02 May 2025

Trump’ın ilk yüz günü

Ticaret savaşları, tarife yağmuru, dalgalanan piyasalar ve Grönland hayalleri… Trump’ın ikinci döneminde ilk 100 gün geride kaldı ama sorular çoğaldı: Yeni başkanlık dönemi dünyayı nereye götürüyor? Kaosu yönetmek mi, yoksa büyütmek mi istiyor?

Tüm bu soruların yanıtını 1354 gün sonra öğreneceğiz ama şimdilik Trump’ın hem seçmenlerinin gözünde hem de uluslararası siyasette iyi gittiği söylenemez. Öncelikle, Trump’ın ilk 100 gününde piyasalardan 6,5 trilyon dolar buharlaştı. ABD piyasalarında Dow Jones ve S&P 500 endeksleri, eski ABD Başkanı Richard Nixon'ın 1973'te ikinci dönemine başlamasından bu yana en kötü ilk 100 gün performansını kaydetti. Trump’ın ilk gününden bu yana piyasalardaki sert düşeş şu şekilde gerçekleşti:

  • S&P 500 – yaklaşık %7,9 düşüş,
  • Nasdaq – yaklaşık %12,1 düşüş,
  • Dow Jones – %8,9 düşüş gördü.

Trump’ın kamuoyu desteği de sancılı. Associated Press’in yayımladığı son ankete göre, başkanın onay oranı %41’de; bu, modern ABD tarihinde ilk 100 gününde bu kadar düşük destek gören ilk başkan olarak Trump’ı işaret ediyor. İkinci dönemini sürdüren başkanın öngörülemeyen hamleleri ile şekillenen ilk 100 günü bize neler söylüyor gelin yakından bakalım.

Tarife kılıcıyla başlayan ikinci dönem

Göreve gelir gelmez Çin, Kanada ve Meksika gibi başlıca ticaret ortaklarına yönelik gümrük tarifeleriyle gündeme oturan Trump, sadece Nisan başında onlarca ülkeye yönelik ithalat vergilerini öyle bir seviyeye çekti ki finansal piyasalarda kısa süreli bir panik yaşandı. Başlangıçta %25’e varan oranlar, Çin için %145’e kadar çıkarıldı. Pekin ise bu adıma %125 oranında karşılık verdi. Trump’ın ticaret politikaları, özellikle teknoloji hisselerini derinden sarstı. Tesla, Nvidia, Alphabet ve Meta gibi yüksek değerli şirketler yatırımcılar tarafından terk edilmeye başlandı; S&P 500 endeksi yalnızca 100 günde %7’den fazla değer kaybetti. JPMorgan’dan yapılan bir değerlendirmede, “Magnificent Seven” olarak anılan hisselere tüm yatırımını yükleyenlerin ağır darbe aldığı vurgulandı.

Dünya sahnesinden geri adım

Trump göreve başladığı ilk günlerde Paris İklim Anlaşması’ndan ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çekildi. Yönetim ayrıca ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID)’in faaliyetlerini sona erdirdi. Bu kararlar Trump’ın ‘Önce Amerika’ yaklaşımının bir yansıması olarak, Amerika’nın gelecekte de uluslararası anlaşmalardan ve taahhütlerden çekilme eğilimini yansıtıyor.

100 günde 142 başkanlık kararnamesi

Donald Trump, görevinin ilk 100 gününde 142 başkanlık kararnamesi imzalayarak da tarihe geçti. Selefi Joe Biden’ın dört yılda imzaladığı 162 emri neredeyse yakaladı. Hızı içerik kadar dikkat çekici: göçmenlikten enerjiye, kamu fonlarından dış yardımlara kadar birçok alanda sistemin çehresini değiştirecek kararlar devreye sokuldu. Federal programlarda kısıntılar ve dış yardım politikalarının yeniden yapılandırılması bu emirlerin başlıca örnekleri arasında. Göreve başlar başlamaz imzaladığı kararnamelerden biriyle kurulan Hükûmet Verimliliği Departmanı (DOGE), teknoloji milyarderi Elon Musk liderliğinde devlet harcamalarını azaltma hedefiyle çalışmaya başladı. Musk, 2 trilyon dolarlık devasa bir tasarruf sözü vermişti. DOGE’un kendi verilerine göre şimdiye dek federal bütçeden 160 milyar dolar kesildi—bu da hedefin yaklaşık %8’ine denk geliyor. En büyük kesintiler ise sırasıyla Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı’ndan (47,4 milyar dolar), Uluslararası Kalkınma Ajansı’ndan (45,2 milyar dolar) ve Dış İşleri Bakanlığı’ndan (2,6 milyar dolar) yapıldı. Ancak bu rakamlar, uzmanlar tarafından yeterli veriyle desteklenmediği ve şeffaflıktan uzak olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor.

