
İBB kaçak yapılara nasıl göz yumdu?
Boğaz kıyısında bulunan 106 yapıda izinsiz müdahalelerin belirlendiği açıklandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerekli işlemler başlatılırken, yasal sorumluluğa sahip olan İBB’nin ise büyük oranda sessiz kaldığı belirtildi. Peki, şehir plancıları ne düşünüyor?
İstanbul’un en büyük sorunu sadece kaçak yapılaşma değil, ancak bu, kentin karşı karşıya olduğu önemli sorunlardan biri. Kaçak yapılaşma özellikle 1950’lerden itibaren göçle birlikte büyüdü. Plansız ve mühendislikten uzak yapılar hem estetik hem de güvenlik açısından büyük sorun teşkil ediyor. Son olarak Boğaz kıyısında bulunan 106 yapıda izinsiz müdahalelerin belirlendiği ortaya çıktı.
İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki Bebek, Arnavutköy, Kuruçeşme ve Ortaköy mahallelerinde, Bebek Camii’nden başlayarak 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yönüne uzanan kıyı boyunca bazı yapıların denize doğru izinsiz biçimde genişletildiği, kat ilaveleri yapıldığı ve cephe yenilemeleri gerçekleştirildiği yönünde Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne çok sayıda ihbar ulaştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu ihbarlar üzerine hızlıca harekete geçerek uzman ekiplerini sahaya gönderdi.
Uzmanlarca yapılan tespitlerin ardından, 2025 yılı başından itibaren gerçekleştirilen Koruma Kurulu toplantılarında toplam 106 taşınmaza ilişkin karar alındı. Bu kapsamda, 49 taşınmazdaki kaçak müdahale için suç duyurusunda bulunuldu. Tescilsiz taşınmazlara ilişkin 42 dosyada bilgi ve belge talebinde bulunulurken, 15 taşınmazda daha önce alınmış kurul kararlarının uygulanması istendi.
Kurul kararlarının uygulanması için yasal olarak sorumlu olan belediye, yapılan tüm uyarılara rağmen harekete geçmedi. İlgili Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından defalarca yazılı bildirimde bulunulmasına karşın, belediye sadece bir taşınmazda işlem yaptı.
“İBB’nin kaçak yapılaşmaya müsaade etmesi kabul edilebilir değil”
Bu gelişmeyi Tercüman’a değerlendiren şehir plancısı Eren Demir, “Boğaz'da Kıyı Kanunu’na uymak, hem çevresel hem de kültürel miras açısından son derece önemli. Bu kanun, sadece Boğaz için değil, Türkiye genelindeki tüm kıyılar için geçerli ama Boğaz’ın özel statüsü ve tarihi önemi nedeniyle buradaki uygulamalar daha da hassas. İlgili habere baktığımızda İBB’nin kaçak yapılaşmaya müsaade etmesi ve göz yumması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu yapılara müsaade edenler imar hukukuna muhalefetten ceza almalı. Bunun kanunda karşılığı 3 aydan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Boğaz’da hiçbir mekân veya işletme kaçak hobi bahçesi tarzımda bir şey yapamaz, yapmamalı” şeklinde konuştu.
Kıyı Kanunu'nun temel ilkesi, kıyıların kamuya ait olmasıdır. Boğaz hattında yapılan kaçak yapılar bu hakkı ihlal eder” diyen Demir sözlerini şöyle noktaladı: “Halkın denize erişimini engeller, kıyı şeridinin özel mülkiyete dönüştürülmesine yol açar ve görsel ve fiziksel erişim kaybına sebep olur. Ayrıca Boğaz çevresinde kontrolsüz yapılaşmanın; erozyona, deniz kirliliğine ve yeşil alanların kaybına neden olduğu da unutulmamalı. Kıyı Kanunu, bu ekolojik dengenin bozulmaması için belirli sınırlar koyar”
“Kaçak yapılarla mücadele çok yönlü bir mesele”
Yüksek Şehir Plancısı İbrahim Halil Taşçı da Eren Demir’e pek çok konuda hak veriyor. Taşçı, “İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nda kaçak yapılaşma hususu özellikle çevre, kültürel miras ve imar mevzuatı aşısından sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Kaçak yapılaşmaya ilişkin yasal mevzuat 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda belirlenmiştir. Boğazlar, özellikle İstanbul Boğazı, ‘korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı’ olarak kabul edilir. Bu kanun kapsamında, boğaz çevresindeki yapılaşma, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun iznine tabidir. Koruma alanlarında izinsiz yapılaşma yasaktır. Kaçak yapılar için yıkım kararı verilebilir. 3194 Sayılı İmar Kanunu ise İmar planlarına ve yapı ruhsatına aykırı yapılaşma, kaçak yapı olarak değerlendirilir. Belediyeler veya il özel idareleri, kaçak yapıları tespit ederek yıkım işlemi başlatabilir. Boğaz çevresindeki imar uygulamaları, özel düzenlemelere (1/1000’lik koruma amaçlı imar planları gibi) tabidir. 3621 Sayılı Boğaziçi Kanunu (Kıyı Kanunu ile Birlikte) İstanbul Boğazı’na özel olarak çıkarılan bu kanun, boğazdaki yapılaşmayı sınırlandırır. Yapı yükseklikleri, yapı yoğunluğu ve mimari düzenlemeler özel kurallara bağlıdır. Kaçak yapılar için idari para cezası ve yıkım müeyyidesi uygulanır. 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu (Kentsel Dönüşüm Kanunu) Boğaz çevresindeki riskli yapılar için dönüşüm projeleri uygulanabilir. Kaçak yapılar, bu kapsamda yıkılarak yeniden yapılandırılabilir. Çevre Kanunu (2872 Sayılı Kanun) ve Kıyı Kanunu (3621 Sayılı Kanun) Boğaz kıyıları, "kıyı kenar çizgisi" içinde kaldığından, bu alanlarda yapılaşma yasaktır. Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu alınmadan yapılaşma yapılamaz” yönünde bilgi aktarımında bulundu.
