27 December 2024

Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Trump etkisi

2022’de Rus ordularının Ukrayna'ya girmesiyle başlayan ve hem bölgesel hem de küresel dengeleri değiştiren Ukrayna-Rusya Savaşı'nın akıbeti merak ediliyor. Trump’ın Ukrayna-Rusya Savaşı'nı sona erdirme hamlesi ne denli karşılık bulacak? Ukrayna’nın NATO serüveni mutlu sonla bitecek mi?

20 Ocak 2025’te yemin ederek başkanlık koltuğuna oturacak olan ABD Başkanı Donald Trump, uzunca süredir dünya genelinde devam eden çatışmaları masaya yatırarak gerekli çalışmaları yapacağını ve savaşları sonlandıracağını dile getirmişti. Özellikle Rusya- Ukrayna Savaşı’nı sona erdireceğini ve Orta Doğu’da devam eden iç savaşların ve çatışmaların biteceği yönünde iddialarda bulunmuştu. Özellikle seçim kampanyasında başkan olduktan sonra Rusya-Ukrayna Savaşı’nı “bir günde bitireceğini” dile getirerek iddialı bir söylem geliştirdi.  Güçlü bir seçim kapmayası sonucunda kazandığı politik ve toplumsal sermaye, mevcut avantajların meydan okumalara göre daha fazla ağır basmasına neden oluyor. Trump, bunu "129 yılın en büyük siyasi zaferi” olarak tanımlıyor ve halk oylamasında sağladığı üstünlüğe sıkça vurgu yapıyor. Böylelikle bu başarıyla beraber Senato’nun Cumhuriyetçilerin eline geçmesi sonucunda Trump, kendi iç ve dış politika ajandasını daha rahat planlayabilir.

ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump iç politika kadar dış politikada atacağı önemli adımlar merakla bekleniyor. Ukrayna’dan Gazze’ye dünya siyasetinin hâli düşünüldüğünde Trump, sorunlu bir dış politika alanıyla karşılaşacak. 2022 yılından bu yana Batılı devletler Ukrayna’ya yönelik askerî ve maddi desteğini göstermeye devam ediyor. Yeni başkanın Ukrayna’ya verdiği maddi desteği keseceğine kesin gözüyle bakılıyor. İkinci başkanlık döneminde Trump, ilk olarak Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i masaya oturtmaya çalışmakla başlayabilir.  

Trump’ın açıklamaları neden önemli?

Batı, Ukrayna’ya yönelik bu kadar harcama yapmışken Rusya’yı daha fazla zayıflatmak ve yeni hedefler seçmesini engellemek istiyor. Rus yetkililer ise hiçbir şekilde geri adım atmayacaklarını, sorunun da dondurulamayacağını dile getiriyorlar. Putin, 7 Kasım'da Trump'ı tebrik etmiş, kendisiyle konuşmaya hazır olduğunu bildirmişti. Ukrayna'daki çatışmayı istenmeyen bir gelişme olarak tanımlayan Trump, kendisinin başkan olması hâlinde böyle bir durumun hiç yaşanmamış olacağının altını çizerek ABD'nin daha önce girdiği dış savaşlara girmeyi bırakacağını ve artık kendi ülkesini savunacağını belirten ifadeler kullanıyor. Benzer şekilde, Rusya ve Ukrayna üzerinde daha fazla çalışılıp savaş hâline son verilmesi gerektiği yönünde söylemlerde bulunuyor.

Trump’ın açıklamalarından sonra Rus lider, görüşmelerin başlatılmasına hazır olduklarını belirttiği gibi saldırıların sürdürülmesi durumunda cevap vermeye devam edeceklerini belirtti. Savaşın sonlanmasına yönelik tek umudu; Trump’ın yönetime geçtikten sonra izleyeceği stratejiler oluşturuyor. Trump’ın başkanlık koltuğuna oturması, Ukrayna’da barışın tesisi için bir şans olabilir. Ocak ayında Trump yönetiminin göreve başlamasıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski için karar anı yaklaşacak. Ukrayna’nın altyapısının yeniden inşa süreci, ekonomik yeterlilik ve siyasi kurumların yeniden işlevsel hâle gelmesi için hükûmete yönelik baskı artacak. Yalnızca Ukrayna’nın kaderini değil, kendi siyasi geleceğini de belirleyecek bir süreç olacak.

Ukrayna’nın NATO üyeliği zora girmiş durumda

1950 yılından itibaren ilk defa aktif bir savaş alanında bulunan en az 11 bin Kuzey Kore askerinin Kuzey Rus ordusuna destek için Ukrayna sınırındaki Kursk bölgesinde konuşlandırılması, Rusya’nın askerî gücüne büyük destek sağladı. Buna karşın Avrupa Birliği Dış Politika Şefi Josep Borrell, AB'nin Ukrayna'ya savaş için 980 binden fazla mermi sağladığını açıkladı. Dış güçlerin desteğini esirgemediği bu savaş, her ne kadar bölgesel olarak görünse de küresel bir boyut almaya başladı.

Ukrayna’nın NATO üyeliği hedefi, daha seyrek dillendirilse bile gündemdeki yerini koruyor. Ancak Biden döneminde gerçekleşmeyen bu hedef; Trump’ın uluslararası ilişkilerde ön plana çıkan çıkar odaklı yaklaşımın en önemli simgesi olan “Önce Amerika” yaklaşımı, görev süresinde artan NATO’ya yönelik eleştirileri ve müttefiklere yönelik savunma harcamalarını artırma baskısı düşünüldüğünde daha da karmaşık bir hâl alacak. Batı’nın Ukrayna’ya yönelik gerek Avrupa Birliği gerek NATO üyeliği yönündeki tavizleri müzakere sürecini hızlandırmak yerine çatışma ortamının zeminini güçlendiriyor. Bu kapsamda Trump, NATO’nun bütçesel yükünü üye ülkelere dağıtmayı hedeflerken Ukrayna’nın üyelik sürecini daha zora sokuyor.

Savaşın barış sürecine hizmet etmesi için tarihsel çıkarımlardan yola çıkarak aynı hataların yapılmaması adına diplomatik mekanizmaların ve müzakere sürecinin zemininin güçlü olması gerekiyor. Trump’ın Ukrayna-Rusya Savaşı'nı sona erdirme stratejisi, ABD açısından Afganistan’daki çekilme sürecinde yaşanan kaotik hataların tekrarlanmasını önlemesi ve barış masasında hızlı bir çözüm süreci inşa etmesi gerekiyor.  Barış sürecinin ardından en önemli aşama olan barış inşası sürecinde Batılı güçlerin desteğini devam ettirmesi oldukça elzem.

Özellikle ABD’nin yardımlarını sürdürmesi ve kademeli bir azaltma politikası izlemesi gerekiyor. Aynı şekilde, Batı tarafından empoze edilen Rusya’ya yönelik yaptırımların da hafifletilmesi beklenen bir gelişme olacaktır. Barış müzakereleri kapsamında izlenen yol -her ne kadar bölgesel çatışmaları sona erdirse de- küresel zeminde güç dengelerinin yeniden inşa edileceğini aşikârdır.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...