
Toplumun hassasiyetleriyle oynamak: Din istismarı
Geçmişte veya bugün pek çok değer; belli hedefler uğruna istismar ediliyor. Din de bu istismar araçlarından biri olabiliyor. Psiko-sosyal ve siyasi manipülasyonla beslenen dinî istismar, peki medyada nasıl görünüyor?
Arapça kökenli bir kelime olan “istismar”; işletme, yararlanma, birinin iyi niyetini kötüye kullanma ve sömürme anlamlarına gelir. “İstismar etmek” ise işletmek, yararlanmak, birinin iyi niyetini kötüye kullanmak ve sömürmek demektir. Bireysel ve toplumsal hayatta da insana ait birçok değer; başka birey, kurum ya da kuruluşlar tarafından kötüye kullanılabiliyor, yani istismar edilebiliyor. İstismarın fiziksel, cinsel, psiko-sosyal, ekonomik ve siyasi olmak üzere beş boyutu bulunur. Fakat biz, psiko-sosyal ve siyasi istismarın veçhesini taşıyan dinî istismara odaklanacağız.
Günümüz dünyasında istismara uğrayan veyahut istismar edilen değerlerden biri de dindir. Din istismarı; genellikle bireyin dinî inanç ve duygularının araçsallaştırılarak maddi ve manevi çıkar elde etmek amacıyla yapılır. İstismarın hedef kitlesi daha çok kadınlar ve çocuklar olmakla birlikte zayıf erkeklerdir. Dinî bilgisi zayıf bireyler, din istismarına daha açıktırlar. Sosyo-ekonomik sorunlara sahip ve kimlik/aidiyet arayışı içindeki bireyler de istismarın her boyutuna açık hedef kitleyi oluşturmaktadırlar.
İnsanın sahip olduğu bütün değerler, hayatın her aşamasında istismara uğradığı gibi medya ve sosyal medya ortamlarında da istismara uğrarlar. Son zamanlarda medyada insanların dinî inanç ve din duyguları da istismara maruz kalmaktadır. Medyada din istismarı, dinî inanç, değer ve sembollerin araçsallaştırılması yoluyla bireylerin dinî hassasiyetlerinin sömürülmesidir. Dinî içerikler bazen reklam ve reyting uğruna, bazen de ideolojik amaçlı istismar edilerek kötüye kullanılmaktadır.
Dinin medya ve sosyal medya ortamlarında istismar edilmesinin nedeni ise dinin toplumsal duyarlılığı yüksek bir alan oluşundandır. Bu yüzden medya tarafından sıklıkla araçsallaştırılabilmektedir. Dinin yahut dinî içeriklerin istismarı; pandemi, doğal afet (sel, kasırga, fırtına, deprem, tsunami), savaş ve terör olayları gibi toplumsal kriz dönemlerinde ortaya çıkar ve bu dönemlerde artış gösterir. Dolayısıyla toplumsal kriz dönemlerinde dinin yahut dinî içeriklerin kötüye kullanılmasına karşın dikkatli olunmalıdır.
Medyanın çarpık hâli
Din yahut dinî içerikler, söylemsel araçlarla dinî kavramların anlamları çarpıtılarak manipüle edilebiliyor. Örneğin Kur’an, cami, ezan gibi semboller bağlam dışı kullanılarak görsel temsillerle istismar ediliyor genellikle. Yahut bu içerikler medyada haber çerçevesiyle istismar ediliyor. Medyada bunun yansımaları, dünyanın bütün coğrafyalarında görülebilir. Fakat Batı’da ve Amerika’da daha yoğun bir şekilde gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Örneğin, geçmişte Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Bush, “Tanrı Amerika’yı korusun” diyerek insanların dinî duygularını istismar etmişken; bugünün başkanı Trump Katoliklerin dinî lideri Papa’nın seçimine önem verdiğini, hatta kendisini Papalığa layık gördüğünü ifade ederek insanların dinî duygularını kendi siyasi geleceği için kullanmaktan kaçınmamaktadır. Yine Avrupa’da giderek artan sağcı politikalar ve sağ parti liderlerinin; oylarını artırmak ve iktidara gelmek için İslam ve yabancı düşmanlığını öne çıkararak Hristiyan din ve kültür çevresinde yetişen halkın hassasiyetlerini istismar ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla din istismarcılarının daha çok politik/siyasal aktörler, medya profesyonelleri ve bazı sivil seküler ve dinî yapıların önderi konumundaki bireyler olduğunu söyleyebiliriz.
Din istismarı; dünyanın her bölgesinde görüldüğü gibi sadece bir dinî değil, bütün dinleri doğrudan etkiler ve kapsar. Ayrıca bu durum, yanlış din algılarına da yol açmaktadır. İdrak, şuur, anlayış karşılığında kullanılan algı; dış/fiziksel/nesnel dünyayı duyular yoluyla öznel bilince aktarılmasını ifade eder. İnsanın algısını etkileyen birçok öğe vardır. Psikolojik, fiziksel ve çevresel etkenler, algıların kişiden kişiye değişmesine sebebiyet verir. Dinin, dinî inancın yahut dinî bilgi, değer ve sembollerden oluşan dinî içeriğin medya ve sosyal medya mecralarında doğru ya da yanlış sunumu da din hakkında doğru veya yanlış algılara/anlayışlara yol açacaktır.
Din istismarının önüne geçebilmek için dinî bilginin vahyî ve akli temellere dayalı olarak akademik ortamlarda üretilmesi, dinin toplum katmanlarına doğru ve sahih bir biçimde yine resmî örgün eğitim kurumlarında öğretilmesi gerekir. Yine medyada ve sosyal medyada din istismarının ortadan kaldırılması yahut en aza indirilebilmesi için medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme becerileri toplum katmanları -özellikle genç kuşaklar- arasında teşvik edilerek yaygınlaştırılmalıdır. Öte yandan dinî kurum ve kuruluşlar da faaliyetlerini şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri doğrultusunda düzenlemelidirler.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.