09 December 2024

Fransa’da hükümet düştü: Şimdi Fransa’yı ne bekliyor?

Fransa’da 1962’den bu yana ilk kez bir hükümet gensoru verilerek düşürüldü. Hükümetin düşmesine giden yolun taşları nasıl döşendi? Barnier hükümeti tarafından sunulan yasa tasarılarına ne olacak? Ulusal Meclis’in bir sonraki feshi ne zaman gerçekleşebilir? Fransa’da bundan sonra neler olacak?

Fransa’da milletvekillerinin çoğunluğu geçtiğimiz çarşamba günü güvensizlik önergesi lehinde oy kullanarak Michel Barnier’nin üç aylık hükümetinin düşmesine neden oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından başbakan olarak atanmasından tam üç ay sonra Michel Barnier ve hükümeti, 4 Aralık Çarşamba günü milletvekillerinin çoğunluğunun güvensizlik önergesi lehinde oy kullanmasının ardından devrildi. Pazartesi günü başbakanın sosyal güvenlik finansman yasa tasarısını oylama yapılmaksızın kabul ettirmesinin ardından, gelecek yılın kemer sıkma bütçesi konusunda yaşanan anlaşmazlık sırasında Ulusal Meclis biri radikal sol, diğeri aşırı sağ tarafından sunulan iki güvensizlik önergesini görüştü. Aşırı sağın da desteğiyle 577 üyeli mecliste 331 milletvekilinin çoğunluğu hükümeti düşürmek için oy kullandı. Bunun için en az 288 milletvekiline ihtiyaç vardı.

“Le 49.3”

Fransa Anayasası’nın 49. maddesinin 3. paragrafı 1958 yılında getirildi. Hızlı hükümet değişikliklerinin önünü almak ve hükümetin sıkıştığı durumlarda tıkanıklığı aşabilmek için tasarlanmış olan bir mekanizma aslında. Özellikle finans ve sosyal güvenlik hususlarına ilişkin yasa teklifleriyle sınırlandırılmış olmak üzere başbakana verilmiş olan bir yetki olarak öne çıkıyor. Ancak bu hakkın bir de handikabı bulunuyor. Başbakan kendine verilen bu yetkiyi kullanma kararı aldıktan sonraki 24 saat içerisinde verilecek olan gensorularla düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Barnier hükümeti zaten kendi içerisinde çatlaklara sahip olan bir hükümetti. Bu da onun bu yetkiyi kullanmasıyla daha net bir risk haline gelmişti. Beklenen oldu ve Michel Barnier sosyal güvenlik bütçesinin oylanması için yeterli çoğunluğun sağlanamayacağını öngörerek, 2 Aralık Pazartesi günü anayasanın 49.3 maddesini kullanarak metni oylama yapılmaksızın kabul ettirmeye çalıştı. Buna karşılık, Nouveau Front Populaire koalisyonunun dört sol grubu ve aşırı sağcı Rassemblement National güvensizlik önergesi verdi. Aşırı sağcı parti de çarşamba günü görüşülmesi beklenen sol metnin lehinde oy kullanacağını açıkladı. Bu partilerin oyları Barnier hükümetinin düşmesine yol açtı.

Hükümetin düşmesine giden süreç

Hükümetin kurulduğu günden beri en temel tartışma bütçe konusu etrafında dönüyordu. Zira Fransa uzun süredir açık veren bütçesiyle ilgili bir adım atmak zorunda olduğu bir dönemdeydi. Bir süredir ötelenen ve görmezden gelinen açık en sonunda görmezden gelinemeyecek bir noktaya ulaştı. Hükümet tarafından ortaya konan genel bütçe, ülkenin her ikisi de AB sınırlarını büyük ölçüde aşan kamu açığını Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 112’si bütçesini kontrol altına almak amacıyla 2025 yılında 60 milyar euroluk (2,1 trilyon Türk lirası) harcama kesintisi planlıyordu. Vergi artışları ya da kamu kısıtları ile bütçe açığı üzerine gidilmesi gerekiyor. Bunu bir tarafa yüklenerek yapmak istemeyen hükümet dengeli olduğunu düşündüğü bir şekilde pay ederek planlamış ve bu süreçte birtakım tavizlerde vererek bütçe kısmını atlatacağını düşünmüştü. Ancak beklendiği gibi olmadı.