“Belediye ve İdari Yaptırımlar” başlığına dair de açıklamalarda bulunan Taşçı, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, kaçak yapıları tespit ederek yıkım kararı alabilir. 5393 Sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyeler imar denetim yetkisine sahiptir. Kaçak yapılar için yaptırımları; yasal mevzuat olarak aşağıda belirtilen şekilde yapılmaktadır:
Yıkım kararı (İmar Kanunu md. 42)
Ağır para cezası (Çevre Kanunu, İmar Kanunu)
Hapis cezası (Zabıta ve Ceza Kanunu kapsamında)
Tapu iptali (Kaçak yapıların tapu kaydı iptal edilebilir)
Taşçı, görüşlerini şöyle sürdürdü: “Boğaz’daki kaçak yapılaşma, hem koruma kanunları hem de imar mevzuatı nedeniyle sıkı denetime tabidir. Yargıtay ve idare mahkemeleri, bu tür yapıların yıkılması yönünde kararlar vermektedir. Kaçak yapı sahipleri, yasal süreçte itiraz hakkına sahip olsa da, koruma alanlarında yapı ruhsatı olmadan inşaat yapmak büyük risk taşır”
Kaçak yapılaşmanın cezai müeyyideleri ise şöyle:
Türkiye’de kaçak yapılaşma, 3194 Sayılı İmar Kanunu, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu (Kentsel Dönüşüm Kanunu) ve diğer ilgili mevzuatla sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Kaçak yapılaşmaya uygulanan yaptırımlar şunlardır:
1. Yıkım Cezası (İmar Kanunu Madde 42)
Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılan binalar, belediye veya il özel idaresi tarafından tespit edilirse yıkım kararı alınır.
Yıkım masrafları, yapı sahibine veya yaptırana ödettirilir.
Yıkım emrine uyulmazsa, belediye zorla yıkar ve masrafları yükümlüden tahsil eder.
2. Para Cezaları
a) İmar Kanunu’na Göre Para Cezaları (2024 Güncel Tutarlar)
Ruhsatsız yapı yapanlara:
Konut ve müstakil yapılar için: ~5.000 TL – 50.000 TL
Ticari/endüstriyel yapılar için: ~10.000 TL – 100.000 TL
Ruhsata aykırı inşaat (kat fazlası, saçak uzatma vb.):
Yapı metrekare başına ~500 TL – 5.000 TL ceza.
b) Çevre Kanunu’na Göre Cezalar
Kıyı şeridi veya orman alanında kaçak yapılaşma:
50.000 TL – 1.000.000 TL idari para cezası + yıkım.
c) Belediye Zabıta Cezaları
Kaçak yapılaşma yapanlara Belediye Kanunu (5393) uyarınca ek cezalar verilebilir.
3. Hapis Cezası (Türk Ceza Kanunu Madde 184)
Yıkım emrine rağmen kaçak yapıya devam edenler, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla karşılaşabilir. Resmî belgede sahtecilik (ruhsat, tapu vb.) yapılırsa, daha ağır cezalar uygulanır.
4. Tapu İptali ve Yapı Kullanma İzni Verilmemesi
Kaçak yapıların tapu kaydı iptal edilebilir. Yapı kullanma izni (iskan) verilmez, bina hukuken "geçersiz" sayılır. Elektrik, su, doğalgaz bağlantısı yapılmaz.
5. Kentsel Dönüşüm Kapsamında Yıkım
6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu uyarınca, riskli veya kaçak yapılar belediye veya Bakanlık tarafından yıkılıp yenilenebilir.
Yıkılan kaçak yapıların yerine yasal bina yapılırsa, maliyetin bir kısmı devlet desteğiyle karşılanabilir.
6. İtiraz ve Yargı Süreci
Yıkım kararlarına itiraz edilebilir, ancak genellikle idare mahkemeleri yasalara uygunluğu denetler. Yargı süreci uzasa bile, kaçak yapıların yıkımı engellenmez.
Velhasıl Türkiye’de kaçak yapılaşmaya karşı yıkım, ağır para cezaları, hapis ve tapu iptali gibi yaptırımlar uygulanmaktadır. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ve kıyı bölgelerinde denetimler daha sıkıdır. Bilindiği üzere de Boğaziçi İmar Kanunu ve Kıyı Kanunu, şehircilik ilkelerine göre düzenlenmiştir. Bu tür yasalar trafik yoğunluğu, altyapı yükü ve doğal afet riskleri gibi unsurları da gözetir. Plansız yapılaşma, bu sistemleri çökertebilir. O sebeple kaçak yapılaşmayla mücadele çok önemli. Bu konu sadece şehir estetiğiyle ya da planlama disipliniyle ilgili değil; çok daha geniş ve hayati boyutları olan bir mesele. Kaçak yapıların şehirlerin planlı gelişimini engellediği, Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede büyük bir can güvenliği riski oluşturduğunu, ekolojik dengenin bozulmasına sebebiyet verdiğini ve kültürel mirası zedelediğini unutmamak gerekiyor.
Türkiye'nin en büyük metropolü değil; aynı zamanda dünya tarihi, kültürü ve medeniyeti açısından da eşsiz bir şehir olan İstanbul’da kaçak yapılarla mücadele her yönden başarılı olursa, İstanbul sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da nefes alabileceği bir şehir olarak kalır.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.