Uzlaştırma kurumunun verimliliğini artıracağız.
- Boşanma ve nafaka usullerine kadar geniş yelpazede yeni reformlar yapmayı planlıyoruz.
- Seçmeli olarak okutulan hukuk ve adalet derslerini liselere de teşmil edeceğiz.
Başta kurumsal yapının güçlendirilmesi, hak ve özgürlüklerin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, hukuki güvenliğin artırılması, savunmanın güçlendirilmesi, aile hukuku düzenlemeleri ve hukuk eğitiminin kalitesinin artırılmasını hedefleyen yargı reformu strateji belgesini değerlendiren Prof. Dr. Fatih Güler, “Bu belgenin toplumun kimi kesimlerinde yer alan ‘adaletsizlik’ algısını bertaraf edeceğini düşünüyorum. O yüzden pakette yer alan her bir madde çok anlamlı. Yakın zamanda yeni anayasa üzerine çalışmalara başlanacağını da rahatlıkla söyleyebiliriz” yorumunu yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Seçmeli olarak okutulan hukuk ve adalet derslerini liselere de teşmil edeceğiz” açıklamasını da anlamlı bulan Güler, “Her bireyin ortaokuldan başlayarak hukuk bilincine sahip olması önem arz ediyor” dedi.
“Siyasi Parti Kongrelerinde Gerçekleşen Seçimlerin Seçim Yargısı Tarafından Denetimi” üzerine bir kitabı bulunduğunun altını çizen Güler, “AK Parti’nin uzun yıllardır üzerinde durduğu Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu’na dair düzenlemelerinde bu belgede yer almasını beklerdim. Ama elbette yetkililerin bu konuya dair bildiği bir şey vardır” ifadelerini kullandı.
“Daha adil, dürüst ve şeffaf bir yargılama süreci işletilmesi yönünden faydalı olacaktır”
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde Fikrî Mülkiyet Hukuku Anabilim Dalı’nda görev yapan Doç. Dr. Canan Küçükali, Prof. Dr. Fatih Güler gibi yeni yargı reformu strateji belgesini olumlu bulduğunu söyledi. Küçükali, “Yeni yargı reformu ile yargının hızlandırılmasına yönelik daha keskin adımlar atıldığını görüyoruz. Ayrıca yapay zekâ uygulamalarından faydalanmak suretiyle yargının hızlandırılması da hedefleniyor. Elektronik tebligatın yaygınlaştırılması da yargıyı hızlandıracak bir etken. Toplumda giderek artan uyuşturucu bağımlılığı ve psikolojik rahatsızlıklara yönelik suçlara dair daha caydırıcı önlemlerin alınması bence isabetli olacaktır. Üniversitelerde yargı etiği derslerinin zorunlu ders olarak konulması da yargıda daha adil, dürüst ve şeffaf bir yargılama sürecinin işletilmesi yönünden faydalı olacağı düşüncesindeyim. Yaşlılar, kadınlar, engelliler konusunda atılacak yeni adımların da çok olumlu bir gelişme olduğu inancındayım. Yeni yargı reformu paketinin yargıyı ileri bir noktaya getirmesi yönünden isabetli bir adım olduğu kanaatindeyim” görüşünü savundu.
Hukuk yapmaya başladığı ilk dönem ile günümüzü de kıyaslayan Küçükali, “36 yıl önce adli yargıda fiilen hâkim olarak görev yaptığım yıllarda daktilolar, pelur, saman ve karbon kâğıtlarla duruşmalarımızı yapıyorduk. Duruşma zaptlarını yazacağımız kâğıtlarımızı bulmakta sıkıntı yaşadığımız mesleğin birçok sıkıntılı dönemlerini gördük. Yargılama süreçlerinin Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan getirilecek bir adli sicil kaydı yahut nüfus müdürlüğünden getirilecek bir nüfus kayıt tablosu nedeniyle 3-5 ay gibi bir süre ertelendiği bu nedenle de uzun yıllar yargılamaların sürdüğü dönemleri yaşadık. Ülkemizde UYAP sistemi ile birlikte Ulusal Yargı Ağı Projesi yargılama süreçlerini oldukça kısalttı” deyip deneyimini aktardı:
“Bu hususta Avrupa Birliği CEPEJ projesi kapsamında İtalya’nın Bologna Üniversitesi’nde bir sempozyuma katılarak Türkiye’yi temsilen hâkim olarak katılmış ve Avrupa Konseyi’nin kitapçığında konuya ilişkin 14 sayfalık Türkiye raporunu da hazırlamıştım. O günden bu yana yargıda hızlı bir şekilde gelişme sağlandığını görüyoruz. Birçok kamu kurumu sisteme entegre oldu mahkemeler birçok kurumdan belgeleri rahatlıkla ertelemeye gerek kalmadan alabiliyor.”
Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Erdem, Doç. Dr. Canan Küçükali ve Prof. Dr. Fatih Güler gibi Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin içeriğini önemli buluyor. Erdem, “Dördüncüsü tanıtılan Yargı Reformu Stratejisi; 2025-2029, daha önceki 3 stratejinin devamı niteliğinde olan, toplumsal ihtiyaçları ve uluslararası normları önceleyen, yargı mekanizması (erki) ve işleyişini daha bütüncül bir bakışla ele alan, AB’nin uyum paketleri kapsamında, Türkiye’nin hemen hemen idari teşkilatının büyük çoğunluğunda ‘kurumsal kapasite yetersizliği’ sorunsalını, bu kez yargı teşkilatı üzerinden ele alıp çözmeye çalışan, vatandaş odaklılığı elden bırakmayan, performans kriterleri ile uluslararası normlar ve hukukun üstünlüğü konularında özendirici ve caydırıcı düzenlemeleri hayata geçirecek olan ve bunu suç, ceza, infaz süreci için yargı mekanizması kapsamında, hukuk fakültelerine girişten başlamak suretiyle etik değerlere (meslek etiği) bağlılığı mesleğin en esaslı unsuru hâline getirmek sureti ile yapan, katılımcı demokratik yapıya uygun olarak da vatandaşla etkileşimli bir mekanizma oluşturmaya amaç edinen bir yargı sistemi. Tüm bunları yaparken, son yıllarda toplumun üzerinde hassasiyet ile durduğu birçok alanı da (kadına karşı şiddet, cezasızlık algısı, yargılama süreleri, dezavantajlı gruplar, yabancı sermayenin hukuki güvenlik beklentisi, vb.) ilk elden ve gerçekçi şekilde ele alan bir bakış açısı.
Evrensel değerler bağlamında hukukun üstünlüğü temelinde, demokratik ve sivil iradenin yansıması; hesap verebilir, şeffaf ve kamu vicdanını rahatlatıcı bir yargı süreci. Ve bunun için gerekli fiziki, teknolojik, idari ve hukuki tüm düzenlemelerin, sayısal olarak daha donanımlı ve fazla mahkeme, görevsel anlamda daha fazla ihtisas mahkemesi, yargı mensuplarında uzmanlık alanlarının ön plana çıktığı, son teknolojik altyapıyla donatılmış bütünleşik sistem, etkin bir takip sistemi, adaletin en hızlı şekilde tecelli etmesini sağlayacak uygulamalar (makul süre; hedef süre, azami sürelerin belirlenmesi, belli miktar altı davalar kapsamının genişletilmesi, vb.) ve tüm bunların sürdürülebilir kılınmasını sağlamak için yapılacak hukuki değişikliklere ek olarak caydırıcı ve özendiricilerin devreye sokulması.
Sonuç olarak açıklanan rapor, kurumsallaşmayı, gerekli idari yapıların kurulması gerektiğini, personel sayılarının arttırılması gerekliliğini, mesleki etik bilincinin kazandırılması gerekliliğini, bu işin sadece tepeden inmeci bir düzenlemeyle değil, hukuk fakültesi eğitimine girişten itibaren başlatılması suretiyle oturtulabileceğini, uluslararası değerlerin göz önünde bulundurulması gerekliliğini vb. noktayı ilk elden ve kararlı şekilde ele almıştır” görüşünü savundu.
4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde dikkat çekici noktalar
- Noter yardımcılığı; ki bu durum yeni istihdam alanı açacak, gelecekteki hâkim ve savcı adaylarının toplumu daha yakından tanımalarına aracılık edecektir.
- Türkiye Adalet Akademisi bünyesinde “Hukuk Araştırmaları Merkezi” kurulacaktır.
- Bilirkişilik kurumuna, özel hukuk tüzel kişilerinin dâhil olması; bu durum işlemlerin daha seri ve hızlı ilerlemesini sağlarken, denetimleri konusu sorunu ayrıca tartışılabilir.
- E-tebligat alanında önemli düzenlemeler yapılacaktır.
- Hukuk klinikleri; hukuk fakültesi öğrencilerinin öğrencilik süresince toplumsal yapı içinde mesleki tecrübe kazanmalarını sağlayacak, empati kabiliyetlerini geliştirecektir.
- Dijital dönüşüme uygun yapay zekâ entegrasyonları geliştirilecektir.
Dr. Ali Erdem sözlerini şöyle noktaladı: "Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları; devletin varlık teorilerinden bu yana meşru iradenin zor kullanma yetkisinin tek sınırı olağanüstü hâl durumu hariç ‘çekirdek haklar’... İnsan hakları, yerel (gelenek, görenek, örf ve âdet), ulusal (yazılı normlar), uluslararası (taraf olunan anlaşmalar ve üye olunan kurum kuruluşlar) tüm bunların ötesinde, asıl değişim/dönüşüm/devinimin yaşandığı dijital dünya... Dijital suçlara vurgu yapılmış olsa da siber suçlar, veri güveliği konusunda yeterli bir vizyon sergilenemediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hedeflenen değişim/dönüşümün büyük çoğunluğu, fiziki ve sayısal olarak tanımlanabilirken; fiziki mekânlardan ve sayısal üstünlüklerden bağımsız olan blok zinciri, veri güvenliği, sanal ortam ve platformlardan çok da bahsedilmemiştir. Unutulmamalıdır ki neoliberalizm ile devletlerin küçültülmesi ve etkin kılınmaları istendi, küreselleşme ile sınırlar aşıldı/aşındı, dijital çağla birlikte devletler yeniden tanımlanmaya varlık sebepleri sorgulanır olmaya başlandı"
Konu üzerine araştırmalar yapan uzman isimlerden gelen görüşler doğrultusunda Türkiye’nin 2025-2029 Yargı Reformu Strateji Belgesi ile hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, insan hakları ve ekonomik kalkınma hedeflerini bir araya getirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Reformlar, yargıya duyulan güveni artırmayı ve modern ihtiyaçlara cevap verebilecek bir hukuk sistemi inşa etmeyi amaçlıyor. Ancak bu hedeflerin başarılı olabilmesi için şeffaflık, siyasi müdahaleden arındırma, yeterli kaynak ayrılması ve toplum ile hukukçuların bu reformlara katılımı hayati önem taşıyor.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.