23 June 2025

Rusya, Çin ve Kuzey Kore üçgeninde dönen enerji politikaları

Dünyanın enerji dengeleri değişiyor, eksen Rusya, Çin ve Kuzey Kore üçgenine kayıyor. Peki bu yeni düzlemde enerji politikaları nasıl ilerliyor, dünyayı nasıl etkiliyor? Gelin birlikte değerlendirelim.

Dünya enerji dengeleri, tarih boyunca ekonomik ilişkilerden jeopolitik krizlere kadar birçok faktörle şekillendi. Ancak son yıllarda bu dengelerdeki en dikkat çekici kayma, Asya ekseninde; özellikle Rusya, Çin ve Kuzey Kore üçgeninde gerçekleşti. Bu üç ülkenin farklı dinamikleriyle ördüğü enerji politikaları; yalnızca bölgesel bir değişim değil, küresel enerji piyasalarında da sarsıcı etkiler oluşturuyor.

Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz ve petrol rezervlerine sahip ülkelerinden biri. Çin, enerji tüketiminde dünyada ilk sırada. Kuzey Kore ise enerji açısından dışa bağımlı, yaptırımlar nedeniyle dışarıdan kaynak temin etmekte zorlanan ancak jeopolitik önemi yüksek olan bir ülke. Bu üç ülkenin oluşturduğu enerji üçgeni, özellikle Batı'nın uyguladığı yaptırımlar ve Ukrayna Savaşı sonrası oluşan yeni dengelerle daha da görünür hâle geldi.

Rusya’nın Doğu’ya dönüşü

Ukrayna’ya yönelik askerî operasyonları nedeniyle Avrupa'daki birçok ülke tarafından ambargolara maruz kalan Rusya, doğal gaz ve petrol ihracatında yeni pazar arayışına girmek zorunda kaldı. Bu noktada, yönünü hızla doğuya çevirerek Çin ve kısmen de Kuzey Kore ile enerji ilişkilerini derinleştirmeye başladı.

Günümüzde Sibirya’nın Gücü Boru Hattı, Rusya’nın Çin’e doğrudan doğal gaz taşıdığı en büyük altyapı yatırımıdır. 2025 yılı itibarıyla Rusya, Çin’e günlük ortalama 90 milyon metreküp gaz ihraç ediyor. Avrupa pazarındaki payını kaybeden Rusya, bu açığı büyük oranda Asya’daki artan talep ile kapatmaya çalışıyor.

Çin: Talep canavarı mı, stratejik oyuncu mu?

Çin’in sanayisi ve teknolojik atılımı, ülkenin enerjiye olan ihtiyacını her geçen gün artmaktadır. Enerji ithalatında sadece alıcı konumunda kalmak istemeyen Pekin yönetimi, enerji tedarikinde çeşitlilik ve güvenlik ilkesi doğrultusunda çok kutuplu stratejiler izliyor. Orta Asya, Afrika ve Orta Doğu’dan yapılan ham petrol ithalatına alternatif olarak Rusya’yla yapılan uzun vadeli enerji anlaşmaları öne çıkıyor.

Aynı zamanda Çin, 2024 yılında Kuzey Kore ile enerji altyapı iş birliğini başlatmıştı. Bu iş birliği kapsamında sınırlı da olsa Kuzey Kore’de enerji üretim tesislerine modernizasyon desteği veriliyor. Ayrıca Çin, Kuzey Kore üzerinden enerji taşımacılığı rotaları oluşturarak Güney Çin Denizi dışındaki güzergâhlara yöneliyor. Dolasıyla amacı sadece enerji güvenliği olmayıp, bölgesel nüfuz alanını genişletmek olduğu görülüyor.

Kuzey Kore: Enerji kıtlığı içinde jeopolitik kart

Enerji kaynakları sınırlı olan Kuzey Kore, kömür dışında ciddi bir enerji kaynağına sahip değil. 2023 yılında Rusya’dan Kuzey Kore’ye elektrik takası ve enerji ekipmanı gönderimi başladı. Bununla birlikte Kuzey Kore, konumu itibarıyla hem Rusya hem Çin için lojistik ve stratejik bir köprü rolü görüyor. Dolayısıyla Kuzey Kore yönetimi, enerji bağımlılığını bir pazarlık aracı olarak kullanıyor ve bu sayede ambargo dönemlerinde bile belli ayrıcalıklar elde edebiliyor.

Küresel piyasalara etkisi

  • Avrupa’nın derinleşen enerji krizi: Rusya’nın Avrupa’ya enerji arzını kesmesiyle birlikte Avrupa ülkeleri, alternatif kaynaklara yönelmek zorunda kaldı. Bu durum, LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz) fiyatlarında %35 artışa, Norveç ve Katar gibi alternatif üreticilerin pazar payını artırmasına, yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinin hızlanmasına yol açtı.
  • Petrol ve gaz fiyatlarında dalgalanma: Rusya’nın Çin’e yaptığı indirimli enerji satışları, küresel fiyat dengesini bozuyor. Ucuz Rus enerjisine erişemeyen Batılı ülkeler, daha yüksek fiyatlarla enerji almak zorunda kaldılar. Bu durum özellikle, enerji yoğun sektörlerde üretim maliyetlerini artırmakta, enflasyonist baskıları tetikliyor.
  • Doların enerji üzerindeki hâkimiyetinin azalması: Rusya ve Çin arasındaki enerji ticaretinde yerel para birimlerinin kullanılmaya başlanması, enerji piyasalarında dolar hegemonyasını zorluyor. Bu gelişme uzun vadede, petro-yuan ve ruble ile enerji ticareti kavramlarının yaygınlaşmasına, doların rezerv para statüsünün tartışılmasına neden olabiliyor.

Gelecek senaryoları: Yeni oyunlar, yeni kurallar

  • Senaryo 1 /Asya enerji blokunun kurulması: Eğer Rusya, Çin ve Kuzey Kore enerji alanındaki iş birliğini kurumsallaştırırsa yeni bir Asya enerji bloğu doğabilir. Bu blok, Batı’nın enerji politikalarına karşı denge unsuru olabilir, küresel enerji arz zincirinde yeni bir jeopolitik merkez oluşturabilir.
  • Senaryo 2 / Jeopolitik gerilimi tırmandıran enerji rekabeti: Bu ülkelerin oluşturduğu enerji politikaları; özellikle Güney Kore, Japonya ve Tayvan gibi ABD müttefikleri üzerinde baskı unsuru hâline gelebilir. Bu durum, enerji arzının bir silah olarak kullanılmasına da yol açabilir.

Rusya, Çin ve Kuzey Kore üçgeninde gelişen enerji politikaları, sadece kaynakların yönünü değil, küresel siyasetin de akışını değiştiriyor. Bu değişim, dolayısıyla enerji bağımlılığının artık sadece ekonomik değil, jeopolitik bir koz hâline geldiğini gösterir. Avrupa için bu üçgen, enerji bağımsızlığına giden yolu hızlandırıcı bir faktör olurken; Asya için yeni fırsatların ve risklerin habercisi olabilir.

Sonuçta; dünya ülkeleri, enerjide artık sadece fiyatlara değil; kaynakların kimler arasında ve nasıl paylaşıldığına da odaklanmak zorunda kalmaktadır.

Kaynak: Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Çin Ulusal Enerji İdaresi, Rus Enerji Bakanlığı, Güney Kore Stratejik Araştırmalar Enstitüsü

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...