Barnier, zemin kazanmadan mayınları temizlemeye çalışıyordu, genişlemeden taviz veriyordu ve sadece kaybedenler üreten bir siyasi oyuna hapsolmuş durumdaydı. Hatta başbakan düşmeden yaklaşık üç hafta kadar önce başbakan olarak atandığından bu yana ilk kez, işinin kendisine ne kadar az tatmin sağladığını kamuoyu önünde ifade etmişti. Yerel yönetimleri temsil eden bir federasyon olan Départements de France’ın 15 Kasım Cuma günü düzenlediği bir konferansta konuşan Barnier, seçilmiş temsilcilere “Sırtınızı duvara dayamak, acele etmek ya da aciliyet duygusu içinde olmak son derece sinir bozucu” demişti. Bu konu aslında onun durumun ne kadar da farkında olduğunu gösteriyordu. Barnier’e ciddi bir girişimde bulunma fırsatı vermeden onu amansız bir şekilde çıkışa doğru sürükleyen siyasi sarmal, gerileyen bir ekonomi, sertleşen bir uluslararası ortam ve zayıflayan bir Avrupa zemininde harekete geçirildi

Peki şimdi ne olacak?

Fransa Başbakanı Michel Barnier, 4 Aralık Çarşamba günü Beşinci Cumhuriyet tarihine geçti. Barnier, bir yasa tasarısını oylama yapılmaksızın Parlamento’dan geçirebilmek için Anayasanın 49.3. Maddesini işletmesinin ardından güvensizlik oyuyla düşürülen ilk hükümet başkanı oldu. Başarılı bir güvensizlik oylaması sonrasında ilk etapta Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yeni bir başbakan ataması gerekiyor. Ancak siyasi koşullar ve Barnier'in atanmasının zorluğu göz önünde bulundurulduğunda, yeni bir hükümet başkanının yakında göreve başlaması ihtimali belirsizliğini koruyor.

Anayasanın 50. Maddesine göre, Millet Meclisi bir gensoru önergesini kabul ettiğinde, başbakan cumhurbaşkanına istifasını sunmak “zorundadır”. Uzmanların genel görüşü hükümetin tüm bileşenleriyle birlikte istifa etmesi yönünde ortaklaşıyor. Genel kanaate göre hükümetin düşmesiyle birlikte, şu anda görüşülmekte olan tüm metinler derhal iptal edilecek. Buna parlamentoda görüşülmekte olan bütçe metinleri ve en sembolik olanı olan 2025 bütçe tasarısı da dahil. Ancak aynı görüşte olmayanlar da yok değil. Özellikle yeni bir hükümet kurabilmek adına bir seçime gidilmesinin önünde engel olduğu düşünüldüğünde. Fransa Anayasası istikrarsızlığı engellemek adına önlem alıyor ve bir sonraki en erken seçim tarihi olarak konulabilecek tarih 2025 Temmuz olarak öne çıkıyor.

Hükümetin devrilmesiyle birlikte meclisin 2025 yılı bütçesini kabul etme ihtimali çok düşük. Bir sonraki hükümet tarafından hazırlanan yeni bir taslağın 31 Aralık’tan önce Ulusal Meclis ve Sénat tarafından incelenmesi için son tarihler çok dar. Hükümetin 1 Ocak’ta harcama yapamaması veya gelir toplayamaması teknik olarak mümkün olsa da Fransız yasaları, bütçe üzerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle hükümet faaliyetlerinin durduğu Amerikan hükümetinin kapanmasına benzer bir durumu önlemek için önlemler almıştır. Bu senaryo Beşinci Cumhuriyet tarihinde hiç gerçekleşmemiştir. Bununla birlikte 70 gün boyunca onaylanmayan bütçenin faaliyete geçmesini öngören mekanizmalar da var. Ancak bu mekanizmanın tam olarak nasıl işleyeceğine ilişkin bir tartışma var.

Macron “kimi” seçecek?

Teorik olarak cumhurbaşkanı istediği kişiyi başbakan olarak atama yetkisine sahiptir. Ulusal Meclis’teki en büyük grubun üyesini seçmek gibi bir yasal zorunluluğu yok. Ancak kurumsal mantık, milletvekillerinin çoğunluğunun görüşünü geçersiz kılmasına izin vermez, çünkü onların isteklerine karşı çıkan bir hükümet gensoru önergesiyle hızla düşürülebilir. Bu nedenle cumhurbaşkanının, milletvekillerinin çoğunluğunun desteğini kazanacak ya da en azından çoğunluğunun reddine yol açmayacak bir aday seçmesi bekleniyor. Bir önceki seçimin bu kadar uzamasında da aslında bu durumun etkileri vardı. Macron seçimlerden önde çıkan sol partiden bir aday göstermemek konusunda direnmiş ve sonunda uzlaşmacı kimliğiyle ön plana çıkan Barnier’e bu şekilde gitmişti. Şimdi yeniden uzlaşı sağlayacak bir isim bulmak Macron’un önündeki en önemli sorun olarak duruyor. Bununla birlikte  Macron'un Barnier’i yeniden başbakan olarak atamasını hiçbir şey engelleyemez.

