Ukrayna’nın stratejik hamlesi ve savaşın değişen seyri
Ukrayna’nın 6 Ağustos’ta Moskova’nın 500 km yakınlarında yer alan Kursk'a yönelik sürpriz saldırısı, savaşın seyrini değiştiren bir etkiyi beraberinde getirdi. Rusya’nın Ukrayna’ya vereceği cevap merak konusu olurken Batılı ülkelerin Ukrayna’ya olan destekleri de daha belirgin hâle geldi.
Değişen uluslararası konjonktür, farklılaşan stratejik çıkarlar ve artan güç yarışı her geçen gün daha belirgin bir hâl almaya başladı. Özellikle Rusya ile Ukrayna arasında geçmişten süregelen ve çözülmeyi bekleyen birçok sorun, 2022’de başlayan savaşla başka bir aşamaya taşındı. Son olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Ukrayna'nın Rusya’ya karşı başlattığı en büyük saldırı olan Kursk Saldırısı iki yıldır devam eden savaşın seyrini değiştirme potansiyelini içinde barındırdı. Bu hamle 2022'den bu yana süren savaşta bir dönüm noktası oluşturdu.
Ukrayna’nın, 6 Ağustos’ta Moskova’nın 500 km yakınlarında yer alan Kursk'a yönelik sürpriz saldırısı, savaşın yalnızca Ukrayna topraklarıyla sınırlı kalmayıp, Rusya'nın iç bölgelerine de sıçrayabileceğini göstermesi bakımından savaşının gidişatını değiştirebilecek önemli bir gelişme olarak karşımıza çıktı. Saldırı, Ukrayna'nın 22. Mekanize Tugayı'na bağlı askerlerin Rusya'nın Kursk bölgesindeki Nikolayevo-Daryino ve Oleshnya sınır köyleri arasında 11 tank ve 20'den fazla zırhlı savaş aracının desteğiyle başladı. Batı kamuoyu, Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik giriştiği tek taraflı mücadele örneğini, Ukrayna’nın direniş stratejisinin bir parçası olarak değerlendirdi.
Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik proaktif girişimi, Rusya’nın saldırı kapasitesini zayıflatmayı ve direniş hareketini devam ettirmeyi amaçlıyordu. Bu saldırıda Ukrayna’nın temel amacı ise Rusya’nın mevcut gücünün zarar görmesini sağlamaktı. Fransız haber ajansı Agence France-Presse'e (AFP) konuşan Ukraynalı üst düzey güvenlik yetkilileri, operasyonun hedefinde “düşmanın mevzilerini zorlamak, onlara en fazla kaybı verdirmek” ve “Rusya'yı istikrarsızlaştırmak” olduğunu belirtti. Ukrayna’nın bu stratejik hedefleri vurması Ukrayna’nın psikolojik savaşta da bir üstünlük sağlamasına katkıda bulunuyordu.
Ukrayna Dış İşleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Moskova barış yanlısı girişimlerde bulunana kadar savaşı devam ettirme yönünde irade ortaya konuluyordu. Batı desteğini arkasında hisseden Ukrayna’nın kararlı ve cesur açıklamaları İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş girişimler olarak dikkat çekti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, “Rusya'nın başkalarına götürdüğü savaşın şimdi Rusya'ya geri döndüğünü” ve “Rusya’nın yaptıklarının karşılığını bulduğunu” açıkça ifade edecekti. Ukrayna tarafından başlatılan bu saldırı girişimi ise Rusya’nın hem askerî hem de moral açısından yıpratılmasına yönelik bir stratejinin sonucu ortaya çıkmıştı.
Saldırılar sonrası artan Batı desteği
Ukrayna’nın saldırıda insansız hava araçlarını kullanması, füze gücüyle saldırıyı desteklemesi yönünde artan söylem ve cesurca giriştiği bu eylem; Ukrayna’nın Rusya üzerindeki baskıyı arttırma yönündeki stratejisinin göstergesi olarak dikkat çekiyor. Ukrayna tarafından Kursk topraklarına yönelik yapılan bu saldırının hem tarihî hem de stratejik önemi büyük. Kursk bölgesi, Rusya’nın savunma sanayii ve enerji altyapısı açısından kritik bir konuma sahip. Ukrayna topraklarına yakın olması ve Rusya’nın Batı cephesindeki operasyonlarda stratejik öneme sahip olması, bu bölgenin ehemmiyetini arttırıyor. Kiev yönetiminin savaş başladığından bu yana yürüttüğü en büyük girişim olarak kabul edilmesi ve Batı destekli sınır ötesi operasyon olması nedeniyle büyük yankı uyandırdı. Rusya’ya gözdağı verme amacıyla yapılan bu saldırıyı diğerlerinden farklı kılan husus ise ABD ve AB ülkelerine yönelik zırhlı araçların ve ABD silahlarının Rusya içerisinde “kabul edilebilir bir biçimde” kullanılmasıydı. Kiev yönetiminin Rusya topraklarına yönelik saldırı girişiminden sonra Batılıların destek söylemleri daha fazla belirginlik kazandı. Bu kapsamda, ABD Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Rusya'nın Kursk bölgesinden Ukrayna'ya saldırılar düzenlediğini ve ABD'nin Kiev’in kendini savunma hakkını desteklediğini dile getirdi. Almanya Savunma Bakanlığı sözcüsü ise ABD’nin açıklamalarına benzer bir şekilde Berlin’in “Ukrayna’yı Rus saldırganına karşı savunma mücadelesinde desteklemek” amacında olduğunu söyledi ve Ukrayna'nın saldırılara karşı kendini savunma hakkı olduğunu vurguladı. ABD medyasında yer alan yorumlarda, 5 Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerinden önce Ukrayna’nın askerî pozisyonlarını iyileştirme konusunda bir aciliyet hissettiği ifade ediliyor. Bu kapsamda ABD seçimlerini Cumhuriyetçi Aday Donald Trump kazanması hâlinde savaşın müzakere süreci ile çözülmesine yönelik desteğin artacağı dile getiriliyor.