Sınırda sert tedbirler

Trump yönetimi, ikinci döneminin ilk 100 gününde yasa dışı göçle mücadeleyi öncelikli hedef hâline getirdi. Beyaz Saray’a göre, bu süre zarfında 139 bin kişi sınır dışı edildi. Sınır güvenliğini artırma politikalarının etkisiyle Meksika sınırındaki geçişlerde keskin bir düşüş yaşandı: Mart 2025’te 7181 yasa dışı geçiş tespit etti.  Bu rakam, bir yıl öncesine göre %95’lik bir azalma anlamına geliyor.

Dış politikada hamleleri ve çığ gibi büyüyen sorunlar

Trump’ın dış politikası da ikinci döneminde keskin dönüşler içeriyor. Ukrayna’ya yönelik savaşı sona erdirme vaadiyle gelen başkan, Rusya’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım üzerindeki egemenliğini tanıma yönünde çağrı yaptı. Kiev yönetimi bu öneriyi “tartışmaya kapalı” diyerek reddetti. Orta Doğu’da ise Trump, İsrail-Hamas Savaşı’nda kısa süreli bir ateşkese aracılık ettiğini duyurdu ama ateşkes Mart ayında çöktü. Gazze’ye insani yardımın 60 gündür ulaşamadığı bilgisi sahadan doğrulanırken, Trump’ın “Gazze’den Filistinlilerin çıkarılıp, bölgenin lüks bir ‘Orta Doğu Rivierası’na dönüştürülmesi” önerisi ise uluslararası tepkiyle karşılandı. Öte yandan ABD, Orta Doğu’da askerî varlığını yeniden artırdı. 15 Mart’ta başlatılan “Operation Rough Rider” kapsamında, Kızıldeniz’deki gemi taşımacılığına saldıran İran destekli Husilere yönelik yoğun hava saldırıları düzenleniyor. ACLED verilerine göre, 15 Mart ile 18 Nisan arasında en az 207 saldırı gerçekleşti ve bu saldırılarda en az 209 kişi hayatını kaybetti.

Avrupa Kıtası’nda ise Trump’ın dış politika hamleleri adeta bir “bumerang” etkisi yarattı. ABD Başkanı Donald Trump'ın amansız saldırıları, Avrupa'yı istikrarsızlaştırmak yerine kıta genelinde stratejik bir uyanışı hızlandırdı. Amerika'nın müttefiklerini reddetmesi, Avrupa liderlerini uzun süredir devam eden zorluklarla, yeni kazanılmış bir cesaretle yüzleşmeye ve stratejik özerkliğe giden bir yol açmaya itti. Ayrıca blokun siyasi yörüngesini yeniden şekillendirecek olan tarihsel olarak AB'nin ekonomik büyüme motoru olan Fransız-Alman ittifakını yeniden canlandırdı. Fransa ve Almanya'nın artık ortak bir amacı var: ABD'den stratejik bağımsızlık elde etmek ve Avrupa'nın öngörülemez ve güvenilmez başkanına karşı jeopolitik dayanıklılığını güçlendirmek. Bu da AB ile Birleşik Krallık arasında beklenmedik bir yakınlaşmaya yol açtı. Brexit sonrası Britanya resmen ABD veya AB ile uyumlu olmakta özgür kalırken, Başbakan Keir Starmer açıkça Avrupa'nın tarafını tuttu.

Trump söz verdi, ne kadarını tuttu?

2024 seçim kampanyasında en az 75 vaat veren Donald Trump, sınır dışı operasyonlarından 6 Ocak Kongre baskını sanıklarının affına kadar uzanan geniş bir gündemle yeniden iktidara geldi. Aljazeera’nın aktardığı bağımsız doğrulama platformu PolitiFact verilerine göre Trump şu ana dek:

  • 6 vaadini yerine getirdi,
  • 1 vaadini bozdu,
  • 4’ü durmuş (yavaşlamış) durumda,
  • 23 vaat üzerinde aktif olarak çalışılıyor.

Geriye kalan 41 vaat ise henüz değerlendirilmedi.

Bu tablo, Trump’ın hızlı icraat temposuna rağmen, kampanya söylemleriyle sahadaki uygulamalar arasında hâlâ önemli bir mesafe olduğunu gösteriyor.

Amerikan siyasetinin önündeki zorluklar

Başkan Donald Trump göreve döndüğünden bu yana geçen kaotik ilk 100 günde, Washington'ın 2. Dünya Savaşı'nın küllerinden inşa etmeye yardımcı olduğu kurallara dayalı dünya düzeninin bazı kısımlarını altüst eden, genellikle öngörülemeyen bir siyaset yürüten Trump’ın kalan 1354 gününün çetin ve zor geçeceği şimdiden görülüyor. Gerek içeride gerekse uluslararası alanda gerilim ve belirsizlik belirginleşmiş durumda. Ekonomik göstergeler, diplomatik tansiyonlar ve siyasi bölünmüşlük, önümüzdeki dönem Amerikan siyasetinin önündeki zorluklar olacak.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...