İstatistikler futbolun katili mi?
Futbol eski cazibesini kaybediyor mu? Neden maçlar eskiye oranla daha sıkıcı geçiyor? Gelin bu sorulara cevap aramaya çalışalım.
Dünyanın en popüler spor platformlarından biri olan The Athletic, Euro 2024 sonrası turnuvada oynan 51 maçı değerlendirdiği bir sıralama yayımladı:
Bu listeye göre turnuvanın en iyi beş maçından ikisi A Millî Takım’ın maçlarıydı. Gürcistan’ı 3-1’le geçtiğimiz grup maçı, listede ikinci sırada yer alırken Avusturya’yı 2-1 yendiğimiz son 16 maçı da listede kendine beşinci sırada yer buldu. Bu sırlamaya ek olarak hem A Millî Takım resmî hesabı (@millitakimlar) hem de futbolcularımız Arda Güler ve Mert Müldür’ün Instagram hesapları en çok takipçi kazanan ve etkileşim alan sosyal medya hesapları arasında yer aldı. Peki, takımımız neden bu turnuvada bu kadar takip edildi, desteklendi ve sevildi?
Bu sorulara cevap ararken bir süredir Avrupa futbolunda devam eden tartışmalardan ve son yıllarda modern futbolun geçirdiği değişimden de bahsetmek gerekiyor. Hem geleneksel medyada hem sosyal medyada onlarca içerik üreticisi futbolcuların artık çok daha iyi birer atlet olduğundan ve fiziksel becerilerin teknik becerilerin önüne geçtiğinden bahsediyor. Günümüz futbolunda futbolseverleri heyecanlandıran Zidane, Kaká, Ronaldinho gibi “sihirbazlar” yerini yavaş yavaş daha hızlı, daha güçlü, daha dayanıklı, daha tutarlı fakat daha tahmin edilebilir oyunculara bırakıyor.
Maçlar sıradanlaşıyor
İstatistiklerin ve veri biliminin futbola entegrasyonunun artmasıyla futbola dair daha kesin doğrulara ulaşabilmek mümkün. Örneğin bir oyuncunun, sahanın hangi noktasından şut çekip hangi noktasından pas vermesinin gol olma ihtimalini arttırdığı kesinlikle saptanabildiğinde, oyunculara tanınan özgürlük kısıtlanıyor. Dolayısıyla oyuncular yaratıcılıktan uzaklaşıyor ve tek düze hâle geliyor. Bütün takımlar, bu doğruları ve benzer sistemleri uygulamaya başladığında ise maçlar ve takımlar birbirine benzemeye başlıyor, sıradanlaşıyor.
Millî takımların oyuncuları, farklı takımlardan geldikleri ve bir arada oynama pratikleri az olduğu için kulüp takımlarına göre sistemleri oturtmak genel olarak daha zor oluyor. Fakat benzer altyapı eğitimini almış, benzer liglerin benzer takımlarında oynayan futbolcuların bir araya geldiği durumlarda bahsedilen bütünlüğü yakalamak mümkün olabiliyor. A Millî Takım ise turnuvadaki birçok diğer takıma göre çok daha heterojendi. Oyuncuların bir kısmı yurt dışında bir kısmı ise Türkiye’de altyapı eğitimlerini almışlardı. Ayrıca 5 Büyük Lig’de oynayan oyuncuların yanında Süper Lig’de oynayan oyuncular birlikte sahaya çıkıyor, dolayısıyla bir bütünlük ya da sistem oluşturmak daha zor oluyor.
Bu heterojenlik her ne kadar takım için dezavantaj oluştursa da sahadaki yansıma, kalıplara oturmayan farklı bir oyun şeklinde ortaya çıkıyor. Bu farklılık, sıradanlaşmış futbol izleyicisini cezbeden bir unsur oluyor. Dolayısıyla takımımızın maçları ve oyuncularımız tüm futbol seyircilerinin ilgisini çekiyor, sempatisini kazanıyor.
Tüketicinin tekdüzeliğe tahammülü yok
Kazanmanın formülize edilmesi ya da futbolun kesin doğrularının ortaya konması teknik direktörler ya da kulüp sahipleri için cezbedici olsa da tüketici açısından oldukça can sıkıcı bir durum. Özellikle de hem ligler arasında hem branşlar arasında tüketiciye ulaşma konusunda bu kadar yüksek rekabet varken. Artık tüketici için herhangi bir spor müsabakasına erişim çok kolay. Hem özet görüntülere hem de canlı yayınlara dijital mecralar aracılığıyla çok düşük maliyetlerle, hatta çoğu zaman ücretsiz bir şekilde erişmek mümkün. Dolayısıyla eskisinden çok daha geniş bir seçim setine sahip olan tüketicinin tekdüzeliğe tahammülü yok. Artan maç arzı, sonuçların tahmin edilebilirliğinin artışı, sürekli aynı takımların şampiyonluklar için yarışması futbol tüketicisinin talebini olumsuz etkiliyor. Maç arzının, yani sayısının artması konusunda daha detaylı bir tartışma için bu videoyu da izleyebilirsiniz.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.