Ufukta “teknokrat” hükümet mi var?

Durum çıkmaza girmeye devam ederse, “teknokrat” bir hükümetin atanması çıkış yolu olabilir. Bu, Meclis’teki çeşitli siyasi blokların desteğiyle güncel meseleleri yönetmek ve uzlaşmaya dayalı bazı reformları uygulamak üzere partizan olmayan bakanların atanmasını içerecektir. Bu tür bir yapılanma İtalya’da geçmişte çeşitli krizler sırasında meydana gelmiş, ancak hiçbir zaman çok uzun sürmemiştir. Sandıkta meşruiyeti olmadığı için böyle bir hükümetin uzun vadede varlığını sürdürmesi zor olacağa benziyor. Üstelik bu senaryo, çeşitli siyasi grupların son haftalarda bütçe metinleri üzerinde uzlaşmaya varmakta zorlandığı bir dönemde, 2025 yılı için yeni bir bütçe hazırlamanın zorluğuyla karşı karşıya kalacaktır. Meclis’in üçe bölünmüş olması da bu durumu daha katmerli bir hale getiriyor.

Bir başbakan istifa ettiğinde ve yerine henüz bir başbakan atanmadığında, o ve bakanları mevcut işleri yönetmek, başka bir deyişle devletin ve hizmetlerinin devamlılığını sağlamak ve böylece sorumlulukları altındaki idarelerin temel günlük işleyişini sürdürmek için geçici olarak görevde kalırlar. İstifa eden bir bakanın artık bir bakan olmadığını da bilmesi gerekir. Yaptığı işlemleri sadece işlemlerin devamlılığı açısından yapması beklenir ve aldığı kararlarda bunları da göz önünde bulundurarak devam etmesi gerekir. Prensip olarak, güncel meseleleri ele almakla görevlendirilen geçici bir hükümet siyasi nitelikte önlemler alamaz: halk için yeni haklar ve görevler yaratamaz, mevcut ve yürürlüğe girmiş yasalar tarafından öngörülmemiş önlemler alamaz veya önemli atamalar yapamaz. Ancak, halihazırda oylanmış olan yasaları uygulayabilir. Acil önlemler söz konusu olduğunda ise geçici hükümetin yetkileri kısıtlı değildir. Hükümetin gensoru almasıyla birlikte, bu acil durum istisnası Barnier hükümetinin yıl sonuna kadar özel bir yasa tasarısı sunmasını sağlayabilir. Bu tasarı hükümete, yıl bütçesi oylanana kadar mevcut vergileri toplamaya devam etme yetkisi de verecektir.

Temmuz 2024’e kadar kadar seçim yolu kapalı

Anayasa'nın 12. Maddesi bir önceki seçimden itibaren “bir yıl içinde yeni bir fesih” yapılmasını yasaklamaktadır. Dolayısıyla Temmuz 2024’te seçilen Ulusal Meclis’in en azından önümüzdeki yaza kadar görev yapması bekleniyor. Bir önceki seçimler ikinci tura kaldığı için bir sonraki seçimlerin en erken ikinci turun olduğu temmuz ayında gerçekleşebileceğini söylemek gerekir.

Sol görüşlü La France Insoumise (LFI) partisinin parlamento grubu başkanı Mathilde Panot gazetecilere yaptığı açıklamada ise “Macron'a gitmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi ve derinleşen siyasi krizi çözmek için “erken cumhurbaşkanlığı seçimleri” çağrısında bulundu. Barnier'nin hızla görevden alınması, bu yaz yapılan ve hiçbir partinin çoğunluğa sahip olmadığı ve aşırı sağın hükümetin hayatta kalmasının anahtarını elinde tuttuğu bir Parlamento ile sonuçlanan erken genel seçimlerin ardından geldi. Barnier hükümetinin görevden alınması Macron’a, başkanlık süresinin bitimine iki yıldan fazla bir süre kala uygulanabilir bir halef seçme görevi veriyor. Macron ise salı günü istifa çağrılarını reddetmiş ve böyle bir senaryonun ‘siyasi kurgu’ olduğunu söylemişti. Ancak bu siyasi tansiyon durumunun Macron için de oldukça zorlu geçeceği aşikâr.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...