Rusya’nın cevabı ne olacak?
Kursk Saldırısı’na yönelik Rusya’nın vereceği yanıtın, savaşın gidişatını belirleyeceği çok açık. Moskova’nın bu saldırıya vereceği cevabın ise geniş çaplı olacağı yönünde görüşler bulunuyor. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı daha sert bir tutum benimsemesi karşısında, savaşın kapsamı ve şiddeti artacak. Ukrayna’nın herhangi bir saldırı karşısında Batılı müttefiklerinden beklediği destek artacak, ikili çatışma çok aktörlü düzeyde yeniden ele alınacak ve Batı ile Rusya arasındaki ilişkiler daha gergin bir boyuta ulaşacak. Bu bağlamda Rusya Devlet Başkanı Vladamir Putin “Kiev rejiminin barışçıl çözüm planına geri dönme tekliflerimizi neden reddettiği artık açık, düşman, Batılı efendilerinin emirlerini yerine getiriyor. Batı da Ukraynalıları kullanarak bize karşı savaş yürütüyor” ifadelerini kullandı. Putin, Ukrayna’nın girişimine yönelik gereken cevabı alacaklarını açıkça dile getirdi. İlerleyen zamanlarda iki ülke arasındaki olası çatışmanın etkisinin Batılı devletlere de sıçrayacağı da aşikâr.
Putin, Ukrayna’nın Rusya’nın sınır bölgelerindeki saldırıların karşılığını alacağını ve istenilen hedeflere ulaşacaklarını açıkça ifade etti. Bu durum, Rusya’nın askerî kaynaklarının daha da tükenmesine ve savaşın Moskova’nın kontrolünden çıkmasına yol açabilir. Rusya’nın bu saldırıyı hafife alması durumunda Ukrayna’nın stratejik ataklarında daha fazla artış olması da muhtemel görünüyor. Rusya büyük bir provokasyon olarak değerlendirdiği Kursk Saldırsı’ının karşılığını verecek gibi duruyor. Rus ordusuna düşman olarak nitelendirdiği Ukrayna askerî gücünün derhâl kovulması yönünde emir veren Putin’in cevabının sert olacağı da konuşuluyor. Batı askerî gücünün komutları çerçevesinde gövde gösterisine devam eden Ukrayna da bu saldırı girişimlerinin karşılıksız kalmayacağının farkında. İki ülke arasında güç yarışına imkân tanıyan bu gelişme; caydırıcılık, provokasyon ve güvenlik ikilemi çerçevesinde yeniden şekilleniyor.
Ukrayna’nın Kursk bölgesine yönelik saldırı girişimi, savaşın yeniden alevlenmesine imkân tanıdı. Bölge içerisindeki toplumsal hareketliliğin, bireysel korkunun ve güvenlik tehdidin üst seviyeye çıkmasına yol açtı. Binlerce kişinin tahliyesine yol açan bu saldırı sonrasında Rusya’nın yaptığı en önemli açıklama ise "Şüphesiz ki hedeflerimizin tümünü gerçekleştireceğiz" şeklindeki söylemi oldu. Bölgesel mücadelenin küresel mücadeleye dönüşmemesi için Ukrayna’ya yönelik desteğini sürdürmeye devam eden ABD’nin dış politikasını daha yakından takip etmek gerekecek. Önümüzdeki günlerde yapılacak olan ABD seçimlerinde başkan adayı olan Donald Trump, seçim kampanyası konuşmalarında Rusya-Ukrayna için kendi çözümleri ile yol alıp bölgesel savaşları bitireceğini açıkça belirtmesi bu bakımından değerlendirilmesi gereken bir husus olarak dikkat çekiyor. Bu kapsamda meselenin sadece Rusya-Ukrayna çatışması kapsamında değil; bu ülkelerle birlikte hareket eden, arka plan diplomasisini yürüten ve dış politikalarını yeniden revize eden diğer büyük güçleri de göz ardı etmeden incelenmesi gerekiyor